Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/519 E. 2021/522 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/519
KARAR NO: 2021/522
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2020
NUMARASI: 2017/1441 Esas- 2020/75 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/04/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya mal satıldığı ve teslim edildiğini, satılan malların faturalarının düzenlendiğini, ancak ödemenin alınamaması üzerine 11.01.2017 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nde … Esas dosyası ile 1.168.539,39-TL tutarında ilamsız takip başlatıldığını, davalının borçlu haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, dava açılmadan önce davalının icra takibine konu olan borcu 1.168.539,39-TL tutarının tamamını davacıya ödediğini, ilgili ödeme davalıca borcun kabulünün ispatı hükmünde olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile icra takibinden sonra ve itirazın iptali davasından önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden itirazın iptali davası açılması gerektiğini, davalı borçlu tarafında yapılan ödeme kapsamında T.B.K.’nın 100. maddesi gereği öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilerinin mahsup edileceğini, davalı borçlunun aynca icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini ileri sürerek davalının haksız itirazının iptaline ve takibin devamına, %20’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davacının icra takibindeki alacak tutarına karşılık gelen 1.168.539-TL’nin davalı müvekkilince 31.01.2017 ve 28.02.2017 tarihli iki adet çekle davacıya ödendiğini, bu ödemeyi bilmesine rağmen davacının 11.01.2017 tarihinde icra takibi başlattığını, davacı tarafça 11.01.2017 tarihinde açılan icra dosyası kapsamındaki ödeme emri müvekkili şirkete 13.01.2017 tarihinde tebliğ edildiğini ve aynı gün müvekkilince borca itiraz edildiğini, davacının bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığını, davanın kötü niyetle açıldığını belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı ve davacı ticari defterlerinin takip tarihi olan 11.01.2017 tarihi itibariyle davacının davalıdan 1.223.822,39-TL alacağının bulunduğu hususunda uyumlu olduğu, davalı tarafça 11.01.2017 tarihinde takip konusu edilen 1.168,539,39-TL tutarlı alacağın davalı tarafça 12.01.2017 tarihinde çek düzenlenmek koşulu ile ödendiği ve ilgili ödemenin her iki tarafın defterlerinde de kayıtlı olduğu, davalı tarafından takipten sonra ve davadan önce asıl borç ödenmiş ise de itiraz sonucu takip tamamen durmuş olmakla, icra giderleri, vekalet ücreti ve faiz vs. yönünden duran takibin devamı için itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar olduğu, davalının sadece takipteki asıl alacak miktarını yatırdığına göre icra harç ve masraflarına ilişkin bir ödemenin yapılmadığının kabulü ile yapılan ödemeden öncelikle icra masraflarının mahsubunun gerektiği, bu hesaplamaların kararın infazı aşamasında icra müdürlüğünce yapılacak kapak hesabıyla yerine getirileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin feriler yönünden ve 112.210,72-TL’yi geçmemek üzere devamına, yapılan ödeme ve fer’ilerinin icra dosyasının infazı sırasında değerlendirilmesine, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; davacının bu davayı takip dosyasında asıl alacağın fer’ileri niteliğindeki tahsil harcı, vekalet ücreti, takip giderleri vs. üzerinden takibin devamını sağlamak amacıyla açtığı, fakat davacının davayı açmakta kötü niyetli olduğunu ve hukuki yararının bulunmadığını, çekin kural olarak bir borcun ifası amacıyla verildiğini, aksini iddia edenin, örneğin çekin ödünç, avans veya teminat amacıyla verildiğini ileri sürenin bunu ispat etmesi gerektiğini, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmeden önce tahsil harcının alınamayacağını, icra vekalet ücreti, vekil ile asil arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirdiğinden ve icra vekalet ücreti alacağı, takip konusu alacak kapsamında olup, takip alacaklısı asile ait olduğundan, somut olayda alacaklının alacağın haricen tahsil edildiğine ilişkin beyanı karşısında, vekilin, icra vekalet ücretini tahsilinin alacaklı ile arasındaki iç ilişki gereğince çözümlenmesi gerektiğini, somut olayda borç ödendiğinde henüz borçluya tebliğ edilen bir ödeme emri dahi olmadığını, dolayısıyla itiraz süresi başlamadan dahi önce ödenen bir alacak için vekalet ücreti yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek koşulu ile asıl alacağın fer’isi niteliğindeki vekalet ücreti hakkında takibin devamına hükmedilecek olsa bile vekalet ücretinin tamamına değil Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesi kıyasen uygulanarak 3/4’üne hükmedilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK m. 67/1). Alacaklı, alacağının varlığını mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na (01.11.2011 tarihinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na) göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03/05/2017 gün 2017/11-80 E., 2017/889 K.; 18.04.2007 gün ve 2007/19-159 E., 2007/220 K.; 04.07.2007 gün ve 2007/13-453 E., 2007/453 K; 19.10.2011 gün ve 2011/19-532 E., 2011/640 K.; 09.02.2011 gün ve 2011/13-29 E., 56 K. sayılı kararları). Diğer yandan, icra takibine başlanılmasından sonra, itirazın iptali davasının açıldığı tarihten önce TBK 100. maddesine göre, yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz, takip masraflarına mahsup edileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda, davacı alacaklı tarafından açık hesap ilişkisine dayalı 1.168.539,39-TL asıl alacak için 11/01/2017 tarihinde icra takibi başlatılmış olup, davalı borçlu tarafından ödeme emrine 13/01/2017 tarihinde süresinde itiraz edildiği, davalı tarafından davacıya iş bu davanın açıldığı tarihten önce 31/01/2017 tarihli 368.000-TL bedelli ve 28/02/2017 tarihli 800.539-TL bedelli olmak üzere toplamda 1.168,539,39-TL tutarlı çek verildiği hususu ihtilaf dışıdır. Davacı icra takibini TBK m.100 uyarınca kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilere mahsup edileceğini belirterek başlatmış olup, davada da davalı tarafından yapılan ödemeleri TBK m.100 uyarınca önce fer’ilerden mahsup ettiğini belirterek bakiye 112.210,72-TL asıl alacak için itirazın iptalini talep etmiştir. Bu durumda davacının iş bu itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece, takibin 112.210,72-TL’yi geçmemek üzere takibin feriler yönünden devamına, yapılan ödeme ve ferilerin infaz sırasında dikkate alınmasına, icra inkar tazminatı isteminin reddine, davacı yararına nispi vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemece, TBK m.100 uyarınca davacının talebi gibi, yapılan ödemelerin öncelikle ödeme tarihine kadar işleyen faiz ve icra takip masrafları gibi fer’ilerden mahsup edilerek kalan asıl alacak bakiyesine ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, TBK m.100 dikkate alınmadan takibin fer’iler yönünden devamına karar verilmesi hatalı olmuştur. Bununla birlikte davacının lehine olan TBK m.100 hükmü dikkate alınmadan verilen karar davacının aleyhine olduğu halde davacı tarafından kanun yoluna müracaat edilmemiştir. Bu durumda davacının takibin işlemiş faiz ve takip giderleri gibi fer’iler yönünden devamını talep edebileceği dikkate alındığında davalının istinaf nedenleri isabetli bulunmamıştır. Buna karşılık mahkemece, takip masrafları ve feri’ler yönünden hüküm tesis edildiği halde nispi harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararına karşı davacının istinafı bulunmadığından davalı aleyhine sonuç doğurmamak üzere, davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1441 Esas-2020/75 Karar sayılı 03/02/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜ ile; davalının İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın fer’iler yönünden iptaline, Davacının talebi olan 112.210,72-TL’yi aşmamak üzere, takibin, asıl alacak 1.168.539-TL’ye takip tarihi olan 11/01/2017 gününden kısmi ödemenin yapıldığı 31/01/2017 tarihine kadar, bakiye 800.539-TL alacağa kısmi ödemenin yapıldığı 31/01/2017 tarihinden son ödemenin yapıldığı 28/02/2017 tarihine kadar işlemiş takip sonrası faiz alacağı yönünden ve yine icra vekalet ücreti ile icra fer’ileri yönünden devamına, Hüküm fer’i alacaklarla ilgili olarak tesis edildiğinden koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 59,30-TL harcın peşin yatan harçtan mahsubu ile fazla yatan harcın talep halinde davacıya İADESİNE, Davacı tarafından peşin yatırılan 59,30-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 700-TL bilirkişi ücreti, 147,50-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 847,50-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 1.918-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 16,55-TL istinaf yargı giderinindavalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/04/2021