Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/444 E. 2023/1521 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/444
KARAR NO: 2023/1521
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2020
NUMARASI: 2016/96 Esas – 2020/800 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 22.10.2010 tarihinde imzalanan sözleşme ile akaryakıt ve LPG bayilik ilişkisinin başladığını, tarafların 16.08.2011 tarihinde imzaladıkları zeyilname ile 22.10.2010 tarihli sözleşmenin bazı hükümlerini değiştirdiğini, işbu zeyilname ile davalı şirketin müvekkili şirkete KDV hariç 120.000-TL intifa bedeli ve KDV hariç 30.000-TL teknik yatırım destek primi ile 2. sözleşme yılından başlamak üzere her yıl KDV hariç 100.000-TL satış destek primi ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşme ile müvekkili ve davalının 5 yıl boyuncu çalıştığını, 27.10.2015 tarihinde imzalanan 1 aylık sözleşmenin ise 02.12.2015 tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin 01.12.2015 tarihli ihtarname ile sözleşmenin uzatılmayacağını bildirdiğini, müvekkilinin 22.10.2010 tarihli sözleşmenin zeyilname ile değişik 5. maddesi gereği intifa bedelini, teknik yatırım destek prim bedelini almaya hak kazandığını, müvekkilinin 2. sözleşme yılından başlamak üzere her yıl ödenmesi gereken satış destek primi talep hakkının da bulunduğunu, müvekkili şirketin sözleşme süresi boyunca sözleşme hükümlerine sadık kalarak sözleşmenin 3, 4 ve 9. maddelerindeki mükellefiyetlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin intifa hakkı tesisi için davalıya başvurduğunu, ancak davalının şirketin devir işlemleri nedeniyle beklenilmesini istemesi nedeniyle intifa hakkının tesis edilemediğini, sözleşmenin sona ermesi ile de gereksiz hale geldiğini, müvekkilinin intifa bedeli, yatırım destek primi ile satış destek primi faturaları keserek davalıya teslim etmesine rağmen davalının ödeme yapmadığını, müvekkilinin mal alımlarını peşin yapmasına rağmen davalı şirketin işlettiği yakıtmatik sisteminden dolayı oluşan alacağının 20 gün sonra hesaplara aktarıldığını, bu nedenle müvekkilinin sürekli 20 günlük vade farkı ödemeye maruz bırakıldığını, bu farkın davalı tarafından satış primi olarak verileceğinin beyan edildiğini, bu nedenle müvekkilince vade farkının telafisi için düzenlenen satış primi faturasının da davalıya teslim edilmesine rağmen bedelinin ödenmediğini, müvekkilinin bu şekilde cari hesap borcuna karşılık alacaklı duruma geçtiğini, davalının düzenlediği 28.12.2015 ve 30.12.2015 tarihli faturalarına konu basınç testi, söküm, nakliye ve temizlik hizmetlerinin verilmediğini, bu faturalar ile davalının vade farklı içerikli dayanağı bulunmayan faturalarının ihtarname ile davalıya iade edildiğini, ayrıca sözleşme bitiminden sonra müvekkilinin yüksek miktarda parasının davalı tarafça haksız olarak çekildiğini belirterek, takas mahsup talepleri dikkate alınarak müvekkilinin cari hesapta davalıya olan borcundan daha fazla tutarda alacaklı olduğunun tespiti ile kalan 271.128,50-TL alacağın ihtarname tebliğ tarihi olan 07.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; müvekkili firmanın üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacının ise intifa taahhüdünü yerine getirmediğini, aynı zamanda cari hesaptan doğan borcunu da müvekkili firmaya ödemediğini, bu anlamda müvekkili nezdinde davacının mevcut 319.631,18-TL cari hesap borcu ve yıllık %42 faiz ile hesaplanmış olan 10.535,84-TL vade farkı alacağının tahsili için toplam 330.167,02-TL bakımından İstanbul … İcra Daresinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, 16.08.2016 tarihli zeyilname gereği davacının söz konusu bedellere hak kazanmasının ilgili sözleşmenin 2, 3, 4 ve 9. maddelerindeki yükümlülükleri yerine getirmesi şartına bağlı olduğunu, intifa hakkı tesis ettirmeyen davacının intifa bedeli, satış destek primi ve teknik destek primi talep etmesinin mümkün olmadığını, intifa tesisi bakımından müvekkilinin davacıyı oyaladığı iddiasının doğru olmadığını, 27.10.2015 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesinin 13.2 maddesi gereği davacının yakıtmatik sisteminden kaynaklanan bir vade farkı talep edemeyeceğini, ayrıca beş yıl boyunca bu ödemeleri ihtirazi kayıtsız kabul eden davacının talepte bulunmasının mümkün olmadığını, ayrıca ariyet sözleşmesinin 1.c gereği ekipmanla ilgili masraflardan davacının sorumlu olduğunu belirrterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı … vekili; müvekkili şirketi ile davalı şirket arasında 22.10.2010 tarihli sözleşme, bu sözleşmeye istinaden 16.08.2011 tarihli zeyilname ile LPG’li bayilik sözleşmesi, 01.11.2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesi, 01.11.2010 tarihli ariyet ve emanet sözleşmesi ve 27.10.2015 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesi akdedilerek taraflar arasında bayilik ilişkisi kurulduğunu, müvekkilinin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesine rağmen davalı şirketin 22.10.2010 tarihli sözleşmede yer alan intifa taahhüdünü yerine getirmediğini ve aynı zamanda cari hesaptan doğan borcunu da ödemediğini, müvekkilinin 319.631,18-TL cari hesap alacağı ile 10.535,84-TL vade farkı toplamı 330.167,02-TL alacağın tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, davalının müvekkiline 295.271,50-TL borcu olduğunu kabul ederek 566.400-TL sözleşmesel haklarının ödenmediğini, bu nedenle 271.128,50-TL alacaklı olduğunu ileri sürdüğünü, doğrudan borçlandırma sistemi üzerinden takip tarihi öncesi ve sonrasında davalıdan tahsil edilen tutarların takip öncesi faiz ve ana paradan düşüldüğünü belirterek, bakiye 311.886,41-TL asıl alacak üzerinden davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalı … vekili; müvekkil şirket ile davacı şirket arasında 22.10.2010 arasında imzalanan sözleşme ile akaryakıt ve LPG bayilik ilişkisi başladığını, tarafların 16.08.2011 tarihinde imzaladıkları zeyilname ile 22.10.2010 tarihli sözleşmenin bazı hükümlerini değiştirdiklerini, bu zeyilname ile davacı şirketin müvekkili şirkete KDV hariç 120.000-TL intifa bedeli ve KDV hariç 30.000-TL teknik yatırım destek primi ile 2. sözleşme yılından başlamak üzere her yıl KDV hariç 100.000-TL satış destek primi ödeme taahhüdü altına girdiğini, imzalanan akaryakıt bayilik sözleşme ve protokolleri gereği müvekkili şirket ile davacı şirketin 5 yılı aşkın bir süre çalıştığını, 27.10.2015 tarihinde imzalanan 1 aylık sözleşmenin de 02.12.2015 tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin 01.12.2015 tarihli ihtarname ile sözleşmelerin uzatılmayarak sonlandırılacağının davacıya bildirildiğini, bu konuda müvekkilince düzenlenip davalıya teslim edilen fatura bedellerinin ödenmediğini, ayrıca yakıtmatik sisteminde müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen vade farklarının telafisi için davalı tarafça satış primi ödeneceği beyan edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, bu hususta müvekkilince düzenlenen fatura bedelinin de ödenmediğini, müvekkilinin bu alacaklarının davalıya olan cari hesap borcundan mahsubu halinde müvekkilinin alacaklı hale geleceğini, davalının düzenlediği bir takım hizmet faturaları ile vade farkı faturalarının dayanağının bulunmadığını, yine sözleşme süresinin sonunda sistemden haksız olarak müvekkilinin 93.552,49-TL parasının çekildiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında 22.10.2010 tarihli çerçeve sözleşmesi, 01.11.2010 tarihli bayilik sözleşmesi ve 16.08.2011 tarihli zeyilname imzalandığı, çerçeve sözleşmenin 2. maddesi gereğince … şirketinin imza tarihinden itibaren 30 gün içinde intifa tesisi taahhüdünde bulunduğu, 16.08.2011 tarihli zeyilname ile değiştirilen çerçeve sözleşmesinin 2. maddesi gereğince 16.08.2011 tarihinden itibaren 15 gün içinde belirtilen taşınmaz üzerine intifa hakkı tesisi taahhüdünde bulunulduğu, ancak … tarafından intifa hakkı tesisi taahhüdünün yerine getirilmediği, asıl dava davacısı … tarafından, intifa tesisinin … şirketinin beklenilmesi talebi nedeniyle gerçekleşmediği iddia edilse de buna ilişkin bir delil ibraz edilmediği, intifa bedeline hak kazanılabilmesi için tapuya bu şerhin verilmesi gerekliliği dikkate alındığında, asıl dava davacısı …’ın intifa bedeline hak kazanamadığı, asıl dava davacısı …’ın teknik yatırım destek bedeli, sözleşmenin 2. yılından itibaren satış destek primi talepleri açısından ise, zeyilnamedeki yeni düzenleme ile satış destek priminin ödemesinin bu bent içinde düzenlenmesi ve “Ayrıca” kendinden önce gelen aynı paragraftaki cümledeki koşula bağlanması dikkate alındığında, … şirketinin intifa bedeli, teknik yatırım destek bedeli ve satış destek primi yükümlülüklerinin, … şirketinin 2, 3, 4 ve 9. maddelerinde yer alan yükümlülükleri yerine getirmesi gerekliliğine bağlandığı, … şirketinin ise çerçeve sözleşmesinin 2. maddesinde düzenlenen intifa hakkının şerhi yükümlülüğünü yerine getirmediği ve tüm bu nedenlerle intifa bedeli, teknik yatırım destek bedeli ve satış destek primi alacaklarına hak kazanamadığı, taraflar arasında yakıtmatik sistemine ilişkin ayrıca bir sözleşme ibraz edilmediği, çerçeve sözleşmede ve bayilik sözleşmesinde de buna ilişkin bir hüküm bulunmamakla, asıl dava davacısı … şirketinin, yakıtmatik sistemi ile akratılan paranın 20 gün sonra geç ödenmesi nedeniyle alacak talebi hakkında öncelikle ödemenin hangi tarihte yapılması gerektiğine ilişkin bir teamülün bulunup bulunmadığına bakılmasının gerekeceği, … şirketinin, yakıtmatik sistemi ödeme periyotuna ilişkin bir itiraz etmiş olduğunun da iddia edilmediği, bu nedenle paranın 20 gün sonra iadesinin, taraflar arasında oluşan bu vade ve teamüle göre ödendiği anlaşıldığından, bu hususa ilişkin talebin de yerinde olmadığı, birleşen dava açısından ise, … şirketinin 298.641,60-TL alacaklı olduğu, ancak talep edilen akaryakıt için basınç testi, tank temizlik bedeli ve nakliye olmak üzere 4.820,60-TL’den 01.11.2010 tarihli ariyet sözleşmesinin 1/f ve 1/g maddeleri gereğince sorumluğunun bulunmadığı gerekçesiyle; asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kısmen kabulü ile davalının takibe itirazının kısmen iptaline, takibin 298.641,60-TL asıl alacak ve 6.570,12-TL işlemiş faiz üzerinden devamına, alacağa %42 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, hükmedilen alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı-birleşen davada davalı … vekili; mahkemece intifa hakkı verilmesi ile sözleşmede tanımlanan bütün primler arasında doğrudan bağlantı kurulmasının hatalı olduğunu, ayrıca müvekkilinin peşin çalışması ile davalı tarafından yapılan bir yatırım bulunmaması nedeniyle teminat mektubu verilmesini gerektiren bir durumun bulunmadığını, müvekkilinin peşin ödeme yapmasına rağmen yakıtmatik alacaklarının geç ödendiğini, bundan dolayı da müvekkilinin vade farkı ödediğini, ancak kesilen vade farkının iadesi taleplerinin de reddedildiğini, birleşen davada ise tank sökümünün davalı tarafça yapıldığı ispat edilememesine rağmen bu hususun dikkate alınmadığını, müvekkilinin bir kısım ödemelerinin de hesaplamaya dahil edilmediğini, ayrıca takip sonrası dönem için hesaplanan faiz karar altına alınarak iki kez faiz ile fazladan vekalet ücreti, icra inkar tazminatı ve yargılama giderine hükmedildiğini, intifa hakkı kurulmamış olsa da davalının istasyondan yararlandığını, bu nedenle intifa bedeli verilmesi gerektiğini, ayrıca davalının da intifa konusunda müvekkilinden bir talepte bulunmadığını, bu nedenle intifa bedeli ile yatırım destek primi taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, sözleşmedeki primler ile intifa hakkının bir birinden bağımsız olduğunu, bu nedenle satış destek priminin intifa şartına bağlı olmadığını, müvekkilinin 5 yıllık sözleşmeye bağlı kalarak bu prime hak kazandığını, yine müvekkilinin peşin çalışmasına rağmen yakıtmatik sistemi nedeniyle alacaklı olmasına rağmen sürekli vade farkı ödediğini, bunun telafisi için müvekkiline satış primi verileceğinin beyan edildiğini, ancak bu ödemenin yapılmadığını, yine davalının ekipman basınç testi, söküm bedeli, nakliye ve tank temizlik bedeli hizmeti vermediğini, bu nedenle 3.889-TL tank söküm bedelinin hesaplamaya dahil edilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca takip sonrası işlemiş faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin zeyilname gereği davalıdan alacaklı olduğunu, hükme esas alınan hesaplama da hatalı olup 304.192,43-TL asıl alacaktan 9.402,62-TL ile 730,23-TL ödemenin mahsubu ile alacağın 294.052,58-TL olarak belirlenmesi gerektiğini, yine takipten sonra yapılan 2.111,63-TL ödemenin de dikkate alınması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-birleşen davada davacı … vekili; birleşen davaya dayanak takipte yıllık %42 oranında faiz talep ettiklerini, mahkemece yıllık %42 oranında faize hükmedilmesi gerekirken bu oranı geçmemek üzere avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, taraflarca akdedilen yakıtmatik sözleşmesinin 7.5 maddesinde aylık %3,5 oranında vade farkı uygulanabileceği konusunda mutabakata varıldığını, ariyet sözleşmesinin 5.1 maddesinde aylık %5 gecikme cezası öngörüldüğünü, yine bayilik sözleşmesinin 4.n maddesinde müvekkilinin günlük %04 oranında gecikme faizi talep hakkının bulunduğunu, müvekkilinin bu hükümler gereği %60 veya %144 oranında faiz talep edebilecek iken daha az oranda yıllık %42 oranında faiz talep ettiğini belirterek, birleşen davada verilen hükmün bu yönden kaldırılarak takibin %42 faiz oranı üzerinden devamına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmelerinden kaynaklanan intifa bedeli, yatırım destek primi ve satış destek primi alacağının tahsili; birleşen dava ise bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflarca 22.10.2010 tarihli sözleşme, 01.11.2010 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi, 01.11.2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesi, 01.11.2010 tarihli ariyet ve emanet sözleşmesi akdedildiği, 16.08.2011 tarihli zeyilname ile 22.10.2010 tarihli sözleşmenin 2 ve 5.a maddelerinin yeniden düzenlendiği, sözleşme süresinin bitiminde bu kez 27.10.2015 tarihli ve süre sonu 02.12.2015 olan bayilik ve istasyonlu bayilik sözleşmeleri akdedildiği, sözleşmelerin davacı … şirketinin ihtarnamesiyle süre bitiminde uzatılmayarak sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Asıl davada davacı … tarafından; 22.10.2010 tarihli sözleşmenin 16.08.2011 tarihli zeyilname ile değişik 2 ve 5.a maddelerine dayalı olarak intifa bedeli, yatırım destek primi ve satış destek primi alacakları ile yakıtmatik sisteminden kaynaklanan vade farkı ödemeleri nedeniyle uğranılan kaybın telafisi amacıyla satış primi talep edilmiştir. 22.10.2010 tarihli sözleşmenin 16.08.2011 tarihli zeyilname ile değişik 2. maddesinde, bayinin mülkiyeti kendisine ait taşınmaz üzerinde 15 gün içerisinde şirket lehine 4 yıl 9 ay süreli intifa hakkı tesis edeceği, 5.a maddesinde ise, şirketin bayiye işbu sözleşmenin 23. maddesinde belirtilen süre içinde şirket tarafından tek taraflı olarak feshedilmemesi halinde, malikler ve bayinin işbu sözleşmenin 2, 3, 4 ve 9. maddesindeki mükellefiyetlerini yerine getirmesine müteakip, KDV hariç 120.000-TL intifa bedeli, KDV hariç 30.000-TL teknik yatırım destek primini, bayi tarafından düzenlenecek faturanın şirkete tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde şirket tarafından bayiye ödeyeceği, ayrıca şirketin, 2. sözleşme yılından başlamak üzere, her sözleşme yılı başında bayiye KDV hariç 100.000-TL satış destek primini bayi tarafından düzenlenecek faturanın şirkete tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ödeyeceği hüküm altına alınmıştır. Zeyilnamede intifa bedeli ile teknik yatırım destek primi ödeme şartı olarak belirlenen bayinin yükümlülükleri ise; 2. madde gereği şirket lehine intifa hakkı tesisi, 3. madde gereği ilgili sözleşmeleri imzalamak, 4. madde gereği istasyon ile ilgili tüm müsaade ve ruhsatları almak, 9. madde gereği de 200.000-TL tutarlı teminat mektubu vermektir. Somut olayda davacı bayi tarafından …’e 9. maddede öngörülen teminat mektubunun verilmediği, ayrıca taşınmaz üzerinde intifa hakkı tesis edilmediği sabittir. Sözleşmede bu edimler için öngörülen süreler geçmiş olmasına rağmen, sözleşme bitimine kadar tarafların intifa hakkı tesisi ile teminat mektubu verilmesi konusunda birbirine yönelik bir talepleri, bu konuda keşide edilmiş bir ihtarnameleri bulunmamaktadır. Davacı … tarafından intifa hakkı tesisi için …’e başvurulduğu, ancak …’in satış ve devir işlemleri nedeniyle beklenilmesini bildirdiği ve bu nedenle intifa hakkı tesis edilemediği ileri sürülmüşse de bu hususta hiç bir delil ibraz edilmemiştir. … lehine intifa hakkı tesis etmeyen davacı … şirketi tarafından zeyilname gereği sözleşmelerin ayakta kaldığı süre boyunca herhangi bir fatura da düzenlenmemiş, sözleşmelerin son günü olan 01.12.2015 tarihinde düzenlenen faturalar ise davalı … tarafından ticari defterlerine kaydedilmemiştir. Davacı bu bedelleri 04.12.2015 tarihli ihtarname ile davalı …’den talep etmiştir. Zeyilname hükmünden anlaşılacağı üzere intifa bedeli ile teknik yatırım destek primi talep edilebilmesinin koşulu, … lehine intifa hakkı tesis edilmesi olup, bu yükümlülük davacı … tarafından yerine getirilmemiştir. Satış destek primi için ise zeyilnamede bir koşul öngörülmemiştir. Ancak sözleşmelerin yürürlükte kaldığı süre boyunca davacı … tarafından intifa bedeli, teknik yatırım destek primi ve diğer alacak kalemi olan satış destek primi talep edilmemiş, her sözleşme yılı başında satış destek primi faturası düzenlenmesi gerekirken bu yapılmayıp ticari ilişki sürdürülerek, karşı tarafta bu primin istenmeyeceği yönünde haklı bir güven oluşturulmuştur. Bu durumda tarafların fiili olarak zeyilname hükümlerini tadil ettikleri, davalı … tarafından teminat ve intifa hakkı tesisi hakkından vazgeçildiği, bunun karşılığında davacı … tarafından da intifa bedeli, teknik yatırım destek primi ve satış destek primi talep hakkından vazgeçildiği kabul edilmelidir. 01.11.2010 ilk sözleşmelerin süre bitiminde taraflarca bir ay süreli yeni sözleşmeler imzalanmış olup, ilk sözleşmelerin bitiminde de davacı … tarafından prim alacakları hakkı saklı tutulmamıştır. Bu durumda tüm sözleşmeler sona erdikten sonra bu bedellerin talep edilmesi dürüstlük kuralına da aykırıdır. Davacı Kalmeşah şirketinin diğer alacak talebi de yakıtmatik sözleşmesi gereği ödenmiş olan vade farklarının telafisi amacıyla davalı … tarafından taahhüt edildiği ileri sürülen satış primi alacağıdır. Ancak bu bedellerin davacıya … tarafından ödeneceğine dair bir sözleşme hükmü bulunmamaktadır. İlave olarak sözleşmelerin devamı süresince davacı tarafından yakıtmatik bedellerinin vade farkı ile birlikte ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin ödendiği, bu nedenle taraflar arasında bu hususta bir teamül oluştuğu anlaşılmakla, davacının vade farkı telafisi amacıyla satış destek primi alacağı talep etmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece davacı … şirketi tarafından açılan asıl davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Birleşen davada ise; davacı … tarafından 319.631,18-TL cari hesap alacağı ile 10.535,84-TL vade farkı toplamı 330.167,02-TL alacağın tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, takip tarihi öncesi ve sonrasında davalıdan tahsil edilen tutarların işlemiş faiz ve ana paradan düşüldüğü belirtilerek, bakiye 311.886,41-TL asıl alacak üzerinden davalının itirazının iptali talep edilmiştir. Tarafların incelenen ticari defter kayıtlarına göre, davalı … şirketinin takip tarihi olan 18.01.2016 tarihi itibariyle …’den 248.936,16-TL alacaklı olduğu, ancak davalının asıl davaya konu toplam 566.400-TL tutarlı faturaları bedelinin hesaptan çıkarılması sonucunda davacı …’e bakiye 317.463,84-TL borcunun bulunduğu görülmektedir. Davacı … şirketinin ticari defterlerinde ise takip tarihi itibariyle 303.462,20-TL alacak kayıtlıdır. Takip tarihi sonrasında davalıdan yapılan 1.097,40-TL ve 1.014,23-TL tahsilatlar bakımından ise davacı … tarafından davalı … lehine olmak üzere bu tahsilatlar takip konusu asıl alacak tutarından düşülerek itirazın iptali davası açılmıştır. Bu tahsilatlar sonucunda ise davacı …’in alacak miktarı 301.350,57-TL’dir. Davacı …’in ticari defterlerinde kayıtlı bulunan 30.12.2015 tarihli akaryakıt basınç testi, söküm bedeli ve nakliye açıklamalı toplam 8.312,22-TL fatura ile 28.12.2015 tarihli tank temizlik bedeli açıklamalı 1.097,40-TL tutarlı faturalarına davalı tarafça yasal süresinde itiraz edilmiş olup, bu faturalar davalının ticari defterlerinde kayıtlı değildir. Mahkemece bu faturalar konusu tutarlardan söküm bedeli dışındaki kalemlerden davalının sorumlu tutulamayacağı, ancak söküm bedelinden davalı …’ın sorumlu olduğuna hükmedilmiştir. Taraflarca imzalanmış olan ariyet sözleşmesinin 1.c maddesinde, malzeme ve teçhizatın her türlü muhafaza, bakım ve tamiri ile bu işlerin gerektirdiği tüm masrafların ariyet alana ait olacağı, 1.f maddesinde, şirketin bu sözleşmeyi feshetmesi halinde nakliye masrafının şirkete ait olacağı, 1.g maddesinde, ariyet alanın malzeme ve teçhizatın tesisinden, kullanılmasından ve sökülmesinden mesul olacağı ve 3. maddesinde, tank, pompa ve sair işletme vasıtalarına tahakkuk ettirilecek tüm vergi ve resimler ile yaptırılması gereken ölçü, ayar ve muayene işlerinin gerektirdiği tüm masrafların ariyet alana ait olacağı hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler doğrultusunda davalı …’ın 30.12.2015 tarihli fatura konusu 4.589,02-TL söküm bedelinden de sorumlu tutulması yerindedir. Davacı … tarafından takipte ayrıca 10.535,84-TL vade farkı alacağı talep edilmişse de, taraflar arasında vade farkına ilişkin bir sözleşme bulunmamaktadır. Mahkemece de vade farkı talep edilemeyeceği yönündeki son bilirkişi kurulu raporu esas alınarak karar verilmiş olup, bu husus davacı … tarafından ayrıca istinaf konusu edilmemiştir. Ayrıca mahkemece hükme esas alınan son bilirkişi raporu doğrultusunda takip tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için hesaplanan işlemiş faiz tutarı da asıl alacağa eklenerek bu tutar yönünden de itirazın iptaline karar verilmiş olup, takip talebinde bulunmayan işlemiş faiz alacağına hükmedilmesi, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlılığı ilkesine aykırıdır. Diğer yandan mahkemece hüküm altına alınan alacağa %42 oranını geçmemek üzere avans faizine hükmedilmiştir. Taraflarca imzalanmış olan 01.11.2010 tarihli bayilik sözleşmesi ile 27.10.2015 tarihli bayilik sözleşmesinin 4.n maddesinde, ürün bedellerinin ödenmemesi veya geç ödenmesi halinde …’in günlük %04 oranında gecikme faizi talep edebileceği, 01.11.2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesinin 5.1 maddesinde, bayinin ürün bedellerini ödememesi veya geç ödemesi halinde şirketin aylık %10 gecikme faizi tahakkuk ettirebileceği, 27.10.2015 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesinin 5.1 maddesinde, bayinin ürün bedellerini ödememesi veya geç ödemesi halinde şirketin aylık %5 gecikme faizi tahakkuk ettirebileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu hükümler tacir olan tarafları bağlayıcı nitelikte olup, davacı … tarafından sözleşmelerle kararlaştırılan orandan daha düşük bir oranda olmak üzere yıllık %42 oranında faiz talep edilmesinde sözleşmelere aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece hükmedilen alacağa %42 oranında faiz uygulanması gerekirken bu oranı geçmemek üzere avans faizine hükmedilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle; itirazın iptali talepli birleşen davada takip tarihi sonrası işlemiş faize hükmedilmesi ve ayrıca hükmedilen alacağa %42 oranını geçmemek üzere avans faizi uygulanmasına karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulüne; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2020 Tarih 2016/96 Esas – 2020/800 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Asıl davanın reddine, Birleşen davanın kısmen kabulüne; birleşen davalı … AŞ’nin İstanbul …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takibine yönelik itirazının kısmen iptaline, takibin 298.641,60-TL asıl alacak üzerinden devamına, hükmedilen alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %42 oranında faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine, Hükmedilen alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 59.728,20-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ;”Asıl dava yönünden; alınması gereken 54,40-TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 4.630,20-TL harçtan mahsubu ile kalan 4.575,80-TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 2.000-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davalı lehine takdir olunan 27.429-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Birleşen dava yönünden; alınması gereken 20.400,20-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 3.675,41-TL harcın mahsubu ile kalan 16.724,79-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan toplam 3.704,61-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 20-TL yargılama giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 19-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine takdir olunan 46.796,24-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalı lehine takdir olunan 13.244,81-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,” Davacı ve davalı tarafından yatırılan (davacı …: 59,30-TL, davalı …: 5.159,35‬-TL) istinaf karar harcının yatıran tarafa ayrı ayrı iadesine, Taraflar tarafından yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023