Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/56 E. 2023/982 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/56
KARAR NO: 2023/982
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI: 2019/94 Esas – 2019/911 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 9 ATM 2015/529 ESAS – 2016/323 KARAR SAYILI DAVA
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
İlk derece mahkemesince verilen kararın asıl davada davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı; davalı …’un, 02.02.2010 tarihli temlik senedine istinaden alacaklı olduğunu iddia eden …’tan alacağı temlik alarak, 3 adet fatura alacağı için kendisi aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, ödeme emri ilanen kesinleştirilerek babası …’a ait taşınmazın ihale ile satışının yapıldığını, faturalara ilişkin olarak davalıya veya temlik eden …’a bir borcunun bulunmadığını, davalı ile bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, temlik senedi ile ilgili olarak kendisine bir bildirim yapılmadığını, temlik işleminin hukuken geçersiz olduğunu, ispat külfetinin alacak iddiasında bulunan davalı üzerinde olduğunu belirterek, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; öncelikle davanın temel borç ilişkisi nedeniyle belge alacaklısına karşı açılması gerektiğini, yapılan temlik işlemi hukuken geçerli olup davacı borçlunun temlikten haberdar olmamasının temlikin geçerliliğine halel getirmeyeceğini, alacağı temlik edenin fatura içeriği malları borçluya verdiğini, borçlunun ise fatura bedelini ödemediğini, fatura içeriğine kanuni süre içerisinde itiraz etmeyen borçlunun fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili; dosya borçlusu …’ın alacaklı …’a borçlu bulunduğu İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında alacaklı tarafından müvekkiline haciz ihbarnamesi gönderilerek müvekkilinin dosya borçlusu haline getirildiğini, bu nedenle müvekkiline ait taşınmazın haczedilerek ihale yoluyla satışının yapıldığını, müvekkilinin dosya borçlusu davalı …’a ya da takip alacaklısı …’a hiçbir borcunun bulunmadığını, ispat yükünün alacaklı olduğunu iddia eden davalı üzerinde olduğunu belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı; davacının iddiaları doğru olup davaya bir itirazının bulunmadığını, dava dışı … tarafından kendisi aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinde gönderilen ihbarnamelerine itiraz etmemesi nedeniyle davacının borçlu hale getirildiğini, davaya ilişkin bir itirazının bulunmadığını belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; birleşen davada 13.07.2017 tarihinde verilen davanın kabulüne yönelik hükmün taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmakla, birleşen dava yönünden yeniden hüküm kurulmadığı; asıl davada uyuşmazlığın, davacının davalıya İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına dayanak toplam 61.235,51-TL bedelli satış faturalarından bakiye 45.235-TL tutarında borçlu olup olmadığı noktasında toplandığı, eldeki davada icra dosyasına davacı tarafından bir ödeme yapılmadığı, dava dışı …’ın İİK’nın 89. maddesi kapsamında haczedilen taşınmazın satışı neticesinde dosyaya para yatırıldığı, bu halde asıl davanın İİK’nın 72/7 maddesi kapsamında istirdat davasına dönüştüğünden bahsedilemeyeceği, davalı …’un yasal mirasçılarından … ve … tarafından açılan davada, Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/2091 esas ve 2015/2673 karar sayılı kararı ile verilen mirasın reddi kararının 23.10.2015 tarihinde kesinleştiği, Gaziosmanpaşa Vergi Dairesinden celbedilen BA formlarına göre davacının dava ve takip konusu faturaları 2009 2009 yılı içerisinde vergi dairesine alım olarak beyan ettiğinin anlaşıldığı, bu nedenle fatura konusu ürünlerin teslim edilmiş olunduğunun ispatlandığı, davacının fatura bedellerini ödediğini gösterir herhangi bir yazılı delil sunmadığı, yemin deliline de dayanmadığı, bu nedenle menfi tespit talebinin yerinde olmadığı, davalı … mirasçılarından mirası reddeden … ve …’ün pasif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle haklarındaki davanın reddinin gerektiği, diğer yasal mirasçı/dahili davalılar …, … ve … yönünden ise ispat olunamayan davanın esastan reddinin gerektiği, ihtiyati tedbir nedeniyle İİK’nın 72/4 maddesi uyarınca alacaklının alacağının geç almış bulunmasından doğan zararına istinaden davacı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedildiği gerekçesiyle; asıl davada davalı mirasçılarından … ve … aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın esastan reddine, İİK’nın 72/4 fıkrası uyarınca alacağın %20’si oranında 9.047-TL tazminatın davacıdan alınarak davalılar …, … ve …’a verilmesine, birleşen davada verilen 13.07.2017 tarihli hükmün taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olması nedeniyle birleşen dava yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Asıl davada davacı; icra takibi faturaya dayalı olduğundan, fatura konusu malların tesliminin kanıtlanması gerektiğini, davalı ile aralarında bir sözleşme bulunmaması nedeniyle faturaların ibrazından veya faturaya itiraz süresinden bahsedilemeyeceğini, faturaya itiraz edilmemesi durumunda fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılabilmesi için akdi ilişkinin ispatlanması gerektiğini, fatura konusu malların teslim edildiğinin belgelerle ispatlanması gerektiğini, ancak böyle bir belge bulunmadığını, ayrıca alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, takip dayanağı faturalar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece birleşen davada verilen 13.07.2017 tarihli hüküm, taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Asıl davada verilen aynı tarihli hüküm, Dairemizin 2018/601 esas 2019/73 karar sayılı ilamıyla, eksik inceleme gerekçesiyle HMK’nın 353(1)a-6 maddesi gereğince kaldırılmış, mahkemece Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda asıl davanın reddine karar verilmiş olup, davacı tarafından asıl davada verilen bu hükme yönelik olarak istinaf başvurusu yapılmıştır. Asıl davada uyuşmazlık, takip dayanağı faturalar nedeniyle davacının davalıya (temlik edene) borçlu olup olmadığı hususuna ilişkindir. Somut olayda; dava dışı … tarafından davacıya hitaben düzenlenmiş olan 20.05.2009 tarihli 16.000,06-TL tutarlı, 19.06.2009 tarihli 11.658,73-TL tutarlı ve 15.07.2009 tarihli 33.576,72-TL tutarlı faturalara dayalı alacağın fatura alacaklısı … tarafından 02.02.2010 tarihli temlik sözleşmesiyle davalı …’a temlik edildiği, temlik alan davalı alacaklı tarafından bakiye fatura alacağının tahsili istemiyle davacı aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, takibin kesinleşmiş olduğu, yargılama sırasında davalı …’un 23.03.2015 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları olan …, …, …, … ve …’ün davaya dahil edildiği, mirasçılardan … ve … tarafından Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/2091 esas ve 2015/2673 karar sayılı dosyasında murisin mirasının kayıtsız şartsız reddettiği ve mirasın reddi kararının 23.10.2015 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı mirasçılardan … ve …’ün mirası reddetmeleri nedeniyle pasif husumet ehliyetleri bulunmadığından, mahkemece haklarında açılan davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi yerindedir. Diğer davalı mirasçıları bakımından; takip ve dava konusu alacak faturaya dayalı olduğundan, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafta olup, davalı tarafından fatura konusu malların davacıya teslim edildiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Bu kapsamda somut olayda, vergi dairesinden celbedilen BA formlarına göre, takibe dayanak 20.05.2009 ve 19.06.2009 tarihli faturaların 2009 yılı 6. ayında, 15.07.2009 tarihli faturanın ise 2009 yılı 7. ayında davacı tarafından vergi dairesine beyan edildiği sabittir. Bu durumda davacı borçlu ile temlik eden alacaklı arasındaki akdi ilişkinin takip konusu faturalar kapsamında gerçekleştiği ve faturalar konusu malların davacıya teslim edildiğinin ispatlandığının kabulü gerekmektedir. Davacı tarafından istinaf başvurusunda alacağın zamanaşımına uğradığı ileri sürülmüşse de, HMK’nın 357/1. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen bu iddianın istinaf aşamasında ileri sürülmesi olanaksızdır. Sonuç olarak faturalar konusu malların davacıya teslim edildiği kanıtlandığına göre, davacı tarafından açılan menfi tespit davasının diğer davalılar yönünden esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacının asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/06/2023