Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/799
KARAR NO : 2023/1910
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2021
NUMARASI : 2015/1211 Esas – 2021/111 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/12/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkide davalının müvekkiline 20.473,01-TL borcunun bulunduğunu, bu borcun 24.08.2012 tarihli 9.851,11-TL bedelli, 29.08.2012 tarihli 8.008,90-TL bedelli ve 01.10.2012 tarihli 14.204,93-TL bedelli üç adet faturadan kaynaklandığını, davalının faturalara yönelik kısmi ödemesi sonucunda 20.473,01-TL cari hesap borcunun kaldığını belirterek, 20.473,01-TL alacağın ihtarname tebliğ tarihi olan 25.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, dava dilekçesinde belirtilen faturaların müvekkiline gönderilmediğini, müvekkilinin borcunu ödeyerek aynı zamanda mal iadesinde bulunduğunu, davacının iade edilen mallarla ilgili düşüm yapması halinde müvekkilinin borcunun olmadığının anlaşılacağını, ayrıca davacının taahhüdünü zamanında yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda, davacının üç faturasının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasında 424,93-TL alacak bakımından ihtilaf bulunmadığı, taraf defterleri arasındaki 20.048,08-TL farkın davacının 775,26-TL, 11.737,22-TL, 3.488,84-TL, 1.725,51-TL, 1.416-TL ve 905,25-TL tutarlı altı adet faturasının davalı defterlerinde yer almamasından kaynaklandığı, davacının davalıya Kasım 2012 döneminde düzenlediği KDV hariç 23.206,24-TL tutarlı faturalardan KDV hariç 13.560,44-TL tutarlı üç adet fatura davalı defterlerinde kayıtlı olmayıp 9.645,80-TL tutarlı iki faturanın ise kayıtlı olduğu, bu dönemde davalı şirket tarafından 6 adet belge karşılığı 13.259-TL tutarında BA formu düzenlendiği, davacının fatura toplamı ile davalının BA bildirimi arasında 9.947-TL fark bulunduğu, bu durumda davalının defterlerinde kayıtlı fatura tutarları üzerinde beyanda bulunduğu, fazla beyan edilen tutar 3.613,20-TL olup bu tutarın davacının 26.11.2012 tarihli KDV hariç 657-TL tutarlı ve 30.11.2012 tarihli KDV hariç 2.956,64-TL tutarlı faturaları toplamına karşılık geldiği, bu durumda davalının defterlerinde kayıtlı olmayan 775,26-TL tutarlı ve 3.488,84-TL tutarlı faturaları beyan ettiğinin ortaya konulduğu, davaya konu 11.737,22-TL tutarlı faturanın davalı tarafça beyan edilmediği, davacının Aralık 2012 döneminde düzenlediği faturalar 5.000-TL olan beyan sınırı altında kaldığından beyan zorunluluğu bulunmadığı, davacının 15.783,98-TL tutarlı 4 faturasının davalıya tebliğine ve fatura konusu malların teslimine dair delil bulunmadığı, davacının Kasım döneminde düzenlediği KDV dahil 4.264,10-TL tutarlı iki faturasının davalı defterlerinde gözükememesine rağmen davalı tarafça vergi dairesine beyan edildiği, bu durumda davacının 424,93-TL ile 4.264,10-TL toplamı olan 4.689,03-TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 4.689,03-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; bilirkişi raporunda 4.264,10-TL tutarlı faturalarının davalının defterlerinde kayıtlı olmamasına rağmen davalı tarafça beyan edilmesi nedeniyle alacağa eklenmesi gerektiğinin, 11.737,22-TL tutarlı faturanın beyan edilmediğinin, 4.046,76-TL tutarlı 3 adet faturanın ise beyan zorunluluğunun bulunmadığının tespit edildiğini, ticari defterlere kaydedilmeyen faturaların vergi dairesine beyan edilmemesinin davalının ticari defterlerine güven duyulamayacağını gösterdiğini, bu durumun müvekkili aleyhine yorumlanmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin usulüne uygun ticari defter kayıtları doğrultusunda davanın kabulünün gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davacının söz konusu üç faturasının müvekkiline gönderilmediğini, müvekkilinin borcunu ödeyerek aynı zamanda mal iadesinde bulunduğunu, ancak müvekkilinin iade ettiği mallarla ilgili düşüm işleminin davacı tarafça yapılmadığını, davacının faturalarının müvekkiline tebliğine ve faturalara konu malların teslimine ilişkin bir delil sunulmadığını, alacak şüpheli olup kesin ve somut delillerle ispat edilemediğinden davanın reddinin gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili istemine ilişkindir.Somut olayda; davacı tarafça 24.08.2012 tarihli 9.851,11-TL bedelli, 29.08.2012 tarihli 8.008,90-TL bedelli ve 01.10.2012 tarihli 14.204,93-TL bedelli üç adet faturadan kaynaklı alacağın kısmen ödendiği ileri sürülerek bakiye 20.473,01-TL cari hesap alacağının tahsili talep edilmiş, davalı tarafça ise faturalar konusu malların müvekkiline teslim edilmediği gibi müvekkilince iade edilen malların alacaktan düşülmesi halinde müvekkilinin borcunun kalmadığı savunulmuştur. Davacının dayandığı fatura tarihlerinden sonra taraflar arasındaki ticari ilişkinin sürdüğü, bu kapsamda davacının başka faturaları bulunduğu gibi davalının da kısmi ödemelerinin bulunduğu tarafların ticari defterlerinden anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defter kayıtlarının incelenerek davacının bakiye açık hesap alacağının bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Bu doğrultuda yapılan incelemede, mahkemece tarafların ticari defter kayıtlarının incelenmesi sonucunda alınan bilirkişi raporları ile de tespit edildiği üzere; davacının davaya dayanak gösterdiği 24.08.2012 tarihli 9.851,11-TL bedelli, 29.08.2012 tarihli 8.008,90-TL bedelli ve 01.10.2012 tarihli 14.204,93-TL bedelli üç adet faturası davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, davacının ticari defterlerinde davalıdan 20.473,01-TL alacaklı, davalının ticari defterlerine göre ise davacı davalıdan 424,93-TL alacaklı durumdadır. Bu haliyle taraf ticari defterleri arasında toplam 20.048,08-TL fark bulunmakta olup bu fark ise davacının düzenlemiş olduğu 26.11.2012 tarihli 775,26-TL tutarlı, 30.11.2012 tarihli 11.737,22-TL tutarlı, 30.11.2012 tarihli 3.488,84-TL tutarlı, 07.12.2012 tarihli 1.725,51-TL tutarlı, 11.12.2012 tarihli 1.416-TL tutarlı ve 19.12.2012 tarihli 905,25-TL tutarlı altı adet faturanın davalının ticari defterlerinde yer almamasından kaynaklanmaktadır. Mahkemece ilgili vergi dairesinden getirtilen davalıya ait BA formlarına göre, davacının davalıya Kasım 2012 döneminde düzenlediği KDV hariç toplam 23.206,24-TL tutarlı faturalardan, KDV hariç 13.560,44-TL tutarlı üç adet fatura davalı defterlerinde kayıtlı olmayıp, 9.645,80-TL tutarlı iki fatura ise davalı defterlerinde kayıtlıdır. Ancak bu dönemde davalı şirket tarafından 6 adet belge karşılığı 13.259-TL tutarında BA formu düzenlenmiş olup, davalı tarafça beyan edilen 13.259-TL ile davalı defterlerinde kayıtlı davacı faturaları toplamı (9.645,80-TL) arasında (13.259-9.645,80) 3.613,20-TL fark bulunmakta olup, bu tutarın KDV dahil karşılığı 4.263,57-TL’dir. Bu tutar ise davacının 26.11.2012 tarihli KDV dahil 775,26-TL tutarlı ve 30.11.2012 tarihli KDV dahil 3.488,84-TL tutarlı faturaları toplamına karşılık gelmektedir. Dolayısıyla davalının defterlerinde kayıtlı olmayan 775,26-TL tutarlı ve 3.488,84-TL tutarlı davacı faturalarının davalı tarafça vergi dairesine beyan edilmesiyle, söz konusu iki fatura konusu malların davalıya teslim edildiği kanıtlanmıştır. Davacının 30.11.2012 tarihli 11.737,22-TL tutarlı, 07.12.2012 tarihli 1.725,51-TL tutarlı, 11.12.2012 tarihli 1.416-TL tutarlı ve 19.12.2012 tarihli 905,25-TL tutarlı 4 adet faturası davalının ticari defterlerinde kayıtlı değildir. 11.737,22-TL tutarlı fatura vergi dairesine beyan edilmemiş olup diğer üç fatura ise beyan zorunluluğu sınırı altındadır. Fatura konusu malların teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu malların davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Ancak somut olayda davacı tarafça bu faturalar konusu malların davalıya teslim edildiği hususu yazılı delillerle kanıtlanamamıştır. Bu durumda mahkemece, davalı tarafça benimsenerek vergi dairesine BA formuyla beyan edilen 4.264,10-TL tutarlı iki fatura bedeli ile davalı defterlerinde kayıtlı 424,93-TL toplamı olan 4.689,03-TL bakiye alacağa hükmedilmesi yerinde olup, davacı vekilinin, müvekkilinin ticari defter kayıtları doğrultusunda davanın tümüyle kabulünün gerektiği yönünde ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yine takip dayanağı davacı faturalarının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça mal iadesi yapıldığına dair bir delil bulunmadığı, davalının defterlerinde kayıtlı olmayan iki adet davacı faturasının davalı tarafça vergi dairesine beyan edildiği anlaşılmasına göre, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri de yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile kalan 210,55-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Alınması gereken 320,31-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 146,80-TL harcın mahsubu ile kalan 173,91-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Taraflar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/12/2023