Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/722 E. 2022/530 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/722
KARAR NO: 2022/530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/12/2020
NUMARASI: 2020/310 Esas 2020/1119 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)|Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı; …’nun faaliyet izninin 4389 sayılı Bankalar Kurulu’nun 20/6 maddesi hükmüne istinaden kaldırıldığını ve … A.Ş.nin tasfiyeye girdiğini, 04/08/2001 tarihli Olağanüstü Genel Kurulunda tasfiyenin en geç 5 yıl içinde tamamlanmasının kararlaştırıldığını, bahsi geçen finans kurumunda 2001 yılından önce ABD Doları ve Euro yatırarak açmış olduğu muhtelif hesaplarının bulunduğunu, genel kurul toplantısında hesapların, küçük meblağdan büyük meblağa doğru sırasıyla ödeme yapılmasının karar altına alındığını, ödeme sırasının dışına çıkılacak olunur ise tasfiye memurlarının ve münfesih şirketin hukuki ve cezai sorumlulukları olacağının yetkililer tarafından yazılı olarak beyan edildiğini, 2002 yılında 500-TL ödeme yapıldığını ve 19 yıl boyunca başka hiçbir ödeme yapılmadığını, …’nun 2009 yılından itibaren sıralı ödemeleri tamamen durdurduğunu, yüzlerce sıra dışı ödemeler yaptığını belirterek …’nun görevini suistimal ettiğinden bahisle çıkarları doğrultusunda tarafına ödeme yapmadığı alacağının fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak ödetilmesinin teminine, Tasfiye Kurulu Başkanının genel kurulda alınan kararları ihlal ettiğinin ve genel kurulda tesbit edilen ödeme sırasını da ihlal ettiğinin tespitine, 2.000-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; husumet itirazında bulunduklarını, davacının alacağı kâr ve zarara katılım akdine dayandığını, bu hesabına yönelik olarak davacının dava dışı …’den ve müvekkillerinden henüz kesinleşmiş muaccel ve likit bir alacağının bulunmadığını, benzer alacak davalarında muhtelif mahkemelerden davanın reddi yönünde kararlar verildiğini ve bu kararların da Yargıtay ilgili Hukuk Daireleri tarafından onandığını, davanın zamanaşımına uğradığını, dava dışı şirketin tasfiye işlemlerinin devam ettiğini, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; somut olayda davacının talep ettiği hususların dolaylı zarara ilişkin olduğunu, TTK.m.553/I’de sayılan kişilerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri halinde alacaklıların dolayısıyla zararlar bakımından dava açma hakkını yalnızca şirketin iflası haline özgülendiği, TTK.m.556’da ise anonim şirketin faaliyette olduğu dönemde dolayısıyla zararı talep etme hakkının yalnızca pay sahiplerine tanındığı, alacaklılara böyle bir hak tanınmadığı, TTK.m.556’ya göre alacaklılar ve pay sahiplerinin dolayısıyla zararları bakımından dava açılabilmesi için öncelikle bu taleplerini iflas idaresine karşı ileri sürmeleri gerektiği, iş bu davada davacı alacaklının zararın şirkete ödenmesini talep ederek dolaylı zarar talebinde bulunduğu, bu nedenle talebin TTK 556.maddeye göre değerlendirilmesi gerektiği, davacı alacaklının dolayısıyla zararlar bakımından zararının tazminini ancak iflas halinde talep edebileceği ve bu talebin öncelikle iflas idaresine yöneltilmesi gerektiği, şayet iflas idaresinin bu davayı açmaya lüzum görmemesi halinde TTK. m.556’ya dayanarak kendilerinin bu davayı açabileceği, davacının bu dosyadan tefrik edilen Bakırköy 7.ATM dosyasında söz konusu alacağı için finans kurumuna davayı açtığı ve derdest olduğu da dikkate alındığında davacının alacaklı sıfatının netleşmediği, davacının açtığı sorumluluk davasında hükmedilecek tazminatın ancak dava dışı şirket lehine verilmesi istemli açabileceği, davacının ise kendi adına talep edemeyeceği gerekçesiyle TTK’nun 556.maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı; … A.Ş.’nin 04/08/2001 tarihli genel kurulunda tasfiyenin en geç 5 yıl içinde tamamlanmasının karar altına aldığını, ancak tasfiye sürecinin işletilmediğini, 20 yıllık süre geçmesine rağmen tasfiyenin bitirilmemesinde davalının kusurlu olduğunu, tasfiyenin hukuka uygun bir şekilde sürdürülmediğini, TTK m.553 uyarınca tasfiye memurlarının şirket alacaklılarına verdikleri zarardan sorumlu olduklarını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Mahkemece davacının hesabının …’de kar ve zarara katılma hesabına ilişkin olduğu davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilen 16/12/2019 tarihli kararının Dairemiz’in 14/05/2020 tarihli kararıyla davada davalıya husumetin doğru yöneltildiği gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kararından sonra mahkemece, davacının alacağının tahsili için finans kurumuna karşı açtığı davanın derdest olduğu, davacının açtığı sorumluluk davasında hükmedilecek tazminatın ancak dava dışı şirket lehine ödenmesinin talep edilebileceği, davacının kendi adına talepte bulunmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesinde ve ön inceleme duruşmasındaki açıklamalarında davacı; tasfiye halindeki kuruma yöneltilmiş bir talebi olmadığını, davasının alacak değil tasfiye kurulu başkanının alınan kararlara aykırı işlemleri nedeniyle zararına sebebiyet verdiğinden TTK nun 553. maddesi uyarınca açılmış tazminat davası olduğunu beyan etmiştir. TTK nun 553(1)maddesinde; Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine, hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Şirket alacaklıları; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yönetimle görevli diğer kişilerin, tasfiye memurlarının veya kuruluşta etkili kişilerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlerini kusurlu olarak ihmal etmeleri nedeniyle doğrudan zarara uğramaları durumunda, anılan kişiler dava açabilir ve tazminatın kendilerine ödenmesini isteyebilirler. Bu dava, duruma göre 6098 sayılı TBK nun 49.madde hükmündeki haksız fiilden doğan genel hükümlere veya anonim şirketler hukukundaki özel hükümlere (TTK 553-556maddeler) dayanabilir. Buna göre şirket alacaklılarının özellikli olarak kendilerini doğrudan zarara uğratan organ şahıslara karşı sadece hukuka aykırılığa dayanarak dava açılabileceği kuralında hiçbir değişiklik sözkonusu değildir.(Prof.Dr.Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Şerhi, s.2666) Davacının talepleri; şirketin tasfiye kurulu başkanı olan davalının tasfiye işlemleri sırasında yaptığı kusurlu eylemleri nedeniyle alacağını tahsil edemeyerek doğrudan zarara uğradığına yönelik olup, alacağın davalıdan tahsiline yöneliktir. TTK’nun 546/2. Maddesi tasfiye memurunun sorumluluğu bakımından 553. maddeye atıfta bulunmaktadır. Tasfiye memurları, tasfiye işlemlerinde yasa, ortaklık sözleşmesi veya iş görme koşullarını saptayan kurallara aykırı işlem yaparak üçüncü kişileri veya ortakları zararlandırdıkları takdirde sorumlulukları söz konusu olacaktır. TTK nın 555, 556.maddeleri “şirketin zararı”na ilişkin olup, somut durumla ilişkili olmadığından ve davalı tasfiye memuruna husumet yöneltilebileceğinden TTK 553. maddeye dayalı açılan bu davanın yazılı şekilde reddi doğru olmamıştır. Bu itibarla, davalı şirketin kayıtları incelenmek suretiyle davalı tasfiye memurunun davacının zararına işlem yapıp yapmadığı, bu kapsamda ödeme sırası gelmeyen alacaklılara ödeme yapılıp yapılmadığı hususları da araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/12/2020 Tarih 2020/310 Esas 2020/1119 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/04/2022