Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/490 E. 2023/647 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/490
KARAR NO: 2023/647
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2018/949 Esas 2020/690 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında davalının müvekkiline 16.993-TL bedelli fatura borcu olduğunu,faturaya konu ürünlerin kargo aracılığıyla davalıya gönderildiğini, kargo fişleri üzerinde teslim alındığına dair isim ve imza bulunduğunu, borcun ödenmemesi nedeniyle davalıya İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı ilamsız icra dosyasıyla takip başlatıldığını fakat davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, süresinde olmayan 07/11/2019 tarihli cevap dilekçesinde, davaya konu faturadaki malları davacıdan almadığını belirterek davanın reddini istemiş; 11/02/2020 tarihli davaya cevaplarını ıslah ettiklerini ve bilirkişi raporuna itirazlarını sundukları dilekçesinde özetle; bilirkişi raporundaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, davaya konu malların müvekkili tarafından teslim alındığını, mallarda müvekkili tarafından tespit edilemeyecek ve gözle görülemeyen gizli ayıplar bulunduğunu, bu durum öğrenilir öğrenilmez müvekkili tarafından davacıya Adana … Noterliğinden 26/11/2018 tarihli ihbarname gönderildiğini, bu nedenle müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığından icra takibine itiraz edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, ıslah işleminin konusunun taraf usul işlemlerini oluşturduğu, ıslah müessesesinin kullanılabilmesi için öncelikle ortada bir usul işleminin bulunması gerektiği, davalı tarafça yargılama kapsamında cevap dilekçesi sunulmadığından davalı tarafın sunduğu cevap dilekçesinin ıslah edilmesi hususundaki dilekçenin de ıslah olarak kabul edilemeyeceği; cevap dilekçesi vermeyen davalının davayı inkar etmiş sayılarak ancak inkar çerçevesinde savunma yapabileceği, davalı vekilinin dosyada mevcut 11/02/2022 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü davaya konu malların ayıplı olduğu iddiasının ise inkar çerçevesinde ileri sürülebilecek bir iddia olmadığı, bir an için söz konusu iddianın davalı tarafından ileri sürülebileceği düşünülse dahi faturanın ispat gücü, ticari defterlerin delil niteliği ve ayıp iddiasında bulunanın malın ayıplı olduğunu ispat etmesi gerektiği gözetildiğinde davalının iddiasını ispat edemediği; taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin kabul edildiği, davaya konu faturanın her iki taraf ticari defterlerinde de yer aldığından davacının iddiasını ispat ettiği, davalının ise ayıbı kanıtlar nitelikte herhangi bir delil sunmadığı, dolayısıyla ispat yükü üzerinde olan davalının iddiasını ispat edemediği, alacağın likit olduğu, takip talebinde davacı-alacaklının faiz talebi bulunmasına rağmen faizin türünün açıklanmaması sebebiyle alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalının davaya konu icra takibine itirazının iptaline ve kabul edilen asıl alacak miktarı olan 16.933-TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; dava dilekçesinin ve tensip zaptının vekil olarak avukata tebliğ edilmemesi sebebiyle, 07/11/2019 tarihli cevap dilekçesi ve 11/02/2020 tarihli davaya cevabın ıslahı dilekçesinin süresi içinde sunulduğunu ancak mahkemece ıslah dilekçesinin hukuka aykırı olarak dikkate alınmadığını; ıslah dilekçesinde de belirtildiği üzere, müvekkilinin malları teslim aldığını, ancak üretim hatası olması sebebiyle davacıya ihtarda bulunulduğunu, mallarda teslim anında tespit edilemeyecek ve gözle görülemeyecek şekilde gizli ayıbın bulunduğu bu husus öğrenilir öğrenilmez ihbarın gönderildiğini, faturanın da müvekkilinin ticari defterlerine işlenmesini gizli ayıbın tespitinden daha önceki bir tarih olduğundan faturanın defterde kayıtlı olarak görüldüğü; bu konuda yapılacak bilirkişi incelemesinin sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini ve müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satımdan kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalıya temizlik makineleri sattığını ancak davalının satım bedelini ödememesi sebebiyle davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, süresinde olmayan cevap dilekçesinde faturaya konu malı davacıdan almadığını; 11/02/2020 tarihli dilekçesinde de cevap dilekçelerini ıslah ederek faturaya konu mallarda gizli ayıp çıktığını ve bu durumun davacıya ihtarname ile bildirildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davaya konu faturanın iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturanın ödenmediği, davalının cevap dilekçesinin süresinde sunulmaması nedeniyle cevap dilekçesinin ıslahı işleminin geçerli olmadığı ve davalının inkar mahiyetindeki savunmasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili her ne kadar davaya konu icra takibinde de davalı-borçlunun vekili olsa da, icra takibine konu itirazın iptali için genel mahkemede açılmış olan davada dava dilekçesi takip borçlusunun vekiline değil asile yani davalı-borçluya yapılması gerektiğinden, davalı vekilinin bunun aksi yönündeki istinaf sebebi kabul edilmemiştir. Öte yandan, davalıya dava dilekçesi-tensip zaptı 14/02/2019’da tebliğ edilmiş, davalı taraf 2 haftalık cevap süresinden sonra 07/11/2019’da cevap dilekçesini dava dosyasına sunmuş ve cevap dilekçesinde davaya konu faturadaki malları davacıdan almadığını belirtmiştir. Bilindiği gibi “Süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu” başlıklı 6100 sayılı HMK’nın 128. maddesine göre, süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla, davalının yargılamadaki savunmalarında artık bu kapsamdaki beyanları dikkate alınabilecektir. Fakat somut uyuşmazlıkta, davalı taraf 31/12/2019 tarihli bilirkişi raporunun kendilerine tebliğinden sonra hem rapora itiraz etmiş hem de cevap dilekçesini ıslah ederek mallarda gizli ayıp bulunduğundan davacıya bir borcu bulunmadığı savunmasında bulunmuştur. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2016/9-1211 Esas, 2017/1077 Karar sayılı ve 07/06/2017 tarihli kararında “cevap dilekçesinin ıslahı için öncelikle yapılması gereken usul işlemi davaya cevap vermekten ibarettir. Cevap dilekçesinin hiç verilmemiş olması halinde ortada ıslah edilmesi mümkün bir usul işleminin varlığından söz edilemez. Aksi halde, suskun kalınarak hiç cevap verilmemiş olması halinin bir usul işlemi olarak kabulü gerekir. Bu çerçevede süresi geçtikten sonra yapılan ve karşı çıkılan savunmanın da hiç yapılmamış gibi olduğunu ve aynı hukuki sonucu doğuracağını belirtmek gerekir. Usul işleminin ıslahla düzeltilmesi öncelikle geçerli bir hukuki işlemin varlığını gerektirdiğinden yapılmamış hükmünde sayılan bir usul işleminin ıslahla düzeltilmesi de düşünülemez.” şeklinde belirtildiği gibi, süresinde cevap dilekçesi sunmayan davalının cevap dilekçesini ıslah işleminin dolayısıyla gizli ayıp savunmasının incelenerek kabulü mümkün değildir. Davalı alıcı, satım konusu malların ayıplı olduğunu ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığını kanıtlamak zorundadır. Davalı söz konusu hususları davada ispatlayamamış olup, tarafların ticari defterlerinde de davaya konu faturanın kayıtlı olduğu ve davalı tarafından da faturanın ödenmediği sübut bulduğundan, aynı gerekçe ile verilen hükme yönelik istinaf sebebleri yerinde bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 1.156,69-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 590-TL harcın mahsubu ile bakiye 566,69-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 59,50-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK m.362(1)-a uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/05/2023