Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/847
KARAR NO: 2021/1347
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2021
NUMARASI: 2020/366 Esas – 2021/164 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hisse Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İcra takibinin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; müvekkillerinin davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, davalının takibe haksız olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, taraflar arasında yapılan 13/05/2015 tarihli münferit hisse satış sözleşmesinin cezai hüküm başlıklı 8.1 maddesinde “taraflardan biri bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer tarafa cezai şart ödeyeceğinin” belirtildiğini, taraflar arasında yapılan 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin 9.2 maddesinde de “taraflardan biri bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmezse ihlal eden tarafın diğer tarafa cezai şart ödeyeceğinin” belirtildiğini, davalı tarafın hisse satış bedelini ödemediğini, … şirketini geliştirmek için yapılandırma yapmadığını, projenin geliştirilmesi için şirkete kredi niteliğinde borç vermediğini, genel kurulu toplamadığını, sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getirmediğini, bu nedenle kararlaştırılan cezai şartı davalı tarafın ödemekle yükümlü olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; yabancı uyruklu davacılar bakımından teminat alınması gerektiğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, münferit hisse satış sözleşmesinin 9.1 maddesi uyarınca davanın tahkim şartı nedeniyle reddi gerektiğini, münferit hisse satış sözleşmesinin 10. maddesinde yargı yeri Zürih Mahkemesi olduğu gibi hisse satış sözleşmesinin 10. maddesinde de Londra Mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu nedenle davanın yetki şartı nedeniyle reddi gerektiğini, davacıların davaya konu sözleşmeler evvelinde …’nın tüm hisselerinin sahibi olduklarını, adı geçen şirketin tek faaliyet konusu ve mal varlığının Taurus Rüzgâr Enerji Santrali Projesi olduğunu, şirketin sözleşmenin imzası anında … kuruluşu için hiçbir lisans ve izin sahibi olmadığını, ön lisans alınmadığından sözleşmenin ifasının mümkün olmadığını, davacıların şirket faaliyetlerini akamete uğrattıklarını, borca batık olan sözleşme konusu şirketin … ihalesine katılmasının mümkün olmadığını, sözleşmedeki cezai şart hükmünün ahlaka aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğunu, sözleşmenin ifa imkanı kalmadığından sözleşmeyle belirlenen asıl borç geçersiz olup cezai şartın da geçersiz hale geldiğini, ayrıca cezai şart fahiş olduğundan tenkisi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ihtilaf konusu olan 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin 10. maddesine göre, sözleşmenin İngiltere kanunlarına tabi olduğu ve bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü ihtilaf vukuunda Londra Mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiği, sözleşmeye HMK’nın 17. maddesi gereğince yetki şartı konulduğundan, takibin sözleşmede belirlenen icra dairesinde başlatılması gerektiği, 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin tarafları da tacir olduklarından TTK’nın 7. maddesi gereğince sözleşmedeki yetki şartı davacılar için de geçerli olup, davalı borçlu tarafça icra takibine yönelik yetki itirazının da süresinde yapıldığı anlaşılmakla, alacaklı tarafından yapılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar vekili; mahkemece taraflar arasındaki münferit hisse satış sözleşmesindeki yetki maddesinin dikkate alınmadığını, bunun nedeninin de gerekçeli kararda açıklanmadığını, 13.05.2015 tarihli münferit hisse satış sözleşmesinin 9.1 maddesinde sözleşmenin Türk kanunlarına tabi olduğunun belirtilmesi nedeniyle uyuşmazlığın da Türk Mahkemelerinde çözülmesinin zorunlu olduğunu, sözleşmenin yabancılık unsuru içermediğini, hisse devri yapılan şirketin Türkiye’de olduğunu ve devirlerin de Türkiye’de yapıldığını, bu nedenle şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, anonim şirket hisse devri sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacılar ve davalının şirket merkezi Ankara ‘da bulunan … AŞ nin tüm paydaşları olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık taraflarca imzalanan aynı tarihli iki ayrı hisse devir sözleşmesinde bulunan yetki şartlarının geçerli olup olmadığı noktasındadır. Sözleşmelerde Londra Mahkemeleri ve Zürih Mahkemeleri yetkili kılınmıştır. HMK 17(1) maddesi ” tacirler ve kamu tüzel kişileri ,aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında ,bir veya birden fazla yetkili mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler.Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” HMK 18(1) maddesi ise “Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde ,yetki sözleşmesi yapılamaz”hükmünü haizdir. İtirazın iptali davalarında hem icra dairesinin yetkisine hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK’nın 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisinin incelenmesi gerekmektedir. HMK’nın 14. maddesi uyarınca özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Kesin yetkinin bulunduğu hallerde genel yetki ve kesin olmayan yetki kuralı uygulanmaz. Yetki sözleşmesi de yapılamaz. Davacı satıcılar ile davalı alıcı … arasında, davacılara ait … şirketi hisselerinin kısmen davalıya satışı konusunda 13.05.2015 tarihli münferit hisse sözleşmesinin 9. maddesinde ise “sözleşme Türk kanunlarına tabi olup, sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü ihtilaf vukuunda Zürih Ticaret Mahkemelerinde tahkimde çözüleceğinin” kararlaştırıldığı; yine aynı tarihli sözleşmenin 10. maddesinde ise “sözleşme İngiltere kanunlarına tabi olup, sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü ihtilaf vukuunda Londra Mahkemelerinin yetkili olduğunun” kararlaştırıldığı; davacılar tarafından cezai şart alacağının tahsili istemiyle İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe karşı, davalı tarafça yasal sürede icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmiştir. İcra takibine konu alacak dava dışı … AŞ’nin ortakları olan taraflar arasındaki hisse devir sözleşmelerinden kaynaklanmakta olup, uyuşmazlığın temeli bu şirketin ortaklık ilişkisinden doğmuştur. Kesin yetki hallerinde; takibin yetkili icra dairesinde başlatılıp başlatılmadığı kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen incelenmesi gerekmektedir.Kesin yetki halinde yetki sözleşmesi yapılamayacağı gözetilmeden Londra Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Uyuşmazlığa konu …AŞ’nin şirket merkezi ise Çankaya/Ankara’da olup,icra takibi ise İstanbul’da başlatılmış olmakla, İstanbul İcra Daireleri yetkisizdir. Bu durumda kesin yetkili bulunan Ankara İcra Dairelerinde başlatılmış bir takip bulunmadığından, davanın bu gerekçeyle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kesin olmayan yetki düzenlemelerine göre yetkili icra dairesinin belirlenmesi isabetsiz olup, ilk derece mahkemesi kararı bu nedenle yerinde değildir. (Yargıtay 11.HD nin 2019/4113 esas -2020/2255 karar sayılı 2.3.2020 tarihli ilamı aynı yöndedir.) Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata/eksiklik nedeniyle yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının yeniden karar verilmesine “yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından, itirazın iptali davasının usulden reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/366 Esas- 2021/164 Karar sayılı 19/02/2021 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından itirazın iptali davasının REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 302.827,89-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 302.768,59- TL harcın talep halinde karar kesinleştiğinde davacılara iadesine, Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için takdir olunan 4.080- TL vekalet ücretinin davacılardan tahsil edilerek davalıya verilmesine,” Davacılar tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021