Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/8 E. 2023/790 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/8
KARAR NO: 2023/790
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI: 2017/1347 Esas 2020/234 Karar
DAVA: Menfi tespit, istirdat ve alacak
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı tarafından müvekkiline karşı İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin tebliğ edilmesi sebebiyle süresi içinde icra takibine itiraz edilemediğinden takibin kesinleştiğini ve haciz işlemlerine başlanıldığını; müvekkilinin icra takibine konu faturadan dolayı davalı-alacaklıya borçlu olmadığını, aksine davalıdan toplam 39.655,92-TL alacaklı olduğunu, zira davalının müvekkiline toplam bedeli 62.249,48-TL olan 5 adet fatura düzenlediğini, bu kapsamda müvekkilinin davalıya 101.905,40-TL ödeme yaptığını, mahsup işleminden sonra müvekkilinin davalından 39.655,92-TL alacaklı olduğunu ileri sürerek, davaya konu icra takibindeki borç nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava sonuçlanana kadar ödeme yapılması durumunda davanın istirdat davası olarak kabulüne ve ödeme bedellerinin ödeme günündeki avans faizi ile birlikte iadesine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına ve alacak davasının kabulü ile 39.655,92-TL alacaklarının dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, icra takibi neticesinde borçlu taraf ile uzlaşma sağlanarak borç alacak ilişkisinin sona erdirildiğini, davaya konu icra takibine ilişkin ödeme emrinin davacıya-borçluya tebliği üzerine borcun varlığı kabul edildiğinden borca itiraz edilmediğini, taraflar arasında yapılan görüşme neticesinde icra dosyasına konu borçtan indirim yapılması halinde ödeme yapılacağının ve bu şekilde borç alacak ilişkisinin sona erdirileceğinin davacı-borçlu tarafından müvekkiline teklif edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin alacaklı olduğu bedelden iyi niyetle indirim yaparak bir kısım alacağı borçludan aldığını, kalan bedelden icra dosyası üzerinden feragat ettiğini, karşılıklı uzlaşma neticesinde taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin sona erdiğini; müvekkilini aldatarak icra dosyasına konu alacağından feragat etmesini sağlayan borçlunun bu işlemden sonra kötü niyetli olarak alacaklı aleyhine işbu davayı açtığını,alacağın hangi ticari ilişkiden kaynaklandığının belirtilmediğini,davacı tarafın usulsüz tebligata yönelik açtığı İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/937 Esas sayılı dosyasındaki yargılamanın halen devam ettiğini ve alacağın likit olmadığını belirterek, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, dava tarihinden sonra davalı-alacaklı icra takibindeki alacağından vazgeçtiğini bildirdiğinden menfi tespit davasının konusuz kaldığı; yargılama aşamasında alınan hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 34.052,10-TL alacaklı olduğu, ayrıca takip nedeniyle borçlu olmadığı halde fazla ödeme yaptığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 12.052,10-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5.603,82-TL yönünden davanın reddine; bakiye kısım olan davalı tarafça dava devam ederken davacıya ödenen toplam 22.000-TL’lik alacak yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yapılan ödemenin 3.000-TL’lik kısmı yönünden dava tarihinden tahsil tarihi olan 25/11/2019, 8.000,00-TL’lik kısmı yönünden dava tarihinden tahsil tarihi olan 07/11/2019, 4.000-TL’lik kısmına dava tarihinden tahsil tarihi olan 29/01/2020, 5.000-TL’sine dava tarihinden tahsil tarihi olan 03/02/2020, 2.000-TL’sine dava tarihinden tahsil tarihi olan 24/02/2020 tarihine kadar avans faizi işletilmesine; davalının icra takibinden vaztiğini icra müdürlüğüne bildirmesi sebebiyle menfi tespit davası konusuz kaldığından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davacının icra takibi nedeniyle haricen ödediği 7.600-TL alacağın ödeme tarihi olan 28/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; davacının dava açmakta haklı olduğu ve takip tarihi itibariyle de davalının takibinde kötüniyetli olduğu anlaşıldığından İİK m.72/5 uyarınca takip ve dava konusu 11.011,54-TL alacağın % 20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, müvekkili tarafından başlatılan icra takibine konu davacı-borçlu tarafından bilinerek itiraz edilmediğini, bu kapsamda davacının müvekkilinden borçtan indirim yapılması halinde ödeme yapılacağı belirtildiğinden müvekkilince iyiniyetle indirim yapılarak 7.600-TL’nin 25/12/2017 tarihinde davacıdan tahsil edildiğini ve bakiye miktardan feragat edildiğini, böylece borç alacak ilişkisinin sona erdiğini, bu sebeple de istirdat davasının reddi gerektiğini; dava dilekçesi ekindeki çekler üzerinde kim tarafından yazıldığı belli olmayan alelade el yazısıyla yazılan ve müvekkilinin ticari kaşesi altına imzası bulunmayan “ortaklar çelik’e verildi” şeklindeki notların davanın ispatı için yeterli olmadığını; icra takibinden feragat nedeniyle takip kapatıldığından davacı yönünden bir talep hakkı kalmadığı, bu nedenle de takip kapsamında faiz konusunda da karar verilmesinin hatalı olduğunu, kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmadığını; davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hukuka aykırı olduğunu, menfi tespit davasının konusuz kalmasına rağmen müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını; karar verilen faizin cinsinin ve tarihlerinin hatalı olduğunu, faiz konusunda talebi olmayan davacı lehine faize karar verilmemesi gerektiğini; istirdat talebi olmayan davacının talebi varmış gibi karar verilmesinin yerinde olmadığını ve gerekçeli karardaki yargı giderleri dağılımının kabul edilemeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, icra takibinden dolayı menfi tespit ve istirdat ile ticari ilişki nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, menfi tespit davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, istirdat isteminin ve alacak davasının da kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı ilamsız icra takip dosyasında, alacaklının davalı şirket, borçlunun davacı, takip tarihinin 05/10/2017, asıl alacağın 10.265,07-TL olmak üzere toplam 11.011,54-TL olduğu; takip dayanağının 29/12/2016 tarihli fatura olduğu;İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/937 Esas ve 2018/141 Karar sayılı dosyasında ödeme emri tebliğ işleminin geçersizliğinin istenildiği, mahkemece 16/10/2018 tarihli kararla tebliğ işleminde bir usulsüzlük bulunmadığından usulsüz tebligata yönelik şikayetin reddine karar verildiği ve ayrıca borçludan haricen 7.600-TL tahsil edildiğinden alacaklı tarafından bakiye alacaktan vazgeçildiği, dosyanın infazen kapatıldığı, bu sebeplerle borçlunun söz konusu ödeme emri tebliğ işleminin geçersizliği talebi için hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, talebin reddine karar verildiği; alacaklı vekilinin 28/12/2017 tarihli dilekçesiyle “borçludan haricen 7.600-TL tahsil edilmiş olup bakiye alacaktan vazgeçilmiştir. Peşin harcın düşülerek tahsil harcının alınması ile hacizlerin kaldırılarak dosyanın infazen kapatılmasını talep ederim” şeklinde talepte bulunduğu; icra dairesince 05/01/2018’de talep gibi dosyanının infazen kapatılmasına karar verilmiştir. Yargılama aşamasında tarafların sunduğu banka dekontları ile, davalının davacı hesabına 07/11/2019’da 8.000-TL, 25/11/2019’da 3.000-TL, 29/01/2020’de 4.000-TL, 24/02/2020’de 2.000-TL ve 03/02/2020’de 5.000-TL ödendiği banka dekontlarının açıklama bölümünde “İstanbul Anadolu 3. ATM 2017/1347 Esas borç ödemesi” yazılı olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, taraflar arasında ticari ilişki sebebiyle karşılıklı alacak ve borç doğduğu, bu kapsamda her iki tarafın da ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporuna göre, davaya konu icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 34.052,10-TL alacaklı olduğunun belirlendiği , dolayısıyla icra takibi sebebiyle aslında bir davalıya bir borcun bulunmadığı tespit edilmiştir. Ancak işbu davanın açıldığı 15/12/2017’den sonra 28/12/2017’de davacı-takip borçlusunun davalı-takip alacaklısına 7.600-TL ödeme yaptığı ve davalının da aynı tarihte bu ödemeye istinaden icra dosyasının infazen kapatılmasını talep etmiş ve 05/01/2018’de takibin infazen kapatılmasına karar verilmiştir.Takip tarihinde davacının davalıya bir borcu olmamasına rağmen, icra tehdidi altında ödediği 7.600-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin alacak bulunmadığı ve mutabakatla icra dosya borcunun ödendiğine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Ayrıca davacının davalıdan olan 34.052,10-TL alacağının, 22.000-TL’sinin dava devam ederken çeşitli tarihlerde borç ödemesi olduğu belirtilerek ödendiği anlaşılmakla , her bir ödeme miktarına dava tarihinden ödeme tarihlerine kadar işleyecek avans faizinin davalıdan tahsili kararı da alacağa dava dilekçesinde faiz işletilmesi talebi bulunduğundan, dava tarihi ile kısmi tahsil tarihleri arasında avans faizi işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak mahkemece, denetlenebilir bilirkişi raporuna göre, davacının her bir talebinin değerlendirilmesi suretiyle istirdat talebi bakımından alacaklı olmadığını bildiği halde icra takibi yapan alacaklının kötüniyetli takip yaptığının kabulü gerektiğinden davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebine yönelik istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. Açıklanan sebeplerle, mahkemece yazılı şekilde hüküm verilmesi yerinde olduğundan istinaf sebebleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.342,44-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 346,4‬0-TL harcın mahsubu ile bakiye 996,04‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan 48-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/05/2023