Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/857
KARAR NO: 2021/983
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2020
NUMARASI: 2019/233 Esas 2020/372 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından davalıya sehven ödeme yapıldığını ve bu ödemenin davalı tarafın sebepsiz zenginleşmesine neden olduğunu, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını,davalı hesabına gönderilen 50.000-TL’nin herhangi bir karşılığı alınmadığı ve müvekkiline geri gönderilmemesi nedeniyle başlatılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini, davalının borca itirazında söz konusu meblağın dava dışı … şirketinin kendilerine olan borcu için gönderildiğini belirterek müvekkili ile arasında ticari ilişki bulunmadığını ikrar ettiğini, müvekkili ile … şirketi arasında da bir ilişki bulunmadığını belirterek, davalının itirazının iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili yasal süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinde; davanın zaman aşımına uğradığını, mahkemenin yetkili ve görevli olmadığını, dava dışı … şirketi ile davacının ortak kredi kullandığını, … şirketi adına kullandırılan krediye davacının da taşınmazlarına ipotek koydurmak suretiyle kefil olduğunu, müvekkilinin de söz konusu kredi kullanımında vermiş olduğu hizmet gereği alacaklarını tahsil ettiğini, havale ile yapılan ödeme borcu ifası için olduğundan, iddianın aksini davacının yazılı delille kanıtlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; itirazın iptali davasında davacı alacaklının takip konusu alacağın varlığını ispat etmesi gerektiği, ancak borçlunun itirazındaki beyanına göre ispat yükünün yer değiştirebileceği, itirazında borcu varlığını kabul edip, ödeme savunmasında bulunan borçlunun bu savunmasını ispat etmesi gerektiği, havale ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterdiği, bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerektiği, somut olayda, davacı tarafından dava dilekçesi ile sehven ödeme yaptığı, davalı ile hiçbir ticari ilişkisi olmadığının beyan edildiği, davacı vekilince, işin yapıldığından bahisle ödeme yaptıkları ancak işin yapılmadığının beyan edildiği, daha sonra ise ödemenin avans ödemesi olduğu iddia edilerek çelişkili beyanlarda bulunulduğu, ödeme konusu dekontun incelenmesinde açıklama kısmında avans ödemesi olduğuna dair bir ibare olmadığı, havale ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterdiğinden, ödemenin avans ödemesi veyahut işin yapılmadığı iddiasını davacının ispatlaması gerektiği, dosya kapsamında davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; davalının, müvekkili ile hiçbir iş ilişkisi bulunmadığını ikrar ettiğini, davalının, bankacı olduğunu iddia ederek müvekkiline bankadan kredi sağlayacağını taahhüt ettiğini ve dava konusu paranın kendisine avans olarak gönderildiğini, ancak davalının taahhüdünü yerine getirmediğini, davalının beyanlarının da ödeme karşılığında iş yapmamış olduğunu ispatladığını, Yargıtay kararları gereği alacaklı olduğunu iddia eden tarafın alacağını ispatlamakla yükümlü olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, simsarlık hizmet bedeli olarak ödenen tutarın iadesine dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Ancak davacı vekilince yargılama sırasında sunulan beyan ve dilekçeler ile, davalının, müvekkiline kredi tahsisi için aracılık yaptığı, dava konusu paranın da bu kapsamda hizmet bedeli olarak davalıya ödendiği, ancak davalının taahhütlerini yerine getirmediği ileri sürülmüştür. Davalı vekili de cevap dilekçesinde, müvekkili tarafından davacıya kredi sağlanması için hizmet verildiği, ödenen tutarın da hizmet bedeli olduğunu kabul etmiştir. Kredi tahsisine aracılık niteliğindeki simsarlık sözleşmesi şekil şartına tabi olmayıp, sözlü olarak da akdedilebileceğinden, hukuken geçerlidir. Davacı, ödemenin müvekkiline kredi tahsisi için hizmet bedeli olarak davalıya avans olarak yapıldığını ileri sürmüştür. HMK’nın 190. maddesi gereğince taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını yükümlüdür. Aynı yasanın 191. maddesi hükmü gereğince ise ispat yükü üzerinde olmayan diğer taraf, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilecek olup, karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf ispat yükünü üzerine almış sayılmaz. Bu durumda ispat kuralları gereğince ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı tarafından ise söz konusu paranın simsarlık hizmeti için avans olarak verildiği, karşılığında ise davalı tarafından hizmet verilmediği hususu kanıtlanamamıştır. Havale bir ödeme vasıtası olup, dayanak havale makbuzunda da bu hususta bir açıklama bulunmamaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/06/2021