Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/750 E. 2021/1165 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/750
KARAR NO: 2021/1165
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/683 Esas
BİRLEŞEN İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/688 ESAS-2020/615 KARAR SAYILI DOSYASI
TALEP: İhtiyati Tedbire İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2021
İlk derece mahkemesince verilen 26/02/2021 tarihli ara kararın ihtiyati tedbire itiraz eden davacılar ile davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TALEP: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili; davalı şirketin 11.11.2020 tarihli genel kurul toplantısında şirket esas sözleşmesinin maksat ve mevzu ile ilgili 3. maddesinin tadiline ilişkin 2 numaralı kararın yürütülmesinin HMK’nın 389. maddesi gereğince tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı şirketin 30.04.2019 tarihli genel kurul kararı ile şirket esas sözleşmesindeki değişiklik ile şirketin faaliyet alanına gayrimenkul alım satımının dahil edilmek istendiği, bu genel kurul kararının İstanbul BAM 13. HD’nin 2020/614-2020/492 sayılı kararı ile tedbiren durdurulmasına karar verildiği, talebe konu 11.11.2020 tarihli genel kurul kararının 2. maddesi ile de aynı konuda karar alındığı, yapılan değişikliğin ardından …’ya ait Urla’da bulunan 33 adet ipotekli taşınmazın fahiş bedelle davalı şirket tarafından satın alındığına yönelik iddialar bulunduğu, talep eden tarafça yaklaşık ispatın sağlandığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kabulüne karar verilmiştir.
İTİRAZ: İtiraz eden davalı vekili;TTK’nın 445. maddesine aykırı olarak iptal davası açılmadan değişik iş dosyası üzerinden ihtiyati tedbir talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, genel kurul kararlarına yönelik tedbir talebinin iptal davası ile birlikte istenebileceğini, tedbir kararı öncesinde TTK’nın 449. maddesi uyarınca yönetim kurulunun görüşünün alınması şart olduğundan kararın usule aykırı olduğunu, daha önceki tedbir kararının verildiği İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/437 esas sayılı dosyada yargılamanın devam ettiğini, bilirkişi raporunda da kararın kanuna ve usule aykırı olmadığının rapor edildiğini, önceki tedbir nedeniyle iştigal konusu belirsiz hale gelen müvekkili şirketin esas sözleşme değişikliğinin tekrar görüşülmesinin elzem hale geldiğini, davacının tedbir başvuruları sonucunda müvekkili şirketin işlerinin engellendiğini, esas sözleşme değişikliği ile müvekkilinin ana faaliyet alanının ortadan kaldırılmadığını, kullanılmayan faaliyet alanları çıkarılarak yeni faaliyet alanları eklendiğini, …’dan alınan taşınmazlar ile şirket veya pay sahiplerinin zarara uğratılmadığını, esas sözleşme değişikliğinin bir pay sahibinin menfaati için yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, mahkemece teminata hükmedilmemesinin de ölçüsüz olduğunu belirterek, 13.11.2020 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına, aksi halde uygun görülecek miktarda teminat yatırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İTİRAZ ÜZERİNE VERİLEN KARAR: Esas davanın açıldığı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesince; İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/586 değişik iş sayılı ihtiyati tedbir kararının HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca verilmiş olduğu, tedbire konu genel kurul kararının, İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesi’nin 2020/981 Esas ve 2020/804 Karar sayılı, 17/04/2020 tarihli kesin nitelikte ihtiyati tedbir kararına konu 30/04/2019 tarihinde yapılan genel kurulda alınan, “şirket ana sözleşmesinin maksat ve mevzu başlıklı 3 nolu maddesinin tadili”ne ilişkin 6 no.lu karara benzer nitelikte olduğu, 6 no.lu genel kurul kararının iptali hakkındaki davada, her ne kadar bilirkişi raporu alınmış ise de yargılamanın devam ettiği, henüz bir karar verilmediği, işbu, ihtiyati tedbire konu 11/11/2020 tarihli 2 no.lu genel kurul kararının iptali davasının da henüz ön inceleme aşamasında bulunduğu, bu aşamada ihtiyati tedbir talep eden tarafın iddiaları kapsamında HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ileride telafisi imkansız zararlar doğması ihtimalinin devam ettiği ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını gerektirecek koşulların oluşmadığı, ancak ,ihtiyati tedbir talep edenin talebinin resmi belge ve kesin bir delile dayanmadığı, itiraz eden davalı şirketin, esas sözleşmenin maksat ve mevzunu değiştiren kararın yürütülmesinin durdurulması sebebiyle şirketin faaliyetlerinin durduğu ve zararın doğacağı iddiası da birlikte değerlendirildiğinde, teminat alınmasının zorunlu olduğu gerekçesiyle, itirazın teminat yönünden kabulü ile takdiren itiraz eden şirket tarafından devralınan İzmir/Urla’da bulunan taşınmazların Urla Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/224 değişik iş dosyasında alınan ek rapordaki toplam değerinin %15’i olan 33.283.000-TL teminat yatırılması halinde ihtiyati tedbirin devamına karar verilmiştir. Mahkemece; davacı vekilinin teminata yönelik itirazı üzerine verilen 10.03.2020 tarihli ara karar ile; ihtiyati tedbire teminat yönünden yapılan itirazın kabulü ile davacı … tarafından 33.283.000-TL teminatın iki haftalık kesin süre içerisinde yatırılmasına dair verilen kararın itiraz eden davalı tarafça istinaf edildiği, teminatın kaldırılması veya değiştirilmesine dair incelemenin BAM tarafından yapılacağı, ancak kararın istinaf incelemesinin tamamlanmaması nedeniyle kesinleşmediği gerekçesiyle, mahkemece “İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/586 D.İş, 2020/588 karar sayılı, 13/11/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazın kısmen kabulü ile ihtiyati tedbir talep eden davacı … tarafından 33.283.000-TL teminatın iki haftalık kesin süre içerisinde yatırılması halinde ihtiyati tedbirin devamına” dair verilen 25/02/2021 tarihli kararın teminatın yatırılmaması halinde doğacak sonuçlarının kararın kesinleşmesini müteakiben uygulanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1-Davacı vekili; mahkemece davalı şirket tarafından devralınan taşınmazların değeri üzerinden teminat belirlendiğini, ancak huzurdaki davanın genel kurul kararının iptali davası olduğunu, müvekkilinin taşınmazların aynına ilişkin bir talebinin bulunmadığını, müvekkillerinin satış işleminin tarafı da olmadıklarını, bu nedenle yüksek miktarda teminata hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, belirlenen teminat tutarı şirketin sermayesinden fazla olup müvekkillerinin şirketteki sermaye oranlarının ise %23,48 olduğunu, İstanbul BAM 13. HD’nin 2020/981-2020/804 sayılı kararında aynı nitelikteki tedbirin devamı için teminata hükmedilmediğini, teminat tutarının belirlenmesinde hata yapıldığını, zira taşınmazların değer tespitinin kesinleşmediğini belirterek,kararın teminata ilişkin kısmının kaldırılarak ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; tedbir kararında yaklaşık ispatın sağlanmadığını, ortada telafisi imkansız zarar doğma ihtimalinin bulunmadığını, mahkemece TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmadığını, 30.04.2019 tarihli genel kurul kararına yönelik İstanbul BAM 13. HD tarafından verilen kararın muhalefet şerhinde de ihtiyati tedbir koşullarının gerçekleşmediğinin belirtildiğini, genel kurul kararının iptali davası açılmadan değişik iş dosyası üzerinden tedbir kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınması ön şart olduğundan bu usule uyulmaması nedeniyle tedbirin kaldırılması gerektiğini, genel kurul kararının gerekli nisaplara uyularak alınmış olması nedeniyle geçerli olduğunu, kararın yürürlükte olmasının ciddi zararlara yol açacağı veya hakkın elde edilmesinin zorlaşacağı yönünde delil bulunmadığını, İstanbul 11. ATM’nin 2019/437 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda esas sözleşme değişikliğinin kanuna ve usule aykırı olmadığının rapor edildiğini, esas sözleşme değişikliği ile şirketin ana faaliyet alanının ortadan kaldırılmadığını,ilave faaliyet alanları eklendiğini, devralınan taşınmazlar nedeniyle şirketin veya pay sahiplerinin zarara uğramadığını belirterek, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nın 449. maddesi uyarınca genel kurul kararının iptali istemli davada, genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir.TTK nun 449. maddesi ”Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, YK üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” hükmünü içermektedir. Anılan madde de hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararı verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda; davalı şirketin 11.11.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2 numaralı karar ile şirket esas sözleşmesinin maksat ve mevzu ile ilgili 3. maddesinin tadiline karar verildiği, karar ile şirketin işletme konusu terk edilerek başka bir faaliyet konusu belirlenmeyip mevcut faaliyet konusuna ilave yapıldığı, bu kapsamda ihtiyati tedbir kararı için aranan hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, imkansız hale gelmesi veya telafisi imkansız zarara neden olma koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Söz konusu genel kurul kararı sonucunda şirketçe fahiş bedellerle taşınmazlar devralındığı iddiası ise niteliği itibariyle yönetici sorumluluğuna dayalı tazminat davasının konusunu oluşturmaktadır. Davalı şirketin aynı konuda daha önce almış olduğu 30.04.2019 tarihli genel kurul kararına yönelik ihtiyati tedbir kararının İstanbul BAM 13. HD’nin 2020/981-2020/804 sayılı kararıyla devamına karar verildiği ileri sürülerek söz konusu ilam ibraz edilmiştir. Ancak bilindiği üzere her davanın açıldığı tarihteki koşullara ve mevcut delillere göre değerlendirilmelidir. Bu kapsamda önceki genel kurul kararının icrasının durdurulmasına yönelik olarak alınmış bir kararın işbu dosya bakımından bağlayıcı olmayacağı açıktır. Diğer yandan TTK’nın 449. maddesinin açık hükmüne aykırı olarak henüz genel kurul kararının iptaline yönelik bir dava açılmadan ve yönetim kurulunun görüşü alınmadan değişik iş dosyası üzerinden ihtiyati tedbire karar verilmesi de usule aykırıdır. İtirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken itirazın ,reddine ve eldeki dava ile bağdaştırılamayacak şekilde satıldığı ileri sürülen taşınmaz değeri kadar teminat alınmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebebleri yerinde görülmekle,itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/683 Esas sayılı 26/02/2021 Tarihli ara kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “İtirazın KABULÜNE; İstanbul 20.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2020 Tarih 2020/586 D.İş- 2020/588 Karar sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, İhtiyati tedbir kaldırıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına” Davacı tarafça yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Davalı tarafça yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 13/07/2021