Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/545 E. 2023/1014 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/545
KARAR NO: 2023/1014
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2020
NUMARASI: 2018/446 Esas 2020/599 Karar
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Asıl davada davacı vekili, davacıların murisi …’ın davalı şirkette 02/01/2012 tarihinden, iş akdinin haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiği 29/06/2015 tarihine kadar finans direktörü olarak çalıştığını, murisin vefat tarihinin 25/07/2015 olduğunu, davalı şirket tarafından tek taraflı hazırlanan 26/06/2015 tarihli yazıda asılsız ve mesnetsiz iddialarla murisin başka bir şirkete hizmet verdiği, şirketin onay vermediği ödemeleri yaptığı ve şirket mevzuatına aykırı davrandığı iddiaları ile İş Kanunu m.25/II,(e) uyarınca 26/06/2015 tarihinde iş akdinin feshedildiğini bildirerek fazla ödemelerin iadesini talep ettiğini ,murisinin fazla mesai alacağının bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 30.000-TL fazla mesai alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/437 Esas ve 2019/936 Karar sayılı davasında davacı vekili, asıl davadaki aynı hukuki olay ve iddialara değinerek, müvekkillerinin murisin çalışması sebebiyle davalıdan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil (UBGT) ile izin ücreti alacağının bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2.000-TL kıdem tazminatı, 2.000-TL ihbar tazminatı, 2.000-TL UBGT ve 2.000-TL genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA CEVAP: Davalı vekili, davacıların murisi …’ın müvekkili şirkette A grubu imza yetkilisi ve yönetim kurulu üyesi sıfatını haiz olduğunu, ticaret sicil kayıtlarında da birinci dereceden A grubu imza yetkilisi ve yönetim kurulu üyesi sıfatıyla şirketi temsil ve ilzam etmeye yetkili olduğunun görüleceğini, feshin ardından temsil ve ilzam yetkilerinin derhal sonlandırıldığını, murisin 31/12/2014 tarihli yönetim kurulu ile şirketi en geniş anlamda temsil ve ilzama yetkili A grubu imza yetkilisi olarak görevlendirildiğini, davalı şirket bakımından organ sıfatını kazandığını, işçi ve işveren sıfatının aynı kişide birleşemeyeceğini, müvekkili ile muris arasında vekalet ilişkisi bulunduğundan iş mahkemesinde açılmış olan işbu davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu ileri sürerek, iş mahkemesince görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine ve aşamalarda da davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Asıl davanın ilk olarak açıldığı İstanbul 9. İş Mahkemesinin 2016/296 Esas ve 2017/80 Karar sayılı ve birleşen davanın ilk olarak açıldığı 2016/297 Esas ve 2017/81 Karar sayılı dosyalarında verilen 02/03/2017 tarihli gerekçeli kararlar ile; ticaret sicil kayıtlarına göre davacıların murisinin davalı şirkette A grubu imza yetkisi sahibi olduğu, birinci dereceden imza yetkilisi ve yönetim kurulu üyesi olduğu, davada 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine, dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve karar kesinleştiğinde süresi içinde talep halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul BAM 31. HD’nin 2017/1288 Esas, 2018/445 Karar sayılı ve 28/03/2018 tarihli ve 2017/1287 Esas, 2018/444 Karar sayılı ve 28/03/2018 tarihli kararlar ile “Somut olayda; davacının, davalı şirkette finansman sorumlusu olarak çalıştığı ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması halinde, bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazandığı,şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılmayacakları ” gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvuru talebinin reddine kesin olarak karar verilmiştir.Yukarıda yazılı İstanbul BAM 31. HD’nin kararları uyarınca asıl dava dosyasının gönderildiği İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde, birleşen dosyanın da gönderildiği İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası birleştirildikten sonra yapılan yargılamada, iş mahkemesince verilen görevsizlik kararlarının murisin davalı anonim şirkette yönetim kurulu üyesi olup işçi olmadığı gerekçesiyle İstanbul BAM 31. HD’nin kesin kararlarıyla uygun bulunduğu; dosyadaki belgelere göre murisin davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olduğu, bu hususun Bölge Adliye Mahkemesinin belirtilen kararları ile de kesinlik kazandığı, bu nedenle davalı şirket ile muris arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi niteliğinde olduğundan İş Kanunundan kaynaklanan alacakların davacılar tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığı (aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/14028 Esas ve 2018/5399 Karar ile 2019/1536 Esas ve 6085 Karar sayılı kararları) gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, murisin iş akdinin İş Kanunu m.25/2’ye göre feshedildiğini ancak davalının vekalet ilişkisi savunmasında bulunmasının hakkaniyetine aykırı olduğunu, murisin üye olarak yönetim kurulunu bir parçası dahi olsa da iş görme edimini organın emir ve talimatları doğrultusunda yerine getirdiğini, murisin davalı şirkette payının bulunmadığını ve yönetim kurulu üyesinin şirketin işlerini devam yapmakla mükellef olması ve bağımlı çalışması halinde hizmet sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, davacıların murisinin anonim şirkette işçi olarak çalışırken iş akdinin haksız olarak fesh edildiği iddiasıyla fazla çalışma alacağının; birleşen dava da kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ile izin ücreti alacağının tahsili talebine ilişkindir.Dosya kapsamına göre; davacıların murisinin davalı şirkette 02/01/2012 ile 29/06/2015 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığı ve işçilik alacaklarının ödenmediği iddia edilmektedir. Davalı şirketin incelenen ticaret sicil kayıtlarına göre murisin, davalı şirketin 21/05/2012 tarihli yönetim kurulu kararıyla istifa nedeniyle boşalan yönetim kurulu üyeliğine ilk genel kurul tarihine kadar genel kurulun onayına sunulmak üzere , 22/05/2012 tarihli yönetim kurulu kararıyla “D Grubu İmza Yetkilisi (belirli işlemlerde birlikte imza ile yetkili)” olarak belirlendiği, 31/12/2014 tarihli yönetim kurulu kararıyla da “A Grubu İmza Yetkilisi (diğer iki A Grubu imza yetkilisi kişilerden biriyle birlikte şirketi ilzama yetkili)” olarak belirlendiği, SGK kayıtlarına göre de 29/06/2015’te işten ayrılışının yapıldığı ve 06/07/2015 tarihli yönetim kurulu kararıyla da murisin şirketi temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak asıl dava hakkında İstanbul BAM 31. HD’nin 2017/1288 Esas, 2018/445 Karar sayılı ve 28/03/2018 tarihli ve birleşen dava hakkında da aynı Dairenin 2017/1287 Esas, 2018/444 Karar sayılı ve 28/03/2018 tarihli kararıyla, murisin anonim şirket olan davalı şirkette finansman sorumlusu olarak çalıştığı ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduğu uyuşmazlık konusu olmadığı, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması halinde, bu kişi veya kişilerin kişi-organ sıfatını kazanacağı, şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından; murisin işçilik sıfatı taşımadığı yönündeki kararlar bağlayıcı niteliktedir.Asıl ve birleşen davalarda talep edilen tüm alacak kalemlerinin işçilik alacağı olduğu; murisin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak kendisine ödenmeyen ücret veya benzeri bir alacağı bulunduğunu iddia etmediği gözetildiğinde asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davalarda davacı taleplerinin işçilik alacaklarına ilişkin olduğu, murisin hizmet akdi ile çalışmasının yanında yönetim kurulu üyesi olarak seiçilip temsil yetkisi verildiği organ sıfatını taşıdığı belirlenmekle; fazla mesai ,izin ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı gibi işçilik alacaklarının bulunduğuna yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı sonucuna varılmakla, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl davada alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL nin mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, Birleşen davada alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30-TLnin mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacılar tarafından yapılan giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.22/06/2023