Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/845 E. 2021/762 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/845
KARAR NO : 2021/762
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2021
NUMARASI : 2020/227 Esas-2021/102 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2021
İlk derece mahkemesince verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında gerçekleşen ticari işlemler nedeniyle 21/01/2016 tarihinde müvekkili şirket tarafından davalıya 10.000-Euro tutarında teminat mektubu sunulduğunu, süreç içerisinde yapılan işlemlerden sonra bakiye alacak olarak müvekkili şirkete 2.691,83 Euro ödeme yapılması gerektiği halde davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz etmesi üzerine icra takibinin durdurğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili;müvekkilinin yerleşim yeri olan İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca tahkim itirazında bulunduklarını, davacı tarafından, müvekkili ile dava dışı … arasında imzalanan sözleşmeden doğan tüm borçların ifasının garanti edildiğini ve bu çerçevede davacı ile de ayrı bir garanti sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşmede uyuşmazlık halinde Çek Cumhuriyeti Tahkim Mahkemesinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, davacı şirketin ise dava dışı şirketin bu sözleşmeden doğan tüm borçlarının ifasını garanti eden ve müvekkiliyle ayrı bir Garanti Sözleşmesi imzalayan şirket olduğunu, bu kapsamda davacının müvekkiline teminat mektubu verdiğini, davacı tarafından üçüncü kişinin fiilini taahhüt edildiği,davacının garanti verdiği dava dışı şirket borçlarını ödemediğinden davacının verdiği teminat mektubunun nakde çevrildiğini davacının bundan doğan zararlarını ancak lehine teminat verdiği Trans Bosporus’tan talep edebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; taraflar arasında akdedilen garanti sözleşmesinden doğacak ihtilafların Çek hukukuna tabi olarak Çek Cumhuriyetinde belirlenen tahkim kurulunca görevlendirilecek hakem aracılığıyla çözüleceği hususunda sözleşmede tahkim şartı bulunduğu, sözleşmede uyuşmazlıkların mahkemede çözüleceği hususunda bir madde veya yetkili mahkeme konusunda (tahkim anlaşmasını bağlayıcı olmaktan çıkaracak şekilde) bir yetki sözleşmesi bulunmadığı,ihtilafın bu garanti sözleşmesinden kaynaklandığı, dava konusu uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği hususlara ilişkin olduğu, tacir olan tarafların aralarındaki ihtilafları mahkeme yerine tahkim yoluyla çözme yönünde irade serbestisi bulunduğu,dosyaya sunulan dava şartı arabuluculuk son tutanağında davalının imzasının bulunmadığı, arabulucunun davetine rağmen davalının toplantıya katılmadığı, bu nedenle sürecin anlaşmama tutanağı ile sonuçlandığı, dava usulden reddedilse de 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesi 11. fıkrası uyarınca davacının yaptığı yargı giderinin ve yargı gideri sayılan arabuluculuk ücretinin davalıya yüklenmesi gerektiği gerekçesiyle ,davanın usulden reddine, 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesi 11. fıkrası uyarınca davacının yaptığı yargı giderinin ve arabuluculuk ücretinin davalıya yüklenmesine,davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili; mahkemece müvekkilinin arabulucunun davetine rağmen toplantıya katılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine rağmen müvekkili aleyhine yargılama giderlerine hükmedilerek müvekkili lehine vekalet ücreti takdirine yar olmadığına karar verildiğini, arabuluculuk son tutanağında “… A.Ş. İstanbul Şubesi telefon ile arayarak toplantıya katılmayacaklarını belirtmişlerdir.” şeklinde bir ibareye yer verildiği,bu ifadenin müvekkili şirketin toplantıya katılmadığı gerekçesiyle aleyhine 6325 Sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 11. fıkrasının uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmadığını, söz konusu maddenin yaptırımına tabi tutulabilmesi için, usulüne uygun olarak bir arabuluculuk davetinin diğer tarafa ulaşması ve bunun kanıtlanabilir olması gerektiğini, ancak toplantı daveti ve davete uymamanın yaptırımını içeren bilgilendirme metninin müvekkiline tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığını, telefon edenin kim olduğu, hangi numaradan arandığı ve toplantıya katılıp katılmama konusunda karar verme yetkisine sahip olup olmadığının tutanakta belirtilmediğini,tutanağın gerçeği yansıtmadığını belirterek, kararın kaldırılarak aleyhlerine hükmedilen yargı giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: İstinaf incelemesi bakımından uyuşmazlık; davalının tahkim ilk itirazı nedeniyle davanın usulden reddi sonucunda, 6325 sayılı yasanın 18/A-11. maddesi kapsamında, davalının yargı giderinden sorumlu tutulup tutulamayacağı, davalı lehine vekalet ücreti takdiri gerekip gerekmediği hususlarına ilişkindir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 8. maddesi, “Arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı veya birlikte görüşebilir ve iletişim kurabilir.”, 15. maddesi, “Arabulucu, seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder. Taraflar, emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla arabuluculuk usulünü serbestçe kararlaştırabilirler. Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu, uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür”, 18/A maddesinin 7. fıkrası ise, “Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.” hükümlerini içermektedir. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 10/1. maddesinde arabulucunun, tarafların her biri ile ayrı ayrı veya birlikte görüşebileceği ve bu amaçla her türlü iletişim aracını kullanabileceği, 17/3. maddesinde ise, taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucunun, uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetlerini yürüteceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu yasa ve yönetmelik hükümleri dikkate alındığında, arabuluculuk daveti ve görüşmelerinin her türlü elektronik iletişim araçları kullanılarak gerçekleştirilebilmesi mümkündür. Somut olayda da toplantı hakkında telekonferans ile bilgilendirilen davalı tarafın, telefon yoluyla toplantıya katılmayacakları yönünde beyanda bulunması ve toplantıya katılmamaları sonucunda, davalı vekilinin toplantı daveti ve davete uymamanın yaptırımını içeren bir bildirim yapılmadığı yönündeki istinaf gerekçesi yerinde görülmemiştir. Öte yandan 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-11. maddesi, “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargı gideri kendi üzerlerinde bırakılır.” hükmünü içermektedir.Somut olayda; davalının arabuluculuk görüşmeleri için telekonferans ile bilgilendirildiği, davalı tarafça toplantıya katılmayacaklarının telefon yoluyla belirtilmesi sonucunda davalı taraf toplantıya katılmamış ve bu hususlar arabuluculuk toplantı tutanağına geçirilmiştir. Mahkemece davanın tahkim ilk itirazı nedeniyle reddine karar verilmiş olsa da, anılan yasa hükmü doğrultusunda davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,HMK ‘nun 362(1)a uyarınca kesin olmak üzere , dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2021