Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/460 E. 2023/1596 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/460
KARAR NO: 2023/1596
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/01/2021
NUMARASI: 2017/1109 Esas – 2021/5 Karar
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı ile yapılan 21.02.2011 tarihli sözleşme gereği davalının Acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, 25.09.2017 tarihinde sözleşmenin 24. Maddesi uyarınca sözleşmenin tek yanlı olarak fesih edildiğinin bildirildiğini, feshin haksız olduğunu, davalıya karlı bir portföy kazandırdığını, ani fesih nedeniyle zor duruma düştüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000-TL denkleştirme tazminatının fesih tarihinden itibaren reeskont faizi işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
ISLAH : Davacı vekili 26/10/2020 tarihli dilekçe ile, alınan bilirkişi raporu uyarınca 10.526,13-TL denkleştirme tazminatı alacağı hesaplandığından, dava değerini 526,73-TL artırarak, 10.526,13-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, feshin haksız olmadığını, sözleşmenin 24. Maddesi uyarınca “Taraflardan her biri diğer tarafa taahhütlü bir mektupla 3 ay önceden haber vermek şartıyla sözleşmeyi her zaman yürürlükten kaldırabilir” hükmü uyarınca 3 ay önceden yapılan ihbarla fesih edildiğini, davacının müvekkil şirkete bir verim sağlamadığını, sadece trafik branşında poliçe düzenlediğini,acenteye ait portföyde yenileme olmadığını, poliçe yenilenmiş ise bunun kendilerinin düşük fiyat vermesinden kaynaklandığını, davacının branş dağılımı ve Hasar / Prim dengesine ilişkin verdiği taahhüdü yerine getirmediğini, üretim dağılımındaki dengesizlik ve HP oranındaki artışı düzeltmediği için sözleşmenin fesih edildiğini, sözleşme 24/c maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı talep hakkından feragat ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; sözleşmenin 24. maddesindeki süreye uyularak davalı tarafça gerekçe gösterilmeden fesih edildiği, 25.7.2011 tarihli Ek Protokol 2. Maddesinde davacı şirketin belli bir iş hedefini tutturmak için taahhütname verdiği, Yargıtay uygulamasına göre sözleşme dönem bitiminden sonraki 1 ay içinde davacının sözleşmedeki taahhütleri yerine getirmediğine ilişkin bir ihtarname çekilmediği,taahhütlerin yerine getirilmediğinin ileri sürmesinin haklı fesih sebebi olmadığını, TTK 122/4 maddesi uyarınca denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemeyeceğini, acentenin işletmeye kazandırdığı müşteriler ile sözleşme devam etmiş olsaydı elde edeceği ücreti isteme hakkını kaybettiği de gözetilerek yaptırılan bilirkişi incelemesi ve TTK 122/II maddesi uyarınca son 5 yıl komisyon ve ödemelerin ortalaması alınarak 278.515,20- TL hesaplandığı, mahkemece ilk rapordaki hesaplamanın TTK 122. Maddesine uygun olması nedeniyle esas alındığı belirtilerek ve taleple bağlı kalınarak davacının sigorta branşlarına göre yenilenebilir olma katsayısına göre yapılan hesaplamayı esas alan 2. bilirkişi raporu benimsenerek 10.526,13- TL portföy tazminatının dava tarihinden itibaren reeskont faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, TTK 121. maddesi ve Acentelik Sözleşmesi 24. Maddesi uyarınca 3 ay önceden ihbarda bulunmak kaydıyla sözleşmenin fesih edildiğini, davacının portföy kazandırıp kazandırmadığının, önemli kazanç sağlayıp sağlamadığının, ilgililerin başka poliçe alıp almadığının, ilişkilerinin sürekli olup olmadığının, hasar/ prim oranlarının ve önemli bir kazanç sağlanıp sağlanmadığının tespitinin yapılmadığını, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, fesihten sonra da müşterilerin poliçe kestirip kestirmediğinin bunun önemli bir menfaat sağlayıp sağlamadığının araştırılmadığını, davacının sadece zorunlu poliçeler ve özellikle Trafik poliçesi ile çalıştığını, şirkete önemli bir kazanım sağlamadığını, sözleşmenin 24.maddesinin a ve c paragraflarında hasar prim oranı yüksekliğinin fesih nedeni sayılacağında anlaşıldığını, feshin haklı olduğunu ve denkleştirme tazminatı istenemeyeceğini savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Sigorta Acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle denkleştirme tazminatının tahsili talebine ilişkindir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanununu 23/16. Maddede “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.” şeklinde düzenleme mevcut olup özel kanun-genel kanun ilişkisi dikkate alındığında, Sigortacılık Kanunu’nda ki acenteye ilişkin hükümler sigorta acenteleri hakkında öncelikle uygulanacaktır. TTK m. 122 uyarınca acentenin denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için aranan koşullar; sözleşmenin sona ermesi, yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da “önemli menfaatler” elde edilmesi, acentenin ücret kaybına uğraması, denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olmasıdır. Ancak sigortacılık kanununda acentenin ücret kaybına uğraması koşulu yer almamaktadır. Sigortacılık kanununda denkleştirme için aranan kıstaslar, müvekkilin önemli menfaat elde etmesi ve hakkaniyettir. Denkleştirme talebi için kanunun aradığı şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle müvekkilinin önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü acente üzerindedir. Buna mukabil müvekkil, denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olmadığını veya bedelin indirilmesi gerektiğini ispat yükü altındadır (Aslan Kaya, Acentelik, 2013 Baskı, sayfa 102 vd., 227 vd.) (Yargıtay 11 HD 2016/2170 E.- 2017/2780 K. Sayılı ve 10.05.2017 tarihli ilamı) Taraflar arasında 21.2.2011 tarihli süresiz Acentelik sözleşmesinin yapıldığı, sözleşmenin 24. maddesinin ” taraflardan her biri diğer tarafa taahhütlü bir mektupla 3 ay evvelden haber vermek şartıyla sözleşmeyi her zaman fesih edebilir ” şeklinde düzenlendiği, davalının bu hükme dayanarak 29.5. 2017 tarihli ihtarnameyi göndererek üç aylık süre sonunda sözleşmenin sonu ereceği bildirilmiş,süre sonunda sözleşme sona ermiştir. Fesih ihtarında fesih sebebi bildirilmemiş, davalı tarafça davacının verimsiz olduğu ve Protokoldeki taahhütlerini yerine getirmediği nedeniyle fesih yapıldığı savunulmuştur.Denkleştirme tazminatı istenebilmesi için ayrıca acentelik sözleşmesinin sigorta şirketi tarafından haklı bir nedenle feshi halinden başka bir nedenle sona erdirilmesi gerekmektedir.Sözleşmenin davalı tarafından davacıdan kaynaklanan sebeplerle haklı olarak feshedildiğinin ispatlanamamıştır. Bilirkişi raporunda davacı defterleri ve Halk sigorta kayıtları incelenmiş davalı tarafça davacının aldığı komisyonlara ilişkin belgeler son 5 yıllık dönem ortalamaları alınarak hesaplama yapılmış, bunun 278.515,20- TL olduğu tespit edilmiş, fesihten sonra davacının portföyünde bulunan poliçelerden 97.720,54- TL prim elde edildiği , 9.769,55- TL komisyon tahakkuk ettiği belirlenmiştir.Acentenin 2014 yılından itibaren poliçe sayılarının azaldığı,2015 de aynı kalıp 2016 da %41, 2017 de % 21 azaldığı tespit edilmiştir. Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra, sigorta şirketinin sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi koşulu bakımından, davacının acente olarak temin ettiği sigorta müşterilerinin, acenteliğin feshinden sonra da davalı sigorta şirketinden sigorta yaptırmaya devam ettirdiklerinin kanıtlanması gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere; davalı sigorta şirketinin davacı acente portföyü üzerinden elde ettiği fesih öncesi 1.972.054,04 TL olan prim üretimi tutarı, fesihten sonra 97.720,54- TL’ye düşmüş, 390.450,20-TL olan komisyon tahakkuku ise 9.769,54-TL’ye düşmüş, acentenin son yıl yaptığı poliçe sayısı 1924 iken fesih sonrası %92,26 azalış göstererek 149 adede düşmüştür. Dolayısıyla fesihten sonraki dönemde davalı sigorta şirketinin davacı acente müşterilerinden elde ettiği prim ve komisyon tutarları yaklaşık %92,26 oranında azalmıştır. Bu durumda davalı sigorta şirketinin, davacının müşteri portföyünü kullanarak davacının portföyü sayesinde fesih sonrasında da önemli ölçüde menfaat elde ettiğini kabule olanak yoktur. Fesihten sonra davalı sigorta şirketinin davacı acente müşterileri üzerinden gerçekleşen poliçe üretimindeki yüksek oranlı düşme nedeniyle,davacının portföyünün davalıya kaldığı ve davalı sigorta şirketinin bu nedenle önemli ölçüde menfaat ettiği ispatlanamadığından denkleştirme talebi hakkaniyete de uygun değildir.Denkleştirme tazminatı talep koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir Açıklanan nedenlerle; sözleşmenin feshinden sonra davacı portföyünden davalının önemli menfaat elde ettiği ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmek gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi yerinde bulunmamış,davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde olduğundan başvurusunun kabulüne ,kararın kaldırılmasına ,yapılan hata yeniden yargılama gerektirmediğinden yeniden karar verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/01/2021 Tarih 2017/1109 Esas 2021/5 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde görülmeyen davanın reddine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 180,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,07‬-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı lehine takdir olunan 10.526,13-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” Yatırılan 282,8‬0-TL peşin istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, Davalı tarafından yapılan 31,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2023