Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/851 E. 2021/748 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/851
KARAR NO : 2021/748
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2020
NUMARASI : 2020/361 Esas 2020/711 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2021
Davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ihyası istenen Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nden alacaklı olduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe geçildiğini, ancak borçlunun ticaret sicilinden terkin olduğunu öğrendiklerini, bu nedenlerle terkin olması nedeniyle Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun tebligata rağmen süresinde cevap dilekçesi sunlmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, her ne kadar davacının yaptığı icra takibi nedeniyle iş bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunuyor ise de, işbu ihya davasının 25/08/2020 tarihinde açılmış olup, şirketin sicil kaydının silindiği 18/02/2015 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra bu davanın açıldığı gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; her ne kadar dava 25/08/2020 tarihinde açılmış olsa da dava açmak için öngörülen 5 yıllık süre geçmiş olmasına rağmen 10 yıllık süre içerisinde açılan davaların kabul edilmesi gerektiğinin yerleşik uygulama olduğunu, 5 yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu kabulünde dahi, tamamlanmış bir tasfiyeden bahsetmenin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, TTK’nın geçici 7. maddesine göre terkin edilen şirketin derdest dava dosyası nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.Somut olayda davalı Ticaret Sicili tarafından dava dışı şirketin TTK geçici 7. Madde kapsamında 30/12/2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi uyarınca 10/11/2014 tarihinde terkin kapsamına alınarak 11/11/2014 tarih ve 160927-116415 sayılı ile ihtar gönderildiği tebliğde öngörülen prosedürlerinin tamamlanmasının ardından 18/02/2015 tarihinde sicil kaydı resen terkin edilmiştir. Terkin sebebi “şirketin adresinde bulunmaması”dır.6102 sayılı TTK’nın geçici 7.4 fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirketlerin sicilde kayıtlı son adreslerine ve şirketi temsile yetkili kişilere bir ihtar yollanacağı, ihtarın, ilan edilmek üzere Ticaret Sicili Gazetesine aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren 30.günün akşamı itibarıyla, TK hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya …..getirmeyen veya faaliyetini adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.5174 sayılı kanunun 10/3. maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır.” hükmünü içermektedir.” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “5174 s. k.nun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumunun tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hal tebliğ ile terkin sebebi olarak düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilen haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK daki tasfiye usulüne uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin istisnai ve geçici oluşu göz önüne alındığında kapsamının genişletilemeyeceği ,kanunda gösterilmeyen bir halin tebliğ ile düzenlenemeyeceği dikkate alındığında davadışı şirket hakkında yapılan terkin işleminin usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.Öte yandan sicilden terkin edilen şirket hakkında halen devam eden icra takibi 2009 yılında başlatılmıştır. Terkinden evvel başlatılan icra takibi var iken TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. Davadışı şirket geçici 7.madde kapsamı dışında olup davaya konu ihya talebi TTK nın geçici 7 maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabii değildir. Davacının devam eden icra takibi nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve şirket adresinin ve durumlarının tespit edilememesi sicilden terkin sebebi olmadığından terkin edilen şirket yönünden ihya koşulları oluşmuştur. Bu durumda mahkemece davanın kabulü ile dava dışı şirketin İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının takip eden işlemleri yönünden ihyasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına, dava dışı şirketin tüzel kişiliğin ihyasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/361 Esas- 2020/711 Karar sayılı 16/12/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde …’de kayıtlı iken 18/02/2015 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilen Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin; İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki takip süreci sonuçlanıncaya kadar TTK 547.maddesi gereğince ek tasfiyesi gerektiğinden tüzel kişiliğinin ihyasına, Karar kesinleştiğinde bir suretinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ;”Alınması gereken 59,30-TL maktu karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 36-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 77-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/05/2021