Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/551 E. 2023/1603 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/551
KARAR NO: 2023/1603
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI: 2015/358 Esas – 2020/695 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkete ait emtianın Avusturya-Türkiye arası kara nakliyesi işlerini üstlenerek edimlerini ifa ettiğini, taşıma işleminin gerçekleşmesine ve taşıma konusu emtianın alıcıya teslimine rağmen davalı tarafından navlun ücretine ilişkin fatura bedelinin bugüne kadar ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında toplam 24.168,06-TL asıl alacak ve faizi bakımından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından alacağın 15.873,66-TL’lik kısmının kabul edilerek dosyaya ödendiğini, kalan 8.294,40-TL yönünden takibe itiraz edildiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının, müvekkili şirketin yurtdışından ithal ettiği meyve sularını taşıdığını, davacı şirketin taşıma esnasında müvekkili şirketin mallarına zarar verdiğini, taşıma sırasında meydana gelen hasara ilişkin olarak müvekkilince düzenlenen 8.294,40-TL tutarındaki faturanın 06.11.2014 tarihinde davacı şirket personeline tebliğ edildiğini, bu faturaya takip alacaklısı tarafından itiraz edilmeyerek kesinleştiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacının davalı şirket adına düzenlediği 01/09/2014 tarihli navlun faturasına göre 7.268,01-TL taşıma ücreti karşılığında 1600 koli halindeki 21.567,70-kg ürünün Avusturya’dan Türkiye’ye taşınmasının alt taşıyıcı dava dışı …. tarafından icra edildiği, taşınan yükün 3 palete istiflenmiş 192 kolisinin alıcısı emrine araç sürücüsü …’ın iştiraki ile düzenlenen tutanak ve ilgili CMR’ye konulan meşruhatla varış yerindeki gümrüklü antrepoda alıcısı emrine 02/09/2014 tarihinde çekinceli olarak teslim edildiği, davalı vekili tarafından sunulan fotoğraflardaki ürünlerin ihtilaflı taşıma ile ilgili olmadığını, sevk aracına gönderen tarafından yüklenmiş olması gereken yükün aracın muhtat salınımlarına uygun şekilde dorseye sabitlenmemesi ve paletlerdeki kolilerin dorse duvarına temasını önleyecek destek yastıkları konulmadan istiflenmesi halinde kolilerin zarar görebileceği hususunda taşıyıcının karşı çıkarak çekince koyması gerektiği, CMR madde 17. hükmüne göre hasara uğrayan malların yüke ve güzergaha uygun bir şekilde ambalajlanmaması ya da hatalı ambalajlanmış olması yükün gönderici ya da adına hareket eden kişiler tarafından yüklenmesi ve istiflenmesi yüzünden oluşan hasardan taşıyıcının mesul olmayacağı ve sorumluluktan kurtarabilecek kurtuluş beyyinelerinden istifade edebileceği öngörülmüş ise de, taşıyıcının taşıma senedine herhangi bir çekince koymadan yükü teslim almasına, yüke, ambalajına, istif şekline çekince koymadan teslim aldığı eşyayı alıcısı emrine hasarsız teslim edememiş olmasına bağlı olarak yüke özen yükümlülüğünün ihlalinden doğan kusuru sebebiyle müterafik kusurun söz konusu olduğu ve bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğundan, davacı taşıyıcının kusurunun %50 oranda olduğu, bu kapsamda bilirkişi raporunda hesaplanan 2.829,15-TL olan hasar bedeline navlun ücretinden hasarlı kısma isabet eden 8.762,16-TL’nin ilavesi ile 3.731-TL miktarında tazminat sorumluluğu olup söz konusu tutarın davacının yukarıda belirlenen %50 kusur oranı üzerinden sorumluluğunun 1.850,65-TL olduğu ve bu tutarın davacının iş bu davaya konu ettiği bakiye alacak miktarı olan 8.294,40 TL’den çıkarılması ile 6.453,75 TL’yi davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle, davalının itirazının 6.443,75-TL asıl alacak yönünden kısmen iptaline,fazla istemin reddine, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1- Davacı vekili; davalının hasar iddiasını ve süresi içinde ihbarda bulunduğunu ispat yükü altında olduğunu, CMR 30/1 maddesi hükmüne uygun olarak taşıyıcıya bildirim yapılmaması sebebiyle, hasarın taşıma sırasında gerçekleştiğinin ispat edilemediğini,müvekkili şirketin navlun talebinin tümden kabulü gerektiğini, 25.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin müterafik kusuru bulunduğu belirtilmiş ise de bu tespitin hatalı olduğunu,bilirkişi raporunda davalının sunduğu belgelerin dava konusu taşıma ile ilgili olmadığı sonucuna varılmışken, müvekkilinin müterafik kusurlu olduğunun söylenemeyeceğini, müvekkili şirket tarafından taşıma işinin bizzat gerçekleştirilmediğini, taşımanın hiçbir aşamasında istifleme, boşaltma yapmadığını,müvekkiline atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; taşınan emtianın hasarlı olarak antrepoya tesliminde istifleme hatası olduğuna ilişkin müvekkili şirket aleyhine düzenlenen bir tutanak olmamasına rağmen müvekkili şirkete kusur izafesinin hukuka aykırı olduğunu,istif hatası olduğuna ilişkin tutanak ya da fotoğraf bulunmadığını, hasarlı malların bedelinin tespiti bakımından bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, ürünlerin fabrika çıkış bedeli üzerine navlun, gümrükleme ve hasarlı ürün imha bedeli ile ürünün satılamaması neticesinde oluşan kar kaybının da ilave edilmesi gerektiğini, ayrıca ürünlerin hasar bedelinin Türkiye’deki satış fiyatı baz alınarak hesaplanması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, navlun bedeli alacağının tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalıya ait emtianın Avusturya’dan Türkiye’ye taşınması işinin davacı taşıyıcı tarafından üstlenildiği, davacının işi alt taşıyıcılar aracılığıyla yerine getirdiği, davacının tüm taşımalara ilişkin navlun faturaları davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, dava konusu uyuşmazlığın, davalı tarafından bir taşımada gerçekleşen hasara ilişkin olarak davacı adına düzenlenen 05.11.2014 tarihli ve 8.294,40-TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, söz konusu faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda taşıma konusu emtiada meydana gelen hasar bedelinden akdi taşıyıcı olan davacının sorumlu olup olmadığının ve hasar bedeli tutarının tespiti gerekmektedir. CMR’nin 17. maddesine göre; taşımacı, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. CMR’nin 30/1 maddesi uyarınca ise, alıcının taşımacı ile beraber durumlarını kontrol etmeden, veya ziya ve hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden 7 gün içinde durumu kendisine bildirmeden malı tesellüm ederse, bu hususun onun yükü sevk mektubunda belirtilen şekilde aldığına kanıt oluşturacaktır.2.9.2014 tarihli tutanak ile taşıma konusu 3 palet ürünün hasarlı teslim alındığı, davacının fiili taşıyıcısının araç şoförünün de imzasının yer aldığı tutanak ile tespit edilmiş olup, davalı tarafça süresinde hasar ihbarının yapıldığının kabulü gerekir. Avusturya’da bulunan dava dışı satıcı tarafından davalı alıcıya hitaben düzenlenen satış faturasında teslim şekli EXW (exworks) olarak gösterildiğinden, satıcının hasar ve masraflardan sorumluluğu, emtianın uygun şekilde ambalajlanarak taşıyıcıya teslimi ile son bulmakta olup, teslimden sonra oluşacak hasara ve masraflara alıcı katlanacaktır. Bunun dışında bu tür satışlarda alıcı taşıma sürecinin riskini üstlenmiş olup yükleme ve istifleme alıcının sorumluluğundadır. Davalı tarafından davacının navlun alacağından taşıma sırasında oluşan hasar bedeli mahsup edildiğine göre, taşımaya konu emtiada hasar oluşup oluşmadığını, kusuru ve hasar miktarını ispat yükü, bunu ileri süren davalı üzerindedir.Taşıma sırasında emtiada hasar oluştuğu sabit ise de ne şekilde hasara uğradığı hususu, emtianın imha edilip edilmediği, sovtajı olup olmadığı davalı tarafça ispatlanamamıştır. Türk hukuk sisteminde gerçek zarar ilkesi kabul edilmiş olup, gerçek zararını ispat edenin zararın tazminini talep edebileceği kural olarak benimsenmiş, ancak TBK’nın 50. maddesinde uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemediği takdirde, hakimin olayların olağan akışına ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zarar miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği düzenlenmiştir.Emtiada hasar oluştuğu kanıtlansa da,miktarı kanıtlanamamıştır. Bu kapsamda mahkemece bilirkişi raporuyla tespit edilen zararın yarısı oranda bedelin davacının navlun alacağından mahsubu ile bakiye alacağa hükmedilmesi, dosya delil durumu itibariyle hakkaniyete uygun bulunmuştur. Ziya ve hasar halinde tazminatın hesaplanmasına ilişkin CMR’nin 23. maddesine göre; emtianın kısmen veya tamamen kaybı halinde tazminat, emtianın taşınmak üzere teslim edildiği yer ve tarihteki değerine göre hesaplanır. Ancak kısmi kayıp halinde, sorumluluk miktarının tespitinde kaybedilen kısmın ağırlığına göre taşıyıcının sorumlu olduğu miktar belirlenmeli, yine yükün taşınması dolayısıyla ödenen taşıma ücreti, gümrük resimleri ve diğer ödemelerin de bu bedele ilave edilmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hasara uğrayan emtianın taşıyıcıya teslim edildiği yerdeki fiyatını temsil eden sevk faturası esas alınarak, emtianın gümrük muafiyeti bulunması nedeniyle sadece navlun bedelinin hasarlı emtiaya isabet eden kısmı eklenmek suretiyle 3.701,31-TL olarak tespit edilmiş olup, bu tespitin CMR zarar tespit ilkelerine uygun ve sorumluluk sınırı altında olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı HMK’nin 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davalıdan alınması gereken 440,18-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 110,04-TL’nin mahsubu ile bakiye 330,14-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Taraflar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/10/2023