Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/576 E. 2023/1777 K. 17.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/576
KARAR NO: 2023/1777
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2021
NUMARASI: 2017/511 Esas – 2021/69 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/11/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin elektrik malzemesi tedarik işi ile iştigal etmekte olup, davalı şirkete elektrik malzemesi satışı yapıldığını ve bu satış edimini tam ve eksiksiz ifa ettiklerini, bu hususta dava konusu faturaların düzenlendiğini, davalının faturaları itiraz etmeden kayıtlarına aldığını, ancak buna rağmen defalarca görüşülmesine rağmen ödemenin gerçekleşmediğini, bunun üzerine Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile toplam bedeli 278.249,90-TL olan 9 adet faturaya dayalı icra takibine girişildiğini, davalının takibe konu borca itiraz edilerek takibi haksız olarak durdurduğunu belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; söz konusu dayanak faturalardan kaynaklı herhangi bir mal veya hizmet almadıklarını, malı teslim aldıklarına dair taraflarınca mal teslimini kanıtlar nitelikte imzalarını taşıyan bir belgenin olmadığını, dosyada faturaların taraflarına tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığını, bundan dolayı 8 günlük sürenin başlamadığını, toplam değeri 200.000-TL’yi aşan miktarda elektrik malzemesini, kendilerinin bu kadar kısa sürede almalarının mümkün olmadığını, bu durumun kötü niyet arz ettiğini belirterek davanın reddine, müvekkiline % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı tarafından takibe ve davaya konu toplam 9 adet faturanın her iki tarafın defterlerinde de kayıtlı olduğu, dava ve takip konusu faturaların hem davacı tarafından BS, hem de davalı tarafından BA formu ile beyan edildiği, icra takibine konu alacağın ticari defter ve kayıtları, BA-BS formları ile ispatlandığı, bilirkişi raporuna göre de davacının davalıdan 275.819,26-TL alacağı talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, Bakırköy … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 275.819,26-TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın likit olması nedeni ile asıl alacağın %20’sine tekabül eden 55.163,85-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 04/08/2020 tarihli bilirkişi raporunun taraflarına tebliğ edilmeden karar verildiğini, HMK’nın 280. maddesine aykırı davranıldığını, bilirkişi raporlarında davacının defterlerinin sahibi lehine delil olacağına ilişkin tespit bulunmadığını, 2016 yılı defterlerinin incelenmediğini, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunmadığını, mahkemece bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazların dikkate alınmadığını, dosyada sadece 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin BA-BS kayıtları bulunduğunu, davacının dayanağı olan 33 adet faturanın davalının defterlerinde tamamının kayıtlı olmadığını, müvekkilinin defterlerinde kayıtlı olmayan davacı faturalarının hesaba katılmaması gerektiğini, davacının faturalarında belirttiği kadar mal tesliminin olmadığını, icra inkar tazminatı koşullarının da oluşmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı; davalı ile aralarında cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiye 278.249,90-TL alacağının tahsili istemiyle icra takibi başlatmış olup, alacağının dayanağı olarak 2015 ve 2016 yıllarında düzenlenen 9 adet faturaya dayanmıştır. Davalı ise davacı ile aralarındaki ticari ilişkiyi kabul etmekle beraber faturalarda belirtildiği miktarda mal teslimi yapılmadığını, davacının düzenlediği faturaların bir kısmının defterlerinde kayıtlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davacının ticari defter ve belgelerinin incelenmesinde ticari ilişkinin en başından beri toplam 1.100.585,26-TL bedelli fatura düzenlediği, 824.766-TL ödeme aldığı, davalıdan 275.819,26-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalının ticari defterlerinin incelenmesinde ise davalının davacıya takip tarihi itibariyle 89.609,09-TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davalının ispatlı ödemesinin davacının icra takibinde dayandığı fatura tutarlarını aştığı dikkate alındığında davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı ticari ilişkinin bütünü değerlendirilerek tespit edilmelidir.Davacının 2014, 2015, 2016 yıllarında düzenlediği tüm faturalar davalının ilgili yıllara ilişkin BA beyannamelerinde eksiksiz olarak yer almaktadır. Davalının bu faturaları BA formunda beyan ettiği, bu faturaları benimseyerek ticari defterlerine kaydettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda bahsi geçen yıllara ilişkin faturalara konu mallar ile ilgili teslim olgusunun ispatlandığı anlaşıldığından davalı tarafın aksi yöndeki itirazlarında haklılık görülmemiştir. 2013 yılına ilişkin faturalar ise davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi bu faturalara BA beyannamelerinde de yer verilmemiştir. Bu fatura konusu malların teslim edildiğini ise kural olarak davacının ispatlaması gerekir. Ancak, 6098 sayılı TBK’nın 207. Maddesi gereğince sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Aksi kararlaştırılmadıkça satış sözleşmelerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır. O halde, alım satım akdine konu malı teslim almadan satıcıya avans ödemesi yaptığını iddia eden davacı, bu iddiasını ispat yükü altındadır. Satış sözleşmesinde aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının davalıya avans niteliğinde ödeme yaptığını ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Her ne kadar davalı tarafça 2013 yılı faturaları kabul edilmemekte ise de davalının 27.09.2013 tarihinde 90.000-TL, 02.12.2013 tarihinde ise 69.800-TL ödeme yaptığı, ancak bu ödemeleri avans ödemesi olarak yaptına ilişkin bir delil sunmadığı, aksine havale “dekontlarında cari hesaba mahsuben” ifadesine yer verildiği anlaşılmaktadır. Nitekim bu ödemelerin, her bir ödemenin yapıldığı tarihe kadarki davacı tarafından düzenlenen faturaların bedellerinin toplamı ile uyumlu olduğu dikkate alındığında taraflar arasındaki ilişkinin veresiye şeklinde devam ettiği, davalının 2013 yılında yaptığı ödemelerin avans olarak değil davacıya olan mevuct borcun ödenmesi için yapıldığı anlaşıldığından davalının aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan; takibe konu alacak faturaya dayalı cari hesap alacağından kaynaklandığından likit ve belirlenebilir olup, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için takipte itiraz edenin kötü niyetli olması şartı da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın kısmen kabulüne ve likit alacak yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 18.841,21-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 4.710,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 14.130,91‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan 5,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 17/11/2023