Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/47 E. 2023/934 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/47
KARAR NO: 2023/934
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2017/886 Esas – 2020/679 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin, ithalatçısı davalı …, satıcısı davalı … Otomotiv olan … plaka sayılı, … markalı aracı 24.07.2015 tarihinde 192.154,55-Euro bedelle davalıdan satın aldığını, aracın 30/08/2016 tarihinde seyir halindeyken tüm ışıkları ve göstergelerinin bir anda kapandığını ve 10 saniye sonra tekrar çalıştığını, arıza nedeniyle yetkili servise başvurularında arıza tespiti yapıldığını, aracın 01.10.2016 tarihinde teslim alınmasından sonra keşide ettikleri 03.10.2016 tarihli ihtarname ile davalı satıcıya aracın misli ile değişimi, olmazsa bedel iadesi konusunda ihtarda bulunulduğunu, 16.10.2016 tarihinde aynı arızanın meydana gelmesi üzerine aracın tekrar yetkili servise götürüldüğünü, 21.10.2016 tarihli ihtarname ile de aracın tekrar teslim alınmayacağı belirtilerek davalılardan araç bedelinin talep edildiğini, yetkili serviste onarım yapıldığını, son olarak 02.12.2016 tarihinde yine aynı arızanın meydana geldiğini, aracın yetkili servise bırakıldığını, delil tespiti talepleri üzerine Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/42 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda araçta imalattan kaynaklı gizli ayıp bulunduğunun tespit edildiğini, aracın halen yetkili serviste olduğunu, ayıp nedeniyle aracın kullanımının mümkün olmadığını belirterek, aracın davalılara iadesi ile araç bedelinin şimdilik 1.500-Euro’luk kısmının faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Otomotiv vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, garanti süresi dolduğundan aracın garanti kapsamında bulunmadığını, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, araçta ayıp veya üretim hatası bulunmadığını, aracın davacı tarafça uzun süre kullanıldığını, iddia edilen hususun herhangi bir değer kaybına yol açmayacağını, davacının faiz talebi yasaya aykırı olup ancak yasal faiz istenebileceğini, davacının talepleri dürüstlük kuralına aykırı olup davacı iddialarının kabulü halinde araç değişimi yerine, ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım yönünde karar verilmesinin hakkaniyet gereği olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili; dava konusu araçta ayıp veya üretim hatası bulunmadığını, arızanın çakmaklıktan kaynaklanan sigorta atması nedeniyle oluştuğunu, soket ve sigorta değişimi yapılarak aracın teslim edildiğini, benzer şikayetle sonraki başvuruda bedelsiz panel değişimi yapıldığını, üçüncü başvuruda ise arızaya rastlanmadığını, delil tespiti sonucu alınan bilirkişi raporunun teknik ve bilimsel dayanağının bulunmadığını, davacının talebi hak ve menfaatler dengesine aykırı olduğundan ancak değer kaybına hükmedilebileceğini, aracın değişimi koşulları bulunmadığından davacının talebinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının faiz talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, araç iadesinde kullanım bedelinin araç bedelinden mahsubunun gerektiğini, ayrıca aracın takyidatlardan ari olarak iade edilmesi gerektiğini, dava konusu araçta tekrarlayan, giderilmeyen ve araçtan faydalanmayı ortadan kaldıran bir ayıp veya üretim hatası bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacı tarafça, davalı … tarafından ithal edilen ve diğer davalı … Otomotiv’den satın alınan dava konusu aracın ayıplı olduğu ileri sürülmüş ise de; benimsenen bilirkişi raporunda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, dava konusu araçta, araçtan faydalanmayı ortadan kaldıracak, kullanımına engel nitelikte ayıp bulunmadığı, bir kısım arızaların servis tarafından onarılarak giderildiği, sadece araçta devam eden telefon tutma kiti için anten, elektrik arızasının, kablo tesisatında yapılacak değişim veya onarım ile giderilebileceği, diğer arıza bildirimlerinin anlık olarak gerçekleştiği ve devam etmediği, dolayısıyla dava konusu araçtaki ayıba dayalı istemin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; araçta yaşanan 3. arıza sonrasında delil tespiti dosyasında alınan raporda, araçta imalattan kaynaklı gizli ayıp bulunduğunun tespit edildiğini, mahkemece alınan kök raporda araçtaki arızaların giderilemediği, bir başka anlatımla aracın ayıplı olduğu belirtilmişken, ek raporda arızaların ayıp niteliğinde bulunmadığı, kablo tesisatının değiştirilmesi halinde arızaların giderilebileceğinin belirtildiğini, bilirkişilerin görüş değişikliğine dair izahatta bulunmadıklarını, raporlar arasında çelişki bulunmasına rağmen mahkemece çelişkinin giderilmemesinin hatalı olduğunu, araçta halen giderilmemiş bir elektrik arızası bulunduğunu, bu nedenle aracın ayıplı olmadığının kabulünün hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tacirler arası satıma konu aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak sözleşmeden dönme istemine ilişkindir. Davacının sözleşmeden dönme talebi nedeniyle mahkemece aracın satış bedeli üzerinden alınması gereken peşin harcın tamamlatıldığı görülmüştür. 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda 6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesi uygulanır. TBK’nın 223. maddesine göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Somut olayda; dava konusu aracın davacıya 24.07.2015 tarihinde davacıya satışının yapılarak teslim edildiği, davacının ilk olarak 01.09.2016 tarihli servis başvurusunda, yetkili servis tarafından gösterge panelinin anlık gidip gelmesine çakmaklıktan kaynaklanan sigorta atmasının neden olduğu tespit edilerek soket ve sigorta değişimi yapılarak aracın davacıya teslim edildiği, benzer şikayetle 17.10.2016 tarihinde davacının başvurusunda aynı nedenle gösterge panelinde sorun meydana geldiği tespiti yapılarak bedelsiz panel değişimi yapıldığı, aynı arızanın 3. kez tekrarında ise yetkili servisçe yapılan incelemede, telefon tutma kiti için antende elektrik arızası ve dijital ses paketi optik veri yolunda geçici kopukluk tespit edildiği, ancak davacının talebi nedeniyle onarım yapılmadığı anlaşılmaktadır. Araçtaki ayıbın ortaya çıkması üzerine davacı tarafından, yukarıda belirtilen tarihlerde aracın yetkili servise götürülerek onarım için başvurulduğu, 03.10.2016 ve 21.10.2016 tarihli ihtarnameler ile de davalılara bu durumun ihtar edildiği görülmüştür. Söz konusu arızanın kullanımla ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olması nedeniyle, ihbar süreleri bakımından TBK’nın 223. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, ayıbın zincirleme olarak aynı arızaya neden olduğu ve ihtar tarihi öncesinde toplam üç kez yetkili servise başvurulduğu anlaşılmasına göre, davacının ayıp ihbarı süresindedir. TBK’nın 231. maddesi hükmüne göre, satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan defi hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. Somut olayda dava konusu araç davacıya 24.07.2015 tarihinde teslim edilmiştir. İşbu dava ise 16.05.2017 tarihinde açılmış olmakla, dava tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Bu nedenle davalılar vekillerinin ileri sürdüğü zamanaşımı defi yerinde değildir. Mahkemece alınan kök bilirkişi raporunda; aracın servise son başvurusunda merkezi kilitleme ünitesi, uyumsuz sinyal, bilgi elektroniği, telefon tutma kiti için anten elektrik arızası ve dijital ses paketi optik veri yolu, geçici kopukluk arızalarının bulunduğu, bu arızanın davacının ikinci başvurusundaki arızalar ile benzerlik gösterdiği, yapılan arıza kontrollerinde araç üzerinde sadece bilgi elektroniği – telefon tutma kiti için anten elektrik arızasının bulunduğu ve servis tarafından söz konusu arızanın giderilemediği veya sebebinin tam olarak anlaşılamadığı belirtilmiş; aynı heyetten alınan ek raporda ise, servis kayıtlarında kablo tesisatında sorun olmadığı notu bulunmasına rağmen, telefon tutma kiti için anten elektrik arızasının kablo tesisatında giderilemeyen bir arıza olabileceği ihtimalini ortaya koyduğu, araçta bir ayıp veya üretim kaynaklı problem olmadığı, telefon tutma kiti için anten elektrik arızasının araçta halen bulunduğu ve bu arızanın kullanımdan kaynaklı bir arıza olmadığı, fakat esasa mugayir bir ayıp olarak da değerlendirilemeyeceği, arızanın özellikle aracın kablo tesisatında yapılacak değişim ve onarım ile giderilebileceği belirtilmiştir. Görüldüğü üzere hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında, araçta “bilgi elektroniği – telefon tutma kiti için anten elektrik arızası”nın halen mevcut olduğu ve yetkili servisçe giderilemediği, bu arızanın kablo tesisatında yapılacak değişim veya onarım ile giderilebileceği, arızanın kullanım kaynaklı olmadığı tespiti yapılmıştır. Bu durumda araçta mevcut ve halen giderilememiş olduğu tespit edilen söz konusu arızanın, ancak kullanımla ortaya çıkan üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekmektedir. TBK’nın 227. maddesinde satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları; “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak belirlenmiş, ancak alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakimin satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebileceği hüküm altına alınmıştır. Eldeki davada davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanması nedeniyle, ayıbın niteliğine göre sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasının tarafların hak ve menfaatleri gözetilerek aşırı bir dengesizliğe neden olup olmayacağının, bunun yerine ücretsiz onarım veya satış bedelinden indirim yapılmasının taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesine daha uygun olup olmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, ayıp giderim bedelinin tespiti ile sözleşmeden dönme koşullarının oluşup oluşmadığı, ücretsiz onarım veya satış bedelinden indirim yapılmasının hak ve menfaatler dengesine uygun olup olmadığı belirlenerek, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporlarındaki araçta ayıp bulunduğu yönündeki tespite rağmen yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/886 Esas 2020/679 Karar sayılı 05/11/2020 tarihli kararının, HMK 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının istek halinde kendine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/06/2023