Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/605 E. 2021/707 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/605
KARAR NO : 2021/707
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/01/2021
NUMARASI: 2019/1003 Esas 2021/10 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/05/2021
Davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine ilişkin kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin Polonya/Elk ile Türkiye/Bursa arasında emtia taşımasında üst nakliyeci olarak yer aldığını, dava dışı alıcı …A.Ş. firmasına ait brüt 21.960 Kg 22 rulo emprenyeli dekor kağıdı taşınması işinin alt nakliyeci davalı … şirketi tarafından üstlenildiğini, emtianın nakliyeci yedinde iken 16.12.2018 tarihinde trafik kazası sebebi ile hasara uğradığını, eksperin incelemesinde 3.633 kg brüt emtianın zayi olduğunun tespit edildiğini, toplam hasarın 13.466,45-Euro olduğunu, zararda davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunduğunu, alacağın tahsili amacı ile icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz ederek takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyan ederek, davalının itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … şirketi vekili; müvekkil şirketin sigortacısı … tarafından, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasında dava tarihinden önce borcun tamamının ferileriyle birlikte ödendiğini, dolayısıyla davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, bu sebeple davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, huzurdaki davanın 13.12.2019 tarihinde açıldığını, müvekkil şirketin sigortacısı …A.Ş. tarafından 12.12.2019 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasında mevcut borcun tüm ferileriyle birlikte ödendiğini, müvekkil ile dava dışı … Limited Şirketi arasında dava konusu ürünlerin taşınmasına ilişkin olarak karayolu alt nakliye taşıma sözleşmesi yapıldığını, dava konusu ürünlerin taşınmasını alt nakliyeci …Limited Şirketi’nin üstlendiğini, işbu davada müvekkilin taraf sıfatı bulunmadığını, bu sebeple huzurdaki davada müvekkil yönünden pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, hasar bedelinden fiili nakliyeci … Limited Şirketi’nin sorumlu olduğunu, davacı tarafın, dava dilekçesinde açıkça müvekkile 5.047,69-Euro borcu bulunduğunu ikrar ederek, borcu takas ettiklerine dair beyanda bulunduğunu, somut vakıada takasın şartlarının oluşmadığını, davacı şirketin müvekkili şirketin aleyhine sebepsiz zenginleştiğini ifade ederek, öncelikle işbu davanın aktif ve pasif husumet yokluğu nedeniyle mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, icra dosyasının tetkikinde 12.12.2019 tarihli dosya kapak hesabında, dava açılmadan önce 12.12.2019 tarihinde 65.349,93 TL borcun ödendiği, her ne kadar 12/12/2019 tarihli kapak hesabında bakiye 215,92-TL bakiye kaldığı hesaplanmış ise de davanın asıl alacak üzerinden açıldığı, işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, davalı … tarafından dava değerinin üzerinde ödeme yapıldığı gerekçesiyle davacının eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bahse konu itirazın iptali davasının, davalıların itirazlarını geri çekmeden ve yapılan ödeme müvekkiline icra müdürlüğünce ödenmeden açıldığını, bu nedenle borcun ödenmesinin davaya bir etkisinin bulunmadığını, takip dosyasındaki itirazların derdest olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE : Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.Öncelikle belirtilmelidir ki itirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK m. 67/1). Alacaklı, alacağının varlığını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03/05/2017 gün 2017/11-80 E., 2017/889 K.; 18.04.2007 gün ve 2007/19-159 E., 2007/220 K.; 04.07.2007 gün ve 2007/13-453 E., 2007/453 K; 19.10.2011 gün ve 2011/19-532 E., 2011/640 K.; 09.02.2011 gün ve 2011/13-29 E., 56 K. sayılı kararları). Somut olayda, davacı tarafından 8398,08-Euro asıl alacak, 158,76 Euro işlemiş faiz alacağı için 16/07/2019 tarihinde icra takibi başlatılmış olup, davalı borçlu … şirketi tarafından 30/07/2019, davalı borçlu sigorta şirketi tarafından 22/07/2019 tarihinde borca süresinde itiraz edildiği, davalı … tarafından davacı alacaklıya iş bu davanın açıldığı 13/12/2019 tarihinden önce 12/12/2019 tarihinde 65.349,93-TL ödeme yapıldığı ihtilaf dışıdır.Davacı, yapılan ödemeden haberdar edilmediklerini, ödemeyi davanın açılmasından sonra aldıklarını ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurulmuşsa da, davalı borçlu sigorta şirketi tarafından iş bu itirazın iptali davasının açıldığı tarihten bir gün önce icra masrafları ve vekalet ücretini de kapsayacak şekilde ödeme yapıldığından, artık davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğundan bahsedilemez. Bu nedenle mahkemece anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Buna karşılık davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. Maddesi uyarınca tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere avukatlık ücretine hükmolunması gerektiği halde tarifedeki miktarı geçecek şekilde nisbi avukatlık ücreti takdir edilmesi hatalı olmuş ise de bu husus davacı vekili tarafından açıkça istinaf nedeni yapılmadığından eleştirmekle yetinilmiştir. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda, hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/05/2021