Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/885
KARAR NO: 2021/964
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/01/2021
NUMARASI: 2019/179 Esas 2021/49 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından Suudi Arabistan’da bulunan alıcıya teslim edilmek üzere 7.243-USD tutarındaki medikal malzemenin taşınması konusunda 08.03.2018 tarihinde davalı kargo şirketi ile 1.132,91 TL karşılığında anlaşma yapıldığını ve malların kargo şirketine teslim edildiğini, ancak malların alıcıya teslim edilmediğini ve akıbetinin de belli olmadığını, şirket ile yapılan görüşmeler sonucu davalı şirket yetkililerinin ürünlerin yolda kaybolduğunu, nerede olduğunu bilmediklerini, hatalarını kabul ile taşıma işi karşılığında almış oldukları 1.132,91-TL’yi iade etmeye etmeye hazır olduklarını belirttiklerini, ancak davalının sadece taşıma bedelinden sorumlu tutulmasının kabul edilemez olduğunu, ürünlerin sevkiyat sırasında kaybolması nedeniyle davalının gerçek zarar olan 7.243-USD ürün bedelinden de sorumlu olduğunu belirterek, gerçek zarar miktarı olan 7.243-USD’nin temerrüt tarihi olan 08.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan 18.01.2018 tarihli taşıma sözleşmesinin yetki şartı gereğince ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri yetkili kılındığından yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğin, somut olayda Montreal Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini, Montreal Konvansiyonunun 31. maddesi uyarınca hak düşürücü sürelerde ihbarda bulunulup bulunulmadığının araştırılması gerektiğini, dava konusu taşıma hava yolu taşıması olduğundan, müvekkili şirketin sorumluluğunun Konvansiyonun 22. maddesi gereğince kilogram başına 19 SDR ile sınırlı olması nedeniyle sorumluluklarının toplam 76,95 SDR olduğunu, davacının yükleme talimatı ile özel bir fayda beyanında bulunmadığını, davacının gönderinin içeriği ile ilgili iddiasının soyut olup sadece kendi beyanına dayanmakta olduğunu, bu konuda bir bildirim bulunmadığını, müvekkilinin gönderinin teslimi ile ilgili verilmiş kesin bir süre taahhüdü bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında hava yolu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından, davaya konu emtia/kargonun, davalıya bu sözleşme kapsamında 08/03/2018 tarihinde teslim edildiği, taşıma işinden kaynaklı faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davalıya teslim edilen emtia/kargonun alıcısına teslim edilemediği, İzmir – Suudi Arabistan arasındaki kargo taşımacılığının, uluslararası hava yolu taşımacılığı olduğu, dosyada mevcut yükleme notasında, kargo emtiasının tanımının sentetik kemik grefti ve de brüt ağırlığının olarak, 4,05 kg olarak yazıldığı, ancak davacının gönderilen emtianın değeri ile ilgili davalıya özel bir değer bildirdiğine ve özel taşıma değeri bazında ödeme yaptığına ilişkin bir belge dosyaya sunmadığı, Montreal Konvansiyonu 22/3. madde hükmü gereği, taşıyıcının sınırlı sorumluluk şartları kapsamında davalının sorumluluğunun, brüt kg başına 22 SDR olduğu ve davalının ödemesi gereken miktarın, 4,05 kg.X22=89,1 SDR olmak üzere, karar tarihi itibariyle 89,1 SDRX 10,6270 = 946,87-TL olarak tespit edildiği ve davalının iş bu sorumluluk miktarı ile sorumlu olacağı, davacının dava tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğünü ispat edemediği bu nedenle temerrüt başlangıç tarihinin dava tarihi olduğu gerekçesiyle; davanın 946,87 TL üzerinden kısmen kabulü ile taraflar lehine kabul ve reddedilen miktarlar üzerinden nispi vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; kargo gecikmeyip kaybedildiğini, kargo kaybı öğrenildiğinde davalıya ihbar edildiğini, Montreal Konvansiyonunun 31. maddesinde ise kayıp halinden bahsedilmediğini, faturalarda ve yükleme talimatında ürün cinsinin “sentetik kemikgrefti” olarak yer aldığını, bu nedenle taşınan ürünün özel nitelikli olduğunu ve davalının gerçek zarardan sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkilinin Konvansiyonun 22/2-a bendine göre teslim anındaki gerçek değeri tazminat olarak isteyebileceğini, bu nedenle kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin AAÜT’nin 13/3. maddesine aykırı olduğunu, dava tazminat davası olduğundan davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin müvekkili lehine hükmedilen 946,87 TL’yi geçemeyeceğini belirterek, kararın kaldırılarak davalı lehine belirlenen vekalet ücretinin 946,87 TL olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hava yolu ile taşıma sözleşmesi kapsamında taşınan emtianın kaybı nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 18.01.2018 tarihli taşıma sözleşmesi kapsamında 1 kap 4,05 kg “sentetik kemikgrefti” emtiasının İzmir/Türkiye’den Suudi Arabistan’a hava yolu ile taşınmak üzere davalı taşıyıcıya 08.03.2018 tarihinde teslim edildiği, ancak emtianın alıcısına teslim edilmeyerek kaybedildiği anlaşılmaktadır. Taşımanın güzergahı itibariyle uygulanması gereken Montreal Konvansiyonunun 18/1. maddesine göre; taşıyıcı, yükün mahvolması, zıyaı veya hasarı halinde maruz kalınan zararlardan dolayı, sadece zararı doğuran olayın hava yoluyla taşıma esnasında gerçekleşmesi şartıyla sorumludur. Konvansiyonun 22. maddesine göre ise; yük taşımasında, yükün mahvolması, zıyaı, hasarı veya gecikme halinde taşıyıcının sorumluluğu, gönderen tarafından yükün taşıyıcıya teslim edildiği esnada, gerekirse ek bir ücret ödenerek, yükün varış yerinde tesellümünde menfaati bulunduğuna dair özel bir bildirim yapılmadığı takdirde, kilogram başına 22 Özel Çekme Hakkı tutarıyla sınırlıdır. Böyle bir bildirimin yapıldığı hallerde, söz konusu tutarın gönderenin varış yerinde yükü tesellümünden elde edeceği hakiki menfaati aştığını ispatlamadığı müddetçe, taşıyıcı, bildirilen tutarı geçmeyecek bir miktarı ödemekle sorumlu olacaktır. Bu kapsamda somut olayda davacıya ait emtianın kaybı nedeniyle oluşan zarardan, davalı taşıyıcı sorumludur. Taşıyıcının sorumluluğu Konvansiyonun 22/3. maddesine göre sınırlı olup, sınırlı sorumluluk halinin istisnası ise, “paket taşıyıcıya verilirken, göndericinin, varış yerinde teslim anındaki menfaatine ilişkin özel bir bildirimde bulunması ve gerekiyorsa ek bir meblağ ödemesi” halidir. Göndericinin bu şekilde bir özel bildirimde bulunması halinde, taşıyıcı, bildirilen meblağın göndericinin varış yerinde teslim anındaki gerçek menfaatinden büyük olduğunu ispat etmedikçe, bildirimi yapılan meblağa kadar ödeme yapmakla sorumludur. Ancak somut olayda davacı tarafından özel değer bildirimi ve bu nedenle ek bir ödeme yapılmamıştır. Bu nedenle mahkemece taşınan emtianın ağırlığına göre davalının sınırlı sorumluluğuna hükmedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Öte yandan ilk derece mahkemesince reddedilen kısım yönünden davalı lehine 5.641,47 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Ancak hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3. maddesine göre; “Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” Somut olayda da uyuşmazlık konusu, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan zarara ilişkin tazminat niteliğinde olduğundan, söz konusu tarife hükmü gereğince davalı yararına hükmedilecek vekalet ücreti, davacı lehine hükmedilen 946,87 TL’yi geçemeyecektir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı bu yönüyle isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “ilk derece mahkemesi hükmünün aynen tekrarı ile davalı lehine 946,87 TL vekalet ücretine hükmedilmesine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2021 Tarih 2019/179 Esas 2021/49 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davacının davasının kısmen kabulü ile 946,87-TL. alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 64,68-TL karar ve ilam harcının 658,46-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 593,78-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yatırılan 100,58-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.500-TL bilirkişi ücreti, 36,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.536,50-TL yargı giderinin kabul ve ret oranına göre 37,64-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine takdir olunan 946,87-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine AAÜT 13/3 gereği takdir olunan 946,87-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/06/2021