Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/723 E. 2023/1909 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/723
KARAR NO: 2023/1909
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 13/10/2020
NUMARASI: 2015/273 Esas – 2020/728 KArar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/12/2023
Davanın kısmen kabulüne-reddine ilişkin kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacı ile davalı arasında tesis edilen ticari ilişki kapsamında davacı şirketin davalıdan 31.200,31-TL alacağının oluştuğunu, alacağın ödenmemesi üzerine davalı hakkında Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalıya satılan tüm ürünlerin sevk irsaliyeleri ile davalıya teslim edildiğini ve buna ilişkin kayıtların davacı şirket ticari defterlerine işlendiğini, buna göre müvekkili şirket defterlerinde davalı şirketten 31.200,31-TL alacaklı olduğunu belirterek, davalının takibe yönelik itirazının iptali ile davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı ile müvekkili arasında 03.05.2010 tarihli fason üretim anlaşması imzalandığını, bu anlaşma gereği taraflar arasında mal alım satımına ilişkin ticari ilişki kurulduğunu, bu ticari ilişki sonucu müvekkilinin davacı taraftan alınan bu mallara ilişkin satın alma işlemlerine ilişkin satış faturaları, sözleşmeye tamamen veya kısmen aykırı olan ürünlere ilişkin olarak mal iade faturaları ile fiyat ve miktar farkı faturaları, müvekkiline ödenmesi gereken ciro primi, reklam, bonus, satış teşvik, açılış bedeli, WKZ ve platform hizmet faturaları kesmek suretiyle işlem yaptığını, müvekkilinin davacıya borçlu olmayıp cari hesap kaydına göre 321,55-TL alacaklı olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacı ve davalının ticari defterlerinin incelenmesinde; itiraza uğramayan ve teslimi hususunda ihtilaf bulunmayan, karşılığı ödenmemiş fatura miktarı toplamının 9.420,26-TL olduğu, bilirkişi heyeti 2. ek rapor içeriğinde de, davacının alacak miktarının 9.420,26-TL olarak hesaplandığı, davacının iddiasını bu kadarıyla ispat ettiği ve davalının bunu ortadan kaldıracak herhangi bir yazılı delil sunmadığı gerekçesiyle,davalının takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 9.420,26-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, yasal şartları oluşmadığından tarafların icra inkar tazminatı ile kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davacı vekili; mahkemece talimat yoluyla alınan 07.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda, müvekkili şirketin 31.521,03-TL alacaklı olduğu belirtildiği,hükme esas alınan 2. ek rapora yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkilince düzenlenen faturaların tamamında fiyat farkı açıklaması yer alsa da uyuşmazlığın miktar farkından kaynaklandığını,davacı tarafından davalıya gönderilen ürün miktarı ile davalının kayıtlarına işlediği miktar arasında fark bulunduğunu, müvekkilinin tüm siparişleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalının gerçekte teslim aldığı ürün miktarını kayıtlarına eksik işlemesi sebebiyle ihtilaf doğduğunu, ancak bilirkişilerce eksik inceleme yapılarak bu hususların dikkate alınmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 300 adet fatura ve sevk irsaliyelerine rastlanmadığından inceleme yapılamadığı belirtilmiş ise de,yeni bir bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili;ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu,davacının alacak iddiasını somutlaştırmadığını ve ispat edemediğini, dayanak icra takibinde cari hesap ilişkisine dayanılmamış olması nedeniyle, işbu davada ileri sürülen cari hesabın hükme esas alınmasının mümkün olmadığını,mahkemece davacının dayanmadığı cari hesap bakiyesi uyarınca düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak tanzim ettiği ve davacıya tebliğ ettiği faturaları davacı tarafın defter kayıtlarına işlemediğini, yine bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacı tarafın mükerrer fatura kayıtları oluşturduğunu ve müvekkili şirket tarafından fatura bazında yapılan ödemelerin davacı tarafından blok olarak kaydedilmesi nedeniyle cari hesap farkı oluştuğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satımdan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça başlatılan ilamsız takipte davacının cari hesap ekstresi takip talebine eklenmiş olup, ödeme emrinin de eki ile birlikte davalı borçluya tebliğ edildiği tebliğ evrakından anlaşıldığından Davalı vekilinin, işbu davada cari hesaba dayanılamayacağı yönündeki istinaf nedeni İİK’nın 58. Maddesi uyarınca yerinde görülmemiştir. Mahkemece tarafların ticari defter kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında; davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 31.200,32-TL alacaklı, davalı şirketin defterlerine göre davacıdan 350,21-TL alacaklı olduğu, taraf ticari defterleri arasında 31.550,53-TL fark bulunduğu, bu farkın 9.006,83-TL’lik kısmının davalı şirketçe düzenlenen 100 adet faturanın davacının ticari defterlerinde yer almadığı, kalan 22.543,70-TL fark bakımından ise davacının düzenlediği 213 adet faturanın davacı kayıtlarında yer almasına rağmen davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, ancak bu faturalara ilişkin olarak davacı tarafça dayanak belge sunulmadığı, davacı tarafından düzenlenen bir kısım faturaların davalı hesabına mükerrer olarak borç kaydedildiği, bu kapsamda davacının 01.11.2014 tarihli işlem ile 13.438,63-TL’lik mükerrer kaydı davalı hesabına alacak kaydederek davalının borcundan mahsup ettiği, davalının fatura bazlı ödemelerinin davacı defterlerinde bütün halinde kayıtlı olması ve bir çoğunda açıklama bulunmaması nedeniyle ödemelerin davacı kayıtları ile sağlıklı olarak karşılaştırılmasının mümkün olmadığı, 2010-2015 yılları arasında binlerce BA kaydı düzenlenmiş olduğu, ancak BA bakiyeleri bakımından taraflarca mutabakat mektubu düzenlenmediği, davalı tarafça düzenlenmiş olup davacı defterlerinde yer almayan toplam 9.006,83-TL bedelli 100 adet faturanın toplam 507,40-TL tutarlı 2 adedinin K5 kodlu analiz bedeli, toplam 807,66-TL tutarlı 3 adedinin L5 kodlu lojistik faturası, toplam 1.957,17-TL tutarlı 4 adedinin L6 kodlu ciro prim, reklam, bonus, satış teşvik, açılış bedeli ve wkz faturası, toplam 5.734,60-TL tutarlı 91 adedinin ise WB kodlu fiyat ve miktar farkı faturası olduğu, K5 kodlu faturaların dayanağı sözleşmenin 6. maddesi gereğince ürünlerin analiz giderinin üretici davacıya ait olduğu, bu faturalardan toplam 507,40-TL tutarlı iki adedinin kargo yoluyla davalıya teslim edildiği ve davalı tarafça süresinde itiraz edilmediği, L5 kodlu lojistik faturaları konusunda sözleşmede bir hüküm bulunmadığı, ancak davacının kayıtlarına daha önce işlenmiş L5 kodlu faturalar bulunduğu, bu faturalardan toplam 569,88-TL tutarlı iki adedinin kargo yoluyla davalıya teslim edildiği ve davalı tarafça süresinde itiraz edilmediği, L6 kodlu ciro prim, reklam, bonus, satış teşvik, açılış bedeli ve wkz faturası konusunda sözleşmede bir hüküm bulunmadığı ve tarafların rızasını gösteren bir delil de bulunmadığı, bu faturaların davacıya tebliğ edilmediği, WB kodlu fiyat farkı faturasının, faturada yazan fiyat ile tarafların anlaştığı fiyat arasında farka ilişkin olduğu, aynı kodlu miktar farkı faturasının, fatura ve irsaliyede yazan miktar ile fiziki teslimi yapılan miktar arasında fark bulunduğu zaman düzenlendiği, bu faturalardan davacıya teslimi kanıtlanan toplam 1.077,28-TL tutarlı 4 adet faturanın tanziminde davalının haklı olduğu, geriye kalan toplam 7.929,55-TL tutarlı 96 faturanın davalı tarafça haklı olarak düzenlenmediği,11.10.2011-22.12.2011 tarihleri arasında davacı tarafça davalıya fatura edilen 501/G kodlu toplam 40 ürün faturalarında yer alan ürün miktarlarının yarısının davalı tarafça fark/iade açıklamasıyla davacıya fatura edildiği, ancak davacının bu faturalara karşılık iade faturaları düzenlediği, davacının 40 adet faturasından toplam 1.082,90-TL tutarlı 5 adet faturaya ilişkin sevk irsaliyesinin bulunduğu, davalı tarafça bu faturalara karşılık 541,45-TL tutarlı iade faturaları düzenlendiği, 02.01.2012-27.03.2012 tarihleri arasında davacı tarafça düzenlenen 501/G kodlu toplam 57 ürün faturasının tamamına davalı tarafça fark/iade faturası düzenlendiği, davacının bu faturalarından toplam 2.598,94-TL tutarlı 7 adet faturaya ilişkin sevk irsaliyesinin bulunduğu, davalı tarafça bu faturalara karşılık 1.299,47-TL tutarlı iade faturaları düzenlendiği, bu iki dönemde davacı tarafça düzenlenen iade faturaları toplamının 16.434,47-TL olduğu, ancak sevk irsaliyeleri ile davalıya teslimi kanıtlanan (1.082,90+2.598,94) 3.681,84-TL tutarın yarısına isabet eden 1.840,92-TL miktar iade faturası tanziminde davalı şirketin haklı olmadığı, 14.05.2014-07.08.2014 dönemine ilişkin 6.456,92-TL bedele ilişkin 300 adet fatura ve sevk irsaliyesinin bulunmadığı, 9.006,83-TL davacı alacağından davalı tarafça düzenlenen ve davacıya teslimi kanıtlanan toplam 1.077,28-TL tutarlı 4 adet fatura bedelinin düşülmesi ve bu tutara davalının haksız olarak düzenlediği 1.840,92-TL 501/G kodlu iade faturaları bedeli eklenerek davacının davalıdan 9.420,26-TL alacak talep edebileceği tespit edilmiştir. Blirkişi raporları ile de tespit edildiği üzere taraf ticari defter kayıtları arasında 31.550,53-TL hesap farkı bulunmaktadır. Bu farkın 9.006,83-TL’lik kısmı, davalı tarafça düzenlenen 100 adet faturanın davacının ticari defterler kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, davalı tarafça düzenlenenen davacı defterlerinde yer almayan toplam 9.006,83-TL bedelli 100 adet faturanın toplam 507,40-TL tutarlı 2 adedinin K5 kodlu analiz bedeli, toplam 807,66-TL tutarlı 3 adedinin L5 kodlu lojistik faturası, toplam 1.957,17-TL tutarlı 4 adedinin L6 kodlu ciro prim, reklam, bonus, satış teşvik, açılış bedeli ve wkz faturası, toplam 5.734,60-TL tutarlı 91 adedinin ise WB kodlu fiyat ve miktar farkı faturası olduğu tespit edilmiştir. K5 kodlu faturaların dayanağı sözleşmenin 6. maddesi olup, ürünlerin analiz gideri üretici davacıya ait olup, bu faturalardan toplam 507,40-TL tutarlı iki adedinin kargo ile davacıya teslim edildiği ve süresinde itiraz edilmediği sabittir. L5 kodlu lojistik faturaları konusunda sözleşmede bir hüküm bulunmamakla birlikte, davacının kayıtlarına daha önce işlenen L5 kodlu faturalar bulunduğu tespit edilmiş olup, davalının L5 kodlu faturalarından toplam 569,88-TL tutarlı iki adedinin kargo yoluyla davacıya teslim edildiği ve süresinde itiraz edilmediği sabittir. Dolayısıyla davalının düzenlediği ve davacıya teslimi kanıtlanan analiz gideri ve lojistik faturaları toplamı olan (507,40+569,88) 1.077,28-TL’nin davacının tespit edilen alacağından mahsubu gerekmektedir. Davalının geriye kalan toplam 7.929,55-TL tutarlı 96 faturasının ise dayanağı ve davacıya teslim edildiği hususu kanıtlanamamıştır. Taraf ticari defterleri arasındaki hesap farkının 22.543,70-TL’lik kısmının dayanaklarından birisi, davacının düzenlediği 213 adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmamasıdır.Bu faturalara ilişkin olarak davacı tarafça dayanak belge sunulmamıştır. 11.10.2011-22.12.2011 tarihleri arasında davacı tarafça davalıya fatura edilen 501/G kodlu toplam 40 ürün faturasında yer alan ürün miktarlarının yarısının davalı tarafça fark/iade açıklamasıyla davacıya fatura edildiği, ancak davacının bu faturalara karşılık iade faturaları düzenlediği, davacının 40 adet faturasından toplam 1.082,90-TL tutarlı 5 adet faturaya ilişkin sevk irsaliyesinin bulunduğu, davalı tarafça bu faturalara karşılık 541,45-TL tutarlı iade faturaları düzenlendiği, 02.01.2012-27.03.2012 tarihleri arasında davacı tarafça davalıya fatura edilen 501/G kodlu toplam 57 ürün faturasında yer alan ürün miktarın tamamına davalı tarafça fark/iade faturası düzenlendiği, davacının bu faturalarından toplam 2.598,94-TL tutarlı 7 adet faturaya ilişkin sevk irsaliyesinin bulunduğu, davalı tarafça bu faturalara karşılık 1.299,47-TL tutarlı iade faturaları düzenlendiği, bu iki dönemde davacı tarafça düzenlenen iade faturaları toplamının 16.434,47-TL olduğu, ancak sevk irsaliyeleri ile davalıya teslimi kanıtlanan (1.082,90+2.598,94) 3.681,84-TL tutarın yarısına isabet eden 1.840,92-TL miktar iade faturası tanziminde davalı şirketin haklı olmadığı, 14.05.2014-07.08.2014 dönemine ait 6.456,92-TL bedele ilişkin olarak ise 300 adet fatura ve sevk irsaliyesinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda davacının kanıtlanan 9.006,83-TL alacağından davalı tarafça düzenlenen ve davacıya teslimi kanıtlanan toplam 1.077,28-TL tutarlı 4 adet fatura bedelinin düşülmesi ve davalının haksız olarak düzenlediği tespit edilen 1.840,92-TL tutarlı 501/G kodlu iade faturaları bedelinin alacağa eklenmesi sonucunda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 9.420,26-TL alacak talep edebileceği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle,mahkemece belirlenen tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş olup, taraf vekillerinin hükme yönelik olarak ileri sürdükleri istinaf nedenleri yerinde görülmemiş,istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile kalan 210,55‬-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Alınması gereken 643,50-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 160,87-TL harcın mahsubu ile kalan 482,63‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Taraflarca yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/12/2023