Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/733 E. 2023/1860 K. 27.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/733
KARAR NO: 2023/1860
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2017/771 Esas – 2020/651 Karar
DAVA: Alacak
DAVA: Davacı vekili, müvekkili bankanın kredi kartı hamili …’ın 25/09/2013 tarihli dilekçesiyle, kartındaki 3 adet işleme itiraz ettiğini , 22/09/2013 hesap kesim tarihli ekstrede yer alan 10.000-TL tutarındaki 16/09/2013 tarihli davalı şirkete ait olduğunu;davalıyla dava dışı …bank arasında üye işyeri sözleşmesi bulunduğunu; buna göre harcama itirazı işlemleri kapsamında müvekkilince 25/10/2013’te “fraud (sahte) işlem/kart hamili onaylamıyor” 4837 sebep koduyla birinci ters ibraz (chargeback) işlemi yapıldığını, birinci ters ibraz öncesinde kurallar gereği sahtecilik (fraud) girişinin yapılmasının zorunlu olduğunu, ancak girişin sehven aynı karttaki 10.000-TL tutarındaki başka bir işlem için yapıldığını, …bank tarafından da 06/11/2013’te ikinci ibrazın (representment) sunulduğunu; davaya konu 10.000-TL bedelli işlemin, davalı iş yerinden temin edilen belgelere göre … A.Ş. adına konaklama hizmet bedeli olarak tele-order formuna istinaden yapıldığını, kendilerine ulaşan belgelerde kart üzerindeki ismin “…” olduğunu, bu belgeler kredi kart hamili …’yla paylaşıldığında hamilin belgeleri kabul etmeyerek harcama itirazına devam ettiğini; ikinci ibraz belgeleri geçerli bulunmadığından 04/12/2013’te 4837 sebep koduyla ikinci ters ibraz işleminin yapıldığını; …’ın ise birinci ters ibraz işlemi yapıldıktan sonraki 7 iş günü içinde sahtecilik (fraud) bildirimi yapılmadığından öntahkimde (pre-arbitration) ters işlemlerin geçerli olmadığını ileri sürdüğünü,; …’ın müvekkiline karşı BKM Hakem Komitesi’nde tahkim (arbitration) başvurusu yaptığını, başvuru sonucunda Komitenin 25/02/2014 tarihli kararıyla 7 iş günü içinde sahtecilik bildirimi yapılmasının ters ibraz koşulu olduğu gerekçesiyle müvekkili banka aleyhine karar verdiğini, bu karara karşı müvekkilince yapılan itirazın 30/05/2014’te reddedildiğini; davaya konu işlemin mail/telefon talimatıyla yapıldığını, bu talimatta dava dışı “…” isimli bir kişinin bilgileriyle hazırlanan sahte belge kullanıldığının anlaşıldığını, gerçek kartta “…” şeklinde yazan ismin işlemde kullanılmış kartta “…” şeklinde yazılı bulunduğunu, yine adı geçen kişi adına oluşturulmuş sahte ehliyet kullanıldığını; mail/telefon talimatı (order) işlemlerinde kart kuralları açısından kart hamili doğrulaması yapılma imkânı bulunmadığından işlemin inkâr edilmesi durumunda, sorumluluğun üye iş yerine ait olduğunu, bankalar arasında uygulanan teknik bir usulün müvekkilince eksik uygulanmasının davalı üye iş yerinin sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını ileri sürerek, 10.000-TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, işbu davada husumetin …’a yöneltilmesi gerektiğini; davada hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresinin dolduğunu; müvekkilinin işlemi yaparken gerekli tele-order ödeme formunu kullandığını “…” isimli kişiden alabileceği tüm belge (kullanıcı kart fotokopisi, sürücü ehliyet fotokopisi ve tele-order formu kesilen fatura) ile teyitleri telefon ve faks yoluyla aldığını, bunları …bank’a sunduğunu,davacının yurt içi ters ibraz kurallarına uygun davranmayarak zararın oluşmasına kendisinin sebebiyet verdiğini, BKM Hakem Komitesi tarafından da mali sorumluluğun davacıya ait olduğunun tespit edildiğini;karttan kullanılan bedel karşılığı olan hizmetin müvekkili tarafından sunulduğunu, izmet faturasının ibraz edildiğini, kullanılan kredi kartının dava dışı …’ya ait olduğunu ve dava dışı …’un bilgileri kopyalanarak kullanıldığını müvekkilinin bilme imkânı bulunmadığını,davada istenebilecek faizin yasal faiz olduğunu ve müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalı üye işyerinin, işlemlerin hızlı ve uluslararası düzeyde yapılabilmesi için online internet sitesini kurduğu, bu site üzerinde otel konaklama mail-order yetki formu bulunduğu, bu formun internet üzerinden kart hamilince onaylanmasına müteakip rezervasyon/satış işlemlerinin tamamlandığını ancak davacı bankadan temin edilen takas kayıtları ve ters işlem listelerine göre davalının belirtilen mail-order talep/yetki formu dahilinde rezervasyon yaptığı ve kart hamili bilgilerinin çalınmış/sahte olması nedeniyle ters ibraz işlemi yapıldığı; davacının kart hamili …’ya ödediği bedeli talep ettiği; taraflar arasındaki sözleşme, protokol ve 5464 sayılı Kanun m.32/1’ye göre ispat yükünün davalı işyerine ait olduğu ve davacının haklılığını ispat ettiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 10.000-TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, cevap dilekçesinde sundukları husumet ve zamanaşımı ilk itirazlarının karara bağlanmadığını,olayın 2013 yılında gerçekleştiğini davanın ise 2017 yılında açıldığını,talebin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini; kartı kullanan “…” isimli kişiden alınabilecek tüm belge ve teyitlerin alındığını, davacının …’ye yaptığı itirazın reddedilerek, sorumluluğun davacıda bulunduğunun tespit edildiğini; son bilirkişi raporunda tarafların eşit kusurlu olduğu sonucuna varıldığını ve davacının yapması gereken sorgulamayı yapmayarak sorumluluğunu yerine getirmediğinin belirtildiğini; iki banka arasındaki ters ibraz işlemlerinden dolayı, müvekkilinin sorumlu tutulmayacağını; davacının 3D secure tarzı bir güvenlik sistemi kullanarak sahteciliği önleyebilecekken bunun yapmadığını, avans faizi yerine yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı bankanın müşterisine ait kredi kartında dolandırıcılık suretiyle Finansban üye işyeri olan davalı şirkette yapılan harcamanın tahsili istemine ilişkindir. 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 3. maddesinde “kart çıkaran kuruluş”, banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz bankalar ile diğer kuruluşlar; “üye işyeri anlaşması yapan kuruluş”, banka kartı veya kredi kartı kabulünü sağlamak amacıyla işyerleriyle anlaşma yapan bankalar ya da kuruluşlar ve “üye işyeri” de, üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlar ile yaptığı sözleşme çerçevesinde kart hamiline mal ve hizmet satmayı veya nakit temin etmeyi kabul eden gerçek veya tüzel kişi şeklinde tanımlanmıştır. Somut olayda, davacı banka kart çıkaran kuruluş-banka ve davalı da dava dışı … bank’ın üye işyeridir. Dolayısıyla davanın tarafları arasında her hangi bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır.Davada davalı tarafından süresinde zamanaşımı definde bulunulmuş ise de, mahkemece bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde zamanaşımı defi hususunda bir karar verilmediğini ileri sürmüştür. Davalının zamanaşımı definin değerlendirilebilmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiye, hangi zamanaşımı süresinin uygulanacağının tespiti gerekmektedir. Somut olayda davacının talebi, kimliği tespit edilememiş kişilerce 5664 sayılı Kanunun 12. maddesinde düzenlenmiş kredi kartının haksız kullanılmasına dayanılmıştır.Davanın tarafları arasında sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki alacak için TBK m.146’da düzenlenmiş on yıllık genel veya m.147’deki beş yıllık zamanaşımı süreleri uygulanamayacaktır. Davaya konu alacağın sözleşme dışı sorumluluk kapsamında haksız kullanımdan kaynaklandığı gözetildiğinde, TBK’nın haksız fiile ilişkin zamanaşımı süresi uygulanacaktır.Haksız fiile ilişkin TBK’nın 72. maddesinde, tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı kabul edilmiştir. Somut olayda, kredi kartı kullanımı 16/09/2013’te meydana gelmiş, davalı şirketin bankası …bank davalıya karşı BKM Hakem Komitesi’ne başvurmuş, Komite 25/02/2014 tarihli kararıyla bankalar arasındaki kurallara göre 7 işgünü içinde sahtecilik (fraud) bildirimi yapılmadığından, söz konusu işlemin mali sorumluluğunun davacıya ait olduğuna karar vermiş, bu karara karşı davacının itirazı 30/05/2014’te Komisyon tarafından reddedilmiş ve işbu dava da 23/08/2017’de açılmıştır. Söz konusu sürece göre TBK m.72 anlamında davacının zararı ve tazminat yükümlüsünü, BKM Hakem Komisyonu’nun karar tarihi yani 30/05/2014 itibariyle öğrendiğinin kabulü gerekir. Belirtilen tarihten sonra zamanaşımını durduran veya kesen her hangi bir sebep bulunmadığından, davaya konu alacak için 30/05/2014’ten başlayarak 2 yılın geçmesiyle 30/05/2016’da zamanaşımı süresinin dolduğu, işbu davanın da 23/08/2017’de açıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin zamanaşımı defii yerindedir. Buna göre mahkemece, zamanaşımı defiinin kabulü ile, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı defii değerlendirilmeden davanın esasına girilerek kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf nedeni yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından kararın kaldırılmasına ve yeniden karar verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2020 Tarih 2017/771 Esas 2020/651 Karar sayılı kararının HMK m.353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 269,85-TL karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 170,78-TL harcın mahsubu ile kalan 99,07‬-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili lehine takdir olunan 10.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” Yatırılan 171-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 48,50-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/11/2023