Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/75 E. 2023/842 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/75
KARAR NO: 2023/842
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2020
NUMARASI: 2018/1374 Esas 2020/428 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Davanın kabulune ilişkin kararın davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, yönetim kurulu başkanı müvekkili tarafından çağrısı yapılmadan toplanıp karar aldığını belirten yönetim kurulu kararının geçeriz olduğunun tespitine, geçersiz yönetim kurulu kararına dayanılarak yetkisiz kişiler tarafından davet edilen 14/09/2018 tarihli toplantının yoklukla malul olduğunun tespitine, geçersiz toplantıda alınan ve ticaret siciline tescil edilen Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinden ilan edilen kararların terkini ile hukuki durumun Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına, …’e verilen yetki belgesinin iptaline, müvekkil …’in halen yönetim kurulu başkanı ve imza yetkilisi olduğunun tespitine karar verilmesini; talep etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili, davacının yönetim şeklinin ve alacaklarının incelenmesine yönelik hem olağanüstü genel kurul talebi niteliğinden azınlık hissesi ihtarnamesi, hem de diğer yönetim kurulu üyelerinin görüşme talebi olduğunu, yapılan işlemler yasal düzenlemelerin amacına, TTK.m.393, 409/f.2 ve 411’e uygun olduğunu, davacının 26/07/2018 tarihli yönetim kurulu toplantı daveti ile görevden alınmasının önceki genel kurul kararına aykırı olduğu iddiası, gerçek durumu yansıtmayan, kanuna ve TMK.m.2 kapsamında dürüstlük kuralına aykırı samimiyetten uzak birer davet ve iddia olduğunu, yönetim hakkının şahsa ait olduğunu, temsilci vasıtasıyla kullandırılamayacağını, davacının şirket taşınmazının satışına ilişkin ve buradaki villaların yapımında kullanıldığını iddia ettiği “ortakların cari hesap alacakları”nın tahsiline diğer yönetim kurulu üyelerinin engel olduğu ilgili iddialarının gerçek dışı olduğunu, bu nedenlerle şirket tüzel kişiliği ile çıkar çatışması ve hakkında savcılık soruşturması olan davacının haksız ve gerçeğe aykırı beyanlara dayalı, TMK.m.2 ve TTK.m.451 uyarınca davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde; genel kurul kararları aleyhine açılan davalar şirket tüzel kişiliğine tevcih edilmesi gerekli ve yeterli olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin şahıslarına yöneltilemeyeceğini, davacının 26/07/2018 tarihli yönetim kurulu toplantı daveti ile görevden alınmasının önceki genel kurul kararına aykırı olduğu iddiası, gerçek durumu yansıtmayan, kanuna ve TMK.m.2 kapsamında dürüstlük kuralına aykırı samimiyetten uzak birer davet ve iddia olduğunu, davacı şirketin malvarlığını boşaltma amacıyla takip başlattığını, bu nedenlerle, öncelikle genel kurul kararının geçerliliğine ilişkin bu dava yönetim kurulu üyesinin şahsına tevcih edilemeyeceği için müvekkil yönünden husumetten reddine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece, dava konusu yönetim kurulu toplantısının yönetim kurulu başkanı davacının çağrısı ile yapıldığı tespit edilemediği gibi öncesinde TTK.392/7 maddesi gereğince, davacı yönetim kurulu başkanından yönetim kurulunu toplantıya çağırmasının talep edildiğinin yönetim kurulu üyesi davalılarca da iddia ve ispat olunamadığı, yönetim kurulunu toplantıya çağırmanın başkanın görevi olduğu ve başkanın bulunmadığı zamanlarda başkan vekilinin de yönetim kurulunu toplantıya çağırabileceği, ne var ki davaya konu yönetim kurulu yönünden, davacı yönetim kurulu başkanının, toplantıya çağrıya ilişkin görevini yerine getirmeye engel durumda olduğu davalı tarafça usulünce ispat edilemediği, davacı yönetim kurulu başkanından habersiz davaya konu yönetim kurulu kararının alındığı, bu nedenle davaya konu 06/07/2018 tarihli yönetim kurulu kararının butlanla malul olduğu, davaya konu 06/07/2018 tarihli genel kurul toplantısının ise, yukarıda anılan yönetim kurulu kararına dayanmakta olup, toplantıya davet yetkisi olmayan yönetim kurulu üyelerinin daveti ile yapıldığı, bu toplantıda alınan genel kurul kararlarında çağrıya ilişkin kurucu unsurun butlanla malul olması nedeniyle butlanla malul olduğunun tesbitine diğer davalılar aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı şirket vekili, 28.12.2016 ve 25.01.2017 tarihli e-mail yazışmaları, CBS 2019/107022 Sor. sayılı dosyadaki 06.08.2019 tarihli ifadesi, 12.06.2017 tarihli genel kurula çağrıya ilişkin 15.05.2017 tarihli yönetim kurulu karar tutanağındaki imzalar yönetim kurulu başkanının yokluğunun ve iş yapamaz durumda olduğunun, başkan yardımcısının çağrıya yetkili olduğunun kanıtı olduğunu, şirket yönetim kurulu toplantılarının zaten uzun zamandır 2 imza ile yapılagelmekte olduğunu, davacının davadan önceki 2 yıla yakın süreçte şirket işleriyle ilgilenmediği ve toplantılara gelmediğini, kararın, davacı ile şirket arasındaki somut ihtilaflar ve menfaat çatışması sebebiyle hukuka, hukuk sisteminin temel prensiplerine aykırı olup butlanı talep edilen her bir genel kurul kararı için ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğini, kayyım raporunun dikkate alınması gerektiğini, daha önceki genel kurullarla ilgili olarak İstanbul Anadolu 11. ATM’nin 2019/352 E. Sayılı dosyasının yanı sıra, aynı mahkemenin 2020/458 E. sayılı dosyasının da bulunduğunu, bu yokluk/butlan davalarında çelişkili kararlar çıkmaması ve davaların birlikte görülmesi gerekirken ayrı ayrı görülmesinin yasa ve usule aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, usulüne uygun toplanmayan yönetim kurulunun aldığı kararın butlanı ve bu karar dayanılarak toplanan genel kurulun aldığı kararların batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Yönetim kurulu Toplantısına kural olarak daveti yönetim kurulu başkanı yapar, ancak onun bulunmadığı zamanlarda bu görev başkan vekiline aittir. Yine çağrının şekline dair de Kanun’da düzenleme bulunmamaktadır. Bununla beraber çağrının belirli bir şekilde yapılma zorunluluğu da yoktur. Böylelikle esas sözleşmede düzenleme yapılmasına da imkan sağlanmıştır. Önemli olan tüm üyelerin toplantıdan haberdar edilmesidir. Toplantı çağrısının tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmamış olması bir ya da birden fazla üyenin müzakere süreçlerinden bilinçli olarak dışlanmış olduğu sonucunu doğurduğundan alınan kararlar açısından bir yokluk nedenidir. Bununla birlikte yönetim kurulu kararlarının geçerliliği için ayrıca şekil ve nisaplara da uygun bir karar alınmış olması gerekir. Aksi halde karar yok hükmünde olacaktır. ( Yargıtay 11. HD’nin 2022/5225- 9637 E.-K. Sayılı ve 29.12.2022 tarihli ilamı) Genel kurul kararlarına karşı iptal davasını açabilecek kişiler TTK 446.maddesinde toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten veya toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri veya yönetim kurulu, veya kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri olarak belirlenmiştir. Butlan halleri ise TTK 447.maddede” Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. ” şeklinde düzenlenmiştir. Davalı şirketin 03.02.2016 tarihli şirket olağan genel kurulunda üç yıl görev yapmak üzere davacının yönetim kurulu başkanı ve davalı asillerin yönetim kurulu başkan yardımcısı ve üyesi sıfatıyla yönetim kuruluna seçildikleri, şirket esas sözleşmesinin 14.maddesinde “Yönetim kurulu toplantıları şirket merkezinde yapılır. … Üyelerin tamamına önceden yazılı veya haber verilmek suretiyle toplantı şirket merkezinden veya işyerinden başka bir yerde yapılabilir. Yönetim kurulunun müzakerelerinin başlayabilmesi için mevcut üye sayısının yarısından bir fazlasının toplantıda hazır bulunması şarttır. Kararlar mevcut üyelerin ekseriyetiyle verilir. ” şeklinde düzenlendiği, davaya konu yönetim kurulu kararının alındığı 06.02.2018 tarihli yönetim kurulu toplantısına davacı YK başkanına çağrı yapılmadan ve şirket merkezi dışında toplanılarak karar alındığı, TTK 392/7.maddesine göre her yönetim kurulu üyesinin başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebileceği hükmü ve yukarıda belirtilen Yargıtay ilamındaki ilkeler dikkate alındığında kural olarak daveti yönetim kurulu başkanının yapacağı ancak onun bulunmadığı zamanlarda bu görevin başkan vekiline ait olduğu, davalı taraf, e-mail yazışmaları ve soruşturma dosyasındaki ifadelere göre hastalığı ve yurt dışında olması nedeniyle davacının yönetim kurulu toplantılarına hiç gelmediği beyan edilmiş ise de ticaret sicil kayıtlarına göre toplantı tarihi itibariyle davacının YK başkanı olup usulüne uygun olarak yapılacak toplantı bildiriminden sonra katılıp katılamayacağının tespit edilebileceği, davacının keşide ettiği Kadıköy … Noterliğinin 26.07.2018 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesinin davacının toplantılara katılabilecek durumda ve istekte olduğunu kanıtladığı, hiç davet yapılmadan gerçekleştirilen YK toplantısının kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olduğu açıktır. Davalı taraf yine TTK 393.madde uyarınca müzakereye katılma yasağına dayanarak davacının zaten toplantıya katılma hakkının bulunmadığını ileri sürülmüş ise de davacı YK başkanı belli konularda müzakerelere katılamayacak olsa da bu onun toplantıya davet edilmesine engel bir koşul değildir. Yasa ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak bildirim yapılmaksızın 06.07.2018 tarihinde toplanan yönetim kurulunun aldığı 2018/1 sayılı kararının toplantı ve karar nisapları da göz önüne alındığında batıl olduğu sonucuna varılmaktadır. Batıl olan 06.07.2018 tarihli 2018/1 sayılı yönetim kurulu kararına dayanarak 14.09.2018 tarihli genel kurul toplantısına çağrı yapılmış ise de usulüne uygun alınmış bir yönetim kurulu kararı bulunmadığından ve azınlık ihtarnamesi olarak belirtilen Nazilli 3.Noterliği’nin 07.08.2018 tarih ve 09826 yevmiye no.lu ihtarnamesinin sadece gündeme madde eklenmesi hususu ile ilgili olması nedenleriyle genel kurulda alınan tüm kararların batıl olduğunun tesbit edilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. İstanbul Anadolu 11. ATM’nin 2019/352 E. sayılı ve ayrıca 2020/458 E. sayılı dosyalarının iş bu dava ile birlikte görülmesi gerektiği iddia edilmiş ise de 2019/352 E. Sayılı dosyada 03.02.2016, 05.05.2017 ve 12.06.2017 tarihli genel kurulda alınan kararların, 2020/458 E. Sayılı dosyada ise 25.05.2017 tarihli ve 14.09.2018 tarihli genel kurulda alınan kararların batıl olduğunun tespiti istemiyle açıldığı, dava konusu genel kurul toplantılarının farklı olması ve eldeki dava dosyasından sonra açıldıkları dikkate alındığında birlikte görülmelerinin kanunen mümkün olmadığı görülmekle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, istinaf yoluna başvuran davalı şirket vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davalı ….’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı …. tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.25/05/2023