Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/674 E. 2023/1440 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/674
KARAR NO: 2023/1440
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI: 2019/207 Esas – 2020/651 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı ile aralarında düzenlenen sözleşmenin 6. maddesi uyarınca borcun Euro olarak düzenlendiğini, sözleşme 6.6 maddesi gereği vadesindeki ödemelerin o günkü TCMB TL/Euro efektif satış kuru üzerinden Euro değeri hesaplanıp kesilen fatura ile tahsil edilen Euro miktarı arasındaki bakiye Euro olarak tahsil veya tediye yapıldıktan sonra yine TL olarak kalan kısım muhasebesel olarak kur farkı faturası kesilerek kapatılacağı kararlaştırılmış olup, kendilerinin ödemeleri o günkü Euro’ya çevirerek sözleşmeye uygun olarak muhasebeye kaydettiklerini, davalının ise ilk günkü miktarı doğrudan TL karşılığı vadelere bölerek ödeme yaptığını, müvekkilinin 5.959,12-Euro kur farkından kaynaklanan cari hesap alacağı bulunduğunu, ödeme yapılmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı ile aralarında cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.5 ve 6.6 maddelerinde kur farkı anlaşmasına istinaden düzenlenecek faturanın müvekkile tebliği ile ödenmesinin kararlaştırıldığını, kur farkı içeriğinin kendilerine izah edildikten sonra yasal süresi içinde itirazı olmazsa kur farkı alacağının doğacağını, fatura tebliğ edilmeden nasıl hesaplandığı belli olmayan bir bedele itiraz hakkı tanınmadan takip yapılmasının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; sözleşmeye konu işin tutarının Euro olarak belirlendiği, ödemelerin sözleşme 6.6 maddesi uyarınca yapılacağı ve kur farkı ödeneceğinin kararlaştırıldığını, buna göre her ne kadar bilirkişi tarafından fatura kesilmeden kur farkı istenemeyeceğine ilişkin görüş bildirilmiş ise de; kur farkının sözleşmeden kaynaklandığı, alacağın varlığı için ayrıca fatura düzenlenmesine ilişkin yasal zorunluluğun bulunmadığı gözetilerek, bilirkişi tarafından sözleşme gereği yapılan hesaplamaya göre davanın kısmen kabulüne, İstanbul … İcra dairesi … dosyasında tahsilde tekerrür olmamak üzere 5.892-Euro’ya yönelik itirazın iptaline, asıl alacağın takip tarihinden aynı şartlarla devamına, işlemiş faiz talebinin reddine, kabul edilen kısım üzerinden takip tarihindeki kur esas alınarak %20 oranında 7.078,53-TL icra inkar tazminatına hükmedilmiş, reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin alacağın doğumu ile ilgili saptamasının doğru olduğunu, ancak alacağın basiretli tacirler bakımından takip edilebilirliği konusunda yanlış değerlendirme yapıldığını, basiretli bir tacirin fatura düzenleyip tebliğ ettirip 8 günlük itiraz hakkı tanıması gerektiğini, bilirkişi raporu ile alacağın yanlış hesaplandığının tespit edildiğini, aralarında bu konuda bir mutabakatın yapılmadığını, mahkeme kararı ile itiraz etme hakkının gasp edildiğini, yanlış hesap için kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, “…tahsil veya tediye yapıldıktan sonra yine Türk Lirası olarak bakiye muhasebesel olarak kur farkı faturası kesilerek kapatılacağı” düzenlemesinin yanlış değerlendirildiğini, arada hesap mutabakatı olması halinde tahsil, tediye işlemi ve fatura tanzimi eş zamanlı olarak gerçekleşeceğini, eldeki davada hesap mutabakatı olmadığını, alacağın tahsili için fatura düzenlenmesinin şart olduğunu, böylelikle 8 günlük yasal itiraz süresinin kullanılabileceğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını, takibin iptali ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Euro üzerinden kararlaştırılan alacak bedeli için sözleşme gereği düzenlendiği bildirilen kur farkı alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.Taraflar arasında … Fan Tedarik sözleşmesi düzenlendiği, sözleşme “6.1 maddesi uyarınca sözleşme bedelinin 26.000 Euro+KDV olduğu, 6.2 maddesinde ödemenin malzeme tesliminde çek ile yapılacağı, çek vadelerinin sözleşme tarihi itibari ile 90,120,150 gün vadeli ödeneceği, 6.3. Maddesi uyarınca sözleşme Euro ile yapılırsa faturalar MB Efektif satış kuru baz alınıp Euro ve TL rakamlar belirtilerek kesileceği, 6.4 Dövizli işlemlerde kesilen faturalara, yapılan ödemelere istinaden C/H 3 aylık periyotlarla hesabın ve proje bitiminde kur farkı değerleme işlemleri yapılarak +,- faturalama işlemiyle hesabın kapatılacağı, 6.6 maddesi uyarınca Hesap Kapatma; Türk Lirası ile ödeyenler için: Alıcı satıcıya çekin verileceği günün TCMB Euro/ TL efektif satış kuru üzerinden efektif satış kuru üzerinden çeklerin Euro değeri hesaplanıp, kesilen fatura ile tahsil edilen Euro miktarı arasındaki bakiye Euro olarak + – tahsil veya tediye yapıldıktan sonra yine TL olarak kalan bakiye muhasebesel olarak kur farkı faturası kesilerek kapatılır.” şeklinde kararlaştırılmış olduğu görülmüştür. Satış bedelinin Euro olarak kararlaştırıldığı, ödemelerin TL olarak yapıldığı sabittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kur farkı alacağının ödenmesi ile ilgilidir. Davacı ödemelerin vadesi sona erdiğinde 5959,12-Euro kur farkı olduğunu, davalı ise kur farkı faturasının kendilerine tebliğ ve itirazları olmaması halinde ödenmesinin söz konusu olduğunu, kendilerine itiraz hakkı tanıyan faturanın tebliğ edilmediğini savunmuştur. Öncelikle kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır (Yargıtay 19 HD’nin 10/04/2018 tarihli 2016/17240 E., 2018/1950 K. sayılı kararı; 19/12/2017 tarihli 2016/12505 E., 2017/8069 K. sayılı kararı). Faturaların yabancı para birimi üzerinden düzenlenmesi taraflar arasında dövize endeksli ticari ilişki bulunduğunu ispata yeterlidir (Yargıtay 19 HD 05/12/2019 2018/965 Esas 2019/5447 Karar). Diğer taraftan kur farkı talepleri, kur farkı faturası düzenlenmesine bağlı değildir. Taraflar arasında yabancı para birimine endeksli bir ticari ilişkinin varlığı halinde kur farkı faturası düzenlenmeden de kur farkı alacağı talep edilebilir. Bu durumda kur farkı alacağının ödeme tarihindeki kurun dikkate alınarak hesaplanması gerekir (Yargıtay 19. HD. T.11/09/2018, E.2017/3549, K.2018/4033).Somut olayda taraflar arasında kur farkı ödenmesi ile ilgili sözleşme bulunmaktadır. Taraf defterleri arasındaki farklılığın yapılan ödemelerden değil, kur farkı faturasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Kur farkı alacağını öngören sözleşme ve taraflar arasında dövize endeksli ticari ilişki bulunduğundan davalı, davacının kur farkı nedeniyle oluşan cari hesap alacağından sorumludur. Bunun için ayrıca fatura düzenlenmesi gerekmediği gibi, düzenlenmemiş olması da alacağın varlığına engel teşkil etmemektedir. Bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacının kur farkından kaynaklanan alacağının hesaplandığı dikkate alındığında, mahkemece davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.İİK.67 maddesi uyarınca borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiği, alacağın likit ve muayyen olduğu gözetilerek davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesinde ve reddedilen miktar yönünden davacının takibi kötü niyetle yaptığının ispatlanamamış olması karşısında talebin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353 1) b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 2.566,83-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 641,71-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.925,12‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan 22-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/09/2023