Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/461 E. 2021/380 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/461
KARAR NO : 2021/380
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2020
NUMARASI: 2020/68 2020/446
DAVA: Kıymetli Evrak İptali (Hisse Senedi İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %33,16’sını temsil eden payların sahibi olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana müvekkilinin hisselerini temsil eden hisse senedi veya ilmühaber tanzim edilerek teslim edilmediğini, TTK 486/3 md sine göre azınlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi pay sahiplerine dağıtılır, şeklinde olduğunu, müvekkili tarafından şirket paylarını temsilen hisse senedi veya ilmühaber basılıp basılmadığı, basılmış ise bunların müvekkil paylarını temsil eden kısmının müvekkiline teslimi hususunda davalı şirkete ihtarnamesi gönderdiklerini, davalı şirketin ihtarnameye cevap vermediğini beyan ederek, davalı şirketin kuruluşundan itibaren şirketin hisseleri temsilen hisse senedi veya ilmühaber basılıp basılmadığının tespiti ile, basılmış ise müvekkiline ait hisseler için basılmış bulunan hisse senedi veya ilmühaberlerin şirket tarafından müvekkiline teslimine,aksi halde ilmühaberlerin bastırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili,davalı şirketin 1979 yılında kurulduğunu, davacının şirketin kuruluşundan 2011 yılına kadar şirket YKnda yer aldığını, şirketin kuruluşundan 25 yıl sonra yönetim kurulunun27/07/2004 ve 2004/2 sayılı kararı ile ilmühaber çıkarılmasına karar verildiğini ve basılan ilmühaberlerin sahiplerine dağıtıldığını, şirket nezdinde davacı dahil hiçbir ortağa ait ilmühaber bulunmadığını, davacının tüm genel kurullara katılarak hissesi oranında temsil edildiğini, davacının kendisine kendisininde yönetim kurulu üyesi olduğu zamanda teslim edilen ilmühaberleri muhtemelen kaybettiğini, zamanın uzunluğundan faydalanarak aradan 24 yıl geçtikten sonra iş bu davayı ikame ettiğini, kendisine ilmühaber verilmemiş olsa dahi bu güne kadar bu yönde bir talebin ve davanın açılmamış olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, T.T.K.’nın 486. maddesi uyarınca azlık isterse nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılacağının belirtildiği, davacının da imzasının bulunduğu 27.07.2004 tarihli 2004/2 karar sayılı yönetim kurulunda yapılan görüşmede nama yazılı ilmühaber çıkartılmasına oy birliği ile karar verildiği, pay defterine ilmühaber bastırılmasına ilişkin karar işlendiği, ilmühaberlerin bastırılıp pay sahiplerine dağıtıldığına ilişkin ispat yükü davalı şirkette olup, davalı ilmühaberlerin bastırıldığını ve teslim edildiğine dair herhangi bir belge sunmadığı, yönetim kurulunca ilmühaber bastırılmasına ilişkin karar alınması ve bu kararın pay defterine işlenmesi tek başına ilmühaberlerin fiilen bastırılıp teslim edildiğini ispat için yeterli görülmediği gerekçesiyle T.T.K.’nın 486/3 maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili; iptal davasının hasımsız açılması gerektiğini,davanın YK kararının alındığı tarihten itibaren yaklaşık 15,5 yıl sonra ikame edildiğini, pay defterine ilmühaberlerin teslim edildiğinin kayıt edildiğini, bu işlemlerin davacının YK üyesi olduğu dönemde yapıldığını,defterlerin tutulmasının davacının da sorumluluğunda olduğunu, hayatın olağan akışına uygun olmayan bir iddiayı ileri sürenin bu iddiasını ispat zorunda olduğunu, davacının iddiasını ispat edemediğini, buna rağmen mahkemenin ispat yükünün davalıda olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verdiğini ,ilmühaberlerin iptaline karar vermeden yeniden basılmasına karar verilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: TTK.’nın 486. maddesi; “… İlmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır. (3) Azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır..” hükmünü haizdir.Somut olayda; davacının da imzasının bulunduğu 27.07.2004 tarihli 2004/2 karar sayılı yönetim kurulunda yapılan görüşmede nama yazılı ilmühaber çıkartılmasına karar verilmiş,anılan karar pay defterine kaydedilmiştir. İspat yüküne ilişkin genel kural davacıdadır.Ancak davalı vekili pay senetlerinin bastırılarak paydaşlara teslim edildiğini ileri sürdüğünden davalının savunmasını teşkil eden teslim bakımından ispat yükü teslim olgusuna dayanan davalıdadır. Davalı ilmühaberlerin bastırıldığını ve teslim edildiğine dair herhangi bir belge sunmamıştır. Davalı vekiline;10.9.2020 tarihli oturumda diğer pay sahiplerine teslim edilmiş ilmühaber var ise beyanda bulunmak üzere mehil verilmiş ise de ,davalı tarafça bu konuda bir belge, ilmühaber sureti de sunulmamış,davalı şirket davacı dışındaki diğer paydaşlara teslim ettiği bir ilmühaber olduğunu da ispat edememiştir. Bu durumda,davalı şirket tarafından ilmühaber bastırılmadığının kabulü gerekir. İlmühaber bastırıldığı ispat edilemediğinden ,davalı vekilinin öncelikle eski ilmühaberlerin iptaline karar verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ,ilk derece mahkemesince ,yönetim kurulunca ilmühaber bastırılmasına ilişkin karar alınması ve bu kararın pay defterine işlenmesi tek başına ilmühaberlerin fiilen bastırılıp teslim edildiğine ispata yeterli görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin hükümde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun H.M.K.’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 18/03/2021