Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/712 E. 2023/1917 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/712
KARAR NO : 2023/1917
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI : 2018/1064 Esas – 2020/654 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/12/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; müvekkilinin ticari ilişki içerisinde bulunduğu davalıdan alacaklı olduğunu, müvekkillerinin davalıdan inşaat malzemeleri satın aldığını, öncesinde davalıya avans ödemesi yaptığını, akabinde davalının inşaat malzemelerini adi ortaklığa teslim etmesiyle teslim edilen mal tutarının önceden yapılan avans ödemesinden mahsup edildiğini, ancak işin iptal edilmesi nedeniyle ödenen avans karşılığında inşaat teslimi yapılmadığını ve avans bakiye tutarın bir kısmının davalının verdiği çeklerle kapatılmaya çalışıldığını, verilen çeklerin borcu kapatmaması nedeniyle bakiye tutarın talep edilmesine rağmen davalı tarafça ödenmediğini, bu nedenle alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının takibe yönelik itirazlarının iptali ile davalı aleyhine %100 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin davacılara borcunun bulunmadığını, mail yazışmalarının da bunu doğruladığını, müvekkili şirket muhasebecisinin davacıların mail adresine 28.07.2016 tarihinde gönderdiği mailde adi ortaklığın alacağı iade edildiğinden konusuz kaldığının, herhangi bir borçlarının kalmadığının belirtilerek mutabakat istenildiğini, bu maile aynı tarihte davacıların mail adresinden verilen iki cevapta “onaylıyorum” ve “mutabıkız onaylıyorum” şeklinde cevap verildiğini, tarafların borcun bulunmadığını mail ortamında yaptıkları mutabakat ile kabul ettiklerini belirterek, davanın reddi ile davacılar aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacıların kendi defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 633.691,36-TL alacaklı, davalının ise kendi defterlerine göre davacıdan 1.055.779,36-TL alacaklı göründüğünün, davacının defterlerinde davalıya keşide edilen ve karşılıksız çıkan çekler için davalı hesabına alacak kaydı yapılmadığının, bu durumda davalının icra takibine itirazının kabul edilmesi gerektiğinin mütalaa edildiği, davacının bunu ispata elverişli yazılı bir delil sunamadığı gibi, davalının gösterdiği mutabakat mailini atan kişinin yetkili olmadığını ileri sürmekle yetindiği, davacıların rapora itiraz dilekçelerinde de beton alımında fiyat artışından etkilenmemek için avans ödemesi yaptıklarını, çeklerin defterde yer almamasının sebebinin çek bedellerinin elden ödenmesi ve bankaya iade edilmesi sebebiyle olduğunu ileri sürdükleri, davalının dayanak yaptığı mail esasa etkili kabul edilmese ve çeklerin davacının ileri sürdüğü gibi elden ödenmiş olduğu kabul edilse dahi, bunun davacıların davasında haklı olduğunu ispata yeterli olmadığı, davacı tarafın her iki tarafın defterindeki uyumsuzluk konusu olan karşılıksız çıkan ve elden ödediği çekleri de avans olarak verdiğini ileri sürdüğü, çek verilmesinin kural olarak bir borcun ifası olduğu, her durumda davacının avans ödemesi yaptığı iddiasının ispata muhtaç kaldığı, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddi ile davacının takipte kötü niyetli olduğu net olarak ortaya konulamadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar vekili; mahkemece, davayı ret gerekçesi yapılan avans ödemesi yapıldığı iddiasının ispata muhtaç olduğu hususunun davalı tarafça reddedilmediği gibi her iki tarafın ticari defterleriyle de ispatlandığını, müvekkillerince davalıdan inşaat malzemesi alımı için avans ödemesi yapıldığını, sunulan cari hesap dökümünden ödemenin önden yapıldığı ve davalıdan malzeme alımı yapıldıkça bu avans ödemesinden düşüldüğünün gözüktüğünü, bilirkişi incelemesi neticesinde de taraflar arasındaki ilişkinin bu şekilde devam ettiğinin aksi yönde bir tespit yapılmadığını, bu nedenle mahkemece davanın avans ödemesi yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesi ile reddedilmesinin yerinde olmadığını ve gerekçede dayanılan TBK’nın 207. maddesinin somut olaya uygulanamayacağını, müvekkillerinin alacaklı olduğu hususunun tarafların ticari defter kayıtlarıyla sabit olduğunu, ihtilafın davalının kayıtlarında bulunan ancak davacı kayıtlarında yer almayan ve davalı tarafından karşılıksız olduğu iddia edilen iki adet çeke dayandığını, söz konusu çeklerin haricen elden ödenmiş olması nedeniyle müvekkilinin ticari defterlerinde bulunmadığını, çeklerin davalı tarafın elinden çıktığını, haricen ödeme neticesinde de müvekkilleri tarafından bankaya iade edildiğini, ancak mahkemece bu hususta bir inceleme yapılmadığını, çekin keşidecisinin eline geçmiş olmasının, çekin ödenmiş olduğuna karine teşkil ettiğini, bu karinenin aksini yani çekin ödenmemiş olduğunu ispat külfetinin davalı üzerinde olduğunu, müvekkillerinin alacaklı olduğu her iki tarafın ticari defterleri ile sabit olduğundan, şirketi temsil yetkisi bulunmayan bir şahsın yazdığı bir e-postaya dayanılmasının mümkün olmadığını belirterek, kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacılar tarafından davalı tarafa avans olarak verilen çekler karşılığında mal verilmediği ileri sürülerek bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut olayda; davacılar tarafından davalıdan inşaat malzemesi satın almak amacıyla keşide edilen çeklerle davalıya avans ödemesi yapıldığı, davalı tarafça da bunun karşılığında davacılara inşaat malzemesi satışı yapıldığı, dolayısıyla davacı tarafça çeklerle yapılan ödemelerin avans ödemesi niteliğinde olduğu, nitekim 12.02.2020 tarihli duruşmada davalı vekilince bir kısım malları teslim etmediklerinde kendilerinin de karşı tarafa çek verdiğini beyan ettiği, ancak işin iptali nedeniyle davalıdan mal alımı yapılmaması üzerine davalı tarafça bu kez davacılara verilen çeklerle ödemeler yapıldığı, bu ödemeler sonucunda davacıların kalan alacağının tahsili amacıyla dayanak icra takibinin başlatıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacıların kendi defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 633.691,36-TL alacaklı, davalının ise kendi defterlerine göre davacıdan 1.055.779,36-TL alacaklı gözüktüğü, taraflar arasında mevcut 1.689.471,23-TL cari hesap farkının davacı tarafça davalıya keşide edilen 991.400-TL ve 700.000-TL bedelli avans çeklerinin karşılıksız çıkması sonucunda davalı defterlerinde davacı aleyhine borç kaydedilmesi ve davacının defterlerinde ise davalıya keşide edilen ve karşılıksız çıkan bu çekler için davalı lehine alacak kaydı yapılmamasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Tarafların cari hesap farklılığının kaynağı olan ve davacı tarafça keşide edilmiş olan 31.08.2016 keşide tarihli 700.000-TL bedelli çek ile 30.09.2016 keşide tarihli 991.400-TL bedelli çekler davalının ticari defterlerine 17.10.2015 tarihinde davacı alacağı olarak, karşılıksız kalması sonucunda da 09.09.2016 tarihinde davacı borcu olarak kayıtlıdır. Çeklerin ibrazında karşılıksız kaldığı sunulan çek örnekleri ile sabittir. Ancak davacı tarafça çek bedellerinin haricen davalıya ödenerek davalı tarafça müvekkillerine iade edildiği, müvekkillerince de muhatap bankaya iade edildiği ileri sürülmüş, bu iddiaya davalı tarafça da karşı çıkılmamıştır. Bilindiği üzere çekin davacı keşideciye iade edilmesi olgusu bedelinin ödendiğine karine teşkil etmekte olup, bunun aksinin yani çek bedelinin ödenmediğinin davalı tarafça kanıtlanması gerekmektedir. Ancak davalı tarafça bu hususta bir delil ibraz edilmemiştir. Bununla birlikte davalı tarafça, davacılar ile e-posta yoluyla mutabakat yapıldığı, borcun bulunmadığının davacılar tarafından da kabul edildiği ileri sürülerek e-posta yazışmalarına delil olarak dayanılmıştır. Sunulan e-posta yazışmalarında; davalının e-posta adresinden davacıların muhasebe şefi … gönderilen 28.07.2016 tarihli e-postada adi ortaklığın alacağı iade edildiğinden konusuz kaldığı, herhangi bir borçlarının kalmadığı belirtilerek mutabakat istenildiğini, bu e-postaya aynı tarihte … tarafından yazılan iki e-postada “onaylıyorum” ve “mutabıkız onaylıyorum” şeklinde cevap verildiği görülmektedir. Sunulan SGK kayıtlarında bu kişinin 22.07.2016 tarihli çıkış kaydı bulunsa da, 02.12.2016 tarihinde tekrar işe girişinin bulunduğu, sonraki dönemde de değişik tarihli işe giriş-çıkış kayıtlarının bulunduğu, e-posta tarihleri itibariyle kayden çalışan olmadığı görülmekte ise de, şirket uzantılı e-posta adresini kullanması nedeniyle fiilen çalışan olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacıların muhasebe şefinin söz konusu e-posta yazışmalarındaki beyanları, davalının daha önce aldığı avans ödemelerini davacılara vermiş olduğu çeklerle geri ödemesi olgusu ve davacının ihtilaf konusu iki çekinin tahsil edilmeksizin kendilerine iade edilmesi birlikte değerlendirildiğinde, davacıların bakiye alacağının bulunmadığı sonucuna varılmış olup, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle,istinaf nedeni yerinde görülmeyen davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 108,80-TL harcın mahsubu ile kalan 161,05-TL harcın davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/12/2023