Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/685 E. 2021/1103 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/685
KARAR NO : 2021/1103
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI: 2016/226 Esas-2018/168 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/07/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde; Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin geliştirdiği özellikle IRONIC ve İSGPro yazılımları ile kurumsal firmalara İş Sağlığı ve Güvenliği alanında hizmet veren ve sektöründe lider konumunda olan bir bilişim şirketi olduğunu, davalının 23.08.2008-15.11.2012 tarihleri arasında müvekkili şirkette çalıştığını, askerlik nedeniyle işinden ayrılan davalının daha sonra … unvanlı bir işletme açtığının öğrenildiğini, ancak davalının işletmesine ilişkin web sayfasının incelenmesinin ve müvekkili müşterilerinden alınan duyumların, davalının müvekkilinin geliştirdiği yazılımların birebir aynısını pazarladığını ve müvekkiline ait bir çok materyali izinsiz kullandığını ortaya koyduğunu, şöyle ki davalının web sitesinin müvekkilinin web sitesinden iktibas edilerek hazırlandığını, davalının bu web sitesinde müvekkilinin müşterilerini kendi müşterisi gibi gösterdiğini, davalının geliştirdiğini iddia ettiği EHSCore isimli yazılımın müvekkilinin geliştirdiği İSGPro yazılımının aynısı olduğunu, davalının müvekkili şirkette çalıştığı dönemde elde ettiği bir kısım verileri reklam ve tanıtımlarında kullanmakta olduğunu, davalının bu eylemlerinin TTK 55/1-c-d m. uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, ayrıca davalının sektörde tanınabilir hale gelmek adına geliştirdiğini iddia ettiği yazılımı son derece cüzi bedelle pazarlamaya çalıştığını ve bu eyleminin ise gerek TTK 55/1-a maddesine gerekse 4054 sayılı yasa hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, davalının bu eylemlerinin müvekkilinin olası müşterileri ile sözleşme yapma olanağını elinden aldığını ileri sürerek haksız rekabetin tespitine, menine, verilecek hükmün ilanına, yargılama sırasında ortaya çıkacak gerçek zarar miktarına ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira davacı tarafça sözü edilen web sitesi faaliyetleri … ticari işletmesi altında yürütülmekte olduğunu, ayrıca müvekkilinin askerlik dönüşü bu şirketi kurmadığını, bu süreçte bir bankada iki yıla yakın bir süre yazılım mühendisi olarak çalıştığını, şirketin 3 yıla yakın bir süre sonra kurulduğunu, dolayısıyla müvekkilinin iş deneyiminin davacının tahmin ettiğinden farklı derinlikte ve davacının iş ilişkisiyle doğrudan alakalı olmadığını, müvekkili işletme yetkililerinin iş güvenliği uzmanı olduklarını, aynı zamanda yazılım mühendisleri olmaları nedeniyle kendi becerileri ve çalışmaları sonucunda EHSCore yazılımını oluşturduklarını, müvekkilinin internet sitesinde davacının sitesindeki birebir aynı olduğu iddia edilen ifadelerin her internet sitesinde bulunan başlıklar olduğunu, müvekkilinin yalnızca çalıştığı müşterilere yer verecek şekilde kendi faaliyetleri kapsamında bir internet sitesi hazırladığını, davacı iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin haksız rekabet teşkil edecek bir eyleminin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının davacı ile aynı sektörde benzer bir işletme çalıştırdığı, ancak üretimi ve geliştirmesi aynı olmayan bir program üzerinden piyasaya hitap ettiği, taraflar arasında birlikte çalıştıkları dönemde şirket bünyesinde çalıştığı süre zarfında öğrenmiş olduğu sır niteliğindeki bilgileri başkalarına açıklamaması ya da başka bir firmada çalışması durumunda müeyyide uygulanacağına dair bir akit imzalamadıkları, davacının üretimini yaptığı program üzerinde davalının işten ayrıldığı tarihte hak sahipliğinin de bulunmadığı, aradan geçen uzun zamanda davalının tecrübelerini kendi işine aktarmasında hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı, hukuka aykırılık ve rekabet ihlaline ilişkin inandırıcı bir delilin de dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; 1-Bilirkişi raporunun geneli ile sonuç kısmının çelişkili olduğunu, raporda iddialarını destekler bir çok tespit olduğunu, raporda öz olarak davalı yazılımının özgün olmadığı, müvekkili şirkette çalıştığı süreçte elde ettiği verileri yazılımında kullandığının teyit edildiğini, ancak sonuç kısmının bu tespitlere aykırı olduğunu, bilirkişilerin sonuç ve kanaat kısmında farklı sonuca ulaşmalarının nedeninin sadece kaynak kodları özelinde hukuksal değerlendirme yapma çabalarının bir ürünü olduğunu, ayrıca raporda davalının verilerin bir kısmının birebir aynen kullanmakla birlikte bir kısım verileri değiştirdiğinin ifade edildiğini ki esasen doğal olanın da bu olduğunu, zira gelişen tekonoloji, artan ihtiyaçlar vs hususları nazara alındığında birebir iktibasın mantıklı olmayacağını, 2-Bilirkişi heyetince veritabanı yapılarının incelenmediğini, anlaşıldığı kadarıyla sadece arayüzler ve kaynak kodları üzerinden değerlendirme yapıldığını, oysa veritabanlarının incelenmesi sonucu davalının yaptığı iktibasın hem niteliksel hem niceliksel boyutunun kolaylıkla görülebileceğini, 3-Davalınındavalının her iki projede de çalıştığını, davalının ISGPro projesinde çalıştığına dair Pfizer Sözleşmesini sunduklarını, sözleşmenin 3.sayfası 3.7 maddesinde davalının bu projede yazılım mühendisi sıfatıyla görevlendirildiğinin belirtildiğini, 4-Bir kısım iddialarının ise bilirkişi raporunda tartışılmadığı gibi mahkemece de dikkate alınmadığını, zira davalı web sitesinde hazihazırda müvekkili müşterisi …,… gibi bir kısım şirketlerin isimlerini zikretmekte ve kendi müşterisiymiş gibi algı yaratmakta olduğunu, yine müvekkilinin müşterisi olan Pfizer Türkiye firmasına ait bir kısım özel bilgileri internet sitesinde ve tanıtım videosunda kullanmakta olduğunu, 5-Müvekkilinin davalı ile rekabet etmeme ve elde ettiği ilgileri 3. kişilerle paylaşmama sözleşmesi imzalamamış olmasının taleplerinin kabulü için olmazsa olmaz bir unsur olmadığını, işçinin üretim ve iş sırlarını saklama yükümlülüğünü TBK 396/son m. düzenlendiğini, ayrıca müvekkili yazılımlarının patentlerinin alınmamış olmasının da davalının elde ettiği verileri mutlak şekilde kullanabileceği anlamına gelmediğini, davalı eylemlerinin TTK 55/1-c-d m. uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve talepleri gibi davanın kabulünü veya mahkemesine iadesini istemiştir.
İSTİNAF KARARI: Dairemizin 2018/10/79 Esas-2020/78 Karar sayılı ve 23/01/2020 tarihli kararıyla; davalının kendisine emanet edilmiş bir iş ürününden yetkisiz yararlandığı veya iş ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp yararlandığı ileri sürülmediği gibi, davacı iddiaları doğrultusunda üretim veya iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmesi, gizlice ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendirmesinin de söz konusu olmadığı (Davalının, yaklaşık 4,5 yıl süreyle davacı işyerinde çalıştığı tarafların kabulünde olup, TBK 396/son m. uyarınca hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra da sır saklama yükümlülüğünün devam etmesinin ise doğrudan bu davanın esasına bir etkisi bulunmamaktadır) davalı ve davacının programlarının işleyişi, genel algoritması ve modülleri benzer olmakla birlikte, programların özünü oluşturan ve kopyacılığın sınırlarını belirleyen kodların tamamen aynı olmadığı, fikir ve akış diyagramlarının aynı olduğu ancak davalının ilgili projeyi farklı bir kod mantığı ile tekrar yazmış olduğu, çalışma mantığı ve arayüzler ile kullanılan ifadelerin aynı olsa bile farklı programlama tekniği ile elde edilen sonuçlar oldukları, davalı yazılımının hem iş güvenliği uzmanları ile OSGB’lere hem de işyeri hekimlerine bir arada hizmet verebilmekte olduğu, davacının ise uzman ve hekimler için iki ayrı ayrı yazılım programlarının olduğu, ayrıca davalı web sitesinde davacının kendi müşterisi olduğunu belirttiği firmalara verilen hizmetten söz edilirken ekip üyelerinin hizmetinden söz edildiği, davalı firmanın hizmetinden söz edilmediği hususlarının tespit edildiğinin görüldüğü, davalının davacı şirkette çalıştığı dönemde elde ettiği bir kısım verileri kendi yazılımlarında, internet sitesinde ve reklam broşürlerinde kullanmış olması haksız rekabet eylemine neden olmayacaktır, zira davacı işi gereği bu teknik bilgilere sahip bir mühendis olup bu bilgileri kullanmamasının düşünülemeyeceği, davalı yazılımının, davacı yazılımları ile karışıklığa veya karıştırılmaya yol açması da söz konusu olmadığına göre, somut olayda bu maddenin koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizce verilen karara karşı davacı vekilinin temyiz başvurusu üzerine; “Yargıtay 11.HD. 2020/1506 Esas, 2021/1247 karar sayılı ve 15/02/2021 tarihli ilamı ile 6102 sayılı TTK’nın 54. maddesinde belirtildiği üzere, haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacının bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğu, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olduğu, kanunun “dürüstük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar” başlığı altında haksız rekabet hallerinin örnek mahiyetinde sayıldığı bu bağlamda, TTK ve 55-b.a.4’de “başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek”; aynı madde ve fıkranın b.1-a hükmünde ise “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” halinin haksız rekabet teşkil eden eylemlerden sayıldığı, 26.01.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davalının programındaki ‘’uygulama modül’’ isimlerinin davacının önceden üretip pazarladığı programdaki isimlere benzer olduğu, programların çalışma mantıkları ve kullanıcı arayüzlerinin benzer olduğunun, ‘’Düzenleyici ve Önleyici Faaliyet’’ modülü ve bu modülde kullanılan formlardaki ifadelerin aynı olduğunun, örnek formül olarak gösterilen ‘’Risk=olasılık * şiddetin karesi’’ formülünün aynı olduğunun ‘’Tanımlar’’ modülündeki alt modül isimlerinin aynı olduğunun ‘’Muayeneler’’ modülündeki veri girişlerinin aynı olduğu, programların farklı programlama dilinde, farklı yazılım kodlarıyla yazıldığının ve programların klasörleme mantıklarının farklı olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporundaki tespitler göz önüne alındığında, davalıya ait EHSCore adlı program ile davacıya ait İSGPro isimli programın aynı çalışma mantığında üretildiği, fikir ve sanat eseri olan yazılımın bizatihi kendisinin benzer olmadığı ancak eserin sergilenme biçimi itibarıyle programların benzer olduğu, bu hali ile davalının eylemlerinin 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesinde yerini bulan başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak şeklindeki haksız rekabet halini oluşturduğunun anlaşıldığının. 6102 sayılı TTK’nın haksız rekabete ilişkin 54. ve devamı maddelerin doğrudan davacının iddiasına isabet eden haller belirtilmemiş olsa da, 55. maddeki haksız rekabet halleri örnek kabilinden sayılmış olup, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı her türlü davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olup haksız rekabet halini oluşturacağı, davalının internet sitesindeki kullanılan ifadelerin davalının ekibinin davacının dava dışı şirketlerle gerçekleştirdiği iş sağlığı ve güvenliği projelerinin davacıya ait bağımsız faaliyetler olarak sunulmasına ilişkin olduğu, davalının dava dışı şirketlerle yürütülen iş sağlığı ve güvenliği yazılımı faaliyetlerine davacı şirkette sigortalı çalışan olduğu dönemde iştirak etmiş olup, bu hali ile davalının eyleminin davacı şirkete ait iş tecrübelerinin davalıya mal edilmesi sonucunu doğuracak nitelikte olduğu ve bu durumun rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı bir ticari uygulama olduğunun kabulünün gerektiği, bu durumda davacının bu eyleminin de davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğunun kabul edilip neticesine göre karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
DİRENME GEREKÇESİ : Dava, TTK 54 vd m. uyarınca haksız rekabetin tespiti, sonlandırılması, önlenmesi ve uğranılan zararın tazmini istemlerine ilişkindir.TTK 55/1-c maddesi “Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; (1) Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, (2) Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği halde yararlanmak,(3) Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak,” şeklinde,55/1-d maddesi ise “Üretim veya iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı beyanlarına göre davalının her iki projesinde çalıştığını ifade etmektedir.Davacı proğramları ile davalı proğramının karşılaştırılması amaçlı olarak teknik bilirkişi incelemesi yapılmış olup ,teknik bilirkişiler kodların farklı olduğunu tesbit etmişlerdir.Özellikle davacının iki ayrı proğram kullanır iken davalının davalı yazılımının hem iş güvenliği uzmanları ile OSGB’lere hem de işyeri hekimlerine bir arada hizmet verebilmekte olduğu, davacının ise iş güvenliği ve hekimler için iki ayrı ayrı yazılım programlarının olduğu belirlenmiştir.Yargıtay bozma ilamında , risk =olasılıkxşiddetin karesi formülü nün aynı şekilde kullanıldığı ,muayeneler kısmında ki verilerin aynı olduğu ifade edilerek ,yazılımların iltibasa yol açtığı gerekçesiyle haksız rekabet eyleminin gerçekleştiği değerlendirilmiştir.Kullanılan formül bir risk hesaplama formülüdür. Davacının olmadığı gibi davalının da değildir.AB Müktesabatı ile uyum çalışmaları kapsamında 21 adet iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliği yayınlanmış ,tüm yönetmeliklerde “İŞVERENE RİSK DEĞERLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ” getirilmiştir.Riskin gerçekleşme oranı Risk=olasılıkxşiddet hesaplamasıyla yapılmakta ve İş Güvenliği uygulamasında L Tipi Matris Metodu olarak adlandırılmaktadır.İş sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliğinin 5.maddesi (1) (Değişik:RG-18/12/2014-29209) İşveren, işyerlerinde alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi, iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, çalışanların ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla; çalışanları arasından ilgili yönetmeliklerde belirtilen nitelikleri haiz bir veya birden fazla işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı görevlendirir. On ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri ayrıca diğer sağlık personeli görevlendirir. Gerekli nitelikleri haiz olması halinde tehlike sınıfı ve çalışan sayısını dikkate alarak bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilir.”denilmektedir.İş güvenliği riskleri ,meslek hastalıkları ,alınacak önlemler standart başlıkların kullanılmasının İş mevuatı ile belirlenen zorunluluklardan kaynaklandığı ,her iki yanın proğramı iş güvenliği ve risk yönetimine ait olduğundan modüller de zorunlu olarak aynı olacaktır.Örneğin adli yargıda yargı mensuplarının kullandığı UYAP proğramının bir benzeri daha yapılacak olsa duruşma , değişik iş ,ihtiyati haciz,esas defteri ,karar defteri yerine farklı bir modüller kullanma zorunluluğunun kabulü gerekecektir.Davaya konu proğramda iş güvenliği proğramı olduğundan doğal olarak modül adları aynı olacaktır.Risk aynı şekilde tanımlanacaktır. Benzer veya aynı formüller kullanılacaktır.Tanımlanan riske göre de alınabilecek önlem modülleri de aynı adı taşıyacaktır. Davalının davacının ürettiği proğramın yazılım mühendisi olduğu gözetildiğinde kendisine emanet edilmiş bir iş ürününden yetkisiz yararlandığı veya iş ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp yararlandığı ileri sürülmediği gibi, davacı iddiaları doğrultusunda üretim veya iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmesi, gizlice ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendirmesi de söz konusu değildir. Teknik inceleme ile kopyalama sayılabilecek bir eylem bulunmadığı anlaşılmakla yeniden yazılmış davalı proğramının ” eserin sergilenme biçimi itibarıyle programların benzer olduğu, bu hali ile davalının eylemlerinin 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesinde yerini bulan başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak şeklindeki haksız rekabet halini oluşturduğu “kabul edilemez.TTK 55. Maddesinin gerekçesinde ; “karıştırılma yanıltmayı ,kandırmayı,yanlı algılattırmayı da kapsar.Hüküm karıştırılmayı dış görünüş (tanıtım,takdim ,görsellik ) ve duyuruş (ses yönünden benzerlik) bağlamında düzenler.İç benzerlikten doğan karıştırılma (mesela elektrik devrenin veya yarı iletken topoğrafyasının benzerliği)hükmün kapsamı dışındadır. İç benzerlik “karıştırılma” kavramı ile tanımlanmaz .Dış görünüm koruması ,takdim,şekil tasarım ve donanım korumasıdır.Karıştırılma nesnel değerlendirmeyi gerektirir. “denilmiştir.Davacı ürünü İSGPro ,davalının ürünü EHSCore adıyla pazarlandığı , söz konusu ürün üzerinde davacının haklı olarak kullandığı tanıtma vasıtalarıyla iltibas oluşturacak şekilde işaret ve benzeri tanıtma vasıtalarını kullandığı da belirlenemediğine göre, yazılımı üretip piyasaya sunan davalının eyleminin aldatıcı hareket ve hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir hareket olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.Ayrıca davalı web sitesinde davacının kendi müşterisi olduğunu belirttiği firmalara verilen hizmetten söz edilirken ekip üyelerinin hizmetinden söz edildiği, davalı firmanın hizmetinden söz edilmediği hususlarının tespit edildiği,davalının elde ettiği bilgileri haksız surette edinmediği,kopyalama bulunmadığı,risk formülünün umuma ait bir risk hesaplama formülü olduğu ,muayene verilerinin standart başlık teşkil ettiği gözetildiğinde haksız rekabetin unsurlarının somut olayda bulunmadığının kabulü gerekmektedir.Davalı proğram hazırlayabilecek ,teknik bilgilere sahip bir mühendis olup bu bilgileri kullanmaması düşünülemez. Davalı yazılımının,farklı isimlerle ve davacının aynı işi iki proğramla yapmakta iken davalının tek proğramla yaptığı düşünüldüğünde , davacı yazılımları ile karışıklığa veya karıştırılmaya yol açması da söz konusu olamaz.Somut olayda haksız rekabetin koşulları bulunmadığı sonucuna varılmış,Yargıtay bozma ilamına uyulmamış hükmün gerekçesi değiştirildiğinden ,hükmün kaldırılmasına ,yeniden hüküm verilmesine davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; Kocaeli 2..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/226 Esas 2018/168 Karar sayılı ve 15/03/2018 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın REDDİNE,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gereken 59,30-TL harçtan, toplam 29,20 TL harcın mahsubu ile 30,10- TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafça yapılan 79,90-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Hükümden sonra davalı tarafından yapılan 11-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 2.040-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalı vekili için takdir olunan 2.040-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/07/2021