Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/662 E. 2023/1547 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/662
KARAR NO: 2023/1547
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2021
NUMARASI: 2016/298 Esas – 2021/94 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
Davanın reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; …’ın sermayesi 2.500.000-TL olan davalı şirketin 495.000-TL nispetinde ortağı ve eski YK üyesi olduğunu, …’ın ise 5.000-TL hissedarı olduğunu, davalı şirketin aile şirketi olup …’ın şirkete ait fabrikanın üretiminden sorumlu olarak yıllarca görev yaptığını, şirket ana sözleşmesinde şirketin 3 yönetim kurulu üyesince temsili söz konusu olduğundan yönetim kurulunda bulunsa da şirketin sevk ve idaresinde aktif rol oynamadığını, şirketin 2008’den bu yana sürekli zarar ettiğini, bunu araştırmak istediğinde ticari defterlerin gösterilmediğini, özel denetçi atanması için Bakırköy 1. ATM nin 2015/221 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, kararın icraya konulmasına rağmen defterlerin gösterilmediğini, davalı şirket vekillerinin ilamın genişletildiğine ilişkin icra mahkemesine şikayet ettiklerini, inceleme hakkını bilgi alma hakkı olarak kullandırmak istediklerini, 02.03.2015 tarihinde bir gün önceden şifahen haber verdikleri genel kurulda …’ın yönetim kurulu üyeliğine son verildiğini, ancak şirket dışında geliri olmayan hissedarların gayrimenkul satın aldıklarını, davalı şirketin hakim hissedarları ve yönetim kurulu üyeleri tarafından aynı konuda iştigal eden farklı şirketlerin kurulduğunu, bu şirketlere kaynak aktarımı yapıldığını, davalı şirketle aynı adreste 11.06.2004 tarihinde kurulan … San. ve Tic. A.Ş.’nin ve 18.11.2005 tarihinde kurulmuş olan … San ve Tic. Ltd. Şti.’nin de faaliyet gösterdiğini, …’da davalı şirketin hakim hissedarı … ile diğer hissedarların olduğunu, …’de ise hissedarın …’ın olduğunu, kazanç transferi yapılan diğer şirketin 25.01.2005 tarihinde kurulan … San.ve Tic. İthalat İhracat Ltd. Şti. olduğunu, yine davalı şirket hissedarı … ile eşinin hissedar olduğunu, davacıların kazanç transferi yapılan diğer şirketlerin hissedarı ve yöneticisi olmadığını, 02.03.2016 tarihli genel kurulda özel denetçi atanması ve yönetim kurulu üyelerinin azli taleplerinin reddedildiğini, 2008 yılında sermaye arttırımına gidildiğini, şirket karlarının dağıtılmamasına karar verildiğini, 2008 yılından sonra şirket kazançlarının diğer şirketlere transfer edildiğini, kendilerine sermaye borcu ve faizinin çıkarıldığını, yönetim kurulu olduğu dönemde bilgisi dışında şirkete ait Tekirdağ … ada … parselde kayıtlı taşınmazı YK başkanı … ile üyesi …’ın genel kuruldan yetki almadan ve yönetim kurulu kararı da bulunmadan düşük bedelle sattıklarını, şirketi zarar uğratmaları nedeniyle suç duyurusunda bulundukları Çerkezköy Cumhuriyet Savcılığında 2016/2516 hazırlıkta soruşturmanın sürdüğünü, hakim hissedarların dürüstlük kuralına riayet etmediklerini şirket zararına bir çok usulsüz iş yaptıklarını,davalı şirketin TTK 531 maddesi uyarınca haklı nedenle fesih ve tasfiyesine karar verilmesini, şirketin tasfiyesine karar verilmeyecek ise şirketten çıkarılmalarına ve hisselerine karşılık gelen gerçek değerden ayrılma akçesinin ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı …’ın yönetimde aktif rol almadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, uzun yıllar yönetim kurulu üyeliği yaptığını, kararlarda müzakeresi ve imzasının bulunduğunu, Bakırköy 1. ATM nin 2015/221 sayılı dosyada davacıya davalı şirketin ticari defter, kayıt ve yazışmaları hakkında bilgi alma ve inceleme hakkı tanındığını, davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esaslı mahkeme ilamında yer almayan hususların yazılması nedeniyle icra emrinin iptaline karar verildiğini, davacının ticari defterlerin sunulmadığı ve mağdur edildiği iddiasının doğru olmadığını, şirketin sürekli zarar ettiği iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, dönem dönem kar kadar zarar da edilebileceğini, bunun fesih için haklı sebep olmadığını, örtülü kazanç transferi ile zarar uğratıldığı iddiasının da gerçeğe aykırı olduğunu, şirket gayrimenkulünün araştırma yapılarak olabilecek en iyi fiyata satıldığını, davacıların sermaye arttırım borcunu ödemeleri nedeniyle ıskata ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline karar verildiğini, haklı fesih sebeplerinin olmadığını, mahkeme aksi kanaatte olursa davacıların şirketten çıkarılmalarını, karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerin belirlenmesini tedbir taleplerinin de reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, bilirkişi raporları ile şirketin feshi ya da haklı sebeple çıkmak için nedenlerin oluşmadığı, davacıların dava sırasında TTK 531. maddesindeki sermayenin 1/10 payına sahipken 07.12.2017 tarihinde yapılan genel kurulda yapılan sermaye arttırımı ile 1/10 un altına düştüğü, bu kararın iptali için Bakırköy 2. ATM nin 2018/190 da dava açıldığı, kararın iptaline karar verildiği, kararın kesinleşmediği, davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesinin gerektiği gibi, sermaye arttırımı kararının iptali davasının sonucunun beklenmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı, 18.04.2019 tarihli genel kurulda davacıların genel kurula çağrıldığı, hazirun cetvelinde şirket sermayesinin eski biçimde gösterilerek davacıların 1/10 üzerinde pay sahibi olduğunun kabul edildiğini, TTK 411/1 ve 412 maddeleri gereği davacıların azınlık haklarını kullanarak genel kurulu toplantıya davet etmek, gündeme madde ekletmek, bilgi talep etmek gibi haklarının bulunduğu, taleplerinin reddi halinde dava açma haklarını olduğu bu gibi haklar kullanılmadan kar payının dağıtılmadığı, veya bilgi alma hakkının engellendiği, şirket organlarının toplanamadığı iddialarını haklı fesih sebebi olmadığı, TTK 124/2 maddesi uyarınca sermaye şirketi olan anonim şirketlerde kişisel sebeplerin pay sahiplerini maddi haklarını ihlal edilmesinden bağımsız olarak ortaklığın haklı sebeple feshine gerekçe teşkil edecek ise bu sebeplerin ortaklığın devamına ve pay sahiplerinin bundan sonra birlikte çalışmasına engel teşkil edecek ağırlıkta olmasının gerektiği, davacıların kazanç aktardığı iddia edilen şirketlerle sadece ticari ilişkisinin olduğu, kazanç aktarıldığı iddiasının ispatlanamadığı, şirketin bir dönem zarar etmesini haklı fesih sebebi olmayacağı, şirkete ait taşınmazın değerinin altında satılmasının başlı başına şirketin feshi sebebi olmayacağı gerekirse sorumluluk davası açılabileceği, davacı …’ın son döneme kadar yönetim kurulu üyeliği yapması ve iddia edilen bir çok olayın bu kişinin de yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde gerçekleştiği, davacıların iddialarının o dönemde de var olduğu, yönetim kurulu üyeliğinden azli sonrası bunları ileri sürmesinin iyiniyetli olmadığı, davacıların ileri sürdüğü sebeplerin hiçbirinin feshi gerektirecek ağırlıkta haklı sebep teşkil etmediği, kanunda ortağın ancak şirketin feshini gerektiren bir sebebin varlığı halinde alternatif çözüm olarak ortaklıktan çıkarılmayı düzenlediği, davacının ileri sürdüğü kişisel nedenlerin şirketin feshini gerektirmediği gibi alternatif çözüm yoluna da gidilemediğini, şirketin sermaye şirketi olması nedeniyle hissedarlar arasında husumet bulunsa da şirketin faaliyetinin devamı için çoğunluğun iradesinin yeterli olduğu, davacının açtığı davaların büyük çoğunluğu genel kurul kararlarının hükümsüzlüğüne ilişkin olup bunun kanundan kaynaklanan hak ve yetkinin kullanılmasına yönelik olduğu, alternatif çözüm için yeterli olmadığı, haklı sebeple fesihte feshin son çare olması gerektiği, davacının haklı sebebi oluşturan durumun genel kurul kararını iptali ya da, sorumluluk davası açılması ile ortadan kaldırılabilecekse öncelikle bu yollara başvurmasının gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili, haklı sebeple fesih şartlarının oluştuğunu, çoğunluk gücünün sistematik olarak azınlık menfaatlerinin devamlı zarar görmesine yol açacak şekilde kötüye kullanılmasının başlı başına haklı fesih sebebi olduğunu, davalı şirketin aile şirketi olup …’ın ağabeyi, … ve …’ın yeğenleri olup …’ın 21.04.2008 tarihli genel kurulda şirkete koymayı taahhüt ettiği, 1.412.659,32-TL’lik sermaye borcunu ödemeyip ödemiş gibi muhasebe raporu düzenlettirdiği, bunun Bakırköy 2. ATM nin 2016/673 sayılı dosyasında atanan özel denetçilerin raporu ile belirlendiğini, bu eylemi ve şirketi zarar sokan eylemleri nedeniyle …’ın Bakırköy 15. Asliye Ceza Mahkemesi 2018/21 Esas sayılı dosyada yargılandığını, 21.04.2008 tarihindeki genel kurulda şirkete koymayı taahhüt ettiği sermaye borcunu ödemelerine rağmen 10.03.2016 tarihli iskat kararı alındığını, iptali için Bakırköy 4. ATM nin 2016/325 sayılı dosyada dava açıldıktan sonra şirket yönetim kurulunca iskat kararının iptal edildiğini, davalı şirket hakim hissedarların sistematik olarak şirketteki hisse oranını düşürmeye çalıştıklarını, 4. ATM kararından 2 ay sonra ihtiyaç olmadığı halde sırf davacının şirketteki sermayesini düşürmek için sermaye arttırımı yoluna gidildiğini, bunun iptali için Bakırköy 6. ATM 2017/113 Esas – 2018/88 Karar sayılı dosyada sermaye arttırımının iptaline karar verildiğini, hakim hissedarın sermaye arttım borcunu ödemediğini, ardından yeniden sermaye arttırımına gidildiğini, Bakırköy 2. ATM 2018/1287 E 2020/366 sayılı karar ile iptal edildiğini, istinaf tarafından usulü eksiklikten kararın kaldırıldığını 2020/300 de halen derdest olduğunu, bilirkişi raporları ile sermaye arttırımına ihtiyacın olmadığı tespit edilmiş olup davacıların ödeyemeyeceği kadar yüksek sermaye arttırımının şirketteki hisselerini azaltmaya yönelik olup hakkın kötüye kullanılması olduğunu, hakim hissedarın kendilerine ait şirketlere örtülü kazançlarının Bakırköy 2. ATM nin 2016/673 sayılı dosyada özel denetçiler tarafından alınan rapor ile tespit edildiğini, bu raporların davalıya tebliğ edildiğini itiraz edilmediği için kesinleştiğini, davalı şirketin … A.Ş.’ye satış yapmadığı yıllarda kâr elde ettiğini, satış yaptığı dönemde toplam 4.911.013.37-TL zarar ettiğinin tespit edildiğini, 2012-2013 yıllarında … AŞ’ye rayiç fiyatın altında fiyat belirlendiğini, özel denetçi raporuna göre 2013 yılı şirket hakim hissedarlarını kendi şirketlerine 2.604.041-TL örtülü kazanç transfer ettiğini, davalı şirketin kullandığı ana hammaddenin Alüminyum olup Londra metal borsasında dolar üzerinden işlem gördüğünü, şirket zararının çok yüksek olduğunu, Bakırköy 2. ATM nin 2016-673 sayılı dosyasında … A.Ş., … ve … şirketlerine ticari ilişkilerde örtülü kazanç aktarımı ve rekabet yasağına açıkça aykırı davranıldığının tespit edildiğini, davalı şirketin 2008’den bu yana sürekli zarar ettiğini, kar dağıtımı yapamadığını, davacıların zarara uğradığını, vergi beyannameleri ile de ispat edildiğini tanık beyanı ile de şirketten kaçırılan paralarla taşınmaz edinildiğini, Prof. Dr. … tarafından verilen uzman görüşünde haklı fesih koşullarının oluştuğunu, Anonim şirketlerde kişisel sebeplerin bir düzlemde ve başkaca haklı sebeplerle desteklenmek suretiyle feshe dayanak teşkil eden sebeplerden olabileceği, … ile … arasında husumet olduğunu, davacının yönetim kurulu üyeliğinden azline ,bilgi alma inceleme haklarını kısıtlanmasına, özel denetçi atanması taleplerinin reddine, pek çok genel kurulda sorunlar yaşanmasına polisin çağrılmasına, pek çok hukuki ve cezai yollara baş vurulmasına sebep olunduğu, 2013 den bu güne tüm genel kurul toplantılarında finansal tabloların ve buna bağlı konuların görüşülmesinin ertelenmesine, önemli kararların alınması ve şirket işleyişinin güçleştirmesinin de haklı sebep olduğunu, şirketin sürekli zarar etmesinin kötü yönetim olup, şirket taşınmazının yetki alınmadan düşük bedelle satılmasının, davalı şirket hakim ortaklarının kurduğu şirketlere örtülü kazanç aktarımı ile şirket zararının oluşmasının haklı sebep teşkil ettiği, davacının şirket yönetiminde aktif rol oynamadığı sadece imalat işlerinden sorumlu olduğu, %20 hissedarı olduğu şirkete sokulmadığını, %20 hissesini korumak için sürekli dava açmasının beklenmesinin tahammül edilmez olduğunu, bu koşullar altında ortaklığa devamının beklenmesinin doğru olmadığı, haklı nedene fesih koşullarını ziyadesiyle oluştuğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, şirketin feshi ve tasfiye memuru atanmasını, fesih talebinin reddi halinde ayrılma akçelerinin hesaplanmasını istemiştir.GEREKÇE:Dava, TTK 531. maddesi uyarınca haklı nedenle Anonim Şirketin feshi, olmadığı taktirde çıkma payının tespiti ile tahsili talebine ilişkindir. TTK’nın 531. maddesi uyarınca anonim şirkette haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az 1/10 una sahip pay sahibi şirketin feshine karar verilmesini isteyebilir. Eldeki davada mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davacıların 1/10 pay sınırını geçtiği, alınan kök ve ek raporlar ve tüm dosya kapsamı ile davalı A.Ş.’nin aile şirketi olduğu, davacı … ile …’ın kardeş olduğu, hakim ortağın %76 hisse ile … olduğu, davacı … hissesinin %19,80, … hissesinin %0.2 olduğu, diğer hissedarlar … ve …’ın yeğenleri ve yine aynı aile fertlerinden olduğu belirlenmektedir. İstinaf aşamasında sermaye artırımının iptaline ilişkin olarak Bakırköy 2. ATM nin 2018/190 Esas sayılı dosyasında verilen karara ilişkin olarak Dairemizin 2021/1526 Esas -1674 karar sayılı ilamı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından temyiz edildikten sonra dosya yargıtay’da bulunduğu sırada temyiz isteminden feragat edilmesi nedeniyle, Yargıtay 11 HD nin 2022/501 Esas, 2128 karar sayılı ilamı ile temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine kesin olarak karar verilmiş, böylelikle iptal kararı kesinleşmiş olmakla davacıların kanunda öngörülen şartı sağladığı belirlenmektedir.Davacıların kazanç aktarımı yapıldığı ileri sürülen … San. ve Tic. AŞ’nin 2004 yılında kurulduğu, kurucuları davacılar dışındaki ortaklar olduğu, davalı şirketle aynı alanda,aynı adreste faaliyette bulunduğu, … Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 2005 yılında kurulduğu, kurucularının davalı şirket hissedarları … ile … olduğu, davalı şirket ile aynı alanda faaliyette bulunduğu, adreslerinin aynı olduğu, …Ltd. Şti.’nin 2005 yılında kurulduğu, kurucusunun …ve … olduğu, …payının 2015 de davalı şirket ortağı …’a devrettiği, faaliyet alanının çok geniş olup davalı şirketle aynı alanda faaliyet gösterebileceği, adresinin farklı olduğu anlaşılmaktadır. Alınan bilirkişi raporunda, davalı şirketin ticari defterlerinden … ve … ile ticari ilişkisinin olduğu, özellikle … ile ticari ilişkinin yoğun olduğu, davalı şirketin 2006-2014-2015 yıllarında kar elde ettiği, 2007-2008-2009-2010-2011-2012-2013-2016 yıllarında zarar ettiği, 2008-2012 yılları arasında çok yüksek miktarda …’a satış yapıldığı, diğer yıllarda da bu 3 firma ile satışların sürdüğü, davalı şirketin 2011-2016 yılları arasında öz kaynaklarında 2012 yılı hariç sürekli artış olduğu, ancak kazanç aktarımı ile ilgili somut tespit için bu şirketlerin defterlerinin incelenmesinin gerektiği, bu yönde bir inceleme yapılmadığı, 2008 yılındaki sermaye arttırım kararı uyarınca …’ın 2005 devir bakiyesi alacağının 1.439.291,84-TL görünmekte olup dayanağının ise bulunmadığı, ancak rayiç değer bilançosunda hesap bakiyesinin 899.585,18-TL olarak göründüğü,bilahare bir kısım sermaye ödeme dekontlarının sunulduğu, davalı şirket taşınmazının yönetim kurulundan satış kararı alınmadan 2015 yılında 7.050.000-TL’ye satışının yapıldığı, değerinin 8.500.000-TL olarak SPK lisanslı değerleme uzmanlarınca belirlendiği, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince 2016/673 E. Sayılı özel denetim Raporunda belirtilen şirketlere örtülü kazanç transferinin teknik bilirkişi tarafından tespit edildiği ancak miktarı için dava dışı şirket alım satım kayıtlarının incelenmesinin gerektiği yolunda rapor sunulmuştur. Davalı şirket tarafından davacılara 07.04.2016 tarihli ihtarname ile sermaye koyma borcu yerine getirilmediğinden ıskat edildiklerinin bildirilmesi üzerine davacı tarafından Bakırköy 4. ATM nin 2016/325 Esasta dava açıldığı, iskat kararının ticaret sicilinde ilan edilmediği ve 14.4.2016 tarihinde ödemenin yapıldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı şirket tarafından alınan 27.01.2017 tarihli sermaye arttırım kararının davacı tarafça açılan dava ile Bakırköy 6. ATM’nin 2017/113 esas sayılı dosyasında iptal edildiği, 07.12.2017 tarihli sermaye arttırım kararının Bakırköy 2. ATM’nin 2018/190 Esas sayılı dosyasında iptal edildiği neticede istinaf incelemesinden sonra temyiz isteminden feragat edildiği, davacı tarafça davalı şirket ortakları için Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, Bakırköy C. Savcılığı 2016-31448 Esasta soruşturma sonucu Bakırköy 15. Asliye Ceza mahkemesi 2018/21 Esasta diğer ortaklar aleyhine hizmet nedeniyle Emniyeti suistimal suçundan dava açıldığı, davacı tanığı olarak dinlenen … beyanında kendisinin payını 2004 tarihinde …’a satarak ortaklıktan ayrıldığını, sermaye arttırımlarının genelde kar paylarından yapıldığını, davalı şirketin üretim işini yaptığı, diğer davacılar dışındaki ortaklarca kurulan şirketlerin satışı yaptığını, sermaye arttırımı ile davacı tarafın payının azalacağı endişesi ile dava açtığını, 2004 yılında …’ın şirkete 1.400.000-TL borç verdiği görünmekte ise de o tarih itibariyle o kadar parası olmasının mümkün olmadığını ifade ettiği görülmüştür. Mahkemece Anonim şirketlerin sermaye şirketi olması nedeni ile feshin son çare olması gerektiği, davacıların öncelikle kendilerine tanınan yasal yollara başvurması gerektiği, haklı sebebi yaratan durum başka herhangi bir şekilde ortadan kaldırılabilecekse öncelikle bu yollara başvurulması gerektiği, hukuka aykırılıkların fesih davası ile düzeltilmesinin istenemeyeceği, haklı sebeple fesih davası yoluna gitmesinin mümkün olmadığı bu nedenle alternatif çözüm yollarının uygulanmasının da istenemeyeceğine dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir. “Haklı sebep objektif veya subjektif olabilir. Ana öge ortaya çıkan sebebin ortaklığın yaşamasını imkansız hale getirmesidir. Her davada, hukuki ve maddi olayların özelliği dikkate alınarak iddianın haklı sebep teşkil edip etmeyeceklerinin irdelenmesi gerekir. Şirketin devamlı olarak zarar etmesi, kuruluş ve gayesinin gerçekleşmesine imkan kalmaması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar, ortağın bakiye sermaye borcunu ödemekte temerrüdü gibi hususlar haklı neden olarak kabul edilebilir. (Yargıtay 11.HD nin 2014/18024 Esas, 2015/12808 Karar sayılı ilamı) Eldeki davada şirketin çok uzun yıllardır kar dağıtmayıp zararda olduğu,dava dilekçesinde ileri sürülen 22.04.2015 tarihinde yapılan gayrimenkul satışının yapılması nedeniyle kar elde ettiği, davalı şirketin, diğer ortaklarca kurulan şirketlerle yoğun ticaretinin bulunduğu, aile şirketi olması nedeniyle taraflar arasında varlığı kabul edilen husumetin zamanla derinleşmiş olduğu, ortaklığın sürdürebilirliğinin kalmadığı, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davacılar yönünden haklı sebeplerin olduğu; ancak haklı sebebi yaratan durumun giderilmesi için mahkeme kabulünün aksine davacıların sürekli haklarını korumak için dava açmalarının beklenemeyeceğinin kabulü gerekir. Herkesin, haklarını kullanırken TMK 2. Maddesi uyarınca iyiniyetli davranması gerekmektedir.Somut durumda, ortaklar arasındaki husumetin ceza davası boyutuna geldiği, davacıların şirket işleyişi dışında tutulduğu, davacıların ortak iseler de bir menfaat elde edemedikleri anlaşılmaktadır.TTK nın 531. maddesinde haklı sebepler somut olarak sayılmasa da TTK 245 maddesinde kollektif şirketler için sayılan sebepler kıyasen uygulandığında dava dışı ortaklara kurduğu şirketlere özellikle şirketin zarara uğradığı dönemde yoğun satışların olduğu, genel kurul toplantısına polisin müdahale ettiği, önce ıskat arkasından sermaye artırımı yapılarak fesih davasından kurtulmaya çalışıldığı, davacıların azınlık hissesine sahip olup hakim ortak ve onun tarafında yer alan diğer ortaklarca davacılar yönünden sistematik olarak çoğunluk gücünün kötüye kullanılması sayılabilecek işlemler yapıldığı, davacıların hukuka aykırı işlemler için sürekli dava açması gerektiği yolundaki gerekçe yerinde olmayıp, aksinin kabulü halinde öncelikle yasal yola başvurması gerektiğinden hiç bir zaman haklı sebeple fesih davasının açılamayacağının kabulü gerekir. Tüm dosya kapsamına göre ortaklığın devamının çekilmez hal aldığının kabulü gerekmektedir. Davacıların haklı sebebin gerçekleşmesinde ağır veya eşit kusurlu sayılamayacakları gözetildiğinde, davacılar yönünden TTK’nın 531 maddesindeki haklı sebebin oluştuğu, ancak şirket faal olup tasfiyesi yerine alternatif çözüm yollarından davacıların paylarının gerçek değerinin ödenmesi karşılığı şirketten çıkarılmalarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin haklı sebebin mevcut olduğuna yönelik istinaf sebebi yerinde olduğundan başvurusunun kabulü ile karara en yakın tarih itibari ile çıkma payının hesaplanması gerektiğinden bu yolda inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi için hükmün kaldırılmasına dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/298 Esas – 2021/94 Karar sayılı 28/01/2021 tarihli kararının, HMK’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”Davacılar tarafından yatırılan 118,60-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli karar sonra yazılmak üzere oybirliği ile HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 12/10/2023