Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/700
KARAR NO: 2023/1922
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2020
NUMARASI: 2018/1367 Esas 2020/579 Karar
DAVA: Alacak
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı banka nezdinde çek hesabının bulunduğunu, bu hesaba bağlı olarak müvekkilinin elinde bulunan bir kısım çek yapraklarının zayi olduğunu veya iptal edildiğini, çek yapraklarının bugüne kadar hiçbir şahıs veya şirket tarafından davalı bankaya sunulmadığını, davalı bankaya geri dönüşü olmayan … numaralı, … numaralı, … numaralı, … numaralı, … numaralı, … numaralı çekler için davalı banka tarafından müvekkilinin banka hesabına haksız yere hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde 9.600-TL tutarında bloke konulduğunu, müvekkilinin banka hesabına konulan blokenin hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, blokenin kaldırılması için ihtarnamenin davalı bankaya 04.10.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen blokenin kaldırılmadığını belirterek davalı banka tarafından müvekkilinin banka hesabına işlenen 9.600-TL blokenin kaldırılmasına, ihtarnamenin tebliği tarihi olan 04/10/2018’den itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; her ne kadar çeklerin zayi olduğu iddia edilmiş ise de çeklerin zayi olduğuna dair mahkeme kararı ibraz edilmediğini, dava dilekçesinin ekinde herhangi bir belge sunulmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından çeklerin zayi nedeniyle iptaline ilişkin mahkeme kararı sunulması halinde müvekkil bankaca konulmuş olan ve iş bu davaya konu blokenin kaldırılacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; mülga 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun 10.maddesi ve 5941 sayılı Çek Kanunun 3.maddesi uyarınca muhatap banka süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde yasal sorumluluk tutarını ödemekle, kısmen karşılığı bulunuyorsa aradaki tutarı ödemekle yükümlü bulunduğu, bu yükümlülüğün hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılan geri dönülemeyecek bir gayri nakti kredi sözleşmesi hükmünde olduğu, ancak davacının çeklerin kendi uhdesinde iken zayii olduğunu ve teslim edilemediğini iddia ettiği, davacının keşideci olması nedeniyle iptal davası açamayacağını, bu konuda mahkemeden iptal kararı getiremeyeceği, bu durumda hesap sahibini ziyaa uğrayan çekleri teslim etmeye yahutta mahkeme kararı getirmeye zorlamanın kişiden kendisinin yapamayacağı bir şeyin istenmesi anlamını taşıyacağı, hesap sahibinin süresi belirsiz bir şekilde hesabı üzerine bloke konulmasının Türk Medeni Kanunun yukarıda zikredilen hükmüne aykırı bir durum oluşturacağı, bu nedenle blokenin kaldırılmasına yönelik talebin yerinde olduğu, buna karşılık söz konusu tutar üzerine bloke konulmakla birlikte yine davacıya ait hesapta ve davacı tasarrufunda bulunduğundan dava konusu edilen tutarın davalıdan faiziyle tahsili yönündeki talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı banka tarafından yasal çek sorumluluk tutarı olan 9.600-TL yönünden davacı hesabına konulan blokenin kaldırılmasına,fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; müvekkiline ait kanunda ve sözleşmeden kaynaklanan rehin hakkının müvekkiline davacının hesaplarına bloke koyma yetkisi tanıdığını, bu nedenle davacının hesaplarına bloke konulmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, müvekkilinin Çek Kanunu’nun 3. Maddesinde düzenlenen garanti yükümlülüğü nedeniyle garanti yükümlülüğü dolayısıyla oluşacak riski teminat altına almak için bloke hakkını kullanabileceğini, bu hususun Çek taahhütnamesi’nin 20. maddesinde de açıkça belirtildiğini, Çek Kanunu’nun 3/9. maddesi gereğince dolaşımda olan 6 adet çek yaprağı nedeniyle müvekkili bankanın çek yaprağı sorumluluk bedelini ödeme yükümlülüğünün devam ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının davalı banka nezdindeki hesabına konulan blokenin kaldırılarak hesaptaki paranın kendisine ödenmesi istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacının aldığı 6 adet çeki iade etmediğini, bankanın bu çek yapraklarıyla ilgili yasal sorumluluğu bulunduğunu, sözleşme hükmü uyarınca hesaba bloke koyduklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince, davalının sorumluluğunun sona erdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasında Genel Kredi Sözleşmesi ve Çek Taahhütnamesi bulunmaktadır. Taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinde, bankanın müşterinin banka nezdindeki hesapları üzerinde rehin hakkı olduğu hüküm altına alınmıştır. Davacının imzasının bulunduğu Çek Taahhütnamesinin 20.maddesinde de Bankanın Çek Kanununun 3. maddesi kapsamında garanti yükümlülüğü dolayısıyla oluşacak riski teminat altına almak amacıyla davacının hak ve alacakları üzerine bloke konulmasında tam yetkili olduğu belirtilmiştir. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3/3. maddesine muhatap bankaların süresinde ibraz edilen ve karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan her bir çek yaprağı için ödemekle yükümlü oldukları tutar düzenlenmiş olup, bu ödeme yükümlülüğünün hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmünde olduğu belirtilmiştir. Bu sebeple, bankaların müşterilerine verdikleri her bir çek yaprağı için ödemekle yükümlü oldukları tutarı muhasebeleştirmeleri ve bu tutarları her yıl TCMB tarafından yayımlanan Tebliğlerdeki tutarlara göre güncellemeleri gerekmektedir. 5941 sayılı Çek Kanunu’nda 6273 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle çek defterlerinin herbir yaprağı üzerine çekin basıldığı tarihin yazılması zorunlu kılınmış; aynı Kanun’un 3/9 maddesinde çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, bankanın karşılıksız çeklerle ilgili ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun sona ermesi öngörülmüştür. Somut olayda; dolaşımda olan çeklerden …, …, …, … seri numaralı olanlar 10/11/2015; …seri numaralı olan 03/03/2016; … seri numaralı olan ise 28/04/2016 basım tarihlidir. Bahsi geçen çek yapraklarının bankaya iade edilmediği sürece keşide edilerek tedavüle sokulması mümkün olduğundan bankanın çek yasal sorumluluk tutarlarını ödeme riski devam etmektedir. Davacının imzasının bulunduğu Çek Taahhütnamesinin 20.maddesinde Bankanın Çek Kanununun 3. maddesi kapsamında garanti yükümlülüğü dolayısıyla oluşacak riski teminat altına almak amacıyla davacının hak ve alacakları üzerine bloke konulmasında tam yetkili olduğu kararlaştırıldığından bankanın yasal sorumluluk tutarlarını ödeme yükümlülüğü kalkmadığı sürece bloke uygulama hakkı bulunmaktadır. Davacının çek yapraklarını kaybetmesi çeklerin ibraz edilmeyeceği anlamına gelmediği gibi davalı bankanın bu hakkını kullanmasına engel değildir. Kanun’un 3/9 maddesinde bankanın çek yasal sorumluluk tutarı ile ilgili yükümlülüğünün çek üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren 5 yıl geçmekle sona ereceği düzenlenmiştir. Davanın açıldığı ve kararın verildiği tarih itibariyle çek baskı tarihlerinden itibaren 5 yıllık sürenin geçmediği, gerek dava gerek ise karar tarihi itibariyle blokenin kaldırılması şartlarının henüz oluşmadığı, davanın erken açıldığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından erken açılan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2020 Tarih 2018/1367 Esas – 2020/579 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Erken açılan davanın reddine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 163,95-TL harcın mahsubu ile kalan 105,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.600-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Yatırılan 163,95-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 23,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/12/2023