Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/865 E. 2021/981 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/865
KARAR NO: 2021/981
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2021
NUMARASI: 2020/19 Esas 2021/127 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacı müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirerek ithal edilen malları davalıya teslim ettiğini ve faturalara davalı tarafça itiraz edilmediğini, fatura bedeli olan 23.499,29 TL alacağın ödenmemesi üzerine davalı hakkında Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, ancak davalı borçlu tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davalı borçlunun itiraz dilekçesinde hiçbir bilgi ve belge yer almadığını belirterek, davalının itirazının iptali ile davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davaya konu icra takibi ve dava faturaya dayandırılmış olsa da ödenmeyen bir fatura ibraz edilmediğini, aksine takibin cari hesap ekstresine dayandırıldığını, takipte farklı, davada farklı dayanak ileri sürülmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacı ile davalı müvekkili firma arasındaki ilişkinin papel (soyulmuş ahşap levha) denilen kontrplak ham maddesinin müvekkiline temin edilmesinden ibaret olduğunu, tarafların aralarında papelin m3’ü 200 USD+KDV üzerinden nakliye dahil anlaşıldığını, önceleri müvekkilince ödenen nakliye bedelini düşerek fatura düzenleyen davacının 01.02.2018 tarihinden itibaren ise nakliye bedelini de müvekkiline yansıtmaya çalıştığını, davacının 250 USD+KDV üzerinden fatura kesmesine müvekkilinin itirazı üzerine davacı yetkili ve ortağı Hüseyin tarafından papel m3 fiyatının 220 USD olduğunu açıkça belirten yazılı ve imzalı belge verildiğini, bu rakama göre göre m3 fiyatı 220 USD+KDV üzerinden hesap edilip nakliye bedeli de faturadan düşüldüğünde müvekkili firmanın borçlu olmayıp aksine davacı firmadan 7.759,33 TL alacağının olduğunu, ancak davacının bu fiyatı tanımayarak yeniden fiyatlandırma yapıp müvekkilini borçlandırdığını belirterek, davanın reddi ile %20 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; yapılan defter incelemesi ile davacının düzenlediği faturaların hem davacının, hem de davalının ticari defterlerinde işlenmiş olduğu, davacının davalıdan 23.499,29 TL alacaklı olduğu, davalının da davacıya 23.499,38 TL borçlu olduğu, her ne kadar davalı tarafından, davacının farklı fiyatlandırma nedeni takip yaptığı iddia edilmiş ise de; davalı defterlerinde davacı taraf defterlerinde kayıtlı faturaların kayıtlı olduğu, davalı tarafın, defterlerinde kayıtlı olan bir hususun aksini ancak aynı mahiyette yazılı bir delil ile ispatı gerektiği, ne var ki davalı tarafından bu mahiyette herhangi bir delil sunulamadığı, davacı taraf icra takibinde faiz talep etmiş ise de, davalı tarafın takip tarihi öncesi mütemerrit olduğuna dair herhangi bir delil sunulmadığı, bu nedenle açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, her ne kadar davacı taraf icra takibinde 25.131,36 TL talep etmiş ve dava değeri olarak da aynı miktarı göstermiş, davanın ise 23.499.29 TL üzerinden kabulüne karar verilmiş ise de, kısa kararda sehven davanın kabulüne şeklinde belirtilmiş olması ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmaması adına düzeltme yoluna gidilmediği, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davanın kısmen kabulü olarak hesaplandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; dayanak icra takibi cari hesaba dayalı olsa da dava dilekçesinde faturaya dayanıldığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın tayin ve tespitinin doğru olarak yapılmadığını, müvekkili tarafından bildirilen delillerin toplanmadığını, dosyaya sunulan imzalı belge üzerinde inceleme yapılmayarak tanık, isticvap ve yemin delillerinin değerlendirilmediğini, bilirkişi raporu hatalı olmasına ve itiraz edilmesine rağmen itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, taraf defterlerinde 23.499,29 TL tutarlı bir fatura bulunmadığını, davacı firma tarafından gönderilen 31.01.2019 tarihli yazıda 2.107,67+KDV kadar farkın düşüleceği ve kalan borcun 21.011,36 TL olduğunun açıkça belirtildiğini, faturalardaki maliyet artış oranları tespit edilebilmesine rağmen bu hususa dikkat edilmediğini, bir faturanın nakliye bedeli olarak kesilmesi ve diğerlerinde belirtilmemesi faturaların nakliye dahil olduğu anlamına gelmesine rağmen bu hususun dikkate alınmadığını, ayrıca müvekkilinin parça bazında mal alımının 26.09.2018 tarihinde sona erdirildiğini, bu tarihten sonra mal alımı olmadığını, davacının 26.10.2018 tarihli fiyat teklifindeki fiyatlar yüksek olduğundan mal alınmadığını, davacı şirket yetkilisi … tarafından düzenlenen 28.11.2018 tarihli belgede 220 USD+KDV üzerinden anlaşılmış olmasına rağmen geriye doğru hesaplama ve fiyat değişikliği yapıldığını, tüm malların fiyatının nakliye dahil olmasına rağmen bu hususun dikkate alınmadığını, tarafların papelin m3’ü 200 USD+KDV üzerinden nakliye dahil anlaştıklarını, önceleri müvekkilince ödenen nakliye bedelini düşerek fatura düzenleyen davacının 01.02.2018 tarihinden itibaren ise nakliye bedelini de müvekkiline yansıtmaya çalıştığını, davacının 250 USD+KDV üzerinden fatura kesmesine müvekkilinin itirazı üzerine davacı yetkili ve ortağı … tarafından papel m3 fiyatının 220 USD olduğunu açıkça belirten yazılı ve imzalı belgenin raporda dikkate alınmadığını, bu rakama göre göre m3 fiyatı 220 USD+KDV üzerinden hesap edilip nakliye bedeli de faturadan düşüldüğünde müvekkilinin borçlu olmayıp aksine davacı firmadan 7.759,33 TL alacağının olduğunu, ancak davacının bu fiyatı tanımayarak yeniden fiyatlandırma yapıp müvekkilini borçlandırdığını, ispat yükü üzerinde olan davacının maliyet artışını, nakliyenin faturaya dahil olup olmadığını ispat edemediğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddi ile %20 oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satımdan kaynaklanan cari hesap alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Fatura sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Eldeki davada davalı; sözleşmesel ilişkiyi, malların teslimini kabul etmekte, ancak faturalardaki nakliye bedelinden davacının sorumlu olduğunu, ayrıca dayanak faturaların taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak yüksek birim fiyat üzerinden düzenlendiğini ileri sürmektedir. Bu durumda faturaların anlaşmaya aykırı düzenlendiğini ispat yükü davalıya aittir. Davalı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delille kanıtlamalıdır. Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere; davacının ticari defterlerinde kayıtlı faturalara dayalı alacak miktarı 23.499,29 TL olup, davacı tarafından düzenlenen tüm faturalar davalının ticari defterlerinde de kayıtlıdır. Davalının ticari defterlerinde de davacıya olan borç miktarı 23.499,38 TL olarak kayıtlı olup, taraf ticari defterleri birbirini aynen doğrulamaktadır. Taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinde nakliye masrafının davacı satıcıya ait olduğu ve anlaşılan birim fiyatların üzerinde bedel üzerinden fatura düzenlendiği iddiası davalı tarafça kanıtlanamadığı gibi, bu konuda taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme de bulunmamaktadır. Davalı tarafça dayanılan ve kim tarafından düzenlendiği belli olmayan el yazılı belge, bu kapsamda birim fiyata ilişkin olarak taraflar arasında 220 USD üzerinden mutabakat bulunduğunu kabule yeterli değildir. Kaldı ki davacı tarafından düzenlenen tüm dayanak faturalar, yasal süresinde davalı tarafından kabul edilerek ticari defterlerine de kaydedilmiş olduğundan, davalının bu aşamadan sonra söz konusu iddiaları ileri sürmesi mümkün değildir. Davalının, cari hesap alacağının ödendiği yönünde de bir iddiası da bulunmadığından yemin deliline dayanılması mümkün olmadığı gibi, dava konusu alacak miktarı itibariyle tanık deliline başvurulması da mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Öte yandan dava 25.131,36-TL dava değeri üzerinden açılmış ve mahkemece 23.499,29-TL alacak üzerinden dava kısmen kabul edilmişken, hükümde “davanın kabulüne” ibaresi kullanılmış ise de; hüküm, sonucu itibariyle doğru olup kabul edilen miktarda bir hata bulunmadığına göre, maddi hata sonucu “davanın kabulüne” ibaresinin kullanılması sonuca etkili görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.605,24-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 405-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.200,24-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı gider avansından karşılanan 12,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/06/2021