Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/653 E. 2023/1487 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/653
KARAR NO: 2023/1487
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2020
NUMARASI: 2016/940Esas – 2020/708 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Asıl davanın reddine, karşı davanın ise kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı ile aralarında … ürünlerinin satışı ile ilgili 2009 yılından beri süren bayilik ilişkisi olduğunu, 2016 yılında davalıya göndereceği ürünler için 540.000-TL’lik çek verildiğini, bunlardan her biri 24.000-TL olan 20.08.2016 tarihinden başlayan aylık 5 adet sıralı çek toplamı 120.000-TL’nin 2016 ilkbahar -yaz sezonu tekstil, araç, gereç için verildiğini, bunun 80.000-TL’sinin ilkbahar ürünlerinin Mart yerine Mayıs ayında gönderilmesi ve sezonunun kaçırılması nedeniyle ancak indirim sezonunda satılabildiğini, davalı ile aralarındaki indirime giren ürünlerle ilgili karşılıklı kar/zarar karşılanmasının söz konusu olduğunu ve iskonto faturası düzenlenip gönderildiğini, bu nedenle toplam 190.922,40-TL’lik iskonto faturası düzenlendiğini, kalan 40.000-TL yaz ürünlerinin ise hiç gönderilmediğini, kendilerinin alacaklı olup ortada bir sebep, sözleşme ve muaccel bir borçlarının olmamasına rağmen teminat mektuplarının haksız olarak nakde çevrilmesi nedeniyle davalı tarafça 220.000-TL haksız kazanç elde edildiğini, ayrıca İstanbul … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyası ile 120.000-TL’lik teminat mektubu için icra takibi yapıldığını, senette nakden ibaresinin geçtiğini, davalı tarafından kendilerine nakit akışının olmadığını, senedin vade tarihinde muaccel olmuş bir borcun bulunmadığını, davalının haksız eylem ve fiilleri nedeniyle firmanın iflasın eşiğine geldiğini ve tasfiye sürecinin başladığını ileri sürerek İstanbul … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile ödenen fazla miktarın istirdatını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının dava konusu miktarı somutlaştırmadığını, harcı eksik yatırdığını, tamamlanması gerektiğini, davacı ile aralarındaki ticari ilişkinin senet üzerinden yürüdüğünü, teminat senetleri için ayrı bir sözleşme ya da teminat olarak verildiği düzenlemesi olması gerektiğini, buna ilişkin belge sunulamadığını, icra takibine konu senedin teminat senedi olmadığını, davacı iddialarının doğru olmadığını, davacının kendileri ile imzaladığı bayilik sözleşmesi gereği Gaziantep’te bulunan … Alışveriş merkezinde ticari faaliyetini yürüttüğünü, sipariş ettiği ürünler karşılığında çekleri verdiğini, 120.000-TL’lik çeklerin karşılığı olarak mayıs ayında 108.350-TL’lik ürün sevk edilip teslim edildiğini, davacıya teslim edilmeyen ürün olmadığını, davacıya bahsedilen dönemde ürün teslim etmek gibi bir yükümlülüğünün olmadığını,davacının bayilik sözleşmesi hükümlerine aykırı davrandığını, sözleşme hükümlerine aykırı olarak mağazasında başka firmaların ürünlerini sattığını, kendilerinin onayı ve bilgisi olmadan indirimli satışlar yaptığını, başka bir adreste … adı altında mağaza açarak ürün satışı yaptığını, uyarılmasına rağmen aykırılıkları gidermediğini, Gaziantep 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/530 sayılı dosyası ile mağazalarda mevcut duruma ilişkin tespit yaptırıldığını, Bayilik Sözleşmesine aykırılığın tespit edildiğini, davacının bildirdiği iskonto faturalarının cari hesaba alınıp davacı borçlarından mahsup edildiğini, davacı tarafından 20.04.2016 tarihli 100.000-TL ve aynı tarihli 20.000-TL ile 01.09.2016 tarihli teminat mektuplarının verildiğini, vade tarihlerinin yaklaşması nedeni ile vadelerinin uzatılması için defalarca uyardıklarını, uzatım yapılmayınca mektupların nakde dönüşüp toplam 120.000-TL’nin şirket hesaplarında Nakdi teminat olarak kayıtlara alındığını, kendilerine haber verilmeden hisse devri yapıldığını, eski şirket yetkilisinin şirket içindeki tüm haklarını mağaza müdürüne devrettiğini, onun da yönetime tadilat yapacağını bildirip tüm ürünleri alarak mağazayı boşalttığını, davacıya ulaşılamadığını, bayilik sözleşmesi 10/2-3 maddeleri uyarınca son teminat mektubunun nakde dönüştürülüp davacı cari hesabına kaydedildiğini ve borçlarına karşılık verilen senedin İstanbul … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini savunarak asıl davanın reddi ile yargılama sonucunda davacı alacağı çıkması durumunda cezai şart alacağından takas mahsup edilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA: Davalı vekili karşı dava dilekçesi ile kendilerinin çocuk tekstil ürünleri sektöründe … markası altında üretim ve perakende satış yaptıklarını, karşı davalı ile imzalanan bayilik sözleşmesinde sadece kendilerince üretim ve dağıtımı yapılan tek tek sayılan markaların satışı yapılabileceğinin kararlaştırıldığını, bunun temel hükümler 2/3 maddesinde açıkça düzenlendiğini, ancak karşı davalının mahkemece tespit edilen farklı markaları sattığını, sözleşme 9.1 maddesinde indirimin kendilerinin belirlediği oranlarda ve şartlarda Türkiye genelinde aynı tarihte başlayacağı toptan ve perakende satışlarda indirim oranlarının farklı olabileceği, bayinin indirime kendilerinin belirlediği şartlar ile iştirak edip uymakla mükellef olduğunu, ancak davacının %50 yanında +%10 indirim daha yaptığını, bunun da mahkemece tespit edildiğini, sözleşme temel hükümler 1. maddesinde düzenlendiği şekilde belirtilen satış mağazası dışında satış yapamayacağı, aksi durumun haklı fesih sebebi olacağını, farklı adreste satış durumunun kendilerinin yazılı onayına bağlı olduğunu, ancak karşı davalının farklı adreste satış yaptığının mahkemece tespit edildiğini, sözleşme temel hükümler 2/3 maddesi uyarınca karşı davalıya 20/05/2016 tarihli 220.000-TL’lik ceza-i şart içerikli faturanın tanzim edilerek 23/05/2016 tarihli ihtarname ile gönderildiğini, davalının ihtara itiraz ettiğini, sözleşmenin 14.4 maddesi uyarınca “bayi sözleşmesi çerçevesindeki herhangi bir hükmün ihlali halinde işbu sözleşme çerçevesinde verdikleri teminat tutarındaki cezai şartı hiçbir hükme hacet kalmaksızın derhal ve nakden ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder” hükmü uyarınca cezai şart koşullarının oluştuğunu, yargılama sonucu karşı davalının alacağının çıkması halinde takas mahsup taleplerinin olduğunu ileri sürerek fazlasını saklı tutarak 5.000-TL cezai şart alacağının dava tarihinden ticari avans faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
ISLAH:Karşi davacı vekili 24.01.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile 220.000-TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Karşı davalı vekili; diğer mağazayı karşı davacının açtırdığını, ürünleri İstanbul merkezden mağaza adresine gönderdiğini, teminat mektuplarını nakte çevirmek için geçerli bir sebeplerinin olmadığını, cezai şart ile ilgili TBK 179-182 maddeleri çerçevesinde bir kararlaştırmanın olmadığını, karşı davacının da eksik harcı tamamlaması gerektiğini, karşı davacının sunduğu 2013 yılı bayilik sözleşmesinde teminata ilişkin belirlenmiş açık bir miktarın yazılmadığını, teminat miktarı belirlenmesinin mümkün olmadığını, sözleşmede cezai şart olmadığını, karşı davacının tüm bayilere “…” program sistemi kurduğunu ve her bayiye ayrı şifre verdiğini, bayiinin Karşı Davacının bilgisi dışında ürün satmasının mümkün olmadığını, kendilerinin 2 adet şifresi olup diğer mağazanın 6 ay açık kaldığını, ve bu sürede kargoların bu adrese gönderildiğini, karşı davacının ödemesini aldığı ürünleri zamanında göndermemesi ve alacağı olmamasına rağmen teminat mektuplarını ve senetleri nakte çevirmesinin fesih sebebi olduğunu bunun kendilerince yapılmadığını, ekstra %10 indirimin ne gibi zararı olduğunun anlaşılamadığını, ayrıca ürünleri iade almaması nedeni ile davacının bilgisi ile ekstra indirim yapıldığını, gönderilmeyen ürünlerden 40.000-TL, iskontodan dolayı 190.922,40-TL alacaklarının oluğunu, takas mahsup talebini kabul etmediklerini, cezai şart tutarının sözleşmede açık net belirtilmemiş olması nedeniyle yok hükmünde sayılması gerektiğini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, asıl davada davacı tarafından yapılan fazla ödeme olmadığı, davalının davacıdan 325.069,96-TL alacaklı olduğunun kabulü ile asıl davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden davalı lehine tazminat takdirine yer olmadığına; karşı davada davacı- karşı davalının sözleşmeye aykırı olarak başka marka ürün sattığı, artı indirim uyguladığı ve sözleşme dışı farklı bir adreste satış yaptığı, davalı-karşı davacının onayı olduğuna ilişkin belge sunamadığı ve teminat mektuplarının süresini uzatmaması, sözleşme 1. md., 2.3. md., 10.2. md.’ye aykırı hareket etmesi nedeni ile 14.4 maddesi uyarınca 220.000-TL teminat tutarında cezai şart alacağının olduğu, bu miktarın ödenmesinin davacı-karşı davalının mahvına sebebiyet vereceğinin kabulü ile takdiren %40 oranında indirim yapılarak toplam 132.000-TL üzerinden karşı davanın kısmen kabulüne, 5.000-TL’sinin dava tarihinden 127.000-TL’sinin ıslah tarihinden avans faizi işletilerek karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı – Karşı Davalı vekili; mahkemece tek kişilik bankacı bilirkişinin raporu ile karar verildiğini, bilirkişinin 108.349,82-TL’lik ürün gönderildiği 11.650,18-TL eksik ürün olduğunu belirtmesine rağmen zamanını kasıtlı olarak yazmadığını, sezon kaçırılmasından, gönderilmeyen 40.000-TL’lik üründen ve 540.000-TL’lik çek ile iskonto faturalarından bahsedilmediğini, teminat mektuplarının haksız olarak nakte çevrildiğini, sözleşmede teminata ilişkin açık bir miktar ve belirlemenin olmadığını, TBK 179-182 maddelerine uygun açık ve net cezai şart niteliğine haiz madde olmadığını, sözleşme içeriğinde teminat mektubuna ilişkin kararlaştırma olmadığını, teminat mektuplarının vade tarihleri uzatılmayınca nakde çevrilip kendi hesaplarına alacak olarak kaydedildiğini, bahse konu teminat mektuplarının cezai şart olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı – Karşı Davacı vekili; cezai şart miktarının tacirin mahvına sebebiyet verip vermeyeceğinin sözleşme tarihindeki mal varlığına ve cezai şartın kabul edildiği tarihteki mali durumuna göre değerlendirme yapılması gerektiğini, bilirkişi raporu ile 2016 yılında cezai şart ödemesinin mümkün olduğunu, ancak tasfiye sürecinde ödenmesi ile özvarlığı büyük olasılığı ile zedeleneceği bildirilmiş ise de bunun tasfiyenin doğal sonucu olup,tasfiye kararını davacı- karşı davalının kendi iradesi ile aldığını, bu durumun alacaklarının haklarını zedelemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, kararın tenkis yapılmasına ilişkin kısmının kaldırılarak karşı davanın talep gibi tam kabulü ile düzeltilerek karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava bayilik sözleşmesi gereği verilen teminat senedinin takibe konulması nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, karşı dava sözleşmeye aykırılık nedeniyle cezai şart alacağının tahsili talebine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenmiş 25.03.2013 tarihli 3 yıl süreli bayilik sözleşmesinin 1. maddesinde davalı tarafça ismen belirlenmiş ürünlerin sözleşmede belirtilen satış mağazasında satılacağı, aksi durumun fesih sebebi olacağı, 2.3 maddesi uyarınca sözleşmede belirtilenler dışında marka satamayacağı, ihlali halinde verilen teminat kadar cezai şart ödeme yükümlülüğünün olduğunu, 6.10 maddesinde bayinin siparişte avans çekleri teslim etmesinin, ürün teslimi sonrası bayinin fatura tarihini takip eden 90 gün içinde ödeme yapmasının, 6.15. maddesinde vadesinde ödeme yapılmaması halinde diğer ödemelerin muaccel hale geleceği, 9.1. maddesinde indirimin …’in belirlediği oran ve şartlarda Türkiye genelinde aynı tarihte başlayacağı, 10. maddede türünü tutarını …’in belirleyeceği teminatı bayinin vermekle yükümlü olduğu, ilave yeni teminat isteme hakkı olup bayinin bunu yerine getirmemesinin hükmün açık ihlali olacağı, 10.3. maddesinde …’in gerekli görmesi halinde kısmen veya tamamen nakde çevirebileceği ve alacaklarını tahsil hakkının bulunduğu, 11.2. maddesinde aralarında cari hesap sözleşmesi olduğu, 12.1 maddesinde sözleşmenin 25.03.2013 tarihinden itibaren 3 yıl süreli olup sona ermemesi halinde 3 yıl daha uzayacağı, 12.2. maddesinde taraflardan herhangi birinin yazılı ihbarı ile ihbarın ulaşma tarihinden sonra 3 ay sonra kendiliğinden sona ereceği, 14.4. maddesi uyarınca bayinin sözleşmedeki herhangi bir hükmü ihlali halinde verdikleri teminat tutarında cezai şartı hiçbir hükme gerek kalmaksızın derhal ve nakden ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder şeklinde kararlaştırılmıştır. Davacı vekili asıl davada takibe konan senedin teminat senedi olduğunu, davalıya borçlarının olmadığını, 5 adet 24.000-TL’den toplam 120.000-TL’lik senet karşılığı teslimi gereken yaz dönemi ürünlerinin bir kısmının geç teslimi nedeniyle indirimli olarak satış yapılmak zorunda kalındığını, zararlarının olduğunu buna ilişkin fatura düzenlendiğini, 40.000-TL’lik ürünlerin hiç gönderilmediğini, başka mağazada satış yapıldığının davalının bilgisinde olduğunu, kendilerine verilen programda yapılan satışları takip edebildiklerini, davalı kargolarının açılan diğer mağazaya gönderildiğini, ilave indirimde davalının zararının olmadığını ileri sürmüş, davalı vekili; kendilerinden yazılı onay alınmadan mağaza açıp, ilave indirim yapıldığını, teslim edilen teminat mektuplarının vadesi dolması nedeniyle defalarca uyardıklarını uzatılmaması nedeniyle teminatları nakde çevirip nakit teminat olarak kaydettiklerini, davacının iskonto faturalarını kaydettiklerini, davacının sözleşmeye aykırı ürün satıp mağaza açıp ilave indirim yaptığını, takibe konu senedin teminat senedi olmadığını, ayrıca sözleşmede teminat senetlerini nakde çevirme haklarının olduğunu savunarak asıl davanın reddi karşı dava ile cezai şart alacağının tahsilini istemiş, davacı tarafça sözleşmede miktarı belirli açık bir cezai şart kararlaştırmasının olmadığı savunulmuştur. Sözleşme hükümleri, yaptırılan bilirkişi incelemeleri ve tüm dosya içeriğinden davacı-karşı davalının ilkbahar-yaz sezonu için verdiği sipariş çekleri ödemesini yaptıktan sonra davalı-karşı davacının 108.349,82-TL’lik ürün gönderdiği, teminat mektuplarının süresinin uzatılmaması nedeniyle 11.650,18-TL’lik ürünü göndermediği, davacı-karşı davalının takip tarihi itibariyle 325.069,96-TL asıl alacak ve 655,89-TL faiz borcunun olduğu davacı karşı davalının gönderdiği iskonto faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, ilkbahar-yaz ürünlerinin sözleşme gereği ödeme sonrası tüm bayilere aynı şekilde gönderildiği, davacı-karşı davalının sözleşme gereği toplam 220.000-TL’lik teminat mektubu verdiği, yenilenmemesi nedeniyle vadesi dolmak üzere iken nakde çevrildiği, nakdi teminat olarak kaydedildiği, davalı-karşı davacının farklı ürün satmaya, farklı mağaza açmaya ve ilave indirim yapmaya sözleşme gereği davalı-karşı davacının yazılı onayı olduğunun ispatlanamadığı, sözleşme gereği teslimlerin depoda yapılmasının gerektiği, asıl davada takip tarihi itibarı ile takibe konan senedin teminat senedi olduğunun ispatlanamadığı gibi davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıya esasen takip tarihi itibari ile senet miktarının çok üstünde borcunun bulunduğu, son bilirkişi raporunun cezai şart miktarının tenkisi bakımından davacının mali durumunun tespiti açısından alındığı, bilirkişinin bankacı olduğu ileri sürülmüşse de davacının mali durumunu denetime esas teşkil edecek şekilde inceleme yapıldığından bilirkişinin yetersizliğine yönelik istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır. Karşı davada; davacı-karşı davalının sözleşme ihlalleri nedeniyle 2.3 ve 14.4 maddesi uyarınca cezai şart yükümlüğünün doğduğu, sözleşme hükmüne aykırı şekilde başka ürünlerin satıldığının değişik -iş tesbit dosyasında tesbit edilmesi karşısında sözleşme ihlali olmadığına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Süresi dolan teminat mektuplarının yenilenmemesi de sözleşmenin ihlali niteliğindedir.Sözleşmenin 10.1-2-3 maddeleri uyarınca verilen teminat senedi miktarının toplam 220.000-TL olduğu ve teminat senedi kadar cezai şart ödeme yükümlülüğünün bulunduğu,karşı davalı şirket bakımından 2016 yılı itibari ile cezai şart miktarının ödenebilir düzeyde iken sonrasında şartların değiştiği, 2018 yılında faaliyetin tamamen durduğu ve tasfiye sürecine girildiği, cezai şart dahil tüm borçların ödenmesinin şirket öz varlığını bitireceği bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. Davacı – karşı davalının cezai şart talep etmesi haklı ise de; mevcut durum itibariyle cezai şartın şirketin iktisaden mahvına sebebiyet vereceği bilirkişi raporu ile de saptandığından ekonomik durumun tesbitinin de güncel durumunun gözönünde bulundurulması gerektiğinden mahkeme tarafından taktir edilen %40 indirimin somut duruma uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Karşı -Davacı vekilinin tenkise yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Karşı davalının talep olunan cezai şarta hükmedilmesi halinde mahvına sebebiyet verileceği tesbiti nedeniyle yapılan indirim fahiş bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle; davacının iskonto faturalarının tamamının davalıda kayıtlı bulunduğu,bir miktar gönderilmeyen mal mevcut ise de ,esasında davacının cari hesapda daha fazlası alacak bulunduğundan sonuca etkisi olmadığı ,mahkemece cezai şart tutarından yapılan tenkisin hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varıldığından taraf vekilllerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, Asıl davada davacıdan alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30 -TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacı …’ ltd.şti.den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Karşı dava nedeniyle karşı davalıdan alınması gereken 9.016,92‬ -TL istinaf karar harcının karşı davalı …’ ltd.şti.den alınarak Hazine’ye gelir kaydına(toplamda 9.016,92‬+ 210,55- TL) Karşı dava bakımından ;karşı davacıdan alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcının peşin yatırılan 2.254,23‬-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 1.984,38-TL harcın karşı davacı … AŞ ye iadesine, Davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/10/2023