Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/625 E. 2021/608 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/625
KARAR NO: 2021/608
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2020-02/02/2021 (Ek Karar)
NUMARASI: 2019/433 Esas-2020/486 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2021
Davanın reddine yönelik kararın davacı vekili, 02/02/2021 tarihli ek kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı kredi lehtarı …Ltd. Şti. arasında 3 adet otomobil kredisi sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşmeleri davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine Beyoğlu … Noterliği’nin 23.07.2018 tarih ve …-… ve … yevmiye no.lu ihtarnameleri ile kredi hesaplarının kesilip kat edildiğini, ödeme yapılmayınca bu kez …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, söz konusu rehinli aracın açık artırma yoluyla satıldığını ve bu kanaldan 279.508,99-TL tahsilat sağlandığını, iş bu tahsilat kapak hesabı tutarı 538.865,15-TL’den düşüldüğünü ve bakiye 259.556,16-TL’nin kaldığını, davalı kefil aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının yetkiye, borca ve ferilerine itirazı üzerine takibin durduğunu, sözleşmenin 22. maddesine kefalet hükmünün düzenlendiğini ileri sürerek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla 259.556,16 -TL alacak üzerinden %36,24 faizi ile itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davaya konu kefalet sözleşmelerinin kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğunu, emredici hükümlere aykırı olan batıl kefaletin hukuken geçerli hale gelmesinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin kendi el yazısı ile tarihi içermeyen kefaletlerin geçerli kefalet olarak kabulünün mümkün olmadığını, sözleşmelerde yer alan kefalet tarihlerinin müvekkili tarafından el yazısı ile yazılmadığını, davacının geçersiz kefalete dayalı olarak icra takiplerine geçmesi ve sonrasında işbu davayı açmakla kötü niyetli hareket ettiğini savunarak davanın reddine, alacağın %20 si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, söz konusu sözleşmelerde davalı kefil …’in toplam 443.653,05- TL kefalet limiti tahtında müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, sözleşmelerde kefaletin türü ve miktarı el yazısı ile yazılmasına rağmen kefalet tarihinin kendi el yazısı ile değil, bilgisayar ortamında yazıldığını, bu hali ile 3 koşulun aynı anda bulunması ve tek taraflı kefilin iradesi şartına bağlanan nitelikli yazılı şekil şartı hükmünü içeren TBK 583. Madde de belirtilen koşulun gerçekleşmediği, bu nedenle geçerli bir kefaletten söz etmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporuyla müvekkilinin alacaklı olduğunun tespit edilmesine rağmen mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kredi sözleşmelerinin her birinde kefil olduğu miktarı yazan ve müşterek borçluluğu ve müteselsil kefilliği kabul ettiğini belirten davalının kefalet tarihini el yazısı ile yazmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, sözleşmeyi okuyup anladığını, kefil olarak sorumlu olduğunu el yazısı ile yazan davalının kefalet sorumluluğunun farkında olduğunu kabul etmek gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Bankanın icra takibini başlatmakta haksız ve kötüniyetli olduğunu, kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını bilerek icra takibi başlatıldığını, bu nedenle müvekkili lehine tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takipte ödeme ermine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı ile ile davalı dışı kredi lehtarı … Ltd. Şti. arasında 3 adet UDF kredi sözleşmesi düzenlendiği, iş bu sözleşmeleri davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı kredi hesaplarının kat edilerek taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipde yapılan tahsilatlardan sonra,kalan bakiye 259.556,16-TL’nin davalı kefilden tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatılmıştır. Davalı, kefalet sözleşmelerinde kefalet tarihinin el yazısı ile yazılmadığını, bu nedenle taraflar arasında geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığını savunmuştur. Konu ile ilgili TBK’nın 583’üncü maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.”hükmünü haizdir. Somut olayda; … nolu ve … nolu sözleşmelerde kefil beyanı sayfasında yer alan 18/05/2018 tarihinin; … nolu sözleşmede yer alan 22/05/2018 tarihinin davalı tarafından kendi el yazısı ile yazılmadığı açıktır. TBK m.583’de öngörülen şekil koşullara uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçerli olmayacağından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bunun dışında davacı vekili tarafından 11/02/2021 tarihli dilekçe ile davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılması talep edilmiş ise de, davacının bu hususları süresi içerisinde sunduğu istinaf dilekçesinde göstermediğinden sonradan ileri sürülen bu istinaf nedenleri incelenmemiştir. Davalı vekili tarafından ise, müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine dair mahkemenin HMK 305/A maddesi kapsamında verdiği ek karara karşı istinaf kanunyoluna başvurulmuş ise de, kefalet sözleşmesindeki geçersizliğin, davacının takibi kötüniyetli olarak başlattığı anlamına gelmeyeceği, takip haksız ise de davacının icra takibini başlatmakta kötüniyetli olduğunu ortaya koyan başkaca bir delil bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemenin 02/02/2021 tarihli ek kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının H.M.K’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Taraflarca yatırılan peşin harçların karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2021