Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/912 E. 2021/935 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/912
KARAR NO: 2021/935
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2018/1079 Esas- 2020/916 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı banka ile davalı … arasında imzalanan Gerel Kredi Sözleşmelerini müvekkilinin kefil sıfatıyla imzaladığını ancak, müvekkilinin prosedür ve formalite gereği sözleşmelere imza attığını, ayrıca kefil olunan tarihte müvekkili eşinden usulüne uygun eş rızasının alınmadığını, kefaletnamenin yasal unsurları taşımadığını ileri sürerek davalılar arasında yapılmış 08.05.2015 tarihli ve 500.000,00 TL bedelli ve 20.09.2017 tarihli ve 1.000.000,00 TL bedelli Kredi Sözleşmelerinde kefil sıfatı ile atılan imza sebebiyle kefilliğinin, kefalet sözleşmesinin geçerli ve usulüne uygun eş rızası olmaması nedeniyle hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili; müvekkili banka ile asıl borçlu diğer davalı arasında yapılmış Genel Kredi Sözleşmeleri gereğin borcun ödenmemesi nedeniyle alacağın tahsili amacıyla sözleşmeleri kefil sıfatıyla imzalayan davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını; davacının eşi tarafından müvekkili bankaya usulüne uygun muvafakat verildiğini, kefalet sözleşmesinin geçerli olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuş, davacının kötüniyet tazminatına mahkumiyetini istemiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dosyada örnekleri bulunan her iki genel kredi sözleşmesi için düzenlendiği anlaşılan ve sözleşme tarihlerini içeren muvafakatnamelerdeki imzalara yönelik herhangi bir itirazda bulunulmadığı, muvafakatnamelerdeki imzaların (alınan nüfus kayıtlarına göre davacının eşi olduğu anlaşılan ve bu isimle imzalayan) …’e ait olduğunun davacının kabulünde olduğu; diğer yandan her iki muvafakatin dava konusu genel kredi sözleşmelerinin tarihlerini içerdiği ve bankada düzenlendiğinin açıkça yazılı olduğu, bu hususların aksinin davacı tarafça yazılı belgeyle kanıtlayamadığı; yazılı belge dışında ileri sürdüğü kanıt araçlarıyla kanıtlamasına da yasal olanak bulunmadığı; dolayısıyla geçersiz olduğu ileri sürülen her iki kefaletin de geçerli oldukları gerekçesiyle davanın reddine; takibin durdurulmaması nedeniyle koşulları oluşmadığından davalı bankanın tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin kredi sözleşmelerini kendisine formalite icabı olduğu söylendiği için imzaladığını, müvekkilinin eşinden sözleşme imzalanırken bankada alınan bir muvafakat bulunmadığını, müvekkilinin eşinden imza da talep edilmediğini, müvekkilinin kefil olduğu an itibariyle eşinden usulüne uygun bir şekilde alınmış yazılı rıza bulunmadığını, müvekkilinin kefaleti ile ilgili eş muvafakatına ilişkin formun müvekkiline davalı banka çalışanı tarafından e-posta yolu ile gönderildiğini, bu e-posta dökümünü dosyaya ibraz ettiklerini, müvekkilinin eşinin kefalet sözleşmesinin imzlaandığı anda bankada olması halinde aynı tarihli e-postanın müvekkiline gönderilmesine gerek bulunmayacağını, ayrıca müvekkilinin eşinin HTS kayıtlarının araştırılması halinde kefalet tarihinde davalı bankaya gitmediğinin anlaşılacağını, diğer davalının isticvap edilmesi ve tanıkların dinlenmesi halinde iddialarının sübuta ereceğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; takibe ve davaya dayanak Genel Kredi Sözleşmelerindeki davacı kefaletlerinin geçersizliği iddiasına dayalı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe ve davaya dayanak genel kredi sözleşmelerindeki davacı kefaletinin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe dayanak yapılan dava konusu 08/05/2015 tarihli ve 20/09/2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerindeki davacının kefaletine ilişkin hükümlerin, 6098 sayılı TBK’nın 583.vd maddelerinde öngörülen şekil koşullarının tamamını içerdiği anlaşılmakta olup; esasında davacının, TBK’nın 583.maddesinde öngörülen şekil noksanlığına ilişkin bir iddiası da bulunmamaktadır. Davacı taraf TBK’nın 584.maddesinde öngörülen eş rızasına ait muvafakatin; yasanın aradığı şekilde yapılmadığını, eşinin bankaya dahi gitmediğini ileri sürmektedir. Buna karşılık dosyada örnekleri bulunan her iki Genel Kredi Sözleşmesi için düzenlendiği anlaşılan ve sözleşme tarihlerini içeren muvafakatnamelerdeki imzalara yönelik herhangi bir itirazda bulunulmamaktadır. Muvafakatnamelerdeki imzaların davacının eşi …’e ait olduğu davacının da kabulündedir. Diğer yandan her iki muvafakat metni dava konusu Genel Kredi Sözleşmelerinin tarihlerini içermekte ve muvafakat metinlerinin bankada düzenlendiği açıkça yazmaktadır. Bu hususların aksinin kesin delillerle kanıtlanması gerekirken, davacı tarafından ileri sürülen delillerle kanıtlanması mümkün olmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda, hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.17/06/2021