Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/767 E. 2023/1865 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/767
KARAR NO: 2023/1865
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2020
NUMARASI: 2019/589 Esas – 2020/378 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkete yabancı para cinsinden elektrikli ev aleti satışı yaptığını, davalının Euro cinsinden kendisine gönderilen proforma faturalarının kaşe ve imzası ile onaylaması ve buna ilişkin e-postanın satış bedelinin euro cinsinden belirlendiğini gösterdiğini, faturaların VUK hükümleri gereği TL olarak düzenlendiğini, davalının faturaları oluşan kur farkı ilavesiyle birlikte ödediğini, müvekkili şirket tarafından söz konusu kur farkından kaynaklanan fazlalık nedeniyle 08/03/2019 tarihli, 19.110,05-TL tutarındaki fatura tanzim edilerek davalıya tebliğ edildiğini, davalının yaptığı 357.000-TL tutarındaki ödemeyle uyumlu şekilde bu faturayı defterine işlemesi gerekirken, bunu yapmayarak müvekkili şirkete haksız ve mesnetsiz olarak faturayı iade ettiğini, takip tarihi itibariyle cari hesapta müvekkili şirketin davalıdan 9.485,72-TL alacaklı durumda olup, davalı yanın bu takibe tamamen hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini belirterek davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki takibe vaki itirazının iptaline, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasındaki ticari ilişkinin TL üzerinden kurulduğunu, davacının aksi yöndeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin bakiye alacağının 9.977,31-TL iken davacı tarafın müvekkiline 31/12/2018 tarihli 10.988,65-TL’lik kur farkı adı altında fatura düzenleyip gönderdiğini, müvekkil şirketin kur farkını kabul etmediğini ve 02/01/2019 tarihinde 10.988,65-TL bedelli iade faturası düzenlediğini, sonrasında ise davacının 08/03/2019 tarihinde yine 19.110,05- TL’lik kur farkı faturası kestiğini, müvekkili tarafından bu faturanın da 15/03/2019 tarihli ihtarname ile iade edildiğini belirterek davanın reddine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının düzenlendiği 2 adet fatura bedelini, davalının 2 adet çek ile ödediği, çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabileceği, buna rağmen ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceği, davalının kur farkı alacağının dayanağını oluşturan iki adet fatura karşılığını Türk Lirası üzerinden düzenlediği iki adet çek ile ödediği, davacının çek ile yapılan ödemeleri kabul ettiği, bu durumda davacının artık kur farkı talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; taraflar arasındaki ticari ilişkinin Euro üzerinden kurulduğunun proforma fatura ve faturalar üzerinde yer alan döviz kayıtlarından açıkça anlaşıldığını, davalının proformayı e-posta ile onayladığı da dikkate alındığında taraflar arasındaki ilişkinin Euro üzerinden gerçekleştiğini, davalının 26/09/2018 tarihli iki adet toplamda 337.889,99-TL bedelli faturaların karşılığında 21/12/2018 ve 05/02/2019 tarihlerinde toplamda 59.145,52-Euro ödeme yaptığını ve bu ödemelerin yapıldığı tarihteki kur karşılığının 357.000-TL’ye tekabül ettiğini, fatura bedellerinin bu miktardan çıkarılması halinde 19.110,01-TL fazlalık ortaya çıktığını, bunun da kur farkından kaynaklandığını, davalının 357.000-TL ödeme ile uyumlu olan 19.110,01-TL bedelli faturayı defterlerine işlemesi gerekirken iade ettiğini, davalının kur farkını kabul ettiği için fazladan ödeme yaptığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kur farkından kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesine göre; “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.” Davacı alacaklı tarafından davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında 08/03/2019 tarihli faturaya konu 19.110,05-TL tutarlı kur farkı faturası nedeniyle cari hesapta oluşan 9.485,72-TL alacağının davalı hakkında başlattığı icra takibi ile tahsilini talep etmekte; davalı taraflar arasında yabancı para üzerinden ticari ilişki bulunmadığını, davacının kur farkı talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmaktadır. Mahkemece ise iki adet faturaya karşılık ödemenin 2 adet çekle yapılması nedeniyle kur farkı talep edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır.(Yargıtay 19 HD’nin 10/04/2018 tarihli 2016/17240 E., 2018/1950 K. sayılı kararı; 19/12/2017 tarihli 2016/12505 E., 2017/8069 K. sayılı kararı). Faturaların yabancı para birimi üzerinden düzenlenmesi taraflar arasında dövize endeksli ticari ilişki bulunduğunu ispata yeterlidir (Yargıtay 19 HD 05/12/2019 2018/965 Esas 2019/5447 Karar). Diğer taraftan kur farkı talepleri kur farkı faturası düzenlenmesine bağlı değildir. Taraflar arasında yabancı para birimine endeksli bir ticari ilişkinin varlığı halinde kur farkı faturası düzenlenmeden de kur farkı alacağı talep edilebilir. Bu durumda kur farkı alacağının ödeme tarihindeki kurun dikkate alınarak hesaplanması gerekir (Yargıtay 19. HD. T.11/09/2018, E.2017/3549, K.2018/4033). Yine kur farkının dayanağı olan faturaların bedellerinin ne şekilde ödendiği hususu da önemlidir, zira sözleşmede aksine bir hüküm yoksa ödemenin çekle yapılması halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edilmektedir. (Yargıtay 19 HD’nin 20/04/2016 tarihli 2015/16900 E., 2016/6896 K. sayılı kararı; 14/11/2013 tarihli 2013/14587 E., 2014/17996 K. sayılı kararı). Ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden satıcının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/01/2021 tarih 2020/4821 E. 2021/65 K.; 19/04/2022 tarih 2020/7585 E. 2022/3142 K. Sayılı kararları). Somut olayda davacı tarafından düzenlenen ve davalı tarafından aksi inkar edilmeyen proforma faturalarla yabancı para birimi üzerinden sipariş verildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin yabancı para üzerinden kurulduğu açıktır. Bu durumda satış faturalarının Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş olması davacının kurdan kaynaklanan farkları talep etmesine engel değildir. Davalının 20/12/2018 tarihli 179.000-TL bedelli, 01/02/2019 tarihli 178.000-TL bedelli olmak üzere toplam 357.000-TL bedelli iki adet çekle ödeme yaptığı, yapılan ödemenin fatura bedelinden 19.110,05-TL fazla olduğu anlaşılmaktadır. Davalı, bahsi geçen fazla ödemenin davacıdan daha sonra alacağın malların avansı olarak yapıldığını ileri sürmektedir. Ancak, satış sözleşmesinde aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davalının davacıya avans niteliğinde ödeme yaptığını yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Ayrıca çek, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilen bir ödeme aracı olup, çekin de avans olarak verildiğini ispat yükü davalı üzerindedir. Her ne kadar ödemenin çekle yapılması nedeniyle kural olarak kur farkından kaynaklanan alacak talep edilmesi mümkün değil ise de somut olayda davalının fatura tutarının üzerinde ödeme yaptığı görülmektedir. Davalı fazla ödemenin avans olarak yapıldığını iddia etmiş, ancak buna ilişkin yazılı delil ibraz etmemiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin yabancı para üzerinden kurulduğu da dikkate alındığında fazla yapılan ödemenin kur farkı nedeniyle yapıldığını kabul etmek gerekir. Bu durumda mahkemece bilirkişi vasıtasıyla davalı tarafından yapılan toplam 357.000-TL ödemenin kur farkını oluşturan kısmı tespit edilerek, fatura bedeli ve kur farkı dışında kalan bakiye kısmın taraflar arasındaki cari hesapta dikkate alınması, davacının bakiye alacağı bulunup bulunmadığının, bakiye alacağı varsa miktarının belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2020 Tarih 2019/589 Esas – 2020/378 Karar sayılı hükmün HMK’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/11/2023