Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/795 E. 2021/679 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/795
KARAR NO: 2021/679
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2018/993 Esas-2019/691 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/05/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine dair kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından 27/07/2016 tarihinde … plakalı kamyonetin satın alındığını, aracın daha önce başka bir firma tarafından 0 km olarak aracın satın alındığını, müvekkili şirketin ise 43.000 km de iken aracı satın aldığını, aracın kısa bir süre sonra motor arızası oluşturduğunu, aracın servise götürüldüğünü, ancak davalı tarafın yetkili servisi olan … Taşdelen Şubesinin motorda oluşan arızaların garanti kapsamına girmediğini söylediklerini, hasarı gidermekten kaçındıklarını, bunun üzerine araçtaki arızanın ne olduğunun tespiti için İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/115 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti istendiğini, tespitte aracın imalat ve montajında gizli ayıpların olduğunun meydana çıktığını, bu nedenle müvekkilinin araç motorunun yenisi ile değiştirilmesinin hüküm altına alınmasını, araçtaki tamir-onarım, yedek parça, işçilik ücretleri vs. için uğradığı maddi harcamalar için fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 22.293,26 -TL maddi tazminata, araç çekme nakil mahkeme tespit giderleri vs. harcamalar için 2.000- TL maddi tazminata, müvekkili şirketin aracı uzun süre hiç veya tam verimli çalıştıramaması nedeniyle mahkum kaldığı gelir ve kar kaybına maruz kaldığı ikame giderlere karşılık olmak üzere şimdilik 2.000-TL kar-gelir kaybı, dava konusu araçta meydana gelen değer kayıpları nedeniyle 5.000- TL olmak üzere neticede toplam 31.293,26-TL’nin arızaların gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; her şeyden önce satış sözleşmesine taraf olmayan imalatçı sıfatına haciz müvekkili şirkete husumetin yöneltilemeyeceğini, dava konusu aracın ikinci el olduğunu, davanın ilk malike karşı açılması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu araçta üretim kaynaklı bir sorun olmadığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış iş bu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı şirketin davaya konu aracı ikinci el olarak satın aldığı, TK m.23/1 uyarınca davaya konu olayda Türk Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, TBK 219/1 maddesi uyarınca ayıptan dolayı sorumluluğun satıcıya ait olduğu, bu davadaki davalının ise satıcı sıfatının bulunmadığı, davacı ile arasında satım sözleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; müvekkilinin aracı dava dışı şirkettin satın aldığını ve ticari faaliyetlerinde kullandığını, aracın trafiğe çıkış tarihinin 18/11/2014 olup müvekkili şirketin aracı dava dışı şirketten aldığı tarihin ise 27/07/2016 olduğunu, aracın alındığı tarihin 18/11/2014 tarihi itibariyle garanti süresinin 3 yıl olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin aracı muayeneye götürdüğü servisin yetkili servis olduğunu, garantiye ilişkin kanun hükümlerinin amacı ve içeriğinin bir gereği olarak müvekkilinin üzerine düşen bakım ve muayene hususlarında elinden gelen özeni göstermesine rağmen araçta çıkan sorunlar sebebiyle davalının sorumluluğunun doğacağının açık olduğunu belirterek kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: TBK’nun 223. maddesi hükmüne göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Davalı satıcının ayıptan sorumluluk borcu bulunmaktadır. Dava,davacının satın aldığı araçta gizli ayıp bulunduğu iddiası ile hasar onarım giderlerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ayıptan sorumluluk hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları akidi olan satıcıdan isteyebilir. Davacı şirketin davaya konu aracı ikinci el olarak dava dışı satıcıdan satın aldığı, TTK 23/1 maddesi uyarınca davaya konu olayda TBK’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, TBK 219/1 maddesi uyarınca ayıptan dolayı sorumluluğun satıcıya ait olduğu, somut olayda bu davadaki davalının ise satıcı sıfatının bulunmadığı, davacı ile arasında satım sözleşmesinin bulunmadığı, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır. Davacı zarar iddialarını kendi akidi bulunan satıcıya yöneltebileceğinden ,Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/05/201