Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/464 E. 2023/1488 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/464
KARAR NO: 2023/1488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2015/877 2020/788
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı firmaya 2008 yılı içinde muhtelif tarihlerde ihracat yolu ile tekstil ürünleri sattığını, 71.504,90-Euro tutarlı 9 adet fatura tanzim edildiğini, ihracat işlemlerini yasalar tarafından yetkilendirilmiş olan aracı firmaların yaptığını,ihracat işlemlerinin dava dışı … Ticaret AŞ üzerinden gerçekleştirildiğini, malların davalı tarafça eksiksiz ve kusursuz teslim alındığını, usulüne uygun kusur bildirimi yapılmayıp malların iade edilmediğini, bedellerinin de ödenmediğini ileri sürerek toplam 71.504,90-Euro’nun dövize uygulanan ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, yetkili mahkemenin davalının ikametgahı olan Federal Almanya Cumhuriyeti Amtsgericht Bonn – Handelsgericht Mahkemeleri olduğunu, uluslararası ticari uyuşmazlıklarda öncelikle Uluslararası Ticaret Hakem Heyet’ine başvurulması gerektiğini, kendilerinin ticari faaliyetlerinin … AŞ ile olduğunu, davanın husumetten reddin gerektiğini, kendilerine sadece dava dilekçesinin tebliğ edildiğini, davacıya üretip sattığı tekstil ürünlerinden belirlenen adet ve kalitede sipariş verdiklerini, eser sözleşmesinin 5 yıllık zamanaşımına tabi olup zamanaşımının dolduğunu, faturaların usulüne uygun tebliğ edilmediğini, ürünlerin eksik ve ayıplı olması nedeni ile teslim edilmediğini, davacının 8 yıl sonra dava açmasının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, MÖHUK’un 40. maddesi uyarınca “Türk mahkemelerinin milletler arası yetkisini, iç hukukun yer itibari ile yetki kuralları tayin eder” hükmü uyarınca HMK 10 md. uyarınca sözleşmenin ifa edileceği ve TBK 89. maddesi uyarınca alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, mahkemenin yetkili olduğu, zamanaşımının TBK 146. md. uyarınca 10 yıl olduğu, davacı ile aracı dava dışı … AŞ arasında aracı ihracatçı sözleşmesi imzalanmış olup satım işleminin taraflarının davacı ve davalı olduğu, davacının düzenlediği faturalar ile 9 adet ihracat beyannamesinin bulunduğu, davacı defterlerinde faturaların kayıtların olduğu, ihracat işlemlerinin yapıldığı, yurt dışı çıkış teyitlerinin yapıldığı, ihracat beyannamelerinde ihracatçı nüshalarının üzerinde “ihr. Döv. Krd. Taahhüdüne sayılmıştır “kaydının ihracat bedellerini ödediği anlamına gelmeyeceği, davalının ödeme iddiasının olmadığı, ayıplı olduğuna ilişkin tutanak tutulduğu savunulmuş ise de,bununla ilgili belge sunulmadığı, davanın kabulü ile 71.504,90-Euro’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereği devlet bankalarının Euro birimi ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, mahkemenin 04.09.2015 tarihli ara kararında HMK 140/5 maddesi uyarınca 2 hafta kesin mehil verdiğini, uyulmaması halinde delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verileceği bildirilmesine rağmen sonradan sunulan fatura ve diğer belgelere göre karar verilmesinin davalının müktesep hakkını yok sayarak delillerin resen toplandığını,bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, 26.11.2019 tarihli ek raporda davacının davalıdan alacağı olmadığı; 11.09.2020 tarihli raporda ise 71.504,90-Euro alacağı olduğunun bildirildiğini, davacının süresinden 3 yıl sonra sunduğu delillerin kabul edilmemesi gerektiğini, davacı defterlerinin lehine delil olamayacağını, sözleşmenin ifa yeri ve davalının ikametgahının Almanya olup, Almanya Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Gümrük kanunu 168-170 ve Gümrük Yönetmeliği 446-453 maddeleri uyarınca 3 yıl içinde geri getirilmesi gerektiği, getirmediği taktirde 1567 sa. Türk Parasını Koruma Kanunu 1 ve 3. maddeler uyarınca işlem yapılabileceğini, zamanaşımının dolduğunu davacı ile ticari ilişkinin ispatlanamadığını, ihracatçı … AŞ’nin talebinin bulunmadığını, … AŞ’nin defter ve kayıtları incelenmeden hüküm verildiğini, … AŞ ile davalı arasındaki ihtilaftan dolayı mükerrer tahsilatın ortaya çıkacağını bunun tarafsızlık ilkesine aykırı olduğunu, mahkemenin bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre karar verdiğini ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi nedeniyle ihracat yolu ile davalıya satılan mal bedelinin davalıdan tahsili talebine ilişkindir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Ancak davalı cevap dilekçesinde davacının ürettiği ürünleri almak için sipariş verildiğini , faturaların usulüne uygun tebliğ edilmediğini ürünlerin eksik ve ayıplı olması nedeni ile teslim alınmadığını,ihracat işlemini … AŞ’nin gerçekleştirdiğini, davacının kendilerine husumet yöneltemeyeceğini ileri sürmüştür.Buna göre ticari ilişkinin varlığını kabul ile birlikte istinaf incelemesi bakımından çözümü gereken husus ,davacının davalıdan talep hakkı olup olmadığı noktasındadır. Türk hukukunda ,yabancı unsurlu davalarda mahkemelerin milletlerarası yetkisi MÖHUK’un 40.maddesinde,kural olarak ,iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarına atfen düzenlenmiştir.Buna göre HMK ,TBK,TTK ve sair kanunlarda yer alan yetki kaideleri ,aynı zamanda ,yabancılık unsuru içeren davalarda milletlerarası yetkisini de tesis etmektedir.Diğer bir ifade ile ,yerel yetkinin tesisi için aranan irtibat noktaları ,milletlerarası karakterli davalarda Türk mahkemelerinin yetkisi için de yeterli sayılmıştır.Bununla beraber,bazı hallerde yer itibariyle yetki kurallarının ihtiyaca cevap vermeyeceğini düşünerek ,bu hallere münhasır olmak üzere MÖHUK da özel milletlerarası yetki kurallarına yer vermiştir.Yargılama usulü bakımından ise;Türk hukukunda prensip ,yargılama usulüne uygulanmak üzere çıkarılmış özel hükümler veya uluslararası anlaşma hükümleri yok ise ,HMK nundaki düzenlemelerin -sanki dava yerel karakterli bir dava imiş-gibi uygulanmasıdır. Davalının yerleşim yerinin Almanya’da olması nedeniyle istinabe yolu ile tebligat yapıldığı, süresinde mahkemenin yetkisine itiraz edildiği ,MÖHUK 40. maddesi uyarınca ve TBK 89 maddesi uyarınca alacaklının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğundan davalı vekilinin mahkemenin yetkisine ilişkin istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. Davacının dava dışı … AŞ ile aralarındaki Aracı İhracat sözleşmesinin 2.9.maddesinde “ihraç olunan malın bedelinin zamanında ödenmemesi,eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi halinde kanun ,kararnameler ve yürürlükte olan Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu kapsamında tüm sorumluluk ve alıcı nezdinde yapılacak tüm girişimlerin İMALATÇIYA (davacıya) ait olduğu hükmünü haizdir. Getirtilen gümrük evraklarında da davacının davalı adına düzenlediği faturalar ekli olup hem davacının hemde ihracatçının aynı bedelde davalı adına fatura düzenlediği, ilişkinin davanın tarafları arasında gerçekleştiği görülmekle davalı vekilinin pasif husumete yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Esasen,davalının malları davacıya sipariş verdiğini cevap dilekçesinde kabul ettiği, TBK nın 146.maddesi uyarınca zamanaşımı süresi 10 yıl olduğundan zamanaşımı defiinin de reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekili kesin süreden sonra sunulan delillerin incelenip değerlendirildiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.2015 yılında açılan davada istinabe yolu ile tebligatın 2017 yılında yapılabildiği, davacının sunduğu ihracat belgeleri için Gümrük Müdürlüğüne müzekkere yazılarak teyitlerinin yapıldığı anlaşılmaktadır. HMK 195. Maddesi”Tarafların ellerinde bulunmayan ve incelenmesine karar verilen delillerin getirtilmesi için, mahkemece ilgili resmi makam ve mercilerle üçüncü kişilere bu husus bildirilir.” hükmünü haizdir. Dava dilekçesinde “gümrük kayıtları”na delil olarak dayanılmış olup, eksik kayıtların yargılamanın her aşamasında bulundukları yerden getirtilmesi mümkündür. Mahkemece ilk bilirkişi heyetinden alınan ek raporda davacı defterlerinin lehine delil olamayacağı, ihracatçı … AŞ’nin yaptığı ihracatın 60.864,40-Euro’nun 43.048,80-Euro için … Bankası İkitelli şubesindeki ihracat döviz kredi taahhüt hesabına kullanıldığı, aracı …’ın ihracat yaptığı davalıdan herhangi bir talebini olmadığı, davacını iki adet ihracat belgesi ile talepte bulunabileceği, eşyaların iadesi halinde 3 yıl içinde geri getirilmesinin gerektiğini, buna ilişkin belgenin olmadığı davacı alacağının bulunmadığı bildirilmiş, ikinci raporda 9 adet Gümrük Müdürlüğünden gelen beyannamede yurt dışına çıkış teyidinin olduğu, …’ın ihracat işlemlerine aracı konumda olduğu, ihracatçı nüshaları üzerindeki şerhin davalının ihracat bedellerini ödediği anlamına gelmediği gibi ihracat taahhüdünü kapatmanın başka yolları da olduğu, davalının malların ayıplı olduğuna veya ödeme yaptığına ilişkin bir belgesinin bulunmadığı davacının 71.504,90-Euro alacağının olduğuna ilişkin görüş bildirilmiştir. Malların davalı şirket adına yurt dışı edildiği, davalı tarafça ayıplı ve eksik olduklarından teslim alınmadığı savunulmuş, malların geri gönderildiğine, ayıp ihbarında bulunulduğuna veya bedellerinin ödendiğine dair bir savunma da bulunulmadığına göre dava konusu 9 adet fatura nedeniyle davalının sorumlu olacağı,bilirkişi raporları da takdiri delil mahiyetinde olup tüm dosya kapsamı ile alıcı davalının fatura bedelleri ile sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı tarafça malların ayıp ve kusurları nedeniyle ödeme yapılmadığı savunulduğu, … AŞ’ye veya davalıya ödeme yapıldığına ilişkin bir iddiasının bulunmadığı, davanın kabulüne yönelik karara karşı istinaf sebebleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 16.052,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 4.013,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 12.039,4‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 16,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/10/2023