Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/703 E. 2021/639 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/703
KARAR NO: 2021/639
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2020
NUMARASI: 2020/414 Esas-2020/177 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine yönelik kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, 7 Ekim 2015 tarihinde … Kaynarca Şubesi … numaralı USD mevduat hesabında bulunan 122903,64-USD parasını TL’ye çevirmek için işlem yapmak istediğini, ‘internet limitiniz 150.000-TL’dir uyarısı üzerine ev telefonundan şube müdürünü aradığını,personelin düşük şeklinde yorumlayıp işlemini yapmadığını, 2 Kasım 2015’te aynı yöntemle 9.30’da ev telefonuyla şubeyi aradığını, … Beyle muhatap olduğunu, USD parasının TL ye çevrilmesi talimatını verdiğini, 11.30’da yapılan işlemin 9.30’da döviz kuruyla 120.903,64-USD kısmının yapıldığını 15.30’da dekontunu imzalamak üzere şubeye gittiğinde öğrendiğini,geciktirilen işlemin tamamlanmadığını,kararının sorgulanması sebebiyle, 21.400-TL zarar ettiğini, bankaya olan güveninin sarsılmasıyla kullandığı ev kredisini erken kapattığını,bilgilendirmenin zamanında yapılmaması nedeniyle zararının arttığını,21.400-TL zararının yasal katılım oranıyla karşılanması hususnda karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu işlemin, davacının açık talep, talimat ve kabulüne,bankacılık uygulamalarına uygun olarak gerçekleştirildiğini, müvekkili banka tarafından gerçekleştirilmiş usulsüz bir işlem bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili Banka ile imzalanmış olan sözleşmelerin, hesabın işleyişi ve bankacılık uygulamaları çerçevesinde olmak üzere; davacının, 02.11.2019 tarihinde Müvekkili Banka’ya döviz alış işlemi ile ilgili talimat verdiğini, verilen talimata istinaden döviz alış işlem kuru Şubenin yetkilisi tarafından talimatın gönderildiği anda rezervlendiğini ve daha sonra rezervlenen kur üzerinden döviz alış işlemi gerçekleştirildiğini, davacının, talep ve talimatına uygun gerçekleşen işlemle ilgili dekontu da bizzat Şube’ye gelmek suretiyle imzaladığını, davacının yapmış olduğu işlemleri gelir elde etme amacıyla yaptığını, tüketici sıfatıyla hareket edilmemesi sebebiyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 138. maddesinin ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” şeklinde düzenlendiğini, davacının kişisel şahsi hesabının başka para cinsine çevrilirken zarar meydana geldiği iddiasıyla açılan davada söz konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, mevduat hesabının USD/TL olmasının söz konusu işlemin tüketici işlemi olması vasfını etkilemeyeceği, dava türü bakımından TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari davanın şartlarının oluşmadığı, tüketici işleminden kaynaklanan hukuki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekeceği gerekçesiyle görev yönünden davanın usulden reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; müvekkilinin sunduğu konuşma kayıtları da incelendiğinde davacının İstanbul Anadolu 4. Tüketici Mahkemesi’nde yürümekte olan yargılamada yapmış olduğu ikrarlardan da anlaşılacağı üzere davacının kar elde etme amacıyla hareket ettiğini ve tüketici sıfatıyla hareket etmediğinin açıkça ortaya çıktığını, tüketici kavramının dar yorumlandığını, yatırım ve kar amacıyla yapılan işlemlerin tüketici işlemi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacının tüketici sıfatı bulunmadığından bu davaya mahkemenin bakmasının mümkün olmadığından İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Kanunun 2. maddesinde; “bu kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” denilmekte, aynı Kanunun 3. maddesinde “tüketici işlemi; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi ifade eder” şeklinde yeniden tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 3/1. maddesinin (l) bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukukî işlemin kanun kapsamına (m.2) alınmış olduğu anlaşılmaktadır. Davalı ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden banka, davacı ise gerçek kişi mevduat sahibi tüketicidir. 6502 sayılı Kanunun; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini” düzenleyen 83/2. maddesinin açık hükmü nedeniyle somut uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemelerinin görev alanına girmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılır.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır.TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. TTK 4.(1) f.maddesi uyarınca “bankalara ,diğer kredi kuruluşlarına,finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde yer alan hususlardan doğan davalar mutlak ticari dava niteliğindedir.Ticari dava niteliğindeki bir davanın taraflarından birinin tüketici olması halinde 6502 sayılı kanunun 83/2.maddesindeki açık hüküm nedeniyle davaya tüketici mahkemesinde bakılması gerekmektedir.Davanın tüketici mahkemesinde bakılması davanın ticari dava olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin mutlak veya nispi ticari dava sözkonusu olmadığına ilişkin gerekçesi doğru olmamıştır. Ancak, davaya tüketici mahkemesi tarafından bakılması gerekmekle sonuç itibariyle kararda isabetsizlik olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 29/04/2021