Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/83 E. 2021/52 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/83
KARAR NO: 2021/52
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2020
NUMARASI: 2017/995 Esas-2020/573 Karar
DAVA: Maddi ve Manevi Tazminat (Hava Taşımasından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2021
Maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin hükmün taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davacının 29.07.2017 başlangıç tarihli İsveç, Norveç, Danimarka gezisi için aylar öncesinden hazırlıklar yaptığını, Stokholm’de başlayıp 8 gün sürecek kültür turunda kullanacağı eşyaları ve bagajını hazırlayarak davalıya teslim ettiğini, Kayseri-Istanbul-Stokholm aktarmalı uçuşunda, İstanbul aktarmasında valizini almadığı ve taşıma sürecinde bıraktığını, valizin daha sonra Stokholm’de uçaktan çıkmadığı, 2-3 gün ince hava şartlarına uymayan kirli eşya ile kaldığını, gezi için olan parasını giysiye sarf ederek yeni giysiler almak durumunda kaldığını, gezi boyunca giymeyi planladığı giysilerden yoksun kaldığını 1.200-TL maddi, 15.000-TL manevi zararının tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili;sorumluluğun sınırlı olacağını, sadece 1 parça bagaj geç teslim edildiği için iddia ve taleplerin haksız olduğunu, davacının ancak gerçek zararını talep edebileceğini, davacı yana 682-TL tazminat önerildiği halde davacının bunu kabul etmediğini, manevi tazminat talebinin anlaşılır ve kabul edilebilir olmadığını, taleplerin yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, dava konusu ihtilafın Montreal Konvansiyonu’na tabi olup, Montreal Konvansiyonu hükümlerine göre meydana gelen zarardan davalı THY A.O.’nun sorumluluğunun, bagaj gecikmesi veya zayi halinde 1.131-SDR ile sınırlı olduğu, davacının geciken bagaj sebebi ile satın aldığı kıyafetlerin fiyatlarının tamamının zarar olmadığı,davacının aldığı kıyafetlerin malvarlığında artışa sebep olduğu, davacının manevi tazminat yönünden talebinin incelenmesinde, tanık beyanları ile de desteklenen olayın meydana geliş biçimi, davacının valizine geç ulaşması nedeniyle yurt dışı gezisinde yaşadığı moral bozukluğu sebebiyle uğradığı manevi zararın niteliği ve tarafların sosyal/ekonomik durumu değerlendirildiğinde davacı lehine 1.000-TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı, gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile; 588,93-TL maddi ve 1.000-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1-Davacı vekili; dava konusu edilen maddi harcamaların hepsinin zarar olduğunu,manevi tazminat miktarı olayın oluş şekli ve davacının manevi yönden yaşadığı yıkım, stres ve üzüntü gözönünde alındığında çok düşük olduğu, davacının eğlenme ve tatil amacıyla gittiği Mısır’da üzerindeki elbiseyle kaldığı ve bagajının gönderilmediğini, tatil sırasında antidepresan ilaçlarını kullanamadığını ve bir daha tekrarlanamayacak anları kamerası ile kayıt altına alamadığını,davacının huzur içinde tatil yapmaktan çok bagajına ulaşabilme çabasıyla ve giderek artan stres içinde seyahati tamamladığını, bagajın yurda döndükten çok sonra teslim edilmesi ve valizin kilit sisteminin kırılarak eşyalarının karıştırılmasının da davacının kişilik haklarını ihlal ettiğini, davacının seyahati boyunca yaşadığı çöküntünün elem ve ızdıraba dönüştüğünü belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili;Montreal Konvansiyonuna göre maddi tazminat dışında ayrıca manevi tazminata hükmolunamayacağının göz ardı edildiğini, Montreal Konvansiyonunda bagay kaybı/hasarı sebebiyle yolcunun uğradığı zararın tazmininde belirlenmiş prensibin maddi zararları kapsayan ve taşıyıcının sınırlı sorumluluğunu öngören bir prensip olduğunu, gerek Montreal Sözleşmesi’nde gerekse TTK’nda olaya ilişkin bölümde manevi tazminata hükmedilebileceğine dair hüküm olmadığını, davacının yaptığı keyfi masrafları esas alarak, isabetsiz farazi yorumlarla, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, hava yoluyla yurt dışı yolcu taşıma sözleşmesine aykırılık nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihi olan 30/10/2017 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Kanun’un 2. maddesinde; “bu kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” denilmekte, 3. maddesinde “tüketici işlemi; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi ifade eder” şeklinde yeniden tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 3/1. maddesinin (l) bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukukî işlemin kanun kapsamına (m.2) alındığı anlaşılmaktadır. Bir uyuşmazlığın tüketici uyuşmazlığı niteliğinde olması için taraflardan birinin tüketici, taraflardan birinin profesyonel satıcı(sağlayıcı) ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir tüketici işleminden kaynaklanıyor olması gerekmektedir. Somut olayda davacı gerçek kişi tüketici, davalı taşıma şirketinin profesyonel sağlayıcı olduğu ve tatil amaçlı olduğu anlaşılan yolcu taşıma işinin de bir tüketici işlemi olduğu tartışmadan uzaktır. Uyuşmazlık hava yolu yolcu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan bir dava olup, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 106. maddesinde “Havayolu ile yurt içinde yapılacak taşımalarda; bu kanunda hüküm bulunmadıkça, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların hükümleri ve bu anlaşmalarda da hüküm bulunmadığı hallerde, TTK hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.TTK nun 4. maddesi uyarınca dava mutlak ticari dava niteliğindedir.Bununla birlikte, davacının tüketici olması ve 6502 sayılı TKHK’nin 3. maddesinin birinci fıkrasının (k)bendindeki diğer koşulların bulunması sebebi ile dava konusu işlem tüketici işlemi niteliğindedir ve aynı yasanın 73/1.maddesi uyarınca görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Ancak uyuşmazlığı çözmekle görevli olan mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması hususu, davanın “ticari dava” niteliğini değiştirmeyecektir. Zira 6502 Sayılı Kanun’un 83. maddesinde, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmiştir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olduğundan taraf vekillerince istinaf sebebi olarak ileri sürülmese de mahkemenin görevli olup olmadığı re’sen incelenmiş, esasa ilişkin hükümü veren mahkeme görevli olmadığı esasa dair hüküm verdiğinden hükmün kaldırılarak dosyanın görevli bulunan tüketici mahkemesine gönderilmesine, bu aşamada taraf vekillerinin esasa ilişkin istinaf nedenlerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/995 Esas-2020/573 Karar sayılı 18/09/2020 tarihli kararının, H.M.K.’nın 353(1)a-3 maddesi gereği KALDIRILMASINA; Taraf vekillerinin esasa ilişkin istinaf sebeblerinin incelenmesine yer olmadığına, Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2 fıkrası gereğince usulden reddine, H.M.K.’nın 20.maddesi gereğince iş bu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli bulunan Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, 2 haftalık kesin süre içinde gönderilmesi talep edilmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına. HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca harç,vekalet ücreti ve yargı giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, yasal sürede başvuru olmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargı giderinin davanın açıldığı mahkemece dava dosyası üzerinden karara bağlanmasına, Davacı tarafından yatırılan 54,40- TL, davalı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine, Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğ işlemleri tamamlanmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 19/01/2021