Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/556 E. 2023/1494 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/556
KARAR NO: 2023/1494
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2020
NUMARASI: 2019/201 Esas – 2020/831 Karar
DAVA: Alacak (Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Davanın kabulüne verilen kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı banka arasında 26/02/2014 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin kredi kullandığını ve 29/05/2018 tarihinde vadesinden evvel bakiye kredi borcunun tamamını ödemek suretiyle kredi borcunun kapatıldığını, sözleşmede yer alan 6098 sayılı TBK’nın 20. madde kapsamında genel işlem koşulu mahiyetindeki erken kapama komisyonu hükmünün geçersiz olduğunu, kredilerin erken kapatılması halinde yerleşik uygulamaya göre bankalarca bakiye ana para borcu üzerinden %1 ile %3 arasında erken kapama komisyonu tahsil edildiğini, bu oranları aşan komisyon bedellerinin Yargıtay kararları uyarınca fahiş kabul edildiğini, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi uyarınca kullanılan kredinin kapatılması sırasında bakiye ana borcun 3.770.000-TL olduğunu, davalı bankanın bu bedel üzerinden en fazla %3’e kadar oranda erken kapama komisyonu tahsil etmesi gerekirken, müvekkili şirketten bu oranın iki katından fazla olacak şekilde %7’yi aşan oranda 282.351,89-TL erken kapama komisyonu tahsil edildiğini, bu oranın uygulamanın çok üzerinde fahiş olduğunu, müvekkilince keşide edilen 27/12/2018 tarihli ihtarnameye rağmen davalı bankanın iade talebini kabul etmediğini belirterek, müvekkilinden fazla tahsil edilen kredi kapama komisyon bedelinin şimdilik 10.000TL’sinin 02/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek avansı faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 23.09.2020 tarihli dilekçesiyle, dava değerini 102.723-TL artırarak 112.723-TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmede genel işlem koşullarından söz edilmesinin ve bu doğrultuda davacının aleyhine hususların yazılmamış sayılmasının mümkün olmadığını, sözleşme sureti davacıya teslim edilerek içeriğini anlamasının sağlandığını, dayanak sözleşmenin 7. maddesine göre müvekkili bankanın davacıya kullandırılan kredileri asgari 3 gün önceden bildirim yapmak suretiyle geri çağırma hakkına sahip olduğunu, erken kapama komisyonu hesabı bakımından sözleşmenin 3.5.1.8 maddesinde açık hüküm bulunduğunu, bu hükme göre erken kapama komisyonu tutarı 436.482,22-TL iken müvekkilince indirim yapılarak 282.351,89-TL tahsil edildiğini, sözleşmede erken kapama komisyonu hesaplama yöntemi açıkça yazılı olduğundan, fahiş oranlardan bahsedilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinde erken ödeme komisyonu oranına yönelik düzenleme bulunduğu, ancak kredi sözleşmesinin 3.5.1.8 maddesinde belirlenen hesaplama yöntemine göre erken kapama komisyonu miktarının hesaplanmasında, sözleşmede belirlenen oran iki katına çıkmakta olup, bu durumda gün sayısının 360’a bölünerek bulunan orana göre yapılan hesaplama şekli fahiş olduğundan, sözleşmenin bu kısmının tacir olsa da davacıyı bağlamayacağı, bu durumda erken kapama komisyonu miktarının emsal banka uygulamalarına göre tespit edileceği, bu kapsamda bilirkişi tarafından emsal uygulamaların ortalaması alınmak suretiyle yapılan hesaplama doğrultusunda, davacının fazla tahsil ettiği erken kapama komisyonu bakımından davanın kabulünün gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; TCMB’nin 10.02.2020 tarihinde RG’de yayımlanan 2020/4 sayılı tebliğde bankalarca ticari müşterilerden alınacak ücretlere üst sınır getirildiğini, tebliğin 11. maddesinde, ticari müşterilerden alınabilecek erken kapama ücretinin, kalan vadesi 24 ayı aşmayan kredilerde erken ödenen tutarın %1’ini, 24 ayı aşan kredilerde ise %2’sini geçemeyeceğinin düzenlendiğini, tebliğin 22. maddesi gereği önceki sözleşmelere de uygulanması gerektiğini, mahkemece uyuşmazlıkta bu tebliğ hükümlerinin uygulanmamasının hatalı olduğunu, bu nedenle %2 oranını aşan erken kapama komisyonunun müvekkiline iadesinin gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili; dava konusu kredi sözleşmesinin 3.5.1.8 maddesinde erken kapama komisyonu düzenlenerek “erken kapama tutarıxkredi vadesine kalan gün sayısı/360×4” formülüne göre hesaplanacağının açıkça kararlaştırıldığını, hükmün hukuken geçerli olduğunu, bu formülün mahkemece fahiş bulunarak davacıyı bağlamayacağının, eş anlatımla hükmün yazılmamış sayılmasının ve emsal banka uygulamaları ortalamasına göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, sözleşme öncesi davacının sözleşme içeriğini anlamasına imkan sağlanarak sözleşmenin bir suretinin davacıya teslim edildiğini, bu nedenle sözleşme hükmünün genel işlem şartı olarak bağlayıcı olmadığından söz edilemeyeceğini, TCMB tarafından yayımlanan 2006/1 sayılı Tebliğin 4/1 maddesi gereği bankalarca kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışı menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceğini, erken kapama komisyonunun da bu kapsamda olduğunu, bu nedenle somut uyuşmazlıkta genel işlem koşullarına dair düzenlemenin uygulanmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin sözleşmenin akdinden 4 yıl sonra bu hükümlerin fahiş olduğunu iddiasında bulunmasının dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin 3.5.1.8 maddesindeki hüküm gereği 436.482,22-TL erken kapama komisyonu talep edebileceğini, ancak indirim yapılarak 282.351,89-TL tahsil edildiğini, hukuken geçerli sözleşme hükümleri karşısında emsal banka uygulaması araştırması yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin erken kapama komisyonunun fahiş olduğu tespitinin afaki olduğunu, mahkemece yapılan emsal araştırmasının da sağlıklı bir şekilde yapılmadığını, ayrıca devlet tarafından sübvanse edilen ve bu nedenle özel bankalara göre maliyetleri düşük olan kamu bankalarının bildirdiği oranların emsal olarak alınamayacağını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari kredinin erken kapatılması nedeniyle banka tarafından tahsil edilen kredi erken ödeme komisyonu tutarının iadesi istemine ilişkindir. Somut olayda taraflar arasında 26.02.2014 ve 10.07.2014 tarihli iki adet genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmelerin 3.5.1.8 maddesinde; müşterinin erken ödeme/kapama talebinin kabul edilmesi halinde, (erken kapama tutarı x kredi vadesine kalan gün sayısı / 360 x %4 komisyon oranı) formülü ile hesaplanacak erken kapama komisyonunu bankanın ilk talebi üzerine derhal nakden ve tamamen bankaya ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilince, kredi sözleşmelerinin bu hükmünün TBK’nın 20 ve devamı maddeleri gereği genel işlem koşulu niteliğinde olup, geçersiz olduğu ileri sürmüştür. Taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde, erken kapama komisyonunun hesap şekline dair açık bir düzenlemeye yer verilerek hesaplama formülü gösterilmiş olup, söz konusu düzenleme gereği erken kapama komisyonu tutarı hesaplanabilir niteliktedir. Dayanak sözleşmelerin ticari niteliği ve tarafların tacir olması göz önüne alındığında, TTK’nın 18. maddesi hükmüne göre, sözleşmeyi imzalayan taraflar basiretli tacir gibi hareket etmek zorunda olup, TTK’nın 20. maddesi hükmüne göre de tacirin gördüğü iş için uygun ücret isteyebileceği kabul edildiğine göre, söz konusu hükmün haksız şart olarak geçersiz olduğunun kabulü mümkün değildir. Bankalarca masraf ve komisyon adı altında yapılan tahsilatların yasal dayanağı, kredi kullandırım tarihinde yürürlükte bulunan 2014/6 sayılı Tebliğ ile değişik 2006/1 Sayılı Tebliğ hükümleridir. 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre; bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar. Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir tutar bulunmaması halinde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Somut olayda; taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde erken kapama komisyonunun hesap şekline dair açık bir düzenleme yer almaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; 23.07.2018 tarihinde 3.770.000-TL ana para bakiyesinin kapatılması nedeniyle, davalı bankaca 268.906,56-TL erken kapama komisyonu ve 13.445,33-TL BSMV olmak üzere toplam 282.351,89-TL tahsil edildiğini, sözleşmelerin 3.5.1.8 maddesi uyarınca yapılan hesaplamada tahsil edilmesi gereken erken kapama komisyonu tutarının 435.644,44-TL olduğu, ancak davalı banka tarafından davacıdan 282.351,89-TL tahsil edildiği, tahsil edilen komisyon tutarının erken kapatılan anaparaya oranının ise %7,49 olduğu tespit edilmiştir. Dayanak sözleşmelerde erken kapama komisyonu hesabının açık olarak formül ile gösterilmiş olması nedeniyle, bu hüküm tacir olan tarafları bağlayıcı nitelikte olduğundan, uyuşmazlığın çözümünde sözleşme hükmünün esas alınması gerekmektedir. Mahkemece emsal banka uygulamaları araştırılmış ise de, dava konusu kredi türü, vadesi ve erken kapama tarihi gibi veriler olmadan yapılan araştırmanın usulüne uygun olduğunun kabulü mümkün değildir. Ancak gelen yazı cevaplarından, erken kapama halinde bankalarca %2-%10 aralığında komisyon oranı uygulandığı anlaşılmaktadır. Kredinin erken kapatılması bankalar açısından bir risk olup, bu riski karşılamak üzere davalı bankanın tahsil ettiği tutarın sözleşme, bankacılık teamülleri, ticari hayatın işleyici ve piyasa uygulamalarına uygun olduğu, davalı banka tarafından sözleşmelerde yer alan hesaplama formülüne göre hesaplanan tutardan daha düşük oranda erken kapama komisyonu tahsil edildiği anlaşılmakla, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Davacı vekilince; TCMB’nin 10.02.2020 tarihinde RG’de yayımlanan 2020/4 sayılı Tebliğde bankalarca ticari müşterilerden alınacak ücretlere üst sınır getirildiği, somut uyuşmazlık bakımından da söz konusu tebliğ hükümleri gereği erken kapama komisyonu tutarının %2’yi geçemeyeceği ileri sürülmüştür. Tebliğin 11/3 maddesinde; ticari müşterilerden alınabilecek erken kapama ücretinin, kalan vadesi 24 ayı aşmayan kredilerde erken ödenen tutarın %1’ini, 24 ayı aşan kredilerde ise %2’sini geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Tebliğin 22. maddesinde ise, Tebliğ hükümlerinin, Tebliğin yürürlük tarihinden önce kurulmuş sözleşmelere Tebliğin yürürlük tarihinden sonra gerçekleştirilecek işlemler bakımından da uygulanacağı belirtilmiştir. Bu hüküm gereği tebliğ hükümlerinin eski sözleşmelere uygulanması, ancak sözleşmelerle ilgili işlemlerin tebliğin yürürlük tarihinden sonra gerçekleştirilmesi koşuluyla mümkündür. Somut olayda ise erken kapama ve komisyon tahsilatı işlemleri Tebliğin yürürlük tarihinden önce gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta söz konusu Tebliğ hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2020 Tarih 2019/201 Esas – 2020/831 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın reddine,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ;”Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 1.925,03‬- TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.655,18‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 18.035,68-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 1.925,03-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/10/2023