Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/48 E. 2023/863 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/48
KARAR NO: 2023/863
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2020
NUMARASI: 2019/499 Esas 2020/559 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; müvekkili tarafından cari hesap alacağına ilişkin olarak davalı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, sözleşmenin ifa yeri Bakırköy olduğundan davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkili şirketin davalıya toplam 300.000-TL tutarlı çek ödemesi bulunmasına karşın, davalının 276.446,27-TL tutarlı ürün teslim ettiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin davalı şirketten 23.553,73-TL alacaklı olduğunu belirterek, davalının takibe yönelik itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin adresi itibariyle yetkili icra dairesinin Gaziosmanpaşa icra daireleri, yetkili mahkemenin ise İstanbul mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacı şirkete borcu olmadığı gibi, ödenmeyen hazır beton bedelleri nedeni ile de alacaklı olduğunu, davacı şirketin yüklenici olduğu inşaat için müvekkili şirketin hazır beton tedarik ettiğini, bu ilişki sırasında davacının iki ayrı taşeronunun da müvekkili şirketten hazır beton satın aldığını, ancak taşeronlar tarafından alınan hazır beton bedellerinin ödenmediğini, taşeron şirketler aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı ve İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyalarında takip başlattıklarını, bütün satış işleminde borcun sorumlusunun davacı olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili 13.12.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle; davacı şirketin Bakırköy 3. ATM’nin 2019/128 esas sayılı dosyasında konkordato talep ettiğini, bu nedenle dava açma ehliyeti bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davacının yüklenici olarak taşeronları ve kendisi adına müvekkilinden hazır beton satın aldığını, her ne kadar müvekkilince farklı şirketlere fatura düzenlenmişse de sorumluluğun davacı ile taşeronlarına ait olduğunu, müvekkilinin fatura alacağının 899.400-TL olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; her iki tarafın ticari defterlerinin birbirini teyit ettiği, dolayasıyla defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının takibe yönelik itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; borca itirazlarında icra dairesinin yetkisine ve cevap dilekçesiyle mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, müvekkilinin adresi itibariyle yetkili icra dairesinin Gaziosmanpaşa icra daireleri, yetkili mahkemenin ise İstanbul mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının konkordato başvurusunda bulunduğunu ve mahkemece mühlet kararı verildiğini, buna rağmen komiser onayı olmadan işlem yapılarak komiser onayı sunulmadığını, üstelik dosyada dava konusu çeklerle ilgili alacak kaydına rastlanmadığını, müvekkili davacı şirkete borçlu olmadığı gibi, ödenmeyen hazır beton bedelleri nedeni ile de alacaklı olduğunu, davacı şirketin yüklenici olduğu inşaat için müvekkili şirketin hazır beton tedarik ettiğini, müvekkilince davacının yüklenicisi olduğu inşaatın taşeronları tarafından verilen çeklere dayalı olarak icra takipleri başlattığını, beton satışı kapsamında davacı ile birlikte taşeronlar ve arsa sahibi şirket hakkında İstanbul 19. ATM’nin 2020/1 esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı tarafından çek ile yapılan ödemeler karşılığında eksik mal verildiği iddiasına dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça cari hesap alacağının tahsili istemiyle ilamsız takip başlatılmış olup, davalı tarafça icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir. HMK’nın 6. maddesi gereği, genel yetkili mahkeme ve icra dairesi davalı borçlunun yerleşim yeri mahkeme ve icra dairesidir. Öte yandan aynı yasanın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Sözleşmenin ifa edileceği yer ise, 6098 sayılı TBK’nın 89.maddesine göre tespit edilmelidir. Buna göre borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Bu kapsamda takip ve dava para alacağına dayalı olduğundan, davacının kendi yerleşim yeri olan Bakırköy icra daireleri ve mahkemeleri yetkili olduğundan, davalı vekilinin yetki itirazı yerinde değildir. Davacı şirket tarafından Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/128 esas sayılı dosyasında konkordato başvurusu yapıldığı, mahkemece 25.02.2019 tarihinden geçerli olmak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği ve mühlet kararının 25.05.2019 tarihinden itibaren 2 ay süre ile uzatıldığı, 18.07.2019 tarihinde itibaren ise şirkete 1 yıl süre ile kesin mühlet kararı verildiği anlaşılmaktadır. Ancak somut olayda davacı şirket borçlu olmayıp alacaklı konumunda olup, davalı şirket aleyhine icra takibi başlatılması ve takibe itiraz üzerine işbu davanın açılması, davacı şirket lehine bir durum olup davacıyı borçlandırıcı bir işlem niteliğinde değildir. Bu nedenle işbu davanın açılması bakımından davacının komiser onayı alması gerekli ve zorunlu değildir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yönde ileri sürdüğü istinaf nedeni de yerinde değildir. Somut olayda; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalıdan hazır beton satın alındığı, karşılığında her biri 50.000-TL tutarlı olmak üzere 6 adet çek ile toplam 300.000-TL ödeme yapıldığı sabittir. Davacı tarafça, 300.000-TL ödeme yapılmasına karşılık davalı tarafından 276.446,27-TL tutarında mal verildiği, dolayısıyla müvekkilinin bakiye çek bedeli kadar alacaklı olduğu ileri sürülmüştür. Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davacının tüm çek ödemeleri davalının ticari defterlerinde, davalının faturaları da davacının defterlerinde kayıtlıdır. Davacının ticari defterlerinde sipariş avansları hesabında 23.553,73-TL alacak kaydı bulunmakta olup, aynı tutar davalının ticari defterlerinde de kuruş farkıyla aynen davacının alacağı olarak kayıtlıdır. Dolayısıyla davacının bakiye alacağı, tarafların birbirini doğrulayan ticari defter kayıtları ile ispat edilmiştir. Davalı şirket tarafından davacı ile ile birlikte taşeron şirketler aleyhine İstanbul 19. ATM’nin 2020/1 esas sayılı dosyasında, 899.400-TL alacak istemiyle dava açılmış olup, dava dilekçesi içeriğinde açıkça müvekkilinin taşeron şirketlere hazır beton satışı yaptığı, bu nedenle taşeron şirketlerden alacaklı bulunduğu, davacının ise ana yüklenici olarak ödenmeyen borçtan sorumlu olduğu ileri sürülmüş olup, satım ilişkisinin tarafının taşeron şirketler olduğu kabul edilmiştir. Davalı şirketin ticari defterlerinde de taşeron şirketlere yapılan satış nedeniyle davacı şirket aleyhine bir borç kaydı yoktur. Bu nedenle davalı vekilinin söz konusu dosyanın bekletici mesele yapılması talebi yerinde görülmemiş olup, mahkemece her iki tarafın birbirini doğrulayan ticari defter kayıtları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.608,95-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 402,24‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.206,71-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 29-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/06/2023