Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/567 E. 2023/1571 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/567
KARAR NO: 2023/1571
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/01/2021
NUMARASI: 2019/225 Esas – 2021/57 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki sebebiyle düzenlenen faturaların davalı tarafından ödenmemesi sebebiyle aleyhine Beykoz İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek, davalının davaya konu icra takibine vaki itirazının iptaline ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davaya konu icra takibinin dayanağını teşkil eden 23 adet fatura içeriğindeki malların müvekkiline teslim edildiğini, söz konu faturaların bedelinin davacıya ödendiğini, müvekkilinin içecek ticareti ile iştigal ettiğini, sattığı suları dava dışı … İşl. A.Ş. (…) isimli şirketten satın aldığını, davacının da dava dışı şirketten suları taşıyıp müvekkiline teslim ettiğini, davacının iş karşılığında taşıma ücreti ve içeceklerin ücretini aldığını, davacının aldığı ücret karşılığında fatura sunduğunu, müvekkilinin de yaptığı ödemeye karşılık tediye fişleri keserek davacının çalışanlarına imzalattığını, davacının müvekkilinden aldığı mal bedellerini dava dışı şirkete verdiğini, kendisine de taşıma bedelinin kaldığını ancak davaya konu faturaların 3 yıllık bir döneme ilişkin olduğunu, yani davacının iddiasına göre takipte talep edilmiş 59.840,02-TL’nin 3 yıl boyunca davacıya ödenmeden müvekkiline mal verilmesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; tarafların el yazılarıyla yazılmış cari hesap çizelgelerinin mevcut olduğunu, tarafların arasındaki alacak ilişkisinde mutabık kalınarak çizelgeye işlendiğini; söz konusu mal bedellerinin tamamen ödendiğini ve borcun davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, salt faturaların varlığının ve itiraz edilmemesinin alacağın varlığını ispatlamadığını ve müvekkilinin davalıya hiç bir borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacının ticari defterlerinin sunulduğu ancak ihtara rağmen davalının defterlerinin sunulmadığından incelenemediği, davalının ödeme savunması kapsamında sunduğu tediye makbuzlarında sadece “…” ve “…” isimlerinin yazılı olduğu, söz konusu kişilerin soyadı ve imzalarının bulunmadığı, bu nedenle davanın isticvabını gerektiren bir durumun olmadığı, yine davalının cari hesap mutabakatı olduğunu iddia ettiği belgenin tarafların imzasını içermediği ve her iki tarafın da kabulünde olmadığı, davalının ödeme iddiasını ispat edemediği, HMK m.222/3’e göre davalının ticari defterlerini sunmaması halinde davacının ticari defterlerinin delil olacağı ve bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalıdan alacaklı olduğundan davalının itirazının haklı olmadığı ve icra inkar tazminatı şartlarının da bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davaya konu icra takibine davalının itirazının iptaline, takibin 59.840,02-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde, tarafların yetkililerinin dönem dönem bir araya gelerek sağladıkları hesap mutabakatının kanıtlanmasına rağmen, bu belgelerin delil olarak kabul edilmediğini; müvekkili ile dava dışı … markası arasındaki bayilik sözleşmesi m.5/e’de suyun bölge bayiine kadarki mali yükümlülüğünün …’ya, bölge bayiine tesliminden sonraki yükümlülüklerin ise bölge bayiine ait olacağının düzenlendiğini, buna göre nakliye bedelini tedarikçi üstlenmiş olmasına rağmen davacı tarafından haksız olarak toplam 43.005-TL nakliye faturası kesildiği; davacının yetkilisi …’in eli ürünü olan mutabakat kayıtlarının delil kabul edilmemesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu; davacı şirket çalışanları “…” ve “…” tarafından tediye makbuzlarına kendi el yazılarıyla isimlerinin yazılı olduğu ve SGK kayıtlarına göre de söz konusu tarihlerde bu kişilerin davacı şirkette çalıştıklarının tespit edildiğini, makbuzların imza kısmında yazılı isimlerin kendilerine ait olup olmadığını tespit edilmesi gerekirken mahkemenin bu hususu değerlendirmemesinin hatalı olduğunu; davaya konu faturaların içeriğinin kabulünün de mümkün olmadığını zira taraflar arasında nakliye sözleşmesi bulunmadığından davacının nakliye bedeli isteme hakkı olmadığını, yine 21/05/2016, 01/06/2016, 15/06/2016 ve 24/06/2016 tarihli faturalardaki su damacana adetlerinin bir taşıma kamyonun taşıma, müvekkilinin iş yerinin istifleme ile aylık satış kapasitesi ve miktarlarıyla yani gerçeklerle örtüşmediğini dolayısıyla tek taraflı ve gerçeğe aykırı bu faturaların kabul edilmediğini; ticari bir işletme olan davacının 2 yıldan fazla bir süre boyunca hiç tahsilat yapmadan dolu su damacana teslim etmesinin kabulünün ticari örf ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı başlatılan ilamsız takibe davalının vaki itirazının iptaline ilişkindir. Somut olayda, icra takibinin dayanağını teşkil eden davacının davalı adına düzenlendiği 23 adet fatura 11/02/2016-31/05/2017 arasındaki döneme ilişkin olup davalı vekili 25/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde, söz konusu faturalara ilişkin malların müvekkiline teslim edildiğini ve ödemesinin malların teslimine müteakip yapıldığını, ödeme hususunda müvekkilince kesilen tediye fişlerinin davacının çalışanlarına imzalatıldığını beyan etmiştir. Ödeme savunmasını ispatı olarak da sunduğu 22 adet tediye makbuzunun incelemesinde, 04/02/2016-31/05/2017 arasındaki döneme ilişkin olduğu, “tediye alan” kısmında … Ltd. Şti. ibaresinin, “nakit ödeme” kısmında da ödeme miktarlarının ve makbuzun “ödemeyi alan” kısmında “…” ve “…” isimlerinin el yazısıyla yazılı olduğu görülmüştür. Mahkemece SGK’dan celp edilen belgelerde, “…”in 2003-2020 yılları arasında ve “…”nın da 2013 Temmuz-2016 Ekim (dahil) arasında davacı iş yerinde çalıştıkları anlaşılmıştır. Ayrıca davalı taraf, 4 sayfadan ibaret davacı şirket temsilcisinin el yazısıyla yazılmış olduğunu iddia ettiği bir kısım hesap ve kayıtların bulunduğu belgeler sunmuş olup, bunların taraflar arasındaki mutabakat metinleri olduğunu iddia etmektedir. Yine, bilirkişi tarafından incelenmiş olan davacı ticari defter ve kayıtlarına göre, davacının 170.068,13-TL alacaklı olarak görünmesine rağmen davaya konu takipte 59.840,02-TL talep ettiği, dolayısıyla davalının davacıya bir kısım ödemeler yaptığı anlaşılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırmanın hüküm vermeye yeterli olmadığı ve yukarıda belirtilen davalının savunmasındaki hususların değerlendirilmediği tespit edilmiştir. Buna göre, mahkemece öncelikle davalının dosyaya sunduğu tediye makbuzlarının taraflar arasındaki ticari ilişkinin işleyişi kapsamında HMK m.202’ye göre, delil başlangıcı olup olmadığı, bunun sonucuna göre dikkate alınıp alınamayacağı ve hesap mutabakatı olduğu ileri sürülen 4 sayfa el yazısıyla oluşturulmuş belgelerde her ne kadar isim veya imza bulunmasa da bir kısım hesaplama ve ödemelere ilişkin ibareler bulunduğu gözetildiğinde, kayıtların davacı temsilcisi tarafından yazılıp yazılmadığı, yazılmış ise icra takibine konu alacağa olan etkisi tespit edilmelidir. Sonrasında ise bu tespitlerden hareketle, davacının iddia ve davacının savunma beyanları doğrultusunda davacının davaya konu icra takibinden dolayı davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklıysa hangi tutarda alacaklı olduğunun açığa çıkarılması amacıyla, davalının davacıya yapmış olduğu ödemelerin hangi satış işlemlerine ilişkin olduğu da belirlenmek ve dosyadaki BA-BS formları dahil tüm bilgi ve belgeler de gözetilmek suretiyle, yeni bir bilirkişiden rapor alınarak, davacının talebinin değerlendirilip varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2021 tarih 2019/225 Esas – 2021/57 Karar sayılı kararın HMK’nın 353(1)a-6 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davalı tarafından yatırılan 1.022-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/10/2023