Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/974 E. 2021/906 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/974
KARAR NO: 2021/906
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/04/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/694 Esas
TALEP: Kayyım Atanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
Davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanması talebinin reddine ilişkin ara kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili,davalının şirket ortağı ve müdürü olarak müvekkiline, şirketin mali tabloları ve bilançoları hakkında bugüne kadar bilgi vermediğini, bu durumun %50 ortak olan müvekkilinin ortaklık haklarının açıkça ihlalini gösterdiğini,şirketin mal varlığına ilişkin hiç bir bilgi vermediğini, müvekkilinin ortaklıktan doğan alacaklarını da ödemediğini , davalı şahsın davalı şirketin hem kurucusu hem de yöneticisi olduğunu, kanundan doğan yükümlülüklerine kasten aykırı hareket ettiğini bu durumun kendi şahsi sorumluluğunu doğurduğunu, davalı şahsın müdürlük görevini kötüye kullandığını, bu nedenle davalı şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesini, tasfiye payı olarak müvekkiline ödenecek miktarın belirlenmesini ve davalılardan tahsilini, bu talep kabul edilmediği takdirde TTK 636/3 maddesi gereğince davacı payının müvekkiline ödenmesi ile ortaklıktan çıkarılmasını, davalı şirket müdürünün şirkete verdiği zararın hesaplanarak 10.000-TL maddi tazminatın şirkete iadesini, davalı ortak/müdür …’ın yaptığı haksız ve haklarını gasp edercesine yaptığı işlemler nedeni ile 20.000-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak kendisine ödenmesini ve bu dava süresince davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanmasını talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili , davalı müdürün görevlerini mevzuata uygun olarak sürdürdüğünü, dava konusu şirketin 2 ortaklı olduğunu, davacının devlet memuru olması nedeni ile şirkete yasal olarak müdür olamadığını, davalının müdür seçiminin usulüne uygun olarak yapılıp tescil edildiğini, davacının davalı şirketin 4 genel kuruluna katıldığını,davacının davalı şirkete bağımsız yönetici atanması talepli olarak dava tarihine kadar ulaşan şifahi ve yazılı bir bilgi ve ihtarname bulunmadığını ve açılan davadaki tüm taleplerin asılsız olduğunu belirtmiş tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece 01.04.2021 tarihli ara kararı ile davacının kayyım atanması yönünde tedbir kararı verebilmek için tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı, konunun yargılamayı gerektirdiği HMK 389 maddesindeki koşulların oluşmadığı gerekçesi ile denetim ve onay kayyımı atanması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili, davanın, davalılardan …’ın davacının katılımı olmaksızın gerçekleştirilen ve müvekkilinin imzası taklit edilmek sureti ile genel kurul yapılması sebebi ile açıldığını, bu konuda Bakırköy 5.ATM nin 2020/280 esas sayılı dosyasında dava açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, ortada gerçeği yansıtmayan bir genel kurul kararı olduğunu davalı gerçek kişinin de davalı şirketin tek ortağı ve yöneticisi gibi hareket ettiğini, davalı şahsın aynı adres ve işkolunda başka bir şirket kurduğunu, davalı şirketin mallarını ve müşteri çevresini kullandığını, davalı şirketin işlemez halde olduğunu yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini belirterek kararın kaldırılarak davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Elde ki dava; 6102 sayılı TTK’nın 636.maddesine göre limited şirketin haklı sebeplerle feshine, tasfiye payının ödenmesi bu talep kabul edilmediği takdirde davacının payının hesaplanması ve ortaklıktan çıkarılması, davalı müdürün şirkete verdiği zararın hesaplanarak şirkete iadesi ve manevi tazminata ilişkindir. Davacı vekili ,davacı ile davalının boşandığını ve kararın kesinleştiğini, şirket iş ve işlemleri ile ilgili olarak yönetici ortak tarafından bilgilendirilmediklerini, davalı ortağın aynı konuda iştigal eden şirketin ortağı ve müdürü olduğunu, şirketin içini boşalttığını, ortaklar arasında ki güven ilişkisinin kaybolduğu, bilgi verilmemesinin tek başına kayyım atanması için yeterli olduğunu ileri sürmektedir. TTK nun 614.maddesi limited şirketlerde bilgi alma ve inceleme hakkına ilişkin olup, “her ortak şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.(2) Ortağın, elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi varsa, müdürler bilgi alınmasını ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul karar verir. (3)Genel kurul bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda davacı vekili, feshini talep ettiği şirket yönetimine tedbiren davalı şirkete denetim kayyımı atanmasını talep etmiştir.Davalı şirketin 15.05.2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen ve tescil edilen kararına göre davalı şirketin münferiden temsil yetkisinin davalı …’ta olduğu ve bu davalının görev süresinin 26.04.2020 tarihinde görev süresinin bittiği anlaşılmaktadır. Denetim ve onay kayyımının görevi şirket müdürü olan davalının işlemlerinin kayyım onayına tabi tutulması olduğu gözetildiğinde,ancak denetim kayyımının denetleyeceği bir organın mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalı şirkete denetim kayyımı atanmasında da hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.Eldeki davada talep davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanmasına ilişkin olmakla , taleple bağlı kalınarak davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanması talebinin reddine ilişkin ara kararı hukuka uygun olmakla,ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde olmadığından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/06/2021