Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/741 E. 2023/1871 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/741
KARAR NO: 2023/1871
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2021
NUMARASI: 2020/114 Esas – 2021/171 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/11/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete taşıma hizmeti verildiğini, bu kapsamda düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, davalının borca itirazı yersiz olup müvekkilinin taşıma işini eksiksiz yerine getirdiğini ve navlun bedelinin davalıya fatura edildiğini belirterek, davalının takibe itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin eşya taşıma işi için … firmasıyla 04.06.2018 tarihinde sözleşme imzaladığını, bu sözleşmeye göre navlun bedelinin fatura üzerinde yazan kur üzerinden ödeneceğini, müvekkilinin üstlendiği taşımayı davalıya yaptırmak istediğini, davalının verdiği teklif gereği her bir taşıma için döviz kuru 5,3319 olarak belirlenerek 1.750-Euro karşılığı 9.330,83-TL üzerinden anlaşmaya varıldığını, faturalarda da ödenecek rakamın 9.330,83-TL olarak gösterildiğini, toplam 8 taşıma için doğan 74.646,64-TL borcun 74.717-TL olarak değişik tarihlerde davacıya ödendiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 8 adet toplam 14.000-Euro bedelli faturaların her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, dolayısıyla döviz bazında düzenlenen faturaların davalının kendi kayıtlarında da yer aldığı, söz konusu faturaların bedelinin TL olarak ödenmesi nedeniyle, davacı tarafın ödeme tarihi itibariyle kur farkı alacağı talep edebileceği, söz konusu kur farkı alacağının toplam 16.103,31-TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının takibe yönelik itirazının kısmen iptaline, takibin 16.103,31-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine, hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 3.220-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; davacının tüm faturalarının müvekkilince defterlerine TL olarak kaydedilip fatura üzerinde yazan tutar üzerinden ödendiğini, davacının da bu faturaları defterlerine TL olarak kaydettiğini, davacının müvekkilinin rızası ve onayı olmadan faturalar üzerinde oynama yaptığını, mahkemece bu faturaların Euro olarak kabul edildiğini, oysa bu faturalar ile önceki faturalar arasında hiç bir fark bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kur farkından kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.6098 sayılı TBK’nın 99. maddesine göre; “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.”Öncelikle kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır (Yargıtay 19 HD’nin 10/04/2018 tarihli 2016/17240 E, 2018/1950 K. sayılı, 19/12/2017 tarihli 2016/12505 E, 2017/8069 K. sayılı kararı). Faturaların yabancı para birimi üzerinden düzenlenmesi, taraflar arasında dövize endeksli ticari ilişki bulunduğunu ispata yeterlidir (Yargıtay 19 HD’nin 05/12/2019 tarihli 2018/965 E, 2019/5447 K. sayılı kararı). Kur farkı talep edilebilmesi için, kur farkı uygulamasına dair bir yazılı bir sözleşme veya taraflar arasında bu yönde oluşmuş bir teamülün bulunması gerekmektedir. Diğer taraftan kur farkı talebi, kur farkı faturası düzenlenmesine de bağlı değildir. Taraflar arasında yabancı para birimine endeksli bir ticari ilişkinin varlığı halinde, kur farkı faturası düzenlenmeden de kur farkı alacağı talep edilebilir. Yine kur farkının dayanağı olan faturaların bedellerinin ne şekilde ödendiği hususu da önemlidir. Zira sözleşmede aksine bir hüküm yoksa ödemenin çekle yapılması halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edilmektedir (Yargıtay 19 HD’nin 20/04/2016 tarihli 2015/16900 E, 2016/6896 K. sayılı, 14/11/2013 tarihli 2013/14587 E, 2014/17996 K. sayılı kararı).Somut olayda; davacı tarafından davalıya taşıma hizmeti verildiği, davacı tarafından düzenlenen ve uyuşmazlık konusu sekiz adet fatura dahil tüm navlun bedeli faturalarının Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş olduğu, faturalarda ayrıca bedelin Euro karşılığının ve Euro kurunun gösterildiği, faturalarda ödeme tarihindeki kurun esas alınacağına dair bir kayıt bulunmadığı gibi, taraflar arasında kur farkına ilişkin herhangi bir sözleşme de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere tüm faturalar hem davacının hem de davalının ticari defterlerinde Türk Lirası olarak kayıtlıdır. Uyuşmazlık konusu sekiz adet fatura Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş olmasına rağmen, faturalardaki Türk Lirası alacak tutarının üzerinin sonradan çizilerek Euro bedel yazıldığı görülmekte olup, davacının bilgi ve rızası dışında yapılan bu işlem sonucunda faturaların yabancı para cinsinden düzenlendiğinin kabulü mümkün değildir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; taraf ticari defterlerinin TL bazında ve 01.06.2018 tarihi itibariyle 18.245,48-TL borç yönünden mutabık olduğu, uyuşmazlığın bu tarihten sonra davacı tarafça düzenlenen 8 adet faturadan kaynaklandığı, davalının ödemelerinin ödeme tarihindeki TCMB döviz alış kuru üzerinden hesaplanması sonucunda davalının 2.467,79-Euro karşılığı 16.103,31-TL borcunun bulunduğu belirtilmiştir. Ancak uyuşmazlık konusu tüm faturalar 9.330,83-TL üzerinden düzenlenmiş olup, döviz karşılığı 1.750-Euro olarak ve kur da 5,3319 olarak gösterilmiştir. Faturalar tarafların ticari defterlerinde de 9.330,83-TL olarak kayıtlıdır. Bu durumda taraflar arasındaki ticari ilişkinin yabancı para üzerinden kurulduğunun kabulü mümkün değildir. Davalı tarafça Türk Lirası bazında tüm fatura bedelleri ödenmiş olup, ödemelerin tümü davacının ticari defterlerinde de aynen kayıtlıdır. Nitekim bilirkişi raporunda da taraf ticari defterlerinin uyuşmazlık konusu sekiz fatura dışında mutabık olduğu tespit edilmiştir. Bu haliyle davacının kur farkından kaynaklanan bakiye alacak talep etmesi mümkün olmayıp Türk Lirası bazında tüm fatura bedellerinin de davalı tarafça ödenmiş olması karşısında, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü hatalıdır. Ayrıca davacı takipte haksız olsa da kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmelidir.Açıklanan nedenlerle; davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak “davanın reddine, koşulları olmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2021 Tarih 2020/114 Esas – 2021/171 Karar sayılı kararının HMK’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın reddine,Koşulları olmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine”İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ;”Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 340,70- TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 70,85‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 17.900-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 276-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 48,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/11/2023