Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/497 E. 2023/1579 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/497
KARAR NO: 2023/1579
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2018/1046 Esas – 2020/500 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi …’in 20.06.2013 tarihinde vefat ettiği, murisin davalı şirketteki hisselerinin büyük bir kısmının davalılar adına satış/devir gibi gösterildiğini, ancak satış ve devir işleminin muvazaalı olduğunu, ayrıca hisse devirlerinin şekil şartlarına aykırılık nedeniyle de iptali gerektiğini, ayrıca murisin ölümüne yakın tarihlerde imzasının kullanılması muhtemel olduğundan, hisse devirlerinin sahtelik nedeniyle de iptalini talep ettiklerini, muris 2012 yılında 34 hisse sahibi iken 2013 yılında hiç hissesinin kalmadığını, davalıların hisselerinin ise sürekli arttığını, murisin zengin bir kişi olması nedeniyle ihtiyacı olmadığı halde hisseleri davalılara satmış gibi gösterilerek, kendi üzerilerine geçirdiklerini belirterek, murisin davalı şirketteki gerçek hisselerinin tespiti ile davalılara veya başkaları adına yapılan hisse devirlerinin iptali ile payları oranında müvekkilleri adına tesciline,mümkün olmaması halinde ise müvekkillerine tekabül edecek hisse bedelleri için şimdilik 10.000-TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar …, … ve … vekili; davanın konusu muris muvazaası nedeniyle ölüme bağlı tasarrufun iptali olduğundan, murisin ölümünden itibaren 1 yıllık zamanaşımı ve ayrıca hak düşürücü sürenin geçtiğini, davalı şirketin hisseleri hamiline yazılı olup,ancak zilyetlik hükümlerine göre mülkiyet tespiti yapılabileceğini, murisin ölümünden önce şirket müdürü ve yönetim kurulu başkanı iken hazırlattığı pay defterine göre 1 adet pay sahibi olduğunu, hazirun cetvellerinden anlaşılacağı üzere murisin genel kurul toplantılarında hisse senedi miktarlarının her yıl değiştiğini, bu değişikliğin ise toplantı nisabının sağlanması için toplantıya gelemeyecek hissedarların şirket müdürü olan murise hamiline yazılı hisse senetlerini emaneten bırakmalarından kaynaklandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece;Yargıtay emsal ilamlarına göre davanın TBK’nın 19. maddesi kapsamında görülmesi gerektiği, Yargıtay 1. HD’nin 10.11.2015 tarih, 2014/3824 esas, 2015/12948 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kişisel hakkın temliki niteliği taşıyan şirket paylarının devri işleminde 1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı İBK’nın uygulanmasının olanaklı olmadığı, davalı şirketin 22/05/1962 tarihinde tescil olduğu, davalı şirketin 1.200.000-TL‘lik sermayesine tekabül eden 48.000 paylık 240 adet hisseden teşekkül ettiğinin anlaşıldığı, bilirkişi incelemesinde, şirketin pay defterinin 1. sayfasında beher hisse değerinin 5.000-TL olduğu, yatırıldığı tarihin 01.01.1962 olduğu ve 20.06.2013 tarihininde vefat olarak pay defterine işlendiği, bunun dışında pay defterinde müteveffa ile ilgili sayfada başka husus bulunmadığının, davalı …’e ait payın yazılı olduğu sayfada ise 5.000 adet hissenin 20.06.2013 tarihinde …’e aktarıldığının tespit edildiği, TTK’nın 484/2 maddesinde, hamiline yazılı pay senetlerinin,hamiline yazılı pay senetlerinin devrinin şirket ve üçüncü kişiler hakkında hüküm ifade edebilmesinin, TTK’nın 489. maddesine göre ancak zilyetliğin geçirilmesi ile mümkün olacağı, hamiline yazılı hisse senetlerinin devrinin herhangi bir hukuki işleme gerek olmaksızın sadece zilyetliğin devri ile mümkün olması sebebiyle, somut olayda davalı şirket kayıtlarında devri gösteren bir belge bulunmamakta olup, davacı tarafça da bu şekilde bir belgenin varlığının ispat edilemediği, murisin genel kurul hazirun cetvelinde daha yüksek oranda paya sahip görünmesinin, tek başına bu oranda paya sahip olduğu anlamına gelmediği, payların zilyetliğin geçirilmesi ile el değiştirdiği düşünüldüğünde, farklı sebeplerden dolayı pay oranlarında değişiklikler olabileceği, davacı tarafından başka bir delil sunulmadığından, murisin davalı şirketteki pay oranının tespitinin ancak pay defteri ile yapılabileceğinin anlaşıldığı, bilirkişi heyetince pay defteri üzerinde yapılan incelemede ise hukuka aykırı bir devrin bulunmadığının saptandığı, bu nedenle murisin paylarının sahte imza ile devredildiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili; mahkemece, ara karardan belirtilen hususlarda inceleme yapılmadan hazırlanan bilirkişi raporunun karara dayanak yapılmasının hatalı olduğunu, şirketin kuruluşundan itibaren tüm pay kayıtları, hisse senedi ilmuhaberleri ve teslim tutanaklarının yerinde incelenmesi gerekirken bu kayıtların incelenmediğini, davalıların sürekli olarak şirketteki paylarının arttığını, hissedarlıklarının kaynağını açıklamadıklarını, davalıların şirkette birçok hissesi varken şirketin kurucusu oldukça zengin bir kişi olan murisin sadece 1 payının bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, salt pay defteri kayıtlarına bakılsa dahi davalıların payları muvazaalı olarak üzerlerine geçirdiklerinin görüleceğini, pay defterinde …’in edindiği 21 payın edinme tarihi ile ne şekilde edindiğinin belirtilmediğini, davalılar … ve …’in de pay edinme tarihi ve şeklinin pay defterinde belirtilmediğini, muris 20.06.2013 tarihinde vefat etmiş olup, murisin ölümü anında üzerine bulunan 1 adet hissenin dahi aynı gün davalı …’e aktarıldığının tespit edildiğini, en azından işbu 1 adet hisse bakımından davanın haklılığı sabit olmuşken, mahkemece davalıların murisin paylarını kendi üzerine sahte olarak devir ettiğinin ispat edilemediği yönündeki tespitinin çelişki arz ettiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tarafların ortak murisinin davalı anonim şirkette bulunan hisselerinin devrinin şekil şartlarına aykırılık, sahtelik ve muvazaa nedenlerine dayalı olarak iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescili, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Anonim şirketlerde hamiline yazılı hisse senetleri sadece teslim ile devredilebilir. TTK’nın 415. maddesi hükmüne göre, devrin şirkete bildirilmesine veya kaydedilmesine gerek yoktur. Elbette devrin, mülkiyetin geçirilmesi amacı ile yapılması gerekmektedir. Yargıtay kararları doğrultusunda devirde teslim taahhüdü geçerli değildir. Devir, hamiline yazılı hisse senedinin teslimi ile hem şirkete hem de üçüncü kişilere karşı hüküm ifade eder. Genel hukuk hükümleri çerçevesinde hamiline yazılı hisse senedini elinde tutan, onun malikidir. Ancak belirtmek gerekir ki, zilyetliğin geçirilmesi devir için yeterli olsa da, taraflar isterlerse ciro veya temlik beyanı ile birlikte teslim ile de devir işlemi gerçekleştirilebilir. Somut olayda; davalı şirketin 1.200.000-TL’lik sermayesinin hamiline yazılı 48.000 paylık her biri 5.000-TL değerinde 240 adet hisseden teşekkül ettiği, tarafların murisi tarafından sağlığında davalılara pay devrine ilişkin olarak imzalanan bir hisse devri sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şirketin pay defterinin incelenmesinde; davalılar … ve … adına da ayrı ayrı sekizer pay kayıtlı olup, payların edinme tarihi ve edinme şekli kayıtlı değildir. Diğer davalı …’in ise toplam 50 adet hissesi bulunmakta olup, bu paylardan 21 adedinin edinme tarihi ve şeklinin kayıtlı olmadığı görülmektedir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar karar verilmiş ise de, davalıların davalı şirket paylarını ne suretle iktisap ettikleri araştırılmadan sadece şirketin pay defterindeki kayıtlar esas alınarak eksik inceleme sonucu davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Bu nedenle davalı şirketin tüm genel kurul toplantı tutanakları ve hazirun cetvelleri ile birlikte tüm ticaret sicil kayıtlarının getirtilmesi suretiyle, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak davalıların şirketteki mevcut paylarını ne surette iktisap ettikleri belirlenmelidir.Davalı şirketin pay defterinde muris adına bir adet pay kayıtlı iken, pay defterinin davalı …’e ait sayfasında, murise ait bu bir adet payın bu davalı adına kaydedildiği, düşünceler kısmına da “…’den” şeklinde bir açıklama yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda murise ait bu bir pay bakımından şirket pay defterindeki bu kaydın davalıya bu hisse bakımından bir hak kazandırıp kazandırmayacağı üzerinde durulmalıdır. Diğer yandan dosyaya taraflarca 02.07.2013 ve 06.08.2014 tarihli iki ayrı veraset ilamı sunulmuş olup, 02.07.2013 tarihli veraset ilamında mirasçı olarak yer alan … diğer veraset ilamında yer almadığı gibi, mirasçıların veraset ilamlarındaki hisse oranları da farklıdır.Veraset ilamları arasındaki çelişkinin de giderilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1046 Esas – 2020/500 Karar sayılı 14/10/2020 tarihli kararının, HMK’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA;”Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacılar tarafından yatırılan 171-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli karar sonra yazılmak üzere oybirliği ile HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.19/10/2023