Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/755 E. 2021/628 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/755
KARAR NO: 2021/628
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/162 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 28/04/2021
İhtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili dilekçesinde; davalı şirketin aile şirketi olduğunu, müvekkili ile davalı … arasında boşanma davası ikame edildiğini, davalının şirkette tek imza yetkilisi olduğunu, müvekkili aleyhine tedbir kararı ile şirkete ait işyerlerinden uzaklaştırma kararı alındığını, müvekkilinin ne şirkete gidebildiğini, ne de şirket ile ilgili bilgi edinebildiğini, taraflar arasında güven ilişkisinin kalmadığını, davalının şirketi mevzuata aykırı olarak yönettiğini, bu nedenlerle davalı şirketin haklı nedenlerle feshine,feshin kabul edilmemesi halinde TTK 636 mad gereği müvekkilinin payının gerçek değerinin tespiti ile çıkma payının akçesinin ödenerek şirketten haklı nedenle çıkarılmasına, çıkma payı ayrılma akçesi dava tarihi itibariyle kendileri tarafından belirlenmesi mümkün olmadığından huzurdaki iş bu taleplerinin belirsiz alacak davası olarak kabulü ile her türlü arttırım hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200.000-TL belirsiz alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini dava sonuçlanıncaya kadar ivedilikle davalı şirketin ve davalı …’nun gayri hukuki ve mevzuata aykırı iş ve işlemlerinin şirket defter ve kayıtları ile şirket merkez ve şubelerinde bulunan ve davalı …’nun şahsına ait bilgisayarlardaki kayıtların ve banka hesaplarının her türlü belge ve bilginin bilirkişi marifetiyle tespitini, şirket müdürü ve yetkilisi olan davalı …’nun yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını ve bu süre zarfından tedbiren şirkete kayyım atanması, bu talepleri yerinde görülmez ise şirket ortaklarının birlikte imza ile şirketi yönetim temsil ve ilzama yetkili kılınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı yöneticinin özen yükümlülüğü, şirketle iş yapma yasağı, sır saklama yükümlülüğü gibi yükümlülüklerine aykırı davrandığı ve şirketi zarara uğrattığı, şirket kaynaklarının kendisi veya yakınlarının menfaatine kullandığı yönünde yaklaşık ispat oluşturabilecek yeterli kanıt bulunmadığı gerekçesiyle yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması ve tedbiren şirkete kayyım atanması taleplerinin HMK 390/3 maddesi gereğince reddine; şirket merkez ve şubelerinde bulunan bilgisayarlar ve kayıtlar ile banka kayıtlarının yargılamada her zaman incelenebilecek deliller olması, delillerin bu aşamada incelenmemesi halinde yok olacağı veya incelenmesinin zorlaşacağına ilişkin somut deliller bulunmadığından hukuki yararın olmadığı gerekçesiyle HMK 400/2 maddesi gereğince delil tespitine ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; taraflar arasındaki boşanma davası nedeniyle davalı …’nun müvekkilini zarara uğratmak ve şirketten olan alacağını engellemek için elinden gelen tüm çabayı sarfettiğinin açık olduğunu, davalı tarafın müvekkili hakkında işyerlerine uzaklaştırma kararı aldığını, şirket avukatını ve muhasebecisini değiştirdiğini, maddi menfaat temelli olan art arda bir çok dava ikame ettiğini, ihtarnamelerden anlaşılacağı üzere bilgilendirme talebinin reddedildiğini ve genel kurul yapılması talebinin nazara alınmadığını, davalı şirketin zarara uğradığının İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından tanzim edilen işyeri kapama cezası ile sabit olduğunu, yaklaşık ispatın gerçekleştiğini, bu nedenlerle tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava;Limited şirkette pay sahibi davacının diğer ortak ile olan uyuşmazlıklar nedeniyle şirketin haklı sebeble feshi talebine ilişkindir.Davacı ,zararlandırıcı eylemlerinin engellenmesi için davalı şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kısıtlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davanın yasal dayanağı TTK nun 638/2 maddesine dayalıdır.TTK nun 630/2 .maddesine göre açılmış bir organ azli davası mevcut değildir.Şirkette organ boşluğu olmadığı anlaşılmaktadır. Özel hukuk alanında kar elde etme gayesiyle kurulan kötü yönetildiği iddia olunan şirketlerin -istisnalar saklı kalmak kaydıyla – kayyım atanmak suretiyle yönetilmesi ve ticari faaliyetlerine devam etmesi mümkün değildir.Bu bağlamda tüzel kişiler için kayyım atanmasını sağlayacak yegane yol organ boşluğu- eksikliği yahut belli bir işle sınırlı olmak üzere (örneğin şirketi genel kurula götürmek gibi) kayyım atanması olup, şirket ortak ve yöneticileri arasındaki geçimsizlik şirkete yönetim kayyımı atanmasına gerekçe yapılamaz. Şirketin kötü yönetilmesinden, şartları varsa yöneticiler sorumludur. HMK’nın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirildiğinde; yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması ve tedbiren şirkete kayyım atanması kararı verilmemesi halinde davacının haklarını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden bahsedilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, şirket kayıtlarının yargılama sırasında her zaman incelenebilecek deliller olduğu, davadışı ortağın şirketin kuruluşundan bu yana şirket müdürü olduğu, taraf menfaatleri de gözetildiğinde ; ara kararda bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2021