Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/565 E. 2023/1366 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/565
KARAR NO: 2023/1366
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI: 2019/654 Esas – 2020/581 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında akdedilmiş 28/09/2017 tarihli ve 1 yıl süreli ürün tedarik anlaşmasının 10. maddesinin “Her ay şubelere yapılan satışlardan sonra aylık 4.000-TL+KDV ciro prim fatura üretici firmaya fatura edilecektir.” hükmünü içerdiğini, bu hükme göre düzenlenen faturaların davalı tarafından 14/05/2018′ kadar ödendiğini ancak söz konusu tarihten sonra sözleşmenin sona erdiği 28/09/2018’e kadar olan borcunu ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine girişilen İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı ilamsız icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek, davalının davaya konu icra takibine vaki itirazının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 23.600-TL’lik kısmının iptaline ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili, 13/03/2020 tarihli ıslah dilekçesiyle 23.600-TL olan dava değerini 9.440-TL arttırarak takip talebindeki miktar olan 33.040-TL’ye yükselttiklerini belirterek, itirazın 33.040-TL üzerinde itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkilinin davacıya ait şubelere unlu mamul satışını gerçekleştirdiğini ancak davacıya ait şubelerin bir kısmının unlu mamul ihtiyaçlarını müvekkilinden temin etmediğini, bir kısmının ise satış bedellerini ödemediğinin anlaşıldığını; davacının prim bedeline hak kazanmasının ön koşulunun davacıya ait şubelerin unlu mamullerini müvekkilinden temin etmesi olduğunu; sözleşme m.9/c’ye göre satış bedellerinin tahsili hususunda davacının azami gayreti göstereceğinin kararlaştırıldığını ama şubelerin satış bedellerini ödememesinin bildirilmesine rağmen davacının gayret göstermediğini; bu hususların davacıya iletilmesine rağmen sorunların çözülmediğini; tüm bunlara karşın müvekkilinin iyi niyetli olarak davacının her ay düzenlediği ciro prim faturalarını ödediğini ancak belirtildiği şekilde davacı yükümlülüklerine uymadığından müvekkilinin de ciro primi ödemelerini yapmaktan kaçındığını; sözleşme süresi olan 1 yılın dolmasıyla sözleşmenin 28/09/2018’de sona ermesinden sonra 2018 Ekim ve Kasım ayları için 9.440-TL’lik ciro prim faturası düzenleyerek müvekkiline gönderildiğini, söz konusu faturanın müvekkilince süresinde noterden gönderilen ihtarname ile itiraz edildiğini, düzenlenen iade faturasının davacıya tebliğ edildiğini ancak söz konusu iade faturasına davacının itiraz ettiğini ve yine müvekkilince noterden gönderilen ihtarname ile davacıya iade edildiğini; davacının işbu davada 23.600-TL üzerinden itirazın iptalini istediğini, iade faturasına konu 9.440-TL için itirazın iptalinin istenilmediğini belirterek, davanın reddine ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, taraflara delillerini bildirmesi için kesin süre verilmesine rağmen davalının savunmasında belirttiği faturaya itiraz edildiğine dair belge sunulmadığı, celbi gereken deliller için masraf ödenmediği, bilirkişi raporunda takip konusu faturaların sözleşme kapsamında düzenlenerek hem davacının hem de davalının ticari defterlerine kaydedildiği ve tarafların ticari defterlerinin birbirini teyit ettiği; davalı tarafça davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği ve faturanın iade edildiği iddiasının ispatlanamadığı; davacının ıslah dilekçesi de dikkate alınarak dava tarihi itibariyle davalıdan 33.040-TL alacaklı olduğu ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davaya konu icra takibine davalının itirazının iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına ve asıl alacağın (33.040-TL’nin) %20’si oranında hesaplanan 6.608-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkilinin davacıya ait şubelere unlu mamul satışını gerçekleştirdiğini ancak davacıya ait şubelerin bir kısmının unlu mamul ihtiyaçlarını müvekkilinden temin etmediğini, bir kısmının ise satış bedellerini ödemediğinin anlaşıldığını; davacının prim bedeline hak kazanmasının ön koşulunun davacıya ait şubelerin unlu mamullerini müvekkilinden temin etmesi olduğunu; sözleşme m.9/c’ye göre satış bedellerinin tahsili hususunda davacının azami gayreti göstereceğinin kararlaştırıldığını ancak şubelerin satış bedellerini ödememesinin bildirilmesine rağmen davacının gayret göstermediğini; bu hususların davacıya iletilmesine rağmen sorunların çözülmediğini; yine de müvekkilinin iyi niyetli olarak davacının her ay düzenlediği ciro prim faturalarını ödediğini ancak belirtildiği şekilde davacı yükümlülüklerine uymadığından müvekkilinin de ciro primi ödemelerini yapmaktan kaçındığını; sözleşme süresi olan 1 yılın dolmasıyla sözleşmenin 28/09/2018’de sona ermesinden sonra 2018 Ekim ve Kasım ayları için 9.440-TL’lik ciro prim faturası düzenleyerek müvekkiline gönderildiğini, faturaya süresinde noterden gönderilen ihtarname ile itiraz edildiğini, düzenlenen iade faturasının davacıya tebliğ edildiğini ancak iade faturasına davacının itiraz ettiğini ve yine müvekkilince noterden gönderilen ihtarname ile davacıya faturaSInın iade edildiğini; davacının işbu davada 23.600-TL üzerinden itirazın iptalini istediğini, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından ıslahın hukuka aykırı olduğunu ve davacı lehine kötüniyet tazminatı hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek,kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenen faturaya dayalı başlatılan ilamsız takibe davalının vaki itirazın iptaline ilişkindir. Yargılama sırasında tarafların ticari defterlerinin HMK’nın 222. maddesi uyarınca ibrazı istenilerek yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, icra takibine konu edilen faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin birbirini doğruladığı, her iki tarafın ticari defterlerinde davacının davalıdan 33.040-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davasının, borçlunun itirazının alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekmektedir. Somut olayda; davalı borçlunun süresi içinde icra dairesine 05/02/2019 tarihinde yaptığı itiraz, davacı-alacaklı vekiline tebliğ edilmemiştir. Davacı 22/08/2019’da arabuluculuğa başvurmuş, 20/09/2019’da arabuluculuk süreci anlaşamama ile sona ermiş ve dava da 01/10/2019 tarihinde yani süresinde açılmıştır. Uyuşmazlık kapsamında itirazın alacaklıya tebliğine ilişkin bir belge olmamakla birlikte, en geç arabulucuya başvuru tarihi itibariyle davacıya itirazın tebliğ edilmiş sayılması gerekmektedir. Davacı taraf da ıslah dilekçesini 13/03/2020’de yani 1 yıllık süre içinde harçlandırarak sunmuştur. Dava dilekçesinde de fazlaya ilişkin haklar saklı tutulduğundan, geçerli ıslah işlemiyle arttırılan miktarın karara bağlanması ve icra takibinde de ıslahla arttırılmış miktar olan 33.040-TL talep edildiğinden, belirtilen miktar üzerinden karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ayrıca, davalı taraf cevap ve istinaf dilekçesinde belirttiği davacının sözleşme uyarınca yükümlüklerini yerine getirmediği hususunda bir delil veya yazılı bildirimlerini ve davacı tarafından müvekkiline gönderildiği faturaya itirazına ve iade faturasının gönderildiğine ilişkin ihtarnameleri hiç bir aşamada dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle, söz konusu iddiaların ispatlanamadığının kabulü gerekmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu ifade etmişse de, davacının talebine konu miktar davalı defterlerinde kayıtlı olduğundan ve alacak likit bulunduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir hata görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.257-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 564,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.692,75-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan 16,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2023