Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/606
KARAR NO: 2023/1381
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2020
NUMARASI: 2018/1214 Esas – 2020/498 Karar
DAVA: Alacak (Koasürans Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
DAVA: Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı … San. ve Tic. A.Ş.’nin Bursa’da üstlendiği otel inşaatı işi nedeniyle inşaat bütün tehlikeler sigorta poliçesi düzenlendiğini, bu kapsamda müvekkili ile davalı sigorta şirketi arasında imzalanan koasürans sözleşmesiyle müvekklinin jeran olarak belirlendiğini ve poliçe kapsamında inşaatta meydana gelecek hasarın %98,36’sını davalının koasürör olarak üstleneceğinin kararlaştırıldığını; sigortalı şirketin müvekkiline 20/10/2011’de hasar ihbarı yapması nedeniyle harar incelemesi için ekspertiz şirketine rapor hazırlatıldığını, raporda hasarın 167.263,69-USD olduğunun tespit edildiğini ve 10.030-TL ücretin ekspertiz hizmet bedeli olarak şirkete 18/05/2012’de ödendiğini; sigortalı ile yapılan mutabakat çerçevesinde 125.000-USD’nin sigortalıya ödendiği ve bu miktarın %98,36’sına karşılık gelen kısmının da davalı tarafından müvekkiline ödendiğini ancak davalının koasürans sözleşmesine göre %98,36 sorumluluk oranına tekabül eden 9.865,51-TL’nin talep edilmesine rağmen haksız olarak ödenmediğini ileri sürerek, 9.865,51-TL ekspertiz ücretinin ödeme tarihi olan 18/05/2012’den itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, işbu davaya konu alacak için davacının daha önce İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinde bulunduğunu, müvekkilince takibe itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu, davacının itirazın iptali davası açması imkanı varken doğrudan alacak davası açtığını, bu durumun da derdestlik sebebiyle davanın reddini icap ettiğini; koasüransın da bir tür sigorta sözleşmesi olduğunu ve davaya konu alacağın davacı tarafından ödendiği 18/05/2012’den itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini; ayrıca taraflar arasındaki koasürans sözleşmesine göre 25.000-USD karşılığı TL’yi aşan hasarlarda eksper atamasının jeran ve koasürans şirketleri tarafından mutabık kalınarak yapılacağının kararlaştırıldığını ancak davacının bu hükmün aksine müvekkiline danışmadan ekspertiz ataması yaparak ücreti ödemesi yapıldığını, bu nedenle protokole aykırılık oluştuğundan ekspertiz ücreti talep hakkının kaybolduğunu ve bir an ücretin talep edilebileceği kabul edilse dahi fahiş olan ücretin kıstaslara göre belirlenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, ekspertiz raporunda hasar miktarının 167.263,69-USD olarak tespit edildiği, taraflar arasındaki koasürans sözleşmesine göre hasar miktarı 25.000-USD’yi aştığından davacının davalı şirketle mutabık kalarak eksper tayin edilmesi gerektiğinden davacının davaya konu alacağı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporuna yaptıkları itiraz değerlendirilmeden karar verildiğini; kararın TTK’nın 1426. maddesine aykırı olduğunu; sözleşmeye göre müvekkilinin 25.000-USD hasara kadar eksper tayin etmeye hakkı olduğunu, eksper tayin edilmeden de hasarın 25.000-USD’den fazla olup olmayacağının bilinemeyeceğini, somut olayda da bu şekilde hareket edildiğini ve hasarın 25.000-USD’yi geçtiğinin anlaşıldığını; müvekkili tarafından teminat dışı olarak ifade edilebilecek bir işlem yapılmadığını ve kararın haksız olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, koasürans sözleşmesi kapsamında jeran şirketin ödediği ekspertiz ücretinin sözleşmedeki paylaşım oranında koasürör şirketten tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.Taraflar arasındaki koasürans sözleşmesinin 4. maddesine göre taraflar, toplam hasar tutarının 25.000-USD karşılığı Türk Lirasını aşması muhtemel olan hasarlarda, jeran yani davacı şirketin koasürör yani davalı şirketle mutabık kalarak eksper tayin edileceği ve jeran şirketin yapacağı ekspertiz ile benzeri tüm gerekli masrafların koasürör şirkete hissesi oranında yansıtılacağı konusunda anlaşmışlardır. Ancak somut olayda, dava dışı sigortalı tarafından davacı şirkete hasar ihbarı yapıldıktan sonra eksper görevlendirildiği, eksper raporunda hasar miktarının 167.263,69-USD olarak belirlendiği, sigortalıyla yapılan görüşmeler neticesinde sigortalıya 125.000-USD hasar tazminatının ödendiği ve davalı şirketin de koasürans sözleşmesindeki sorumluluk oranı olan %98,36’ya karşılık gelen kısmının da davacıya ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık sözleşme m.4’e göre, hasar tespiti için eksperin davalıyla mutabık kalınmadan davacı tarafından tayin edilmemesi neticesinde davacının hissesi oranında davalıdan tahsil edip edemeyeceği noktasında toplanmıştır. Buna göre sözleşmede tarafların eksper tayini hususunda mutabık kalacakları kabul edilmiş ise de, davacı tarafından tayin edilen eksperin raporunu sunmasından sonra davalı, koasürans sözleşmesine göre sorumluluk payı oranındaki hasar tazminatı tutarını davacıya ödemiştir. Söz konusu sürecin tarafı olan davalı, sözleşme m.4’e dayanarak eksper tayini ile ücretinin sözleşmeye göre kendisine yansıtılamayacağı hususunda davacıya her hangi bir itirazda bulunmamıştır. Davalının da ihtilafa konu eksper hizmetinden yararlandığı gözetildiğinde ve bu nedenlerle basiretli tacir olarak yapılan işlemlere itiraz etmeyerek sözleşmedeki hasar ödeme edimini yerine getirmiş davalının, artık eksper ücretinin kendi payına düşen kısmını ödemesi gerektiği kabul edilmelidir. Bu açıklamalardan olarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Ayrıca davalı cevap dilekçesinde, davaya konu alacak için davacının davalıya karşı icra takibi başlattığından işbu alacak davasının derdestlik teşkil edeceğini belirtmişse de, söz konusu takibe davalı tarafından süresinde itiraz edilmiş, takip durmuş, davacı da 1 yıllık süre içinde itirazın iptali yoluna başvurmamış olup davacının bu durumda alacak davası açmasında her hangi bir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalının, bu husustaki derdestlik itirazı haklı bulunmamıştır. Öte yandan davalı vekili, taraflar arasındaki koasürans sözleşmesinin 2 yıllık zamanaşımına tabi bir sigorta sözleşmesi olduğundan talebin zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür. Ancak bir sigorta sözleşmesi sebebiyle üstlenilen riskin, birden fazla sigorta şirketi arasında paylaşılmasına hizmet eden koasürans sözleşmesi, genel hükümlere tabi bir sözleşme olup, sigorta sözleşmesi olarak nitelendirilemeyecektir. Bu nedenle de koasürans sözleşmesinden doğacak talep hakkının da 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğunun kabulü gerekeceğinden, davalının zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.Davacının davaya konu alacağı 29/11/2016 tarihli yazıyla davalıdan talep ettiği, davalının da 13/12/2016 tarihli yazısıyla söz konusu ödemeyi yapmayacağını davacıya bildirdiği görülmüştür. Buna göre, davacının talep yazısının davalıya tebliğ tarihi dosyada belirli olmadığından, davalının temerrüt tarihinin de 13/12/2016 olarak kabulü gerekmiştir./Davacı, davaya konu alacak için davalıya karşı 15/03/2017’de İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibi başlattığı gözetildiğinde, davalının alacak için temerrüt tarihinin de takip tarihi olarak kabulü gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf sebebi yerinde olan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, kararın kaldırılarak “Davanın kabulüne; 9.865,51-TL’nin 13/12/2016-15/03/2017’den itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1214 Esas – 2020/498 Karar sayılı 30/10/2020 tarihli kararının, HMK’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne; 9.865,51-TL’nin 13/12/2016-15/03/2017’den itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; Alınması gereken 673,91-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 168,48-TL nin mahsubu ile bakiye 505,43-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan 204,38-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından sarf edilen 1.200-TL bilirkişi ücreti, 82,30-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.282,30-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.865,51-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından sarf edilen 44-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a gereği kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2023