Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/441 E. 2023/1430 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/441
KARAR NO: 2023/1430
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2020
NUMARASI 2017/966 Esas – 2020/640 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; merkezi Bulgaristan’da bulunan müvekkili şirketin, davalılara dilekçede belirtilen faturalar karşılığı kuzu bağırsağı satışı yaptığını, satış bedelinin ödenmemesi üzerine davalılara keşide edilen 11.05.2017 tarihli ihtarname ile 484.910-Euro borcu ödemelerinin ihtar edildiğini, ancak davalıların cevabi ihtarnamede 7.665,69-Euro borcun dışında borç bulunmadığını belirttiklerini, davalılara 19 adet kamyonla mal sevk edildiğini, malların davalı tarafa teslim edildiğini, malların gerçek değeri hesaplandığında 484.910-Euro alacaklı olduklarının ortaya çıkacağını, malların gerçek değerinin davalı tarafından verilen beyannamedekinden fazla olduğunu, davalı şirket yetkilisinin de 15.09.2015 tarihli ıslak imzalı beyanıyla 484.910-Euro borcu kabul ettiğini belirterek, şimdilik 10.000-Euro karşılığı 44.000-TL alacağın malların teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari mevduat faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkili …’ın şahsi olarak davacı şirket ile kuzu bağırsağı alım-satımına dair ticari ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle öncelikle müvekkili İsmail hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, dosyaya sunulan 15.09.2015 tarihli belgede müvekkili … ve bir dönem yetkilisi olduğu müvekkili şirketin davacı şirkete borçlu olduğunu kabul ve ikrar eden hiç bir beyan bulunmadığını, davacının dayanak gösterdiği 18 adet fatura konusu malların bedelinin peşin olarak davacıya ödendiğini, davacıdan ithal edilen malların taraflarca anlaşılan satış bedeli üzerinden düzenlenen beyannameler ile ithal edildiğini, davacının gümrükte işlem gören faturalar dışında müvekkilinin bilgisi dışında mükerrer faturalar düzenlemesinin müvekkilini borçlu hale getirmeyeceğini, bu nedenle müvekkilinin malın gerçek değeri veya gayri resmi alacak şeklinde ifade edilebilecek bir borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 15/09/2015 tarihli davalı şirket yetkilisinin imzasına havi belge içeriğinin hangi ticari ilişkiye dayalı olduğu ve kapsamının anlaşılamadığı, ticari ilişkinin tarafları olan şirket kaşesinin yer almadığı, bağırsak satışının davacı ve davalı şirket arasında gerçekleştiği, bu nedenle bir dönem davalı şirket yetkilisi olan davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddinin gerektiği, davalı şirket yönünden ise taraflar arasında dondurulmuş ham kuzu bağırsağı nedeni ile ihracat-ithalat ilişkisi bulunduğu, bu ticaret nedeni ile davacı tarafından ilk etapta 0,75-Euro/kg birim fiyatından 18 adet faturanın davalı tarafa tanzim edildiği, ürünlerin işlenmemiş ham kuzu bağırsağı olduğu, davacının ithalat konusu ürünlere 0,75-Euro birim fiyattan fatura kestiği, dolaylı temsil rejimine tabi tutulması için Gümrük Yönetmeliğinin 115. maddesi gereğince beyannameye ek … şubesinde bulunan davalının hesabından, fatura bedellerinin davacının hesabına transfer edildiği, ithalatın usulüne uygun olarak gerçekleştirilmiş olduğu, davacı faturalarının gümrük işlemlerinde beyannamelere eklenmemiş olması nedeniyle, bedellerinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın davalı … yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle, davalı şirket yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; mahkemece alınan iki rapor arasında çelişki bulunmasına rağmen bu çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, gümrük müdürlüğüne sunulan faturalar ile aynı faturalara ait borç dekontlarındaki satış fiyatlarının farklı olduğunu, ürün birim fiyatı 0,75-Euro olarak belirtilmesine rağmen bu belgelerdeki birim fiyatın 1,85-Euro ve 1,95-Euro olarak gözüktüğünü, zira müvekkilinin faturaları bu şekilde kestiğini, ancak faturalardan düşük olan üzerinden satış yaparak daha az masraf ödediğini, ancak sonradan malın gerçek değeri üzerinden geçmişe dönük masraf ve vergilerini ödediğini, müvekkilinin iki aşamalı fatura kestiğini, bu faturalardan düşük bedelli olanı gümrük işlemlerine tabi tuttuğunu ve toplam bedelin davalıya yansıtıldığını, malların toplam birim fiyatlarının 2,45-Euro, 2,60-Euro ve 2,70-Euro olduğunu, müvekkilinin malları 1,70-Euro, 1,80-Euro ve 1,90-Euro birim fiyatlarla İspanya’dan ithal ederek davalılara sattığını, müvekkilinin ithal ettiği ürünleri daha düşük bedelle davalılara satmasının mümkün olmadığını, bu nedenle sadece davalı tarafından verilen beyannamelerin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davalı şirket yetkilisinin de 15.09.2015 tarihli belgede 484.910-Euro borcu kabul ettiğini, mahkemece bu hususun da dikkate alınmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili; mahkemece müvekkili İsmail yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle, müvekkili şirket yönünden ise esastan reddine karar verildiğini, ret sebepleri farklı olmasına rağmen müvekkilleri lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak müvekkilleri lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenmiş olan faturalara dayalı alacak istemine ilişkindir. Somut olayda; Bulgaristan’da yerleşik davacı şirket tarafından davalı şirkete kuzu bağırsağı satışı yapıldığı, faturaların 0,75-Euro/kg birim fiyat üzerinden düzenlendiği, bu faturalar esas alınarak yapılan gümrük işlemleri ile malların davalı şirket tarafından satın alınarak ithal edildiği, ancak davacı şirket tarafından satışı yapılan mallara ilişkin olarak gümrük işlemlerine tabi tutulan faturalar dışında sonradan daha yüksek birim fiyat üzerinden “faturaya borç dekontu” başlıklı belgeler düzenlendiği, bu belgelerin gümrükte işleme alınan faturalar ile aynı tarih, sıra numarası ve ürün miktarını içerdiği, fakat birim fiyatların farklı olduğu, malların teslimi noktasında bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, gümrük işlemlerine esas 0,75-Euro birim fiyatlı fatura bedellerinin ödendiği de tarafların kabulündedir. Davacı tarafça; daha az masraf ve vergi ödemek için satışı yapılan mallara ilişkin düşük birim fiyatlı faturalar düzenlendiği, sonradan aynı mallara ilişkin gerçek birim fiyat üzerinden faturalar düzenlenerek bu bedelin davalı tarafa yansıtıldığı, uygulamanın bu şekilde gerçekleştiği ileri sürülerek, işbu davada gerçek birim fiyat üzerinden düzenlenen faturalara ve davalı şirket yetkilisinin imzasını içeren 15.09.2015 tarihli belgeye dayalı olarak alacak talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ise; 15/09/2015 tarihli davalı şirket yetkilisinin imzasına havi belge içeriğinin hangi ticari ilişkiye dayalı olduğu ve kapsamının anlaşılamadığı, ticari ilişkinin tarafları olan şirket kaşesinin yer almadığı, davacı faturalarının gümrük işlemlerinde beyannamelere eklenmemiş olması nedeniyle, bedellerinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı tarafça delil olarak dayanılan, davalı şirket ortağı ve yetkilisi … ile davacı şirket yetkilisinin ıslak imzalarını içeren belgede; “15.09.2015 tarihi olarak hesabımız aşağıdaki gibidir” ibaresinin altında bakiyenin 402.835-Euro olduğu belirtilerek, bir kısım mal miktarı ve bedelinin sıralandığı, yine oluşan tutardan bir kısım mahsup yapılarak genel toplam borcun 484.910-Euro olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça belge altındaki imzaya açıkça itiraz edilmemiş, belgede müvekkillerinin davacı şirkete borçlu olduğunu kabul ve ikrar eden hiç bir beyan bulunmadığı savunulmuştur. Bu durumda mahkemece söz konusu belge içeriği taraflara açıklatılarak, belgenin tanzim tarihinden sonra da ticari ilişkinin devam ettiği gözetilerek, gerekirse davalı şirket yetkilisi de isticvap edilmek suretiyle, söz konusu belgenin ne anlama geldiği, tarafları bağlayıcı nitelikte olup olmadığı tespit edilmek suretiyle, diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilerek davacının alacaklı olup olmadığı tespit edilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, karar sonucuna göre davalılar vekilinin istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2020 Tarih 2017/966 Esas 2020/640 Karar sayılı hükmün HMK’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA;”Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Bu aşamada davalılar vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,Davacı ve davalılar tarafından yatırılan (davacı 59,30-TL, davalılar 59,30-TL) peşin istinaf karar harçlarının ayrı ayrı kendilerine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/09/2023