Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/806 E. 2023/1959 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/806
KARAR NO: 2023/1959
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2016/132 Esas 2018/1059 Karar
DAVA: Alacak (Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; … firmasının davalı şirkete doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olmak üzere davacının kardeşi …’in taşınmazı üzerinde davalı şirket lehine ipotek tesis edildiğini, …’ın ticareti terk etmesi nedeniyle ipotekli taşınmazın müvekkiline devredildiğini, müvekkilinin ipoteği kaldırmak üzere davalı ile 01.01.2004 tarihli komisyon bedeli karşılığında borç ödeme sözleşmesi akdettiğini, müvekkilinin bu sözleşme gereği komisyonculuk yaparak davalıya ait kumaş satışını sağlayarak gayrimenkul üzerindeki borcu ödediğini, ancak davalının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını, açtıkları dava sonucunda icra emrinin iptal edildiğini, protokolde müvekkilinin davalıdan aldırdığı her kilo kumaşta 0,200-TL’nin davacıya ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin bu şekilde davacının … firmasına davalı tarafından satışı yapılan 660.889- kg kumaş karşılığı 132.177-TL komisyon alacağı bulunduğunu, borcun bu şekilde ödenmesi nedeniyle müvekkilince davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ve tapudaki ipoteğin fekki istemiyle Bakırköy 13. ATM’nin 2013/310 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davalı tarafından Bakırköy 6. ATM’nin 2012/240 esas sayılı dosyasında açılan alacak davasının da bu dava ile birleştirildiğini, söz konusu dosyada alınan bilirkişi raporu ile müvekkilinin 113.371,38-TL komisyon alacağı bulunduğunun tespit edildiğini, ancak mahkemece davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini belirterek, 113.731,38-TL alacağın 2013/310 esas sayılı dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili henüz dava dilekçesinin tebliği aşamasında sunduğu 15.02.2016 tarihli dilekçesi ile; dava dilekçesinde faiz talep etmelerine rağmen faiz türünün yazılmadığını belirterek, alacağa 08.07.2011 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, komisyon sözleşmesi tarihsiz olup tarih kısmının davacı tarafından sonradan doldurulduğunu, … firmasının mümessil firması davacı olup bu firmanın ürünlerinin üretimi için … firmasının müvekkilinden kumaş alımı yaptığını, fakat … firmasının başka firmalara üretim yapmak için de müvekkilinden kumaş alımı yaptığını, davacının …’i borçtan kurtarmak bu şekilde bir iddiada bulunduğunu ancak alacak davası açmadığını, dolayısıyla komisyon sözleşmesinden kaynaklanan alacağın hiç bir şekilde alacak davası konusu yapılmadığını, … firmasının davacıya iş verdiğini, davacının bu işi … firmasına yaptırdığını, … firmasının da …firması için müvekkilinden kumaş alımı yaptığını, davacının komisyon faturası bulunmadığını, bu nedenle komisyon alacağının ispatlanamadığını, davacı ile akdedilen 02.03.2004 ve 23.03.2004 tarihli protokollerde de komisyon alacağının mevcut borçtan mahsup edileceğine dair bir hüküm bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacı ile davalı şirketçe düzenlenen 01.01.2004 tarihli protokol ile teslim edilen her kilo kumaşta kilo başına 0,200-TL’nin …’e ödeneceğinin kabul edildiği, davacının komisyon bedeli için davalı şirkete fatura düzenlemediği, protokole dayanan satışların belgelenmediği, davacının komisyonculuk faaliyeti nedeniyle tacir olarak vergi dairesine kayıt olmasının, ticari defter tutmasının ve hak ettiği komisyon bedelleri için fatura düzenlemesi gerektiği, ancak davacının bu işlemleri yapmadığı, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu davalı şirketin dava dışı … firmasına düzenlediği 40.097,95-TL tutarındaki 4 adet fatura ve dava dışı şirketin davalı şirket ile olan cari hesap hareketleri gösteren cari hesap ekstresinin, davacının davalı şirket adına komisyon karşılığı işlem yaptığı kanaatini oluşturmadığı, Bakırköy 13. ATM’nin 2013/310 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davacının davalı şirketten komisyon sözleşmesi nedeniyle alacaklı olduğu hususunun ispata muhtaç kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; dosyaya ibraz ettikleri protokol gereği satılan kumaşlar üzerinden belirlenen oranda müvekkilinin komisyon alacağına hak kazandığı ve müvekkilinin alacağa hak kazanacak şekilde aracılık yükümlülüğünü yerine getirdiğini, alınan tanık beyanları ile de müvekkilinin davalı şirkete ait kumaşların satımına aracılık etmek hususunda varılan anlaşma kapsamında yükümlülüklerini yerine getirdiğini, tacir olmayan müvekkilinin sırf tacirlere özgü fatura düzenleme görevini yerine getirmediği gerekçesiyle alacağının yok sayılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, komisyon işleri için ücret istenebilmesinin fatura ve benzeri belge düzenleme şartına bağlı olmadığını, müvekkilinin arızi olarak sırf evinin ipoteğini kaldırmak için davalı lehine sınırlı olmak üzere komisyon işi yaptığını, müvekkilinin mesleğinin komisyonculuk olmadığını, … yetkilisinin 02.05.2017 tarihli yazısının müvekkilinin komisyonculuk hizmeti yaptığını belgelediğini, her iki tarafça da … firması yetkilisinin tanık olarak dinlenilmesi talep edilmesine rağmen beyanlarının alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, davalı ile müvekkili arasındaki 01.01.2004 tarihli protokol ile müvekkilinin davalı lehine komisyonculuk yaptığının tanıklar ve yazılı deliller ile ispatlandığını, davalı tarafından ise iddialarının aksini ispatlar hiç bir belge ve delil sunulmadığını, davalının BS formlarının getirtilerek ek rapor alınması talepleri reddedilerek eksik inceleme sonucunda karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı tarafça; kardeşi … adına kayıtlı olup davacının devraldığı taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmak amacıyla, ipotek borcunun hak edilecek komisyon bedeli ile ödenmesi kapsamında 01.01.2004 tarihli komisyon sözleşmesinin akdedildiği, müvekkilinin protokol gereği davalının … firmasına kumaş satmasına aracılık yaptığı, hak edilen komisyon bedelinin ipotek borcunu karşıladığı, ancak davalı tarafça ipoteğin kaldırılmaması nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki istemiyle dava açıldığı, ancak mahkemece davanın reddine karar verilerek kararın kesinleştiği ileri sürülerek, komisyon alacağının tahsili talep edilmiştir. Davaya dayanak ve imzası ikrar edilen 01.01.2004 tarihli protokolde, teslim edilen her kilo başına 0,200-TL’nin davacıya ödeneceği davalı şirket tarafından kabul ve taahhüt edilmiştir. Mahkemece işbu protokol komisyon sözleşmesi olarak nitelendirilmiştir. TBK’nın 532. maddesinde alım ve satım komisyonculuğu, komisyoncunun ücret karşılığında kendi adına ve vekalet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım veya satımını üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Simsarlık sözleşmesi ise TBK’nın 520. maddesinde; simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı bir sözleşme olarak nitelendirilmiştir. Komisyoncu, komisyon sözleşmesine dayanarak, daima kendi adına ve başkası hesabına hareket etmekte, yani bu ilişkinin temelinde dolaylı temsil ilişkisi bulunmaktadır. Komisyoncuyu simsardan ayıran en önemli unsur budur. Zira simsar sadece sözleşmenin yapılmasını hazırlar ya da sözleşmenin yapılmasına aracılık eder ve kurulan sözleşme sebebiyle hiçbir yükümlülük altına girmez. Somut olayda davacı davalının dava dışı firmaya kumaş satmasına aracılık yaptığını iddia etmiş olup, dolaylı temsil durumu söz konusu olmadığından, sözleşmenin komisyon sözleşmesi olarak nitelendirilmesi hatalı olup, simsarlık sözleşmesi olarak kabulü gerekmektedir. Aracılık sonucu hak kazanılan simsarlık ücret alacağının talep edilebilmesi için ise bu hususta fatura düzenlenmesi zorunlu değildir. Davalı vekilince dosyaya ibraz edilen … firması yetkilisince düzenlenmiş olan 17.06.2016 tarihli yazıda, davacının şirketlerine müşteri temin ettiği iddiasının gerçek dışı olduğu, … ile olan ticari ilişkinin başlamasında davacının hiç bir tavsiye ve pazarlamasının olmadığı belirtilmiştir. Aynı şirket yetkilisinin bu kez davacı vekilince sunulan 02.05.2017 tarihli yazısında ise; şirketlerinin 2004-2008 yılları arasında … aracılığıyla Amerika’da yerleşik … müşterisine üretim ve ihracat yaptığı, … ofis müdürü olan …’in şirketlerine tanıştırdığı … Tekstil’den ihracat siparişleri için kumaş alımı gerçekleştirildiği, öncesinde şirketlerinin … Tekstil ile bir alışverişinin bulunmadığı, bu alımlara istinaden muavin defterlerinin kaşeli olarak davacıya verildiği, 17.06.2016 tarihli yazının … Tekstil’in talebi üzerine verildiği, bu yazının taraflar arasındaki hukuki ilişkinin şirketlerine borç yüklemediğini açıklamak için verildiği belirtilmiştir. Dava dışı … şirketi yetkilisince düzenlenen söz konusu yazı içeriği ile davacı tanıklarının iddiayı doğrulayan beyanları dikkate alındığında, davacının 01.01.2004 tarihli protokol doğrultusunda davalı şirketin dava dışı … şirketine kumaş satımına aracılık yaptığı kabul edilmelidir. Bakırköy 13. ATM nin 2013/310 esas 2014/199 karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacılar … ve … tarafından davalı … Tekstil aleyhine, davalı lehine tesis edilen ipotek borcunun, davacı … tarafından 01.01.2004 tarihli komisyon sözleşmesi ile davalı şirkete ait kumaş satışına aracılık edilerek hak kazanılan komisyon ücreti ile fazlasıyla ödendiği iddia edilerek davalıya borçlu olunmadığının tespiti ve ipoteğin fekki istemiyle dava açıldığı; … Tekstil tarafından … Tekstil Ltd.Şti ve … aleyhine satışı yapılan mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle açılan davanın da işbu dava ile birleştirildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda; …’in … Tekstil’in … firmasına kumaş satışına aracılık yaparak 113.731,38-TL komisyon ücretine hak kazandığı, ancak … Tekstil’in 170.000-TL alacağının bulunduğu, davacı …’in 113.731,38-TL şahsi alacağının … Tekstil firmasının alacağını karşılamadığı, … Tekstil’in ipotek bedelinden fazla alacağının bulunduğu, bu nedenle ipoteğin fekkine yönelik talebin reddinin gerektiği gerekçesiyle, … ve … tarafından açılan asıl davanın reddine, … Tekstil tarafından açılan birleşen davanın ise kabulü ile 170.000-TL alacağın davalılardan tahsiline karar verilmiş, işbu karar Yargıtay incelemesinde geçerek kesinleşmiştir. Maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrası için söz konusudur. Hüküm fıkrası, davada istenen hususlar (talep sonucu) hakkında mahkemece verilen kararı (hükmü) gösterir. Hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü yoktur. Bununla beraber, gerekçe maddi anlamda kesinlikten tamamen soyutlanmış da değildir. Maddi anlamda kesinlik yalnız hüküm fıkrasına ilişkin olduğundan, hükümde tarafların talep sonuçları hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemişse, hakkında karar verilmemiş olan hususlar bakımından maddi anlamda kesin hüküm söz konusu olmaz. Aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak, aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci bir davada, birinci davada kesin hükme bağlanmış olan husus kesin hüküm teşkil eder (Yargıtay HGK’nın 2017/3-1058 esas 2020/448 karar sayılı ilamı). Bu kapsamda; hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olan gerekçe de kesin hüküm teşkil edecek olup, hangi gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olduğunun da her olayın somut özelliğine göre belirlenmesi gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 6. Bası, Cilt V, s. 5049-5051). Bu açıklamalar ışığında; Bakırköy 13.ATM nin 2013/310 esas 2014/199 karar sayılı dosyasında verilen kararın gerekçesinde; davacı …’in davalıdan aracılık hizmet bedeline hak kazandığı ,ancak davalı şirketin … şirketinin davalı şirkete borçlarına karşılık verdiği ipotek tutarı 75.000-TL aşan tutarda 170.000-TL miktarda alacağı bulunduğu,bir başka deyişle borcun bir kısmının ödemekle sona ermiş olsa dahi kalan miktarın ipoteğin kapsamında olduğu kabul edilerek ipoteğin fekki isteği red edilmiş ,gerekçeli kararda davacının aracılıktan doğan alacağı bulunduğu ise açıkça kabul edilmiştir. işbu dosya davacısı …’in işbu dosya davalısı … Tekstil’den 113.731,38-TL komisyon alacağı bulunduğuna dair kesinleşen gerekçe, mahkemece verilen hüküm ile sıkı sıkıya bağlantılı niteliktedir. Zira asıl davada ipoteğin fekki isteminin reddi davalı …’in ipoteği aşan miktarda alacağı bulunmasına dayandırılmıştır. Asıl davada ipoteğin fekki isteminde bulunulduğu ancak, alacağın tahsili isteminde bulunulmadığı ,birleşen davada ise takas mahsup talebi olmadığından, belirlenen komisyon hizmet bedeli davalı şirketin alacağından mahsubu da yapılmamıştır. Bir başka deyişle, komisyon borcu bulunan davalı şirket bu borcu mevcut iken alacağının tamamının tahsili yönünde hüküm almıştır.Buna göre kesinleşen kararın gerekçesinin işbu dava bakımından kesin hüküm oluşturduğu dikkate alınarak davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır Diğer yandan davacı vekili tarafından, alacağa 2013/310 esas sayılı dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi talep edilmişse de, işbu davada alacağın tahsili talebi bulunmadığından davalı şirketin temerrüde düştüğü kabul edilemeyecektir. Temerrüdün gerçekleşmesi için TBK nın 117(1)maddesi uyarınca ödeme talebinin karşı yana bildirilmesi gerekir. Bu nedenle; davacı vekilinin ipoteğin fekki davasının açıldığı tarihten itibaren faiz ödenmesi istemi yerinde görülmemiş, temerrüdün dava tarihi itibariyle gerçekleştiği kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2018 Tarih 2016/132 Esas – 2018/1059 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, 113.731,38-TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; Alınması gereken 7.768,99‬-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 1.942,25-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.826,74‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan ‬1.971,45‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 105-TL tanık ücreti, 500-TL bilirkişi ücreti, 190,90-TL tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 795,90-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 18.197,02-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan 27,10-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/12/2023