Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/861 E. 2023/1664 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/861
KARAR NO: 2023/1664
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2020
NUMARASI: 2018/763 Esas – 2020/619 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Davanın reddine ilişkin verilen kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine dolandırıcılık amacıyla 11 adet fatura bedeli ve işlemiş faiz olmak üzere Bakırköy … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasıyla toplam 1.532.784,71-TL talepli ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin Tebligat Kanunu m.35’e göre tebligat yapılarak takibin kesinleştirildiğini, davalı şirket yetkilisinin imzasını havi 18/05/2018 tarihli cari hesap protokolü ve 16/07/2018 tarihli ibraname başlıklı belge ile müvekkilinin ibra edildiğinin, dolayısıyla borcunun bulunmadığının sabit olduğunu ve alacaklı-davalı vekilinin müvekkili şirketin alacaklısı olduğu dava dışı iki şirket ile beraber hareket ettiğini ileri sürerek, icra takibinin iptaline ve %20’den aşağı olmayacak şekilde kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin yetkilisi ve hissedarının … olduğunu ve şirket işlerinin takibi için …’a vekaletname verdiğini, davacı şirket ile ticari ilişkilerin … tarafından yürütüldüğünü; icra takibinden sonra davacı şirket yetkililerinden …, kardeşi … ve … isimli kişilerin …’un adresine gittiğini, bu şahısların müvekkili şirketin kaşesini yaptırarak yanlarında getirdiklerini, silah teşhir etmek suretiyle birden çok kişi ile işyerine gelinmesi,şahısların alkollü olması ve tavırlarından huzursuz olması sebebiyle “18/05/2018 tarihli cari hesap protokolü” ve “16/07/2018 tarihli ibraname” yazılı belgeyi …’a imzalattıklarını, belgelerin birer suretinin …’a bırakıldığını, bu hususlara …’un ortağı ve arkadaşının şahit olduğunu; davacı tarafından Bakırköy 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nde tebligat ve borcun itfası talebiyle dava açıldığını, davanın süresinde açılmadığından reddine karar verildiğini; …’un bu şahıslar ile uğraşmak istememesi sebebiyle hisselerini 20/07/2018 tarihinde …’a devrettiğini, ibranın kural olarak ivazlı olduğunu yani karşılıksız olamayacağını, 1.532.000-TL alacağından ivazsız vazgeçmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen ibraname altındaki imzanın davalı şirket yetkilisi …’a ait olduğu ancak imzanın baskı ve hile ile alındığı, bu konuda …’un şikayeti üzerine Karadeniz Ereğli CBS’nin 2018/5749 sayılı soruşturmasının devam ettiği, ibraname tarihi itibariyle takip dosyasına bir bildirim bulunmadığı, TK m.35’e göre yapılmış ödeme emri tebliğine istinaden takibin kesinleştiği ve işbu davanın 02/08/2018’de açıldığı, 1.532.784,71-TL borcun ivazsız olarak ibra edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı tarafça da ibranamenin doğrulanmadığı ve bu hususta savcılık soruşturmasının da devam ettiği gözetildiğinde ibranamenin yeterli bulunmadığı ve davanın esasına girildiği; verilen kesin süreye rağmen davacının ticari defterlerin incelenmesi amacıyla bilirkişi ücretini yatırmadığı ve ticari defterlerini ibraz etmediği; davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesinde davaya konu takibe dayanak teşkil eden faturaların kayıtlı olduğu, sevk irsaliyelerine göre malların teslimi hususunda imza bulunmakla birlikte, teslim alan isim ve kaşenin bulunmadığı, davacının 2016 yılı BA formunda bildirdiği 130 adet belge 8.260.994-TL, davalının BS formunda ise bildirdiği 131 adet 8.270.910-TL’den 1 adet belge ve 9.916-TL KDV haricindeki kısmın uyuştuğunun tespit edildiği,malların davalı tarafından teslim alındığı olgusunun ispatlandığı, sonuç olarak ibranameye itibar edilmediği, davalının takibe konu faturalar nedeniyle alacaklı olduğu, malların davacı tarafından teslim alındığı ve faturalar nedeniyle borçlu olmadığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, geçerli ibranameye rağmen mahkemece hatalı olarak davanın reddine karar verildiğini, bilirkişi raporunda faturaların gerçek bir ticari alışverişe ilişkin olmadığının tespit edildiğini, müvekkiline her hangi bir mal veya hizmetin teslim edilmediğini, faturaların sahte olduğunu, o nedenle de ödeme yapılmayarak ibraname alındığını, BA-BS bildirimlerinin de yapılmadığını, kayıtların uyumlu olmadığını, faturalarda teslim alan ve teslim eden isim ile imzalarının bulunmadığını ve sevk irsaliyesinin de mevcut olmadığını belirterek,kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı başlatılan ilamsız takipten dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. Davaya konu Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı ilamsız takip dosyasında, alacaklı davalının , borçlunun davacı, 19/06/2018 takip tarihinde 1.305.022,50-TL bedelli faturalara dayalı 1.532.784,71-TL’nin tahsilinin talep edildiği takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK’nın “İbra” başlıklı 132. maddesi “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” hükmünü haizdir. Somut olayda, davacının delil olarak dayandığı “İbranamedir” başlıklı 16/07/2018 tarihli belgede davaya konu icra takibine ilişkin olarak “takip borçlusu …Ltd. Şti.’den hiç bir hak ve alacağım bulunmamaktadır” ve “takip borçlusunun gayri kabili rücu olarak ibra” edildiği kayıtlarının bulunduğu ve davalı şirketin kaşesi ile üzerinde imza bulunduğu; yine “Cari Hesap Protokolü ve İbranamedir” başlıklı 18/05/2018 tarihli belgede, “ticari defter ve kayıtlarımız itibari ile alacaklı olarak göründüğümüz … Ltd. Şti.’den her hangi bir hak ve alacağımız bulunmamaktadır” ve “gayri kabili rücu olarak ibra edilmiştir” kaydı bulunmaktadır. Karadeniz Ereğli CBS’nin 2018/5749 Soruşturma ve 2022/2206 Karar sayılı dosyasında, davalı şirketin eski (%100) hissedarı ve yetkilisi olan …’un 16/10/2018 tarihli şikayet dilekçesiyle, şikayetçi olduğu …, … ve … kişilerin 17/07/2018’de cari hesap protokolü ve ibranamenin tehditle imzalatıldığını belirttiği, soruşturma sonucunda şüphelilerin müştekiye zorla ve tehdit ederek evrak imzalattıklarına ilişkin müştekinin soyut beyanı dışında kamu davası açılması için yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle, 08/06/2022’de kovuşturmaya yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve kararın taraflara tebliğ edilerek itiraz edilmeden kesinleştiği görülmüştür. Davalı taraf söz konusu ibraname ve hesap mutabakatının TBK m.37 kapsamında korkutma (tehdit) ile imzalatıldığını iddia etmiş ise de bu iddiasını ispat edecek her hangi bir delil sunamadığı gibi bu hususta açılmış ceza soruşturmasında verilen takipsizlik kararı da itiraz edilmeden kesinleşmiştir. 14/03/2016 tarihli imza sirkülerine göre, söz konusu belgelerin imzalandığı tarihler itibariyle belgeleri imzalayan …’ın davalı şirketin münferit yetkilisi olarak görünmektedir. Buna göre, geçersiz kabul edilmesini gerektirecek her hangi bir delil bulunmayan her iki belge nedeniyle borçlu davacının davalı tarafından geçerli biçimde ibra edildiği sonucuna varılmaktadır.Bunun sonucu olarak da söz konusu 18/05/2018-16/07/2018 tarihli ibranameler gereği, davaya konu icra takibi kapsamında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ibranamenin ivazsız olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle somut olaya uygun olmayan gerekçelerle ibranameye itibar edilmeyerek, ticari ilişkinin varlığından hareket ederek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. İİK m.72/5’e göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, takibin haksız ve kötüniyetli olması halinde istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Bu kapsamda, takipten sonra düzenlenen ibranameye istinaden davanın kabulüne karar verildiğinden davalının kötüniyetli olmadığı kabul edilmelidir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülerek istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın kabulü ile davacının davalıya takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/763 Esas – 2020/619 Karar sayılı 07/10/2020 tarihli kararının, HMK m.353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne; davacının davaya konu Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine, Şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gereken 104.704,52-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 26.176,14-TL’nin mahsubu ile kalan 78.528,38‬‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan 26.212,04‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafça yapılan 195‬-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 194.622,78-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” Yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, Davacı tarafça yapılan 67,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.26/10/2023