Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/538 E. 2021/771 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/538
KARAR NO : 2021/771
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2019/86 Esas 2020/811 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; davalının babası … Tasfiye halinde … Ltd.Şti ne ait demirbaş ve bir kısım hammaddeleri müvekkili şirkete bedeli ileride kazancından ödenmesi kaydıyla devrettiğini, anlaşmalarına göre müvekkilinin devir bedeli 200.000-TL yi peyderpey ödeyeceğini, ancak … müvekkilinden teminat olarak bir senet istediğini, müvekkilinin de duyduğu güven nedeni ile bir bonoyu yalnızca miktar ve isim haneleri doldurulduktan sonra imzalayarak …ye teslim ettiğini, müvekkilinin tasfiye halinde …Ltd.Şti ne olan borçlarını ödediğini, ancak bono müvekkiline iade edilmediği gibi,davalıya teslim edildiğini ve davalı tarafından boş kısımları doldurularak icra takibine konu edildiğini, davalının senedin teminat senedi olduğunu bildiğini, ayrıca işşiz bir kimse olup adına kayıtlı bir malvarlığının da bulunmadığını, dolayısı ile 350.000-TL gibi bir tutarı davacıya borç vermesinin söz konusu olamayacağını ileri sürerek müvekkillerinin davalıya bono ve icra takibi nedeni ile borçlu olmadıklarının tespitine, bono ve takibin iptaline,davalı aleyhine % 40 tan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili ; davacı borçluların senedi tanzim ederek verdiğini, davacıların temerrüde düşmeleri üzerine Kadıköy 3.ATM sinin 2011/377 D.İş dosyasında alınan ihtiyati haciz kararı ile Ümraniye …İcra Müd. … E. Sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davacıların borcu ödemedikleri gibi haksız olarak bu davayı açtıklarını, davacı beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının ticari defter ve kayıtlarını doğru tutmaması nedeni ile kendi lehine sonuç çıkaramayacağını, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davacıların delillerini kabul etmediklerini, tanık dinlenmesine ve diğer takdiri delillerin ileri sürülmesine, muvafakat etmediklerini, haksız açılan davanın reddi ile davacıların % 40’tan az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece davacının senedi teminat senedi olarak düzenlediği ve borç ödenene kadar davalını şirkete %5 ortak olduğunu ispatlayamadığı yemin delilinin de kullanılması ile davalının yemini de eda ettiğinden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili;senede karşı senetle ispat yükümlülüğünün istisnasının hayatın olağan akışının aksine durumun var olduğunda, ispat yükünün normal duruma dayananda değil yaşamın olağan akışına aykırı olan durumu iddia edende olduğunu, davalının 350.000-TL borç vermesinin mümkün olmadığını,davacı şirketin sermayesinin dahi 100.000-TL olduğunu,davalının kardeşi … C.Savcılığındaki beyanında … 350.000-TL’lik bonoyu verdiğini, … 350.000-TL’yi verdiğini, Mali Suçlarla Mücadele Şube müdürlüğünde ise ilk etapta 150.000-TL daha sonra da 200.000-TL verdiğini, davalının mahkemede 12.07.2017 tarihinde önce 350.000-TL verdiğini devamında önce 180.000-TL daha sonrada 170.000-TL verdiğini söyleyerek kendisini yalanladığını, yine davalının ceza dosyasında parayı perderpey verdiğini söylediğini, beyanların resmi makamlar önünde yapıldığını , davalının 350.000-TL yi verdiğini hiçbir belge ile kanıtlayamadığını ,bilirkişi raporunda Ünlü Askı hesabının 330,40 TL alacak verdiğinin belli olduğunu, ayrıca bilirkişiler tarafından davacının davalıya borçlu olmadığı yönünde tespit bulunduğunu, davacıyı şirkete sokmadıkları ve bu konuda yargılamanın devam ettiği İstanbul Anadolu 25.Asliye Ceza Mahkemesi 2014/458 esas sayılı dosyasında davalı hakkında dava açıldığı,davacının ticari defterlerinin tasdikinin bulunmamasının iş ve çalışma hürriyetinin davalı ve yakınlarının engellemesi nedeni ile yapılmadığından bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava İİK 72 maddesine göre açılan menfi tespit davasıdır.Davalı alacaklı tarafından 23.06.2011 tarihinde Ümraniye ….İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla takip başlatılmıştır.Davacılar esasen senedin dava dışı Tasfiye Halinde …Ltd. Şti’ne ait bir kısım demirbaş ve hammaddenin alımı için teminat olarak verildiğini, sadece miktar ve isim hanesinin doldurulduğunu ancak davalının kötü niyetle senedi ele geçirdiğini ileri sürmüştür.Davacılar vekili; davalının işsiz ve borç verecek durumda olmadığı ekonomik olarak çok daha güçsüz olan davalının müvekkili davacılara borç para vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu iddia etse de,bu iddianın hukuki dayanağı yoktur.Birinin bir diğerinden alacaklı olabilmesi için, alacaklının ekonomik durumunun borçlunun ekonomik durumundan daha iyi olması şartı aranamaz.Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle bono ve bu kapsamda teminat fonksiyonu, bononun aldatma suretiyle düzenletildiği iddiası ve bunlara ilişkin ispat kuralları ile ceza davasının hukuk yargılamasına etkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Kıymetli evrak ve bu bağlamda bir kambiyo senedi olarak bono, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır. Bononun keşidecisi, bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir vaadde bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmamasıdır. Kambiyo senetleri ile bunların düzenlenmesine temel teşkil eden asıl borç ilişkisinden soyut bir borç oluşturulduğu, senedi elinde bulunduran kişinin ayrıca alt ilişkiyi ispatlamak zorunda olmadığı; kambiyo senetlerinin de aldatma suretiyle elde edilebileceği ve aldatma vakıasının da tanıkla ispatlanabileceği sonuçlarına varılmaktadır. Ceza mahkemesi kararlarının hukuk davalarına etkisi dava ve takip konusu bononun keşide tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 53’üncü maddesinde düzenlenmiş olup;”hukuk hâkimi, kusurun veya haksız fiil failinin ayırtım gücüne sahip olup olmadığının tespiti hususunda ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin kurallarıyla bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinin bu yöne temas eden beraat kararıyla da bağlı değildir. Ceza mahkemesi kararı kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin konusunda da hukuk hâkimini bağlamaz. Görüldüğü gibi fiilin, ceza hukuku bakımından suç teşkil etmemesi, fail bakımından o fiilin özel hukuk anlamında haksız fiil sayılamayacağı ve sorumluluk doğurmayacağı biçiminde değerlendirilemez..Somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu senedin TTK da sayılan zorunlu tüm unsurları taşıdığı, davacı yanın iddiası bononun başka bir ticari ilişkinin teminatını teşkil etmek üzere düzenlenerek verildiği, ancak bonoyu ele geçiren davalının, bonodaki boşlukları kendi lehine doldurarak takibe koyduğu noktasındadır. Bu iddia davalı tarafından davacıda bono düzenlenmesi hususunda kasten yanlış bir kanaat uyandırması veya esasen mevcut olan yanlış kanaatin korunması ya da sürdürülmesi niteliğinde değildir ve aldatma tanımına uymamaktadır. Davacının iddialarının aldatma kapsamında kabul edilemeyeceği sonucuna varıldığına göre bunları ispat bağlamında tanık deliline de başvurulamayacağı anlaşılmaktadır. Sözleşme teorisi ve güven ilkesi de dikkate alındığında davalının, şu veya bu nedenle kendisine tevdi edilmiş bulunan miktar ve imzasi bulunan bonoyu, aradaki anlaşmaya aykırı biçimde kendi lehine doldurduğu şeklinde ifade edilen iddia ancak yazılı delille ispatlanabilir ( HMK m.201). Davalı hakkında İstanbul 25.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/458E-2019/680 K. Sayılı dosyası ile Tehdit, Hakaret, Resmi Belgede Sahtecilik, İş ve Çalışma Hürriyetinin ihlali için kamu davası açılmış, dava konusu senetle ilgili olarak grafolojik inceleme yaptırılmış senet ön yüzündeki imza ve yazıların davacının ile ürünü olduğu, arka yüzdeki yazı ve imzanın davalıya ait olduğu tespit edilmiştir. Açılan kamu davasında senedin zorla alındığına ilişkin bir iddia bulunmayıp, davalı hakkında bu konuda açılmış bir davada olmadığından ceza davasının sonucunun beklenmesine gerek bulunmadığına karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Davacı vekili, davalının verilen bedelle ilgili olarak çelişkili beyanlarda bulunduğunu ileri sürmüştür.Davalının 06.06.2011 tarihli C.Savcılığında verdiği ifadesinde kardeşininde resmi ortak olduğu şirkete 350.000-TL verdiğini, 01.08.2012 tarihli Emniyette alınan ifadesinde …’ın borcu bulunduğundan ilk etapta 150.000-TL daha sonra da 200.000-TL verdiğini beyan etmiş, 12.07.2017 tarihinde önce 180.000-TL daha sonra 170.000-TL olmak üzere 350.000-TL verdiğine dair yemin ettiği görülmüş beyanlar arasında sonuç itibarı ile davalının davacıya toplam 350.000-TL verildiği beyan edildiğinden kısmi farkların çelişki sayılamayacağı değerlendirilmiştir.Davaya konu bono nakden kaydını içermekte olup; bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır. Davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemeyecektir,İlk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi hukuka uygundur.Açıklanan nedenlerle istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2021